@gokyuzundeyaziyor
|
Merhaba nasılısınız? Keyifli okumalar dilerim. . ... Yağız'a ne kadar dinlenmesini söylersek söyleyelim 2 haftanın sonunda evden çıkmıştı. Beraber basket oynamaya gelmiştik. Yıllar önce anonimken verdiği sözü şu an tutabilmişti 6 senede çok fazla şey yaşamıştık. Elinde topu sektiren Yağız'a baktım. Bir süre sektirdikten sonra başlamak için topu bana attı. "Görelim marifetlerinizi Deniz hanım." "Görelim bakalım Yağız bey." Topu sektirerek potaya gittim ve Yağız'ın tüm engellemelerine rağmen topu atmıştım. Bir süre oynamıştık ama yorulduğumuz için yere oturup kalmıştık. Yağız kazanmıştı. Kazanamıyım diye her şeyi yapmıştı. "Seni yendim güzelim." "Engellemeseydin yeniyordum." "Hım öyle mi olmuş." "Öyle olm-" lafım yarıda bölünmüştü. "Yağız." Potanın girişinden bir kız Yağız'a seslenmişti. O tarafa doğru döndüm. Çok tanıdık gelmişti kimdi bu kız. "Yağız değil Aras." "Adın Yağız Aras değil mi?" "İsmimin öyle olması bana Yağız diyeceğin anlamına gelmez. Yağız'ı sadece karım kullanıyor." Ne karım mı? Düşme Deniz düşme. Kız Yağız'ın bunu söylemesi üzerine donup kalmıştı. "Ne için gelmiştin Ezgi." "Ben ziyarete gelmiştim. Basket oynadığını söyledikleri için buraya geldim." "Gelmene gerek yoktu kaç gündür geliyorsun." "Ben merak etmiştim." "Etmene gerek yok bana iyi bakıyorlar." Bunun üzerine Yağız elimi tutmuştu. Kızı şimdi hatırlamıştım. Kızda karakoldandı ve sürekli Yağız'ın çevresindeydi. Karakoldakilerin demesine göre Yağız'ı seviyordu. Yağız vurulduğundan bu yana sürekli geliyordu ama unutmuştum. Hatırlamadığıma göre aklımda kalmaya değer biri değilmiş. "Ne zaman geleceksin?" "Ayrıca ben senin arkadaşın değilim. Komiserinim mesafeyi koruyalım. Karakolda neysek dışarıda da oyuz." "P-peki iyi günler." Yağız bir insana kötü davranacak biri değildi. Artık ne kadar bıktıysa en sonunda patlamıştı. Kızın gidişini izlerken belime sarılan kollarla dikkatim dağılmıştı. "Ceylan gözlüm niye bu kadar baktın kızın arkasından gitti artık." "Kızı hiç sevmiyorum. O kim oluyor da Yağız diyor. Ayrıca ben sizin avukatınızım saygıdan bile olsa selam verebilirdi. Sen karım deyince çok bozuldu oh ol-" Yağız elini ağzıma kapatmıştı. "Güzelim yavaş motorun soğusun. Sakin ol gitti artık gelemez bir daha." "Ya gelirse gelirse döverim bu sefer." "Tamam güzelim sen ne dersen o olur." Şu an beni geçiştiriyordu ama ben ciddiydim şaka yapmıyordum. Biraz daha orada oturup sohbet ettikten sonra kalkmıştık ve eve gelmiştik. Düğünümüze az kalmıştı ama dini nikahımız çok önceden kıyılmıştı. Birazda bu yüzden rahattık. Havalar soğuktu ama biz bu havada basket oynamıştık. Yağız'ın inadı inattı. Telofondan hava durumuna balarken akşam kar yağacağını gördüm. En sevdiğim mevsim kıştı. Kar yağışını izlemeyi çok severdim. Kar yağsın istiyordum. "Deniz." "Efendim." "Seslendim duymadın. Ne oldu güzelim." "Akşam kar yağışı varmış. Onu düşünüyordum." "Sen seversin karı." "Evet severim." Oturduğum yerden kalkıp mutfağa geldim. Akşam