Kraliyet soytarısı, yıldızların altında sarayın gizemli köşelerinde, duvarların gölgelerinde saklı kalmış eski hikayeleri anlatırdı. Dudaklarından dökülen her bir sözcük, dinleyenleri büyüleyip zamanın akışını unutturacak büyülü bir etki yaratırdı. Onun hikayeleri, içlerinde hem mizah hem de derin düşünceler barındırır; sarayın sessizliğinde yankılanır, kulak verenler için unutulmaz bir serüvene dönüşürdü. Kimse bilmezdi ki anlattıklarının hepsi gerçekti, her şey NeverLand'da gerçekleşmişti. 

NeverLand her yerdeydi, aynı zamanda da hiçbir yerde... Yolunu bilen için bir sığınaktı, yolunu bilmeyen için ise sadece bir hayal, küçük bir efsane. NeverLand'a normal insanlar gidemezdi, oraya gidiş yolunu sadece toplum tarafından "anormal" olarak adlandırılanlar bilirdi. Orası hem bir sirk hem de bir yuvaydı. Bu sirk oraya giden insanların eviydi...

NeverLand'da soytarılar, palyaçolar, hokkabazlar, trapez sanatçıları, akrobatlar, ip cambazları sihirbazlar ve daha türlü türlü hayata karşı farklı gözlerle bakan insan bulunurdu. Sadece hayvan eğiticileri bulunmazdı, orada hayvanlara dahi işkence yasaklıydı. Hayvanların bile mutlu ve özgür olması bir zorunluluktu. Kara kediler ve güvercinler sirktekilerle arkadaşlık ederdi, martılar gökyüzünde uçuşur, kelebekler kanat çırpardı.

Gün batarken, soytarının anlattığı hikayeler gerçek ile birleşir, ortaya büyülü bir atmosfer çıkardı. NeverLand'ın hikayelerini dinlerken dinleyicilerin her birinin nutku tutulurdu, adeta büyülenirlerdi.

Sirkte ise her gün yeni bir şov başlardı. Herkes kendine özgü karakteriyle sahnede yer alırdı. Palyaçoların neşesi, hokkabazların becerileri, akrobatların zarafeti ve sihirbazların gizemli numaralarıyla dolup taşardı mekan. Her birinin de amacı ortaktı: NeverLand ruhunu taşımak ve özgür olabilmek.

NeverLand'ın en önemli özelliklerinden birisi de hayvanlara verilen değerdi. NeverLand barış ve özgürlük üzerine kurulduğundan tek bir kuş bile kafese konulamazdı. Burada kara kediler sirke girer, martılar özgürlüğü temsil ederek uçar, güvercinler ve kelebekler ise sirk çalışanlarına meydan okurdu.

Belki bir gün sıradan birisi soytarının hikayesi sayesinde NeverLand'ı bulacaktı ve onu gerçek dünyaya taşıyacaktı. Gerçi bu NeverLand için ölüm demekti. Güzel yapıları, verimli toprakları ve tertemiz göletleri olduğundan gerçek dünyada olmak savaş, hatta belki soykırım demekti. NeverLand'ın özgürlük ve barış ilkelerinin hiçe sayılması, bu büyülü diyarın tamamen yok olması ve tüm insanlığın lanetlenmesi anlamına geliyordu.