Yeni Üyelik
1.
Bölüm

(1)Tanışalım İster Misin?

@gomuluruhlar

İyi okumalarr.

(_-_-_-_-_)

Birkaç adım daha attım, okul bahçesine girdim. "Kural Koleji." diye mırıldandı yanımdaki kız. Bakışlarımı ona çevirdiğimde o da bana baktı. "Burada bile 'kural' var." diye homurdandığında ona karşı bir yakınlık hissetmiştim. "Sen de mi kurallardan kaçıyorsun?" diye sordu. Onu cevapsız bıraktım. "Yetimhanenin saçma kurallarından." diye fısıldadım başımı çevirirken. Duymamıştı.

 

"Adın ne?" diye sordu her şeyi es geçerek. Kimseyle tanışmak istemiyordum, kendimle mutluydum. "Benim adım Maya." Yine sessiz kaldım. "Peki." diye mırıldandı, omuz silkti.

 

Burası sıradan bir okul değildi. Çok az öğrenci bu okula girebilirdi çünkü kimsenin haberi olmayan bir örgüte ev sahipliği yapardı. Saman altından su yürüten bu okul, sadece belirli kişileri kabl ettiği için çoğu kişinin haberi yoktu. Lanet olası yetimhaneden kaçtığımda okulun sahibi ve aynı zamanda eğitmrnlerin başı olan Devrim Hoca ile denk gelmiştim, onun beni aradığını sanıp onunla dövüşmüştüm. Ardından zaten yetimhanenin güvenliği beni yakalamıştı. Güzel bir dayak atıp odama göndermişlerdi, birkaç gün sonra da Devrim İlke beni okuluna istemişti. Zor da olsa kurtarmıştı beni, şimdi de örgütüne katılmam için eğitmek istiyordu.

 

"Eğitime ihtiyacım yok." dedim Devrim Hoca'ya defalarca söylediğim gibi. İlerledi, 11-G sınıfının kapısını açtı. "Ama sosyalleşmeye ihtiyacın var küçük kız." Onun küçük kız lakabına homurdanarak karşılık verdim ve sınıfa girdim.

 

Sınıflar hocaların her öğrenciyle rahat ilgilenebilmesi için onar kişilerdi. Hoca bir öğrenciye hareketin nasıl yapılacağını anlatyordu fakat karşısındaki kız inatla anlamıyordu, anlayabildiğim kadarıyla rakibinin diz kapağına değil inatla üst kısmına vuruyordu. Bu hamle ise rakibinin vücudunun ayakta kalmak için verdiği tepkiyi sağlamlaştırmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu.

 

"Neva Hocam, merhabalar. 11-G sınıfına yeni bir öğrencimiz var. Gece Dua Sezer." Sınıftaki herkesin bakışları üzerimde gezindi, birinin sorusu sessizliği bozdu. "Hocam 11 olmak için küçük değil mi?" Sınıftaki çoğu kişi 19-20 yaşlarındaydı çünkü sınıflar yeteneğe göre geçiliyordu. "Yetenekli olduğu için, Çınar. Ki zaten 17 yaşında, çok da küçük değil."

 

"17 yaşındaki bir kız, ne kadar olabilir ki?" diye alaya aldı kızlardan biri. 21-22 olduğunu düşünüyordum, muhtemelen sınıftaki en büyük öğrenci oydu. Devrim Hoca cevap vermek üzereydi ki araya girdim. "22 yaşındaki senin beceriksizliğin kadar mesela. Hâlâ burada olduğuna göre." Devrim Hoca çantamı sırtımdan aldığında bakışlarımı kızdan çekip ona çevirdim. "Kendini kanıtla o zaman, Dua." Omuz silktim.

 

"Evet." diye atıldı kız. Birkaç saniye durdu. "Canını da çok yakmak istemem ama." Sınıftaki birkaç kişi gülerken dişlerimi sıktım. "Öldürmek üzere oynama." dedi birisi. Kim olduğuna bakmadım. "Merak etme." dedi karşımdaki kız. Diğerinin cevabıyla yüzündeki alaycı gülüş soldu. "Sana değil, ona söylemiştim." İkimiz de aynı anda dönüp ona baktık. Siyah dalgalı saçları, üzerime diktiği deniz mavisi gözleri vardı. Yüzündeki kemiklerin belirginliği, ona baktığımda gülümsemesiyle oluşan gamzesi onu çekici hale getiriyordu.