için yemek yapacaktım ama ben yemek yapamıyordum. Yapsam bile güzel olmuyordu. Dolaptan malzemeleri çıkartıp yapmaya başladığımda belimde kollar hissettim. "Ceylan gözlüm yapılacak bir şey var mı?" "Aslında yardım etsen hiç fena olmaz." Yağızla yemek yapıp yemiştik. Daha çok o yapmıştı. Çok güzel yemek yapıyordu. Benim yaptığım yemeği yersek zehirlenme olasılığımız çok yüksekti. Onun her yaptığı yemek çok güzel oluyordu. Melike teyze çocuklarını hem çok güzel yetiştirmiş hem de hepsine yemek yapmayı öğretmiş. O kadar güzel bir anneydi ki çocuklarına bu yaşlarına gelebilmesinde ki en büyük neden belkide oydu. Bir diğer şeyde Sungur amcayla birbirlerini çok güzel sevmeleri olabilir. Bir çocuğa güzel örnek olabilmek için öncesinde söylediğin şeyleri kendin yapabilmeliydin. "Ee şimdi ne izliyoruz." Yağız'ın bana seslenmesiyle ona döndüm. "Geçen gün başladığımız diziye devam edebiliriz." "Olur gel bakayım yamacıma." Gülüp bana açtığı yere yerleştim. Kafamı göğsüne koyup beline sarıldım. Üzerimize battaniye örtüp omzumun üzerinden sarıldı. İzlediğimiz diziyi kaldığımız yerden izlerken gözüm cama takılmıştı. Kar yağıyordu. Yağız'ın yanından kalkıp hemen cama yaklaştım. Yağızda yanıma gelip dışarı bakmaya başladı. Kar baya hızlı yağıyordu ve şimdiden her yer kar olmuştu. "Hadi üzerine kalın bir şeyler giyip gel." "Dışarı mı çıkacağız." "Evet bu yüzden sıkı giyin." "Tamam hemen geliyorum." Koşarak odama gidip üzerime kalın kışlıklarımdan giyip montumu giydim. Yağız beni kapıda hazır bir şekilde bekliyordu. Eldivenlerimizi ve şapkalarımızı giyip botlarımızı da giydikten sonra hazırdık. Aşağıya el ele inip dışarı çıktık. O kadar güzel bir görüntü vardı ki. Zaten kara aşık olan ben şu an bu görüntüye mest olmuştum. Yağız beni elimden tutup çekerek yolun ortasına doğru çekti. Bir elini belime koyup diğer elimi havaya kaldırdı. Ne yaptığını anlayınca ben de bir elimi omzuna koydum. Yavaş yavaş dans edip gülüyorduk. Beni etrafımda döndürüp kendine çekip kucağına alarak döndürdü. İkimizde kahkahalarla gülüyorduk. Yağız'ı gerçekten çok seviyordum. Beni nasıl mutlu edeceğini çok iyi biliyordu. Kafamı kaldırdığımda bizi camdan izleyenleri görünce utansam da el salladım. Elimle gelin işareti yapmıştım. Elimden tutulup çekilmemle dengemi koruyamayıp düşmüştüm düşerken yanımda Yağız'ı da çekmiştim. İkimizde yerde yatıyorduk. Yağız'a baktığımda bana kar atmıştı ve kar topu savaşını başlatan taraf olmuştu. Yerden kalkıp elime kar alıp göğsüne fırlatsam da hızlı reflekslerinden dolayı kaçmayı başarmıştı. Biz böyle böyle oynarken ikimizde kafamıza kar yemiştik. Dönüp baktığımızda elindeki karları bize atan Burak abiyle karşılaştık. Acımadan tüm karları bize atıyordu. Ellerimize aldığımız tüm karları ona atıyorduk. Diğer aile üyeleri kenarda gülerek bizi izliyordu. Çok sert atmadan onlara da bir kar attım. Sungur amcaya gelmişti. Benim atışım sayesinde onlarda bize katıldı ve daha büyük bir savaş başladı. Herkes birbirine atıyordu. Kenarda bizi gülerek izleyen Hazan abla dikkatimi çekti. Hemen aradan çıkıp yanına gidip oturdum. "Sen niye gelmiyorsun abla?" "Aslında bir şey söyleyeceğim ben hepinize ondan oturdum buraya." "Söyle ablam." "Herkes gelsin söyleyeyim." Diğerleri bizi fark edince yanımıza gelip tepemizde dikilmeye başladı. "Hanımlar neden oturuyorsunuz?" diyen Burak abiye eşi Hazan abla cevap verdi. "Ben bir nedenden dolayı burada oturuyorum." "Ne oldu güzelim hasta mısın?" Burak abi hemen karısının yanına gidip ateşine baktı. "Yok öyle bir şey değil." "Ee yavrum çatlatma adamı." "Tamam söylüyorum." Derin nefes aldıktan sonra söylediği şey hepimizi şoka sokmuştu. "Hamileyim." Hepimiz tebrik edip sarılırken Burak abi donup kalmıştı. "Burak ne oldu hayatım?" Hazan abla Burak abiyi dürtünce kendine gelmişti. "B-baba oluyorum ben şimdi." Heyecandan hiç kekelemeyen adam kekelemişti. Mutluluk bir insana her şeyi yaptırırdı. "Evet baba oluyorsun." Burak abi bunu duyunca Hazan ablayı kucağına alıp döndürmüştü. "Baba oluyorum. Ben baba oluyorum." Tüm mahalleli içinde bağırınca sokakta olan birkaç kişi alkışlayıp tebrik etmişti. Hepsi mahallemizin insanıydı. Yağız'ı tutup sarsarak. "Baba oluyorum oğlum baba oluyorum." "Lan bir bırak ne sarsıyorsun. Baba oluyorsun ben de amca oluyorum." Burak abi sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Yağız'a sarılmıştı gülerek. "Şu an sana kızamam kardeşim çok mutluyum şu an keyfimi bozamazsın." "Minik junior Burak geliyor." Yağız abisinden ayrılıp yanıma gelip kulağıma fısıldadı. "Abim baba oluyor sıra da bana geliyor." Gülerek koluna vurdum. "Çok ayıp Yağız." "Aa ne dedim sanki." Tripliymiş gibi yanımdan ayrılınca arkasından güldüm. "Ne yani ben şimdi hala mı oluyorum?" diyen Gökçeye Burak abi cevap verdi. "Evet abicim hala oluyorsun." "Ay ben daha çok küçüğüm." Ben de sanırım yengesi oluyordum. Yeni gelen farkındalıkla bir gülümseme gelmişti. Ben Yağızla evleniyordum birkaç aya insanın sevdiğiyle evlenmesinden başka güzel bir şey var mıdır sanmam. Bu haberden sonra hepimiz içeri geçmeye karar kılmıştık çünkü hepimiz üşümeye başlamıştık. Yağızlar'ın evine toplanmıştık. Burak abiler bizim üst katımızda oturuyorlardı aile apartmanı gibi olmuştu. Hazan ablayla mutfakta çay demlemiştik. Çayların yanına çerez de hazırlamış ve hep beraber sohbet ederek yemiştik. "Kızlarım yarın alışverişe çıkalım. Ne dersiniz?" "Ben uygunum yarın iş yok anne." "Benim sabahtan duruşmalarım var öğleden sonra müsait olurum Melike teyze." "Aa ama kızım anne de." "Peki melike tey- anne." Tam teyze diyecektim ki son anda çevirmiştim. Annemden sonra birisine anne demek hatta kendi öz anneme bile anne demekte bir süre zorlanmıştım. 