Yağmurun altında yirmi dakikalık bir yürüyüşten sonra tabura vardım. Yolu bilerek uzatmıştım. Kapıdaki asker beni tanıdığından direkt kapıyı açtı. Amcamın odasına doğru gittim ve kapıyı çaldım.

İçeriden “gel” sesini duyduğumda içeri girdim. İçeride amcam ve Barut duruyordu.

İkisi de benim sırılsıklam halime baktığında Barut sırıtırken yarbay, “Ah Asena ah, senin şu yağmurda yürüme sevdan ne zaman bitecek, sırılsıklam olmuşsun!” diye isyan etti.

Ben de “Bitmeyecek ki.” dedim.

“Tamam, madem bitmeyecek, üzerine bir ceket al. Yürüyünce alırım.”

“Unutmazsam alırım ama hatırlayacağımı zannetmiyorum.”

Amcam derin bir nefes verdi. Ardından bana, “Koş hemen, Alpin ya da Eren’in kıyafetlerinden giyin gel. Ilık bir duş al, konuşacaklarım var,” dedi.

Ben de başımı sallayıp odadan çıktım. Hemen Ateş’in odasına yöneldim. Alp ile Ateş aynı odada kalıyordu. Ilık bir duş aldıktan sonra Alp’in dolabından bir sweatshirt aldım, altıma da geçen Ateş’le karıştırdığımız eşofmanı geçirip odadan çıktım. Aynı eşofmanları almıştık fakat poşetten çıkardığımızda bedenlere salak gibi bakmayınca karışmıştı.

Amcamın odasına geri döndüğümde Barut hâlâ oradaydı. Amcam beni süzüp, “Keşke hep böyle giysin!” dedi.

Göz devirdim; amcam benim İrem ve Gecenin giydiklerinden pek hazmetmiyordu fakat yine de bir şey demiyordu, çünkü bir kere pişman olmuştu. İrem, yeni aldığı etekle evde manken gibi gezip babasının ve abisinin gözüne soktuğunda amcam ağzını açmıştı ama İrem, amcamın sözlerini geri ağzına tıkayıp kadın haklarıyla başlayan konuşmasından hayvan haklarına çıkmıştı. O günden sonra karışmıyor ve konuşmaya tövbe etmişti.

Ben kendimi masanın önündeki sandalyeye attığımda amcam Türk kahvelerimizi istemiş ve konuşmaya başlamıştı. “Eeee, siz tanıştınız mı?” diye sormuştu. Amcacım, “İş konuşalım, iş vatan beklemez! Ya bu dağ ayısını boşverelim!” demek istedim; fakat içimde tuttum.

Barut’a yandan baktıktan sonra amcama döndüm “Tanıştık, tanıştık.”

“İyi anlaşın çünkü ikiniz de vatan için önemli kişilersiniz. Birlikte çok operasyonlara katılacaksınız."

Ben de, “Vallahi amcacım, ben barıştan memnunum, hangi operasyona katılacaksam onunla katılabilirim,” dedim.

Barut da, “Benim de timle olmaktan daha mutlu olacağım kesin,” dedi. Vallahi ben şunun siyah saçlarını eline verip yeşil gözlerini de oyarım. Salak,buldu benim gibi istihbaratçıyı kabul etmiyor. Git timle operasyona da, tahaşın başının etini yesin inşallah, amin.

Amcam, sözlerimizden dolayı, “Siz anlaşamadınız mı? Ne bu aranızdaki gerginlik?” diye sordu.

Ben de, “Vallahi amcacım, yalan yok, kendisini fazla sevemedim,” dedim.

Barut göz devirirken amcam, “Zamanla anlaşırsınız,” dedi.

Biz konuşup kahveleri içtik; Barut bu konuşmada fazla ağzını açmamıştı fakat oturup dinlemişti.

5.bölümünde sonuna geldik.

yorum ve oylarınızı bekliyorum...