 

Kız sessiz kaldı fakat bakışlarındaki ifade nedense beni huzursuz etmişti. Deniz gözlüye değişik bir bakış attı, ardından bana döndü. "Çok ağlamazsın, değil mi?" dedi alaycı bir sesle.

 

"Ağlamam ama makyajını silsen mi?" dediğimde kaşlarını çattı. "Niyeymiş o?"

 

"Çok ağlatacağım ve gözyaşların yüzünden zaten makyajın bozulacak. Hem bir yüzünü de görmüş olurduk." Sınıftan kahkahalar koparken Neva Hoca'nın işaretiyle dövüşe başladık.

 

Sınıftakilerin arada verdiği telkinlerden adının Simay olduğunu öğrendiğim kız basit fakat seri hareketlerle dövüşüyordu. Arada elime alıp çekiştirdiğim sonra hocaların zoruyla bıraktığım sarı saçları birkaç damla kana bulanmıştı. Burnu kanıyordu, benimse sadece dudağım patlamıştı.

 

Diz kapağıma var gücüyle tekme attığında yere düştüm. Üzerime atıldı, ben sırtüstü yatarken karnıma oturdu ve yüzüme bir tokat attı. Birkaç saniyenin ardından hızla kalçamı kaldırdım, basit bir hamlede bacaklarımı boynuna doladım ve amacımı anlayan Devrim Hoca'nın 'hayır' bağırışı esnasında kızı yere yıkarken kendim üzerime çıktım ve yüzüne bir yumruk attım. Hamlem yüzünden boynunda ağır bir ağrı olacaktı ki bu hamle normalde boynunu kırmak için yapılan bir hamleydi. Ben hafif davranmıştım.

 

Devrim Hoca'nın benim yanımda cüsseli bedeninin gölgesi üzerimize düştüğünde durdum, kollarımdan çekerek kaldırdı. "O hamlenin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun değil mi?" dedi. Arkadaşlarının yardıma yöneldiği Simay'a bakarak yanıtladı. "Hamleyi nasıl yapacağımı da biliyorum hocam."

 

"Sen iflah olmazsın Dua." dedi bıkkınlıkla. Sadece beni eğittiği 1 ayda da defalarca bu riski almıştım.

 

Simay yüzünü yıkamaya giderken deniz gözlü bana elindeki peçeteyi uzattı. "İyisin fakat zayıfsın." dedi Devrim Hoca'yı umursamadan. "Bedenin çok zayıf, kolayca güçsüz düşersin." Ters bir bakış attım, Devrim Hoca beni bıraktığında üzerimi düzeltirken yanıtladım. "Onca şeye ölmemişken küçük bir şeye yaralanmam." Kenara bırakılan çantamı aldım, Devrim Hoca'ya döndüm. "Hocam nerede kalacağım?"

 

"7 numaralı yatakhane, 4 numaralı yatak ve dolap." dedi, elindeki kartı bana uzattı. "Eşyalarınızın güvende olması için kartla kilitliyoruz." Başımı salladım, elinden kartı aldım.

 

3. kata çıktım. Kızların ve erkeklerin yatakhaneleri karşılıklıydı, tam karşıda 17 numaralı erkek yatakhanesi vardı.

 

Odaya girdim. 5 kişi, bu geniş odada kalacaktık. Sabah gördüğüm Maya beni görür görmez yanıma yaklaştı. "Burada mısın?" Başımı salladım. 4 numaralı yatağa ilerledim, çantamı hiç uğraşmadan dolaba koydum ve yatağa oturdum. "Adın ne?" diye sordu. Telefonumu çıkarırken sessiz kaldığımda sorusunu yineledi. "Adın ne?"

 

"Dua." diye mırıldandım bıkkınlıkla. Bunca zaman insanlardan ve onlarla konuşmaktan kaçmışken bu 5 kişiyle nasıl yaşayacaktım?

 

"Gece Dua." dedi kapıdaki ses. Kim olduğuna bakmasam da deniz gözlünün olduğunu anlamıştım. Sinirli bir nefes verdiğim sırada kızlardan biri ayaklandı. "Deniz, buraya gelmen yasak. Devrim Hoca görürse-"

 

"Ne olurmuş?" dedi gülerek ve göz kırptı. Kızın yutkunduğunu gördüm. Yakışıklı tipini kullanarak kızları susturmaya çalışıyordu. "Ne?" diye kendi düşünceme fısıldayarak saçma bir tepki verdim. Düşüncem ise bin kat daha saçmaydı. Başımı iki yana salladım, Deniz denen çocuğa ters bir bakış attım. "Ters ters bakma." dedi yanıma yaklaşırken. "Çık git." diye cevap verdim.

 

"Sen de ters ters bakma." dedi. Ayağa kalktım, bakışlarımı deniz gözlerine diktim. "Çık, ve git." dedim. "O kızı susması için ikna ettin. Beni edebileceğini mi sanıyorsun?"

 

O anda beklemediğim bir hamleyle belimi kavradı, kendine doğru çekti. Vücudum ona çarptığında nefesi alnıma çarptı. "Öyle değil mi?" Tam o anda göğüs kaslarıyla bakışıyor olmasam cevabı yapıştırırdım.

 

Birkaç saniyenin ardından kendime geldim. Başımı kaldırmak gibi bir hata yaptığımda yüzünün yüzüme ne kadar yakın olduğunu gördüm. Yine de istifimi bozmamaya çalışarak cevap verdim. "Değil." Ettiğim bu tek kelimenin ardından bacağımı bacağına dolayıp şiddetle çektim. Normalde etkilenmeyeceğinden emin olduğum hamlem boşluğuna denk geldiği için dengesini kaybetti ve yere düştü. Fakat buradaki tek sorun, belimi kavradığı için benim de onunla birlikte, üstüne düşmemdi.

 

Hemen doğruldum, karın boşluğuna bir tekme attım. "Beni mal mı sandın, sanma." Yatağın üzerine bıraktığım telefonumu aldım, odadan çıktım. "Dua." dedi odadaki kız. Ona dönmeden durdum. "Deniz'i, Devrim Hoca'ya söylemesen?" Başımı ona çevirdim, omuz silktim. "Umurumda değil." Odadan çıktım. Söylemeyecektim. Onu kendim adam edecektim.

 

Bahçeye çıktım. Buraya geldiğimiz havadan eser yoktu. Yağmur yağmaya başlamıştı, henüz hafif olsa da şiddetlenecek gibiydi. Arka bahçeye gittim, banklardan birine oturdum ve etrafı incelemeye başladım.

 

"Kaçmayı mı düşünüyorsun?" diye bir ses duydum. Gelen adama baktım. Muhtemelen hocaydı. Omuz silktim. "Maalesef düz duvara tırmanamıyorum." Sözlerime gülerek karşılık verdi. "Anlaşılan olduğun yerde duramayan bir insansın. Merak etme, hafta sonları izin var. Çıkabiliyorsun." Başımı salladım fakat Devrim Hoca hafta sonları beni gidecek bir yerim olmadığı için burada tutacak, diğerlerine göre daha sıkı eğitecekti. "Sen, benim sağ kolum olacaksın Dua." diyordu bana. "Çünkü, senin çocukluğunu ben de yaşadım." Anlattığı kısmıyla o da yetimhanede büyümüştü.

 

"Ben sözde fizik hocasıyım." dedi gülerek. "Ama öğrencilerime birini yıkmanın en basit yollarını anlatıyorum. Dikkatle."

 

"Biliyorum." dedim. "Hepsini. Kolay." Başını salladı. "Gözlerindeki alevden belli iyi olduğun." dedi. "Adın ne küçük, hangi sınıftasın?"

 

"Dua." dedim. "11-G sınıfındayım."

 

"Daha küçük duruyorsun. Anlaşılan iyi olduğun konusunda yanılmamışım." Bir süre durdu. "Hasta olursun Dua, içeri gir." Başımı salladım fakat hareket etmememden girmeyeceğimi anlamıştı. "Zor bir çocuksun." dedi, başını iki yana sallarken öne doğru yöneldi. Umursamadan oturmaya devam ettim.

 

"Gece." diyen sesini duyduğumda bıkkın bir nefes verip Deniz'e döndüm. Sessiz kaldım, ardından gözlerimin üzerindeki yağmur damlalarını sildim. Yeniden önüme döndüm, yanıma oturdu. "Hasta olmaya mı çalışıyorsun?" Tepki vermedim. "Konuşmayacak mısın?"

 

"İstemiyorum." dedim bıkkınlıkla. "Konuşmayı sevmiyorum. Özellikle tanımadığım insanlarla." Başımı ona doğru çevirdim. Yüzünün yüzüme ne kadar yakın olduğunu farkettiğimde donakaldım. Su damlalarının dans ettiği dudakları iki yana kıvrıldı. "O zaman, tanışalım ister misin?"

(_-_-_-_)

İlk bölümü nasıl buldunuz? Sevdiniz mi?

Gece Dua Sezer.

Deniz Savaş.

Umarım seversiniz.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Görüşürüzz.

 

Loading...
0%