22 sene ailemden ayrıydım. Gerçek ailem dediğim kişiler ailem değildi ve ben yıllarca onlara anne baba demiştim. Her şey çok zor geliyordu. Melike teyzeye de söylerken zorlanıyordum. Belki de Hazan abla demese anne demek aklıma bile gelmezdi. Meriç Yıldırım yüzünden tüm her şey için geç kalmıştım. Ne bir anne sevgisi ne bir baba sevgisi nede bir kardeş sevgisi. Hiçbirini yaşayamamıştım. Evet belki önümüzde uzun bir hayat vardı ama yarınımızı bilmiyoruz sonuç olarak. Çok geçmeden kalkmıştık. "Yarın haberleşiyoruz kızlar." "Bu ne alışverişi?" Hepimizin sormayı unuttuğu soruyu Yağız sormuştu. "Kızlarımla dolaşacağız alışveriş yapacağız sana ne güzel evladım." "Tamam güzel annem ne kızıyorsun düğün alışverişiyse ben de geleyim diyecektim. Benim de düğünüm ya hani." "Hayır oğlum o sonra." "Peki annecim." Herkes evlerine girince baş başa kalmıştık. Ellerimi tutan Yağız'a baktım. "Seni çok seviyorum." "Ben de seni çok seviyorum." Yağız durup dururken sevgisini söyleyen biri olduğu için hiç şaşırmamıştım. "Yarın kaçta çıkacaksın adliyeden?" "12 de işim bitiyor." "Tamam ben seni alır bırakırım." "Bir tanem ben giderim." "Bırakırım ceylan gözlüm." "Peki şimdi ben gidebilir miyim?" "Ne zaman birlikte yaşadığımız günler gelecek?" "Az kaldı 2 ay sonra beraber yaşayacağız." Dudaklarını büzerek bana cevap verdi. "Daha çok var." "Bir bakmışsın zaman hızlı geçmiş." "Doğru 6 sene de çabuk geçti." "6 seneyi geçmişiz 2 ay sana koymaz bir tanem." "Yoo 9 sene seni ilk gördüğüm zamanları da saymak lazım." "Sayalım bir tanem ama artık yatıp uyusak mı? Yarın erken kalkacağız. İşe gideceğiz." "Peki." Masum masum bakış atan Yağız'a gülerek sarıldım. "Seni çok seviyorum gamzelim." "Sana aşığım ceylan gözlüm." Yanaklarımdan ve anlımdan öptükten sonra iyi geceler dileklerini iletti. Benim açtığım kapıdan içeri girişimi izledi. Evlenmemize az bir zaman kalkmıştı. Yağız için çok uzun bir süre olsa da 2 ay kalmıştı. Koca bir 9 seneyi geçirdiğim adam yakında hayat arkadaşım olacaktı. Belli etmesem de çok heyecanlı ve mutluydum. Yağızla her şeyin güzel olacağını biliyordum. Sevdikten sonra her şey güzel geliyordu insanın gözüne. ... (Alışveriş zamanı) Yağız beni almaya gelmiş ve çarşıya getirmişti. Bakacağımız şeyler burada varmış. Ne alacağımızı da bilmiyorduk. Hazan ablayı çok yormadan gezerken bir kuyumcuya girdik. Hazan ablayla birbirimize anlayamadığımız için bakış attık. Melike anne bir şeyler alacaktı galiba. "Evet kızlarım içimden geldi size hediye alacağım. İstediğiniz şeyleri seçin." "Anne olur mu öyle şey." "Evet anne olmaz." "Aa ben size seçin diyorsam seçin hadi bakayım." İkimizde kolyelere ve bilekliklere bakıyorduk. Israr etmese ya da kesin olmasa hayatta kabul etmezdim. Düğünümüz vardı ve çok masraflı bir süreç olacaktı. Bu yüzden çok pahalı olmayan şeylere bakıyordum. Bir kolye çok hoşuma gidince ben onu seçmiş Hazan abla da bileklik seçmişti. "Teşekkürler anne niye zahmet ettin." "Evet anne teşekkür ederiz." "Ne teşekkürü kızlarım. İçimden geldi kızlarıma hediye aldım bu daha ne ki." Gülümseyip yanına gidip sarıldık. Çok güzel bir aileye denk gelmiştim. Aile bağları kuvvetli ve güzel bir aile. Birbirlerine olan sevgilerini hep gösteren hiç çekinmeyen bir aile. Akşama kadar gezmiş ve bir sürü şey almıştık. Düğün için ayrı bir zamanda tekrar çıkmamız gerektiğini, o zaman annemin de gelmesi gerektiğini söylemişti Melike anne. Ellerimiz dolu Yağız'ı bekliyorduk. Hazan abla daha yeni hamile olsa bile eşya vermiyorduk. Sonuçta hamile kadın her zaman risk taşıyor. Gelen arabadan inen Yağız eşyaları bagaja koymamız için açmıştı. Eşyaları koyarken Hazan abla ve Melike anne arabaya geçmişti. Melike anne arkaya oturunca bana ön koltuk kalmıştı. Biraz utansam da ön koltuğa oturdum. Yağız da çok geçmeden arabayı çalıştırıp sürmeye başlamıştı. "Ee hanımlar ne yaptınız bakalım." "Kızlarımla gezdik, eğlendik sana ne oğlum." "Annem bir şey demedim ki." Melike anne bir şey dememişti ve Yağızda tüm dikkatini yola vermişti. Eve gelmeden önce bir pastanede durmuş tatlı bir şeyler almıştık. Hazan abla istemişti. Eve gelince hepimiz arabadan inmiş apartmana girmiştik. Hepimiz dairesinin olduğu kata çıkmıştı. Anahtarımı çıkartıp açtıktan sonra Melike anneye ve Yağız'a veda edip içeri girdim. Montumu ve beremi çıkarttıktan sonra üstümü değiştirmek için odama gittim. Üstümü değiştirirken kapı çalmıştı. Hemen üzerimi giyip kapıyı açmaya gittim. Kapı deliğinden baktığımda gelen Yağızdı. Çok bekletmeden kapıyı açtım. İçeri girip bana sarıldı. Neden geldiğini şimdi anlamıştım. "Bakkala diye çıkıp sana geldim yarim." Gülerek sarıldım. Deliydi ama seviyordum. "Hoş geldin bir tanem." "Hoş buldum balım. Bugün sana düzgünce sarılıp öpemedim. Özledim." "Ben de seni özledim gamzelim hemde çok." Ben den ayrılıp yüzüme baktı. "Hemde çok özledin kız yerim seni." Gülerek yanağından öptüm. "Niye bakkala diye çıkıp bana geldin?" "Gelmese miydim?" "Hayatım o anlamda söylemedim. Melike anne kızmazdı ki." "Kızmaz mıydı güzelim daha demin beraber olduğumuz için azar yerdim." "Şu an bilmiyor yani senin burada olduğunu?" "Oğlunu tanıyorsa buraya geleceğimi bilir." "Bence kesin bilir." "Sen öyle diyorsan." Tekrar sarılınca sarılışına karşılık verdim. Çok fazla duramadan gitmişti. Düğünümüz olsa da rahat etseydik. Sanki ailelerden saklanıyormuşuz gibi olması çok saçmaydı. Çünkü Allah katında evliydik. Çok düşünmeden kendime yemek hazırlayıp yedikten sonra, yarın için kıyafetlerimi hazırlamış uyumak için hazırlıklarımı yapmıştım. Her şey güzel giderken kötü bir şeyler olmasından korkarsınız ya şu an o düşünceye sahiptim. Kötü şeyler hep peşimi kovalamıştı şimdiye kadar. Başta aile konusunda şanssızlığı yaşamış. Daha sonrasında olaylar birbirini çekmişti ama bildiğim bir şey vardı. Bir şeyler kötü gitti diye her şey kötü gidecek değildi. Evet belki bu zamana kadar çok mutlu olarak gelmemiştim ama hiçbir şey kolay olmazdı. Önemli olan zoru başarmaktı ve ben o zoru başardığımı düşünüyorum. ... . İlk defa bu kadar uzun bölüm yazıyorum 2069 kelime oldu. Son kısım bence hepimizin bir dönem yaşadığı durumlar. Zoru başaracağımıza her zaman inanıyorum sizde inanın. Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın görüşürüz. |
0% |