Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@gotten_bacakli

 

Alkım sabah yanağından ard arda öpülerek uyandırılmıştı. Gözlerini kırpıştırarak açtı. Karşısında babasını görünce anında kollarına atıldı.

 

"Güzel kızım" diyip iyice sarmaladı küçük kızı Serkan Bey. Bir kaç haftadır görmüyordu biricik kızını. Oldukça özlemişti.

 

Kağan ise beraber çekildikleri fotoğraflarla babasını iyice kudurtmuş. Büyük bir keyif alarak kıskanmasını sağlamıştı. Babası onunla da görüşecekti.

 

Alkım gözünü açar açmaz babasını gördüğü için oldukça mutluydu.

 

"Çok ösyedim baba" dedi iyice boynuna sarılırken.

 

"Bende mavişim, bende çok özledim." Serkan Bey yavaşca koltuğa oturdu. Kızını da kucağına aldı.

 

Babasının göğüsüne yaslanıp bıcır bıcır konuşmaya başladı Alkım.

 

"Sonraaa... ben kebelek göydüm. Böyle tuyuncuydu." heyecanla anlattıklarıyla Serkan Bey daha da keyifleniyordu.

 

"Baba kedi şevdik çok küçüktü. Ona şüt verdik. Ama çikoytalı değil noymal. Çok güseydi.Kedi ayayım mı baba?" Serkan Bey başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Olmaz bebeğim." Alkım babasının eliyle oynamaya başladı. Çok seviyordu babasının eliyle oynamayı. Aslında genel olarak babasıyla oynamayı seviyordu.

 

"Niye babacım?" diye sordu sevimli bir sesle.

 

Serkan Bey yanaklarını ısırmamak için zor durdu.

 

"Babacım diyen dilini yerim senin" dedi kızının yanağını sulu sulu öperken. Alkım babasının aksine kibar bir şekilde babasının yanağını öpüp cevap bekleyen gözlerle babasına baktı.

 

"Kediye bakamayız miniğim." Alkım enerjisinden hiç bir şey kaybetmeden babasının dediklerini kabul etti. Babasının illaki bir bildiği vardı.

 

İçeri giren Kağan ile Serkan Bey'in bakışları oğluna dönmüştü. Bakışlarıyla anlatmak istedikleri netti. Kağan ise umursamadan sırıtarak koltuğa oturdu.

 

"Mavişim baban geldi unuttun beni" dedi yalandan bir küskünlükle.

 

Alkım babasının kucağındayken abisine döndü. Sırtını iyice babasına yasladı. Tam konuşmaya başlayacakken. Serkan Bey

 

"Unuttu tabii. Sen kimsin be? Unuttun kızım değil mi?" diye sordu kızının umutla gözlerine bakarken. Alkım başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Unutmadım" dedi babasına bakarken.

 

"Yok yok unuttun babacım. Hem seninle beraber çikolatalı süt de içeriz hmm?" son kozunu kullanmıştı. Çikolatalı sütdü bu sonuçta. Boru değildi.

 

Alkım kaşlarını çatarak bir kaç saniye düşündü.

 

Çikolatalı süt mü, abim mi?

 

Abisinde karar kıldı neyse ki. Başını gene olumsuz anlamda salladı. Kağan iyice keyiflenip kardeşine öpücük attı. Alkım ise sevimli bir şekilde güldü.

 

Serkan Bey ise kendini yere atıp gözümün önünde birbirlerini seviyorlar demesine çok az kalmıştı.

 

Alkım bakışlarını abisinden çekip babasına döndü.

 

"Baba ben geymicen sandım" dedi tişörtünün yakasıyla oynarken. Serkan Bey yerinde dikleşti.

 

"Üsdüm mü seni, o yüsden mi gittin?" sesi hüzünle çıkmıştı.

 

Serkan Bey'in boğazına yumru oturmuştu. O kadın hayatlarından çıksa da etkileri kalıyordu.

 

Hemen kızını sarmaladı. Yanağını öptü. "Bırakmadım seni mavişim. İş için gittim. Üzmedin beni. Üzsen bile gitmem ki. Kızımsın sen benim." Alkım'ın gözleri dolmuştu. Aklına o kadın geliyordu.

 

"Dolmasın gözlerin bebeğim." dedi saçlarını okşarken.

 

"Gitme baba. Ben üsülüyom" dedi titrek sesiyle

 

"Sana çikolatalı süt alabilmek için gittim babacım." dedi bu cümle Alkım'ı ikna eder diye düşünmüştü. Fakat Alkım ikna olmadı.

 

"Gitme. İçmem ki. İştemiyom şüt. Gitme şen. Bıyakma beni." dedi boynuna sarılmış bir şekilde.

 

Serkan Bey boynuna bir öpücük kondurdu. "Seni bırakmam ben güzelim. Sen benim mavişimsin. İş için gittim. Bazen böyle gidebilirim ama hemen geri gelirim tamam mı?" dedi ikna edici bir sesle.

 

Alkım uysalca başını salladı. Yanağını babasının göğüsüne yasladı.

 

Kağan hüzünle kardeşine bakıyordu. Gözleri dolunca bile üzülüyordu.

 

Serkan Bey sessizce göğüsünde yatan kıza baktı. Herkes sessizdi. Serkan Bey bu sessizliği bozmak için ayağa kalktı. Alkım hala kucağındaydı.

 

"Hadi kahvaltı hazırlayalım mavişim" dedi sevinçle, Alkım gülüp babasına doladı kollarını

 

Serkan Bey mutfağa girdi Alkımla, tezgaha oturttu onu hemen. Alkım babasına eliyle yaklaşmasını işaret etti. Hemen yaklaştı babası.

 

Alkım babasının yanaklarını öptü. Serkan Bey daha fazla dayanamadı karşısındaki bu tatlılığa, yanaklarını ısırdı hafifçe. Alkım kahkaha atıp kaçmaya çalıştı fakat babası sıkı sıkı tutuyordu.

 

Babası ondan ayrılınca yanaklarını ovuşturdu. Kaşlarını çatarak Serkan Bey'e baktı. Aniden atılıp babasının yanağını hafifçe ısırdı. Serkan Bey kahkaha attı.

 

Alkım ise gayet ciddi şekilde konuşmaya başladı. "Siz beni ısıyonuz bende sizi ısıcam" Serkan Bey tekrar güldü.

 

"Isır minnoşum. Al bütün yanaklarım senin olsun" diyip yanağını kızına uzattı. Alkım ısırmaya kıyamamıştı. Onun yerine öptü.

 

Serkan Bey minik bir kahkaha atıp buzdolabından kahvaltılıkları çıkardı. Kağan ise tezgahtaki Alkım ile oynuyordu. Serkan Bey içine dolan kıskançlıkla oğluna seslendi.

 

"Oğlum. Bize bi çay mı demlesen?" dedi kıstığı gözleriyle. Kağan sırıtıp

 

"Çayı demledim" Serkan Bey başka verebileceği bir iş düşündü.

 

"Git yumurta kır" aklına gelen ilk şeyi söylemişti. Kağan üç yumurta alıp hemen bir kasede kırdı.

 

Serkan Bey ise kırılan yumurtaları alıp çırpmaya başladı. Omleti yaparken de Alkım onu izliyordu.

 

Aslında evlerinde çalışan vardı. Fakat Serkan Bey çocuklarıyla vakit geçirmek için çalışanlar sadece evi temizlerdi.

 

Kahvaltı sofrasını beraber hazırladıktan sonra Alkım'ı kucağına alıp ona özel sandalyesine oturtmuştu.

 

Hep beraber kahvaltılarını yapmaya başladılar. Alkım hem yemek yiyor hem babasına bir şeyler anlatıyordu.

 

"Sonya baba şey yaptık. Resim. Seni çisdim." Serkan Bey ise asla sıkılmadan kızına cevap veriyordu.

 

"Aferin benim gökkuşağıma. Başka neler yaptınız mavişim?" Alkım derin bir nefes aldı. Hem konuşup hem kahvaltı yapmak ne kadar da zordu.

 

"Abicim önce kahvaltını yap konuşursun sonra" dedi Kağan gülümsemeyle.

 

Alkım başını salladı. Babası ona reçelli ekmeği uzatınca reddetmeden ağzını açtı.

 

Kahvaltılarını yaptıktan sonra Kağan artık konuşmaları gerektiğini anlamıştı. Ne kadar kaçsa da yapacak bir şey yoktu. Bu umursamadan geçebileceği bir konu değildi.

 

Alkım babasının kucağına çıkmadan Kağan hemen kucağına almıştı.

 

"Bebeğim biz işle alakalı bir şey konuşacağız. Sıkılırsın. Sen salonda bizi bekle tamam mı?" Serkan Bey anlamaz gözlerle Kağan'a baktı. Bir şeyler olduğu belliydi.

 

"Tamam" dedi Alkım. Abisi onu yere indirince paytak adımlarla odadan çıktı.

 

O çıkar çıkmaz ne olur ne olmaz diye kapıyı kapadı Kağan. Kardeşinin duymasını istemezdi.

 

"Oğlum ne oluyor?" diye sordu Serkan Bey. Kağan bir şey demeden yerine oturdu. Konuyu nasıl açacağını bilmiyordu.

 

"Oğlum endişe etme. Hiç uzatmadan konuya gir." dedi babası ılımlı, sakinleştirici bir sesle. Oğlunun haline bakınca ciddi bir konu olduğunu anlamıştı.

 

"Baba dün Akyıldız ailesi geldi kapımıza" dedi Kağan. Serkan Bey'in anında kaşları çatıldı. Bu aileyi çok iyi tanıyordu. Babası bu aile ile düşmandı. Fakat Serkan Bey değildi. Bu konular pek ona göre değildi. Aynı şey Cihangir Bey için de geçerliydi.

 

"Kızları Alkımla aynı zamanda aynı hastanede doğmuş." Serkan Bey bunu biliyordu. O hastane aslında Akyıldız ailesine aitti. Fakat o kadın bir anda sancılanınca o hastaneye gitmek zorunda kalmıştı.

 

"Kızları öldüğü söylenmiş fakay yakın bir zamanda mektup gelmiş kızlarının yaşadığına dair. Aynı gün hastanede doğan bir kaç bebek varmış. Onlara DNA testi yapmışlar fakat hiç biri kızları değilmiş. Alkımla da DNA testi yapmak istiyorlar."

 

Serkan Bey duyduklarıyla şok geçirdi. Korkuyordu, deli gibi.

 

"Ne yapacağız baba?" diye sordu endişeyle Kağan. Kardeşi onlara çok benziyordu.

 

"Çok benziyor Alkım onlara" dedi Kağan

 

Serkan Bey cevap vermedi. Kızını bırakamazdı. O onun kızıydı. Kan bağının ne önemi vardı? Kan bağıyla aile olunmazdı.

 

Ayağa kalkıp odada volta atmaya başladı. Ne yapacağını bilmiyordu. Kızından bir saniye bile ayrılmak istemiyordu. Sonra bir anda durdu. Bencil düşünüyordu. Ya kızı gerçek ailesini tanımak isterse diye düşündü.

 

Yinede korkuyordu.

 

Bu konuda bencil olamazdı. Biliyordu ki bu iş basit bir hemşire hatası değildi. Bu işte babalarının parmağı vardı.

 

"Ne kadar istemesekte DNA testini yapmalıyız." dedi bir kaç dakika sonra. Kağan hemen başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Hayır baba ya onların biyolojik kızıysa? Ben Alkımsız yapamam" dedi titreyen sesiyle.

 

Serkan Bey oğluna döndü. "Bencil olma. Alkım biyolojik ailesini tanımak istemez mi? Hem Cihangir ile ben öyle babalarımız gibi düşman değiliz. Eminim ki görