Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@gokyuzundeyaziyor

Merhaba nasılsınız?

Bu sefer grip oldum. İyi olmaya çalışıyorum. Ben ayağa kalkmaya çalıştıkça hayat he aynen kalkarsın diyor diyebiliriz. Şimdi sizleri bölüme uğurluyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

.

...

(1 hafta sonra Deniz'in anlatımından)

"Anne geldiler." Çalan zille kapıya koştum.

"Kızım dur düşeceksin."

"Düşmem babacım sen merak etme."

Yanıma geldiklerinde kapıyı açtım. Karşımda Melike teyzeyi ve Sungur amcayı görünce heyecanım daha da artmıştı. Hayatımda ilk defa istemeye geldikleri için heyecanlı olmam normaldir diye düşünüyorum.

"Hoş geldiniz."

Ellerini öptükten sonra içeri geçmelerini bekledim. Kafamı çevirdiğimde karşımda Yağız'ı gördüm. O kadar yakışıklı olmuştu ki anlatamam. İlk defa takım elbiseli görmüyordum ama bugün farklı bir havası vardı.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum güzelim."

Ellerindeki çiçeği ve çikolatayı aldım. Beyaz lale buketi almıştı. Laleleri çok severdim.

Kapıdan son girenler Asrın Efe ve Ayaz olmuştu. Onlarda içeri geçince kapıyı kapatıp arkalarından ben de salona girdim. Kızlar bizim evdeydi tüm gün hazırlanmama yardım etmişlerdi.

Daha önceden tanıştıkları için hemen sohbet etmeye başlamışlardı. Annem bana işaret vermeden kahve yapmaya kalktım. Kızlarda arkamdan gelmişlerdi.

"Tuz atacaksın değil mi?"

"Hayır ballı kahve yapacağım."

"Ama tuz atmadan olur mu?"

"Olur tabii ki siz Osmanlı zamanında yapılan geleneği bilmiyor musunuz?"

"Hayır anlatsana."

Bir yandan anlatıp bir yandan kahveleri yapıyordum.

"Görücü usulü evliliklerin popüler olduğu zamanlarda evliliğe adım atan kadın ve erkek birbirlerini ilk kez isteme merasiminde görürlermiş. Sonrasında gelin, damat adayı ve ailesine misafirperverliklerini göstermek için kahve ikram edermiş. Gelin eğer damadı beğendiyse ve ona karşı bir şeyler hissettiyse kahveyi şekerli hazırlarmış yanında bir tatlı ile beraber servis edermiş. Gelinin elinde hazırlanmış şekerli kahve, aslında "seni beğendim" anlamına gelirmiş. Tuzlu kahvenin anlamı şekerli kahve ile aynı değildir. Eğer gelin damat adayına şekerli kahve değil tuzlu kahve ikram ediyorsa bu gelinlik çağındaki kızın veya ailesinin damadı ya da ailesini beğenmediğinin bir göstergesi olarak kabul edilirmiş."

"İlk defa duydum ama çok hoşuma gitti."

Öykü, Defne'nin dediğine kafasını sallamakla yetindi. Öykü Ayaz'ın nişanlısıydı. Üniversitede tanışmışlardı ve 4 senedir beraberlerdi.

Son olarak ballı kahveyi de fincana koyduktan sonra her şey tamamdı. Yağız'a özel kahve fincanı almamıştım. Ömrü hayatımda bir kere kullanacağım şeye para vermek yerine başka bir fincan takımı alıp ömrüm boyunca kullanacaktım. Hem şık hem sadeydi.

Önce büyüklerin kahvelerini verdikten sonra Yağız'ın kahvesini götürdüm ve yanına oturdum. Kahvesini içen herkes Yağız'a bakmaya başladı içmesi için çocuklarda bir yandan bu anı çekiyorlardı.

Kahvesini eline alıp içen Yağız gülerek bana baktı.

"Bana kıyamadın dimi?"

"Yoo niye kıyamayayım."

"Kıyamadın kıyamadın."

Sungur amcanın boğazını temizlemesiyle ona döndük.

"Fatih bey sebebi ziyaretimiz malum, çocuklarımız bize Allah'ın emaneti Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz. Bu yüzden Allah'ın emri Peygamber Efendimizin (sav) kavliyle Allah'ın emaneti olan kızınız Deniz'i oğlumuza emanetinize sahip çıkması için istiyoruz."

Sungur amcanın konuşmasıyla istemsiz duygulanmıştım. Çok güzel konuşmuştu. Bu sefer sözü babam devraldı derin nefes alarak.

"Ben bugüne kadar kızımdan hep ayrıydım. Kızıma da babalık yapamadım. Zehra'm doğana kadar hep içimde bir eksiklik vardı. Hala devam etti taki kızım bizi bulana kadar."

Babam durup tekrar derin nefes aldı konuşurken çok zorlanıyordu.

"Kızımızı öldü bilirken onun acısını çekerken, yokluğunu çekerken yaşadığını öğrenince her şey çok farklı oldu. Erkek çocuk başkadır ama kız çocuğu tarif edilemez. Neyse ben daha fazla lafı uzatmayayim. Ben kızıma bugüne kadar babalık yapamadım. Onun ailesi olamadım şimdi de söz hakkım yok diye düşünüyorum. Kızım sevdiyse bir bildiği vardır. Kızım önce Allah'a sonra size emanettir."

Babamın konuşmasıyla ortamda bir sessizlik oluştu. Gözlerimden akan yaşları sildim. Hiçbir suçları yokken kızlarından ayrı kalmaları çok acıydı. Ama şimdi daha mutlu olacaktık. Her şey daha güzel olacaktı.

Herkes ayağa kalkınca biz de kalktık. Sıra yüzük takma zamanınındaydı. Yüzükleri parmaklarımıza geçirdikten sonra babamın ısrarları sonucunda Sungur amca makası eline aldı.

"Allah yolunuzu bahtınızı güzel eylesin çocuklar."

Konuşmasını yaptıktan sonra kurdeleyi kesmişti. İnanması biraz güç olsa da biz nişanlanmıştık.

Büyüklerimizin ellerini öpüp sarıldık. Babamla sarılırken göz yaşlarımı tutamayıp ağlamıştım.

"Güzel kızım ağlama."

Ses etmeden bir süre babamın omzunda ağladıktan sonra başımı kaldırdım. Kimsenin yüzüne bakamadan salondan çıkıp balkona girdim. Arkamdan Yağız gelmişti hemen yanıma gelip sarıldı.

"Bir tanem niye ağlıyorsun?"

"Babam öyle konuşunca kendimi kötü hissettim. Ben yapmadığım halde kendimi kötü hissettim. Biz bunları hak edecek ne yaptık. Belki benim bu özel günüm ayrı olmasaydık daha güzel olabilirdi."

Kafamı tutup kaldırdı. Kafamı iki elinin arasında tutuyordu.

"Meleğim bütün bu yaşadıklarınızın suçlusu hapishanede. Ne olur kendini suçlayıp yıpratma kendini. Bak sana Yağız sözü veriyorum bundan sonra her şey daha güzel olacak."

Anlımdan öpmüştü. Bir süre dudakları anlımda bekledi. Tam o sırada bir flaş patladı. İkimizde flaşın geldiği yere döndük. Abilerimiz önde diğer arkadaşlarımız arkada bizi izliyorlardı.

"Gençler öyle bakmayın çok güzel bir andı." Bunu diyen Burak abiydi.

Gülümsemekle yetindik çünkü ikimizde utanmıştık. Hepsi yanımıza balkona girdi. Bir süre orada sohbet ettikten sonra hepimiz salona geçtik. Tam yerimize oturacakken fotoğraf çekeceğimizi söyleyip ayağa kaldırdılar. Önce ailelerimizle çekinip daha sonra arkadaşlarımızla çekinmiştik. En son kadrajda biz vardık. Güzel çıktığımıza o kadar emindim ki. Yanımda Yağız varken her şey güzel olurdu.

Türlü türlü pozlar sonucunda sonunda oturabilmiştik. Bizim gelmemizi bekleyip düğün tarihini konuşmamışlardı. Biz evleniyorduk bu o kadar güzeldi ki anlatamam.

"Evet gençler istediğiniz özel bir tarih var mı?"

Ben düşünürken Yağız hemen atılmıştı.

"Aslında benim aklımda bir tarih var."

Ben dahil herkes Yağız'a odaklanmıştı.

"Söyle bakalım aklındaki tarih neymiş."

Yağız bana bakıp gülümseyerek aklından geçen tarihi söyledi.

"22 Ocak."

Şimdi ikimiz de istemsiz olarak gülüyorduk. Çünkü 22 Ocakta biz dedublüman konserine gitmiştik ve ben o gün Yağız'a onu sevdiğimi söylemiştim ve sevgili olmuştuk. Yağız her zaman çok ince düşünen biriydi. Tarihlere çok önem verirdi.

"Deniz kızım sende beğendin galiba."

"Evet baba 22 Ocak olsun."

"Tamam o zaman 2 ay sonra düğünümüz var."

Hala Yağızla birbirimize bakarak gülümsüyorduk.

"Öhöm öhöm güzel kardeşim bana bir su getirir misin?"

Abimin bana seslenmesiyle ayağa kalktım.

"Getiririm abicim."

Mutfağa gidip su alıp gelmiştim. Bilerek yapmıştı. Zaten abilerin hepsi böyle değil miydi?

Çok zaman geçmeden Sungur amcanın kalkalım demesiyle herkes ayağa kalkmıştı.

"Dünürüm hafta sonu bize yemeğe gelin."

"Hanımlara da uygunsa gelelim."

"Bize uygun."

"O zaman hafta sonu bizdesiniz."

Hafta sonu içinde sözler alındıktan sonra kapıya geçirmeye çıkmıştık. Sungur amcanın ve Melike teyzenin elini öptükten sonra Burak abi ve eşi Hazan ablayla sarıldık. En sona Gökçe kalmıştı kocaman kız olmuştu bu 5 senede Zehrayla beraber büyümüşlerdi. Gökçeyi kucağıma alıp sarıldım.

"Tekrar tebrik ederim Deniz yenge."

"Oy kuzum benim teşekkür ederim."

Yanaklarından da öptükten sonra kucağımdan indim. Yağız hariç herkes arabaya binmişti. Annemler de eve girmişti. Son olarak Yağız kalmıştı. Önce sıkı sıkı sarılmış sonrasında anlımdan öpmüştü.

"Kendine iyi bak nişanlım."

"Sende nişanlım."

"Ağzına çok yakıştı."

"Ağzıma kocam kelimesi de yakışır."

Bugün yürek yedim galiba çenem açılmıştı.

"Ne dedin ne dedin duyamadım."

Bilerek duymamış gibi yapıyordu ben anlamadım sanki.

"Kocam."

Bunu dememle daha çok gülmeye başladı. O gülümsemesi için tüm her şeyi yapardım. O kadar güzel gülüyordu ki.

"Kendime gelemedim. Allah'ım o günleri de görmeyi nasip eder inşAllah."

"Amin gamzeli nişanlım."

"Ben kalpten gitmeden gitsem iyi olur hadi sen de eve gir."

"Tamam Allah'a emanet ol bir tanem. Eve gidince haber ver."

"Tamam güzelim sen de Allah'a emanet ol güzelim."

Ailesinden utandığım için öpmeden arabadakilere el sallayıp içeri girdim.

Kapıdan girer girmez abimle karşılaştım.

"Gel biraz seninle konuşalım."

"Olur abicim."

Beraber salona girip yan yana koltuğa oturduk.

"Güzelim mutlu olduğunu görüyorum ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyor. Şu 3 sene o kadar güzeldi ki çünkü sen vardın yanımda. Küçük prensesim tabi artık pek küçük değilsin."

Son cümleyi gülerek söylese de gözleri dolu doluydu.

"Benim prensesim büyümüş ve evleniyor. Keşke seni daha önceden bulup daha fazla vakit geçirebilseydik."

Abime yaklaşıp sıkıca sarıldım.

"Veda eder gibi konuşmaz mısın korkutma beni abicim."

"Güzelim 2 saniye sonramızı bilmiyoruz. Ölüm her şeyden yakın ve ölüm en büyük gerçek."

"Orası öyle tabi de daha seninle yaşayacağımız çok şey abicim bir daha duymayayım."

"Güzelim ne derse o."

"Ha şöyle söz dinle."

Abimi güldürmek için şaka yapacaktım.

"Hem benim yengem nerede ben yenge istiyorum belki çifte düğün yaparız."

"Destur bismillah güzelim sevgilim vardı da evlenmem mi kaldı hem sen beni başından kovmaya mı çalışıyorsun."

"Estağfurullah abicim ama yengem olsa güzel olurdu."

"Güzel seven birini henüz bulamadım güzelim."

"Bulursun abicim öyle birileri derinlerde ama var."

"Bak bak büyümüşte aşk tavsiyesi verir olmuş."

Karnıma gıdıklamak için atılacağı sıra dil çıkartıp koşarak odama kaçtım. Öyle bir gıdıklıyordu ki nefes alamıyordum.

Telefonumu elime aldığımda Yağızdan mesaj geldiğini gördüm. Hemen mesaj sayfasına girdim.

Hridayeş: Fikrimin ince gülü.

Hridayeş: Kalbimin şen bülbülü.

Hridayeş: O gün ki gördüm seni.

Hridayeş: Yaktın ah yaktın beni.

Hridayeş: Fikrimin ince gülü olur musun?

Deniz: Bu sefer cevabım var.

Deniz: Olurum.

Hridayeş: Seni yerim balım.

Deniz: Eve vardınız mı?

Hridayeş: Sen utandın mı oy seni yerim.

Deniz: Ya Yağız.

Hridayeş: Yağız'ı kabul etmiyorum.

Deniz: Ne diyim?

Hridayeş: Kocam, canım kocam, biricik kocam, bir tanecik kocam, kocacım daha sayayım mı?

Deniz: Peki kocacım.

Hridayeş: Kalbime iniyordu kızım napıyorsun.

Deniz: Bir tanem sen söyle dedin.

Hridayeş: Birden söylemeni beklemiyordum.

Deniz: Ansızın kalbine indirecek hareketler yaparım ;)

Hridayeş: Ya şapşik şey seni.

Deniz: Hayırdır rolleri mi değiştik.

Hridayeş: Öyle oldu.

Yağızla konuşurken başka bir bildirim geldi. Yağızla olan mesaj sayfamdan çıkıp Burak abiyle olan mesaj sayfama girdim.

Burak abi: Fotoğraf.

Burak abi: Kardeşime ne yaptın çabuk söyle.

Burak abi: Sürekli şu şekilde telefona bakıyor telefonu alıp baktığımda biraz önce çekindiğiniz nişan fotoğraflarına bakıyordu.

Burak abi: Benim kardeşim bu kadar romantik miydi?

Deniz: Şu an Yağızla konuşuyorduk Burak abi.

Burak abi: Belli gülerek mesaj yazıyor. Şimdi bir üzüldü mesajlara bakmıyorsun diye galiba.

Deniz: Haha şimdi bakarım.

Deniz: Birde şey biraz romantik evet.

Burak abi: Kardeşimle şu an gurur duydum.

Burak abi: Seni üzerse hemen bana gel bir tur döverim

Deniz: Sağ ol abi Yağız beni üzmez kendimden şüphe ederim ondan asla.

Burak abi: Sevdiceğini daha fazla üzme hadi git.

Deniz: Tamam abi Hazan ablaya selam söyle.

Cevap vermesini beklemeden mesaj sayfasından çıkıp Yağız'ın mesaj sayfasına girdim.

Hridayeş: Balım?

Hridayeş: Aktifsin.

Hridayeş: Nereye gittin balım?

Bunun gibi bir sürü mesaj atmıştı deli çocuk. Tam o yazarken hızlıca yazdım.

Deniz: Sen benimle konuşurken sırıtyor musun yerim seni

Hridayeş: Evet abim attı dimi karşıdan pis pis gülüyor.

Deniz: Evet Burak abi attı.

Hridayeş: Ben de ona aynısını yapmazsam bana da Aras demeyin.

Deniz: Suçu yoktu ki.

Hridayeş: Olsun balım.

Hridayeş: Hiii

Deniz: Ne oldu?

Hridayeş: Saat kaç olmuş hadi hemen yat.

Deniz: Tamam yatıyorum sen de yat.

Hridayeş: Ben de yatacağım.

Hridayeş: İyi geceler iyi uykular balım.

Deniz: Sana da gamzeli nişanlım.

Hridayeş: 2 ay sonra yanında uyanacağım.

Hridayeş: Seni çok çok seviyorum.

Mesajına yanıt yazıp uygulamadan çıktım. Telefonu kapatıp komodine koydum. Makyajımı çıkartıp üzerimi değiştirdim. Yatağıma yatıp yüzüklerime baktım. Çok güzel duruyordu. Zor olsa da başarmıştık yani sanırım başarmıştık.

.

...

1576 Kelime vaov baya uzun bir bölüm oldu.

Son kısmı silmek istiyordum normalde konuşmaları ama sonrasında bölüm kısa olur diye silmek istemedim silsem bile 1200 kelime falan yapacaktı.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Hridayeş: Her şeyden çok sevdiğin kişi, canparçan.

Final bölümü kesin olmasa da yakın bazı şeylerin eksik kaldığının farkındayım o kısımları yazıp finali vereceğiz. Onlara veda etmek o kadar zor geliyor ki ama daha güzel bir yerde onları tekrar bulabiliriz ;) buda ben den size diğer kitapla ilgili spoiler olsun.

Şimdilik ben den bu kadar.

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın görüşürüz.

Loading...
0%