Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.bölüm herşeyin başladığı yer

@gothamyarasasi

Merhaba, bunu okurken bilmeniz gereken bir şey var; ben dördüncü duvarı kırabiliyorum. Nasılsınız, iyimisiniz? Ben iyiyim, tabii ki. 10 bina, 7 köprü ve 5 apartmanın içinden geçip Amazonlarla savaşmış bir süper kahraman olarak biraz dinlemeye ihtiyacım var. Ama dinlemekten kastım, neden düşmanlar ve kötü adamlar her zaman aynı? Bu biraz klişe bir süper kahraman hikayesi olacak ama.

 

Nerde kalmıştım? Evet, şehrin içinden geçtim, kötülüklere karşı savaşıyorum ama bu kötü adam biraz vizyon sahibi olamaz mı artık? Soruyorum: "Dünyayı ele geçireceğim!" Yok ya, azıcık vizyon sahibi olun, bay J gibi. (Bu arada, bay J kimdir, git araştır, her şeyi devletten bekleme.)

 

O zaman başlıyoruz. Her şeyin başladığı zaman... (DÜNYA SIFIR 0)

 

Küçükken süper kahramanları gerçek sanırdım (diğer çocuklar gibi), ama büyüdüm. Şimdi gece gece geziyorum. Küçükken dünya daha renkli gelirdi gözüme, büyüdüm ve renkler soldu, daha karanlık oldu. (Telefonuma bakıyorum.) Haber: Bu gece olacak olan meteor yağmuru için halk bütün hazırlıkları tamamladı. Vatandaşlar mangalda pişirdikleri etleri yanına ezme, salata ve çoban salatası yapıyorlardı. Sonra meteor yağmuru başladı. Bir göktaşı yön değiştirdi ve bana doğru geliyordu. (Denizler aşkına!) Hemen geri çekildim, göktaşı yere düştü. Düştüğünde yerde bir krater oluşturdu ve toz bulutu kalktı. Sonra yavaşça yürüdüm, top şeklinde bir kapsül gördüm. İlk başta tereddüt ettim, sonra yaklaştım ve elimi uzattım. Kapsül açıldı ve içinde bir kostüm vardı. Beyazdı ama kostümün üstünde kan vardı. Onu denemek için üzerime giydirdim gibi yaklaştırdım. Sonra birden üzerime yapışmaya başladı. Hızla tutup üzerimden çıkarmaya çalıştım ama çoktan üzerime yapışmıştı ve şekil almaya başladı. Şimdi karanlık gecede beyazdım.

 

Başım ağrımaya başladı, bir sürü anı ve bir anıda durdu. Bu anıda kanatlı kadınlar üstüme geliyordu ve liderleri (Amazonlar) diye bağırıyordu. Sonra iki kolumdan bıçaklar çıktı ve savaşmaya başladım. Kan gövdeyi götürdü, bazılarının kanatlarını kestim, kollarını kırdım, omurgalarını kırdım. Sonra bıçaklar yerine zincirler çıktı. Zincirle birini yakaladım, diğerine attım. Gözlerimden siyah lazerler çıktı. Amazonların kanatları yandı, acı içinde kaldılar. Sonra yavaşça Amazon kraliçesine doğru yürüdüm, başını tutup yukarı kaldırdım. Sordum: "Nerde o?" Boğuk bir sesle cevap vermedi. Kraliçe bir daha sordu, bu sefer daha sert sesle: "Nerde o!" Sonra kolundan bir bıçak çıkarıp sapladı ve geri çıkardı. Kostüm kan oldu ve yürümeye başladı. Bir ada olduğunu anladım, etrafıma baktım, bir tapınak gördüm. Oraya doğru yürümeye başladım, bıçakları çıkarıp üstümü sildim.

 

(Demek böyle oldu.) Tam tapınak kapısından girecekken irkildim, sonra etrafına bir anda gölge düştü. Yukarı baktım, Amazon (kraliçenin kızı) umursamadı, saldırdı. Yandaki kayaya çarptım, biraz sersemledim. Amazon fırsat bilip saldırmaya başladı. İlk başta sersemlemenin etkisiyle karşılık vermedim, sonra tekme atıp Amazon'u savurdum. Sonra 5 dakika dövüştük, sanki ikimiz de yıllardır dövüş sanatları biliyormuşuz gibi. Tekvando, karate, aikido, jujitsu, kung fu... Teknikler ustaca yapıyorduk ama Amazon prensesi yola getirdiği belli oluyordu. Bir an tökezledi, bunu fırsat bilip kolundaki bıçağı çıkarıp karın boşluğuna sapladım. Prenses acı içinde kaldı, kafasını tuttu ve acı içinde bağırdı. "Güçlerin oluyor!" Sonra prenses yere yığıldı, kostüm üzerinde bir logo belirdi ve pelerin çıktı. Kostüm kendini geliştirdi, kapıya doğru döndüm ve içeri girdim. Koridorda yürürken ayak sesleri yankılandı, koridorun sonunda bir kutu vardı. Tam tapınağın ortasında kutuyu aldım ve dışarı çıktım. Çıktıktan sonra önümde bir portal açıldı, hiç tereddüt etmeden geçtim. Burası başka bir dünyaydı, sanki cehennem çukuruna benziyordu. Yürürken sağda solda yaratıklar eğiliyordu. Yavaş yavaş yolun sonuna vardım, bir taht vardı, oturan Darkseid idi. Kutuyu onun yanına bıraktım ve geri çekildim. Raporu verdim: "Amazonların yarısı öldü, yarısı savaşamaz halde. Kraliçeleri öldü, prenses canlı ama savaşamaz halde. Karşıdaki iri kıyım adam bir şey söylemedi, sonra arkasını döndü. "Bir kutu buldun, kaldı 3 kutu, onları da bulmadan karşıma gelme," dedi. "Nemesis." Sonra geri yürüdü, görüntü bulanıklaştı ve kayboldu. Hay anam babam, bu iyi kıyımı tanıyorum ama gerçek olamaz, o çizgi romandan var, gerçek değil. Gerçek değil diye düşünürken birden boğuk bir ses duydum. Evet, gerçek. Bir anda irkildim. "Sen kimsin?" sesi cevap verdi. "Ben Nemesis." Hay anasını, hem bu olayı arkadaşlarıma anlatman lazım, arkadaş? "Arkadaş işte, boş ver. Sana sonra anlatırım." "Nemesis, uçabilir misin?" "Evet." "O zaman uçalım." Çocukluğumdan beri bu anı bekledim. Sonra Çelik Adam gibi uçmaya başladım. Uçtum, atmosferi geçtim, dünyayı uzaydan gördüm. Yarısı gündüz, yarısı gece ve güneş doğarken kollarımı açtım. Daha da güçlendiğimi hissettim. Kesinlikle inanılmaz!

 

Loading...
0%