Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Giriş

@goren_49

 

Sauran Krallığı, gözlerden ırak, varlığı bilinmeyen ve adı sadece efsanelerde geçen saklı bir diyardı. Güz ve kış, bu toprakları büyük bir ahenkle ele geçirmiş, doğanın büyüleyici uyumuyla sarıp sarmalamıştı. Solmuş hayalleri simgeleyen kahverengi, kuru sonbahar yaprakları, saflığı ve benzersizliği temsil eden kar taneleriyle büyük bir uyum içerisinde dans ediyordu. Yapraklar kar taneleriyle ıslanırken, güz yavaşça yerini kışa bırakıyordu. Her solmuş yaprak bir yok oluşu, her kar tanesi ise bir yeniden doğuşu simgeliyor, Sauran’ın doğası bu döngüyü en güzel biçimde gözler önüne seriyordu.

 

Krallığın merkezini, küçük, tek katlı, ahşaptan yapılmış şirin evler çevrelemişti. Her bir ev, içerisinde bir ailenin benzersiz hikayesini barındırıyordu. Evlerin bahçeleri, ortalama bir boyuta sahip olmasına rağmen, bitkilerle donatılmış, rengarenk bir canlılık sergiliyordu. Her aile kendi yiyeceğini yetiştiriyor, kar ve ağaçlarla kaplı sokaklar çocuklar için bir oyun alanına dönüşüyordu. Gelişmiş komşuluk ilişkileri sayesinde köyde dostane bir hava hakimdi. Bu sevimli evlerin yanı sıra, pastaneler, dershaneler ve şifahaneler de topluma hizmet veriyordu.

 

Burada yaşayan halk asil bir soya sahip olmadığından, yüksek seviyeli büyü güçlerine de sahip değildi. Genellikle tarımla uğraşıyorlar, bu sebeple iş bulmakta oldukça zorlanıyorlardı. Bu nedenle, krallık tarafından her ay bir miktar maddi destek alıyorlardı.

 

Sauran’ın merkezinde ise ihtişamıyla göz kamaştıran büyük bir saray kendini belli ediyor, etrafında soyluların yaşadığı, dışarıdan bile zarafeti belli olan çok katlı yapılar bulunuyordu. Sarayın mimarisi, görenleri hayran bırakıyor, Sauran Krallığı’nın zengin ve derin tarihine dair ipuçları sunuyordu. Sarayın büyük, demirden kapısı ve oldukça fazla olan pencereleri ilk göze çarpan şeyler olmasının yanı sıra, kırmızı ve siyah renklerini büyük bir uyum ile barındırması, merkezi çevreleyen şirin köy ile zıtlığını yansıtıyordu. Sarayın bahçesi ise oldukça büyüktü. Bahçenin bir kısmı çiçeklere ve ağaçlara ev sahipliği yapıyor, diğer kısmı ise soylu çocuklarının silah eğitimi olanak tanıyordu.

 

Merkezdeki halk asil bir kana sahip olduğundan yüksek seviyeli büyü güçleri ile hediyelendirilmişti. Bu nedenle iş bulmaları düşündükleri kadar da zahmetli değildi. Merkezin etrafında yaşayan halk gibi belli bir maaş almamalarının sebebi buydu. Asil kanları sayesinde bu büyü güçleriyle armağandırılanlar için bazı kurallar, zorluklar ve aynı zamanda da bitmek bilmeyen gizemler, maceralar vardı.

 

Sauran Krallığı’nın dört bir yanında, doğa ve toplum arasındaki bu büyük denge, krallığın hem en büyük gücü hem de en büyük gizemiydi. Fakat bu kusursuz, sakin ve uyumlu görünümün ardında, karanlık ve karmaşık bir tarih, oldukça önemli bir hikaye gizleniyordu. Krallığın kökenine dair gerçeği pek az kişi biliyor, bunlar da soyluların arasında, işin ucunda ölüm olan bir sır gibi saklanıyordu. Ancak tüm sırlar elbet bir gün ortaya çıkardı... Bu ortaya çıkış belki bir yok oluş, belki de bir yeniden doğuşa sebebiyet verecekti. Kim bilebilirdi ki? Tek yapılabilecek korku içerisinde sırrın ortaya çıkmamasını ummaktı. Ancak, korku içerisindeyken ortaya çıkan umutlar ve dilekler ya hiçbir işe yaramaz, ya da gerçeklerin kısa bir müddet daha gizli kalabilmesini sağlardı. Unutulmamalıydı ki gerçek, önündeki engelleri eninde sonunda yıkıp geçerdi.

Loading...
0%