Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.bölüm

@gothamyarasasi

Wonder Woman beni görür görmez, yakamdan tutup duvara fırlattı.

 

Wonder Woman: Seni sağ bıraktığıma pişman edeceğim.

Ali: Pardon, acaba tanışıyor muyuz?

Wonder Woman: Seni hiç unutmadım, bir yıl boyunca bu anı bekledim!

 

Superman araya girdi ve onu sakinleştirmeye çalıştı.

 

Superman: Elif, sakin ol. Bu bir yıl önceydi, hem başkana daha ne olduğundan haberi yok.

 

Elif biraz sakinleşti. Ben hala olayın şokundaydım. Neden bana saldırdı acaba? Nemesis'i ilk bulduğumda bana gösterdiği andaki Amazon prensesi bu muydu?

 

Superman ve Ulvi bana doğru geldi.

 

Ulvi: Ali, iyi misin? Bir yerin kırıldı veya acıdı mı?

Ali: Pek değil. Aaa, Ulvi, şimdi seni anladım. Fırlatılmak demek öyle bir duygumuş.

 

Ulvi sırıttı. O esnada arkasından Superman geldi.

 

Superman: Kusura bakma, seni bir yıl önce karşılaştığı birine benzetti. Siz kimsiniz acaba?

 

Ali: Ben Nemesis’im ve arkadaşım Ulvi ile başka bir dünyadan geliyoruz.

 

Derken Flash araya girdi.

 

Flash: Biliyordum, çoklu evrenler de var. Bu arada, ben Flash ama bana Hüseyin diyebilirsin. Suşi?

Ali: Sağ ol Hüseyin, aç değilim.

Hüseyin: Sen Ulvi, suşi?

Ulvi: Sağ ol, ben de aç değilim.

Hüseyin: Tamam o zaman.

Batman: Tanışma bittiyse bunları hücreye atalım.

Ali: Neden? Yoksa beni öldürme planın olmadığı için mi?

Batman: Hayır, bunu nereden çıkardın?

Ali: Bana, bütün Adalet Birliği'ni kontrolden çıkarsa diye mağarada planların var değil mi?

 

Hüseyin: Ne? Bütün ligin kontrolden çıkarsa diye mağarada planların mı var?

 

(Batman’ın Flash'a attığı bakış)

 

Superman: Burak, bunu konuşmuştuk.

Ali: Adın Burak mı?

Batman: Hayır, Batman!

Ali: Burak

Batman: Batman

Ali: Burak

Batman: Batman

Ali: Burak

Batman: Batman

Ali: Batman

Batman: Burak

Ali: Yakaladım.

Batman: Peki, sen kimsin, Nemesis?

 

O sırada Yeşil Fener geldi.

 

Yeşil Fener: Merhaba Ali, Hall of Justice'e hoş geldin. Ben Yeşil Fener ama bana Yağız diyebilirsin. Bu arada, adını nereden bildiğimi söyleyeyim; sizi portaldan çıktıktan sonra takip ettim ve konuşmanızı dinledim.

Ali: Tanıştığıma memnun oldum, Yağız.

Superman: En sona ben kaldım. Benim adım da Mahsun. Tekrardan Adalet Birliği'ne hoş geldiniz, Ali ve Ulvi.

 

Mahsun konuşmasını bitirir bitirmez, birden Marslı İnsan Avcısı belirdi. Hemen Ulvi'nin yanında belirdi ve Ulvi biraz korktu.

 

Marslı İnsan Avcısı: Bensiz tanışma partisi mi veriyorsunuz? Ve sen kimsin?

 

Beni işaret etti, bana yaklaştı ve zihnimin içine girdi. Nemesis'i aldığım andan şimdiye kadar tüm anılarımı gördü.

 

Marslı İnsan Avcısı: Demek göktaşından buldun Nemesis'i. Bu arada ben Özgür.

 

Dedikten sonra insan formuna döndü. Artık herkes birbirinin adını biliyordu.

 

Mahsun konuşmaya başlamak üzereyken büyük ekrandan bir arama geldi. Hemen Burak ekrana baktı. Bu bir aramaydı.

 

Burak: Waller arıyor.

 

Burak aramayı açıp tam ekran yaptı.

 

Burak: Bayan Waller.

Waller: Bay İzzettin Bey.

Hüseyin: Adının Burak olduğunu söylemiştin?

 

Burak, Hüseyin'e bir bakış attı. Hüseyin bu bakışı anladı ve sustu.

 

Burak: Niçin aradınız, Bayan Waller?

Waller: Bugün Star City'de bir portal açıldığını duydum ve içinden iki kişi çıktı. Acaba sizin birliğinizin bir bilgisi var mı?

Burak: Evet, bilgimiz var. Onları yakaladık ve sorguladık. Bizim tarafımızdalar.

Waller: Bunu duyduğuma sevindim, İzzettin Bey. Yeni gelişmeler olursa Vehbi Bey'e (Dr. Fate) söylersiniz, bana iletir. Sonra görüşürüz.

 

Arama sonlandı ve Hüseyin hemen Burak'ın yanına geldi.

 

Hüseyin: Bir dakika, hemen bizi kötü tarafa geçersek diye mağaranda planlar saklıyorsun hem de adın İzzettin. Bize neden adının Burak olduğunu söylemiştin?

Burak: Hüseyin, eğer biraz daha konuşursan seni Killcroc'a yem ederim, anladın mı beni?

Hüseyin: Sen ciddi olamazsın Burak. Gerçekten ciddi misin, beni yem etmezsin, değil mi?

 

Burak: Ben Batman’ım 🦇

 

Mahsun bize burada kalabileceğimizi söyledi ve odamızı gösterdi.

 

Mahsun: Burada kalabilirsiniz.

Ali: Teşekkür ederim Mahsun, burada kalmamıza izin verdiğiniz için.

Ulvi: Ben de teşekkür ederim.

Mahsun: Rica ederim arkadaşlar. Hem bunu oy birliğiyle verdik. Ama Elif pek sıcak bakmıyor çünkü hala seni adadan kutuyu alan adam sanıyor. Ama merak etme, birbirinize alışırsınız. Hem birliğin büyümesi bizim işimize yarar, hepimiz aynı anda birden fazla yerde olamayız.

 

Ulvi: Nasıl yani, Adalet Birliği üyesi miyiz?

Mahsun: Yani, evet, artık Adalet Birliği üyesisiniz. Böyle daha iyi yoksa Waller peşinizi bırakmaz. Neyse, eşyalarınız varsa duş alabilirsiniz, oda sizin. Ben ana salona gidiyorum. Eğer bir şeye ihtiyaç olursa ana salona gelin. Görüşürüz.

 

Ali: Görüşürüz. Peki, Ulvi, bu son bir haftan nasıldı? (ufaktan gülerek)

Ulvi: Film gibi, sanki bir filmde ya da rüyadayız.

Ali: Ben de öyle hissediyorum ama artık geçmiş geçmişte kaldı, biz geleceğe bakıyoruz.

Ulvi: Doğru söylüyorsun Ali, geçmiş geçmişte kaldı.

Ali: Ulvi, yeni hayat, yeni düzen. Artık buradayız ve biraz duş almamız lazım. Sen gir, sonra ben gireyim.

Ulvi: Tamam.

 

O sırada ana salonda, Özgür ve Elif konuşuyordu.

 

Özgür: Elif, zihnine baktım. O kostümü bir hafta önce almış. Senin dediğin olay bir yıl önceydi. Bu o değil.

Elif: Emin misin Özgür, o değil mi?

Özgür: Evet, Elif, evet. Burak’tan beni Grogu’yu beslemeye gidiyordum.

 

Elif (içinden): Özgür yalan söylüyor olamaz ama doğruluk kemerini kullanacağım. O zaman ne doğru ne yanlış öğrenebilirim.

 

O arada Mahsun geldi.

 

Mahsun: Onlara odayı gösterdim, bir ihtiyaç olursa ana salona gelin dedim.

Elif: İyi demişsin.

Mahsun: Neyin var Elif? O bir yıl önce adada gördüğün kişi değil, değil mi?

Elif: Ona çok benziyor ama...

 

Elif'in sözü yarım kaldı çünkü Burak acil yardım istiyordu.

 

Burak: Birlik, acil yardım gerekiyor! Joker arkamdan kaçtı ve şu an Star Laboratuvarları'ndan Doomsday’i serbest bıraktı. Acil yardım gerekiyor.

 

Elif: Tamam Burak, hemen yardım geliyor.

Mahsun: Ne oldu, ne yardımı?

Elif: Doomsday kaçtı! Ben demiştim onu insanlara bırakmayın diye, hepinizle söyledim.

Mahsun: Tamam Elif, sen git. Ben diğerleriyle gelirim.

Elif: Odamı.

Mahsun: Elif, şu an herkesin yardımına ihtiyaç var. Sen git.

Elif: Tamam.

 

Bu esnada Burak tekrar aradı.

 

Burak: Yardım gerekiyor, neredesiniz? Mahsun, hemen gelmen lazım. Doomsday, Yağız ve Arrow’u haşat etti. Ben fazla dayanamayacağım. Hemen gelmen lazım Mahsun.

Mahsun: Tamam, hemen geliyorum. Elif, sen de diğerleriyle gel.

 

Elif istemeyerek kabul etti. Mahsun hemen uçarak Burak’ın yanına gitti. Sonra Elif hepimizi ana salona çağırdı. Benle Ulvi geldik, arkamızdan Özgür geldi. Yanında havada duran bir top şeklinde bir kapsül vardı. Onu görünce aklıma Nemesis’i ilk bulduğum zaman geldi. Elif konuşmaya başladı ve hepimiz ona odaklandık.

 

Elif: Şimdi plan şu, Ali, senle Ulvi sivilleri oradan çıkaracaksınız. Benle Özgür önce Yağız ve Green Arrow’un durumuna bakacağız. Sonra ben onları Hall of Justice’e getireceğim. Özgür, sen Mahsun'a Grogu ile yardım et. Ali, siz de sivilleri oradan çıkardıktan sonra Mahsun’a Doomsday için yardım edeceksiniz. Bu arada, Hüseyin nerede?

 

Hüseyin yeni geldi ve Elif ona sert bir bakış attı. Hüseyin bu bakışı anladı.

 

Hüseyin: Tamam Elif, Doomsday için Superman’e yardım edeceğiz, anladım.

Elif: Tamam, hadi. Bu arada, herkes orada birbirine isimlerini söylemiyor, anlaşıldı mı?

 

Herkes başıyla onayladı, Ulvi hariç.

 

Ulvi: Ama benim kahraman ismim yok.

Ali: Ulvi Arrow nasıl, şimdilik olur mu?

Ulvi: Tamam, şimdilik olur.

Elif: Daha kaybedecek zamanımız yok.

Ali: Tamam, müziği alayım.

 

Elif: Ne müziği, sen neyden bahsediyorsun?

Ali: Elif, anlayan anladı. Hadi gidelim.

Ulvi: Peki, beni kim götürecek oraya?

Hüseyin: Ben seni oraya götürürüm, sıkı tutun.

 

Hüseyin'le birlikte uçarak gittik. Hemen Ulvi ile sivilleri oradan uzaklaştırdık. Bu sırada Wonder Woman yanımıza geldi.

 

Wonder Woman: Siviller güvende mi?

Nemesis: Evet, Wonder Woman. Yeşil Fener ve Green Arrow'un durumu nasıl?

Wonder Woman: Yeşil Fener'in durumu stabil, Green Arrow'un kolu kırık. Bir süre bize yardım edemeyecek.

 

Bunu duyan Ulvi adeta yıkıldı. Onun bu halini görünce tekrar kalan sivillerin uzaklaştırılmasına yardım etmeye gitti.

 

Nemesis: Wonder Woman, Superman nerede?

Wonder Woman: Ben de sana soracaktım. Ben de nerede olduğunu bilmiyorum. En son gördüğümde Doomsday ile savaşıyordu.

Nemesis: DOOMSDAY!

 

Doomsday elinde Superman'in pelerinini tutuyordu ve bize doğru yavaş yavaş yürüyordu. Birden durdu ve bağırmaya başladı. Bizi görünce koşmaya başladı. Korkudan yerimden kıpırdayamadım; sanki biri ayaklarımı yere yapıştırmıştı. Wonder Woman bana bağırıyordu, çekil diye, ama onu duymuyordum.

 

Doomsday bana çok yaklaştı, Wonder Woman beni yana itti. O sırada Doomsday elinin tersiyle vurdu, duvarın içine girdim. Ulvi çatıda Doomsday'i görünce ona kriptonik ok attı ve arka arkaya atmaya devam etti. Doomsday, atılan oklar yüzünden sersemlemişti. Ben de yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Wonder Woman yanıma geldi; yara almıştı.

 

Nemesis: Yara almışsın.

 

Wonder Woman: Sıkıntı yok, ben tanrıyım. Ama sen, neden Doomsday üstüne gelirken dondun? Neden?

Nemesis: Korktum. İlk defa böyle bir durumla karşılaştım, ne yapacağımı bilmiyordum.

Wonder Woman: Bak, ben tanrıyım ve bu gibi durumlarla sık sık karşılaşıyorum. Ne yapacağını bilmiyorsan bile, bir karar vermen lazım.

Nemesis: Ne kararı?

Wonder Woman: Doomsday, şehrin yarısını yok etmek üzere. Mahsun kayıp, Burak, Yağız ve Green Arrow yaralı. Ben de yaralandım. Yani, sen, Ulvi ve Özgür tek başınasınız. Ve bana yardım ettiğim için bir iyilik borcun var.

Nemesis: Tamam, şimdi borcu ödüyorum. Sen de o zaman Hall of Justice'e dön.

Wonder Woman: Tamam, bol şans.

Nemesis: Wonder Woman, ben baş kahramanım, şansa ihtiyacım yok 😉

 

Wonder Woman kafası karışmış bir şekilde oradan uzaklaştı. Enkazdan çıkınca Özgür'ü gördüm.

 

Marslı İnsan Avcısı: Grogu, göster gücünü.

Kapsül açıldı.

Nemesis: Grogu bu mu?

Marslı İnsan Avcısı: Evet, Grogu, göster gücünü.

 

Grogu elini uzattı ve Doomsday'i bir çeşit güçle havaya kaldırıp bir o yana, bir bu yana çarptırdı.

 

Marslı İnsan Avcısı: Evet Grogu, göster gücünü bu steroid kılıklı yaratığa.

 

Grogu'nun başı aşağı düştü.

 

Nemesis: Marslı, Grogu güçsüz düşüyor.

Marslı İnsan Avcısı: Hayır Grogu, bekle geliyorum, dayan.

 

Marslı, Grogu'nun yanına vardığında Doomsday hemen kalkıp yanlarına doğru geliyordu. Marslı, Grogu'yu hemen kapsülden almaya çalışırken Doomsday onları uzağa fırlattı. Şimdi sadece ben, Ulvi ve Doomsday kalmıştık. Ulvi yanıma geldi.

 

Ulvi: Ne yapacağız? Hiç böyle bir durumda olmadık.

Ali: Ulvi, beni ses oku ile vur, sonra Burak ve Mahsun'u bul. Anladın mı?

Ulvi: Neden Ali?

Ali: Ses oku sayesinde videodaki gibi olurum, ondan sonra Doomsday düşünsün😉. Hatırlıyorsun o videoyu?

Ulvi: Evet hatırlıyorum.

Ali: O zaman kaybedecek bir dakika bile yok, Ulvi. Hemen yapmalıyız.

Ulvi: Tamam.

 

Ulvi bir yıkıntının üstüne çıktı ve beni ses oku ile vurdu. Vurduktan sonra bir ses patlaması çıktı. Başım ağrıyordu ama bu sefer daha sert yere çöktüm. Gözlerimin rengi komple siyaha döndü (şimdi Doomsday düşünsün).

 

Ayağa kalktım, Doomsday bana doğru koşmaya başladı. Ben de onun üstüne doğru uçmaya başladım. Kolumdan zincirler çıkarıp Doomsday'e doğru attım. İki kolunu tuttum ama direndi, beni savurdu ama dengemi kaybetmedim. Onu bacağından yakalayıp suya attım ve peşinden gittim. Sudan yukarı doğru çıkmaya çalışıyordu, ben de ona yumruklar atmaya başladım seri halde. Ama bir yumruğu kaçırdım, o da beni tuttu ve sudan birlikte çıktık. Beni eline aldığı gibi karşı tarafa attı. Biraz sersemledim. Doomsday bana bir sağ bir sol yumruklar atmaya başladı. Kısa bir süre bir şey yapamadım, sonra gözümden siyah lazerle onun göğsündeki kristale vurdum. Canı çok yanmışa benziyordu. Bunu fark edince kristale doğru vurmaya başladım. Canı çok yanıyordu. Onu alıp atmosfere çıkartırken saldırmaya devam etti. Ama atmosfere ulaştık, bir anlık dalgınlık yüzünden beni yine tuttu ve birlikte Metropolis'e düşüyorduk. Bir fırsat bulup elinden kurtuldum ve kolumdan bıçakları çıkarıp Doomsday'in kollarını ve bacaklarını kestim. Yere düştük, bir toz bulutu oluştu. O esnada Ulvi, Burak ve Mahsun bizi bulmuştu.

 

Ulvi: Bakın, buraya düştüler. Ali, iyi misin?

 

Toz bulutu kalktı, beni Doomsday'in üstünde gördüler. Ben de o esnada Doomsday'in kafasını koparıp onların önüne attım. Hepsi şaşırdı, onların yanına gittim.

 

Ulvi: Ali, iyi misin? Yaran var mı?

 

Bir şey demedim ve yere düştüm. Ulvi beni kolunun altına aldı, yürümeye başladı.

 

Gözümü yeni yeni açıyordum, her yerim ağrıyordu. Başımda Ulvi vardı.

 

Ulvi: Günaydın uyuyan güzel, nasılsın?

Ali: Ulvi, en son ne oldu?

Ulvi: Sen Doomsday klonunu kestin, sonra bayıldın. Seni uçakla Hall of Justice'e getirdik. Elif'in uçağı hem görünmez oluyor.

Ali: Ne zamandır baygınım?

Ulvi: 3 gündür, ama seni bulduğumuzda Doomsday sana çok zarar vermişti. Ama kostüm yaralarını iyileştirdi.

 

Vay be, Doomsday ile savaştım. Klon olsa bile bu benim ilk sınavım.

 

 

After credit

 

esaad koridorda ınjustice 'nin yanında yürüyordu.

 

Desaad: efendim bu sefer onunla ne konuşacaksınız?

Injustice: eski günleri konuşacağız desaad, ona iyi bakıyorsunuz değil mi?

Desaad: evet efendim dediğiniz gibi ona iyi bakıyoruz.

 

O sıradan koridorun sonunda bir hücreye vardılar.

 

Injustice: taman dessad sen gidelirsin, ben yalnız konuşacam.

Dessad: peki efendim.

 

Hücre sadece ınjustice ve hucredeki adam kaldı.

 

Injustice: ee vehbi kart oynamayı severmisin(gülerek)

Vehbi: pek değil sevmen.

ınjustice: bende öyle hissediyorum.

 

Dedikiten sonra bir kartı çevirdi

As.

 

Vehbi: bende ne istiyorsun ali?

ınjustice: ali o eskidendi vehbi.

Dedikiten sonra bir kartı çevirdi

Maça Sekiz.

 

Vehbi: eskiden sen arkadaşların için kendini, feda ederdin ne değişti?

ınjustice: evet ederim vehbi hatırlıyormusun, senle ilk tanıştığımda senin gerçek doktor zannetim.(gülerek)

dedikiten sonra, bir kart çevirdi.

Sinek As.

 

ınjustice: nemesisi hangi zamana gönderdiğiniz?

Vehbi: hangi zaman mı ?

Injustice: dahi ama vehbi ikimize benim zeki olduğumu biliyoruz, nemesisi hangi zamanda?

Vehbi: sence hangi zamanda, olabilir ali?

 

Vehbi bunu dedikiten sonra, ınjustice bir kart çevirdi

Sinek Sekiz.

 

ınjustice: vehbi bunun ne olduğu biliyormusun?

Vehbi: As, Maça Sekiz, Sinek As ve Sinek Sekiz ölü adamın eli.

Injustice: tebrikler bildin( gülerek)

Injustice: taman o zaman vehbi sonra görüşürüz.

 

ınjustice hücreden çıktı hücre arkasından kapandı,ınjustice koridorda yürürken içinden düşün

" vehbi beni zeki olduğu biliyor yalan söylemez sence hangi zamanda olabilir, hım hım buldum ahahahaha"

 

Injustice ana salona çıktı, hemen desaad yanına geri geldi.

 

Desaad: efendim ne konuştunuz?

ınjustice: nemesis nerde biliyorum desaad.

Desaad: nerde efedim?

ınjustice: geçmişte desaad ama tek ben gidecem.

Dessad: ama efedim?

ınjustice: aması yok dessad tek gidiyorum,sadece bir merhaba demeye.

 

ınjustice ana salondan çıktı.

Loading...
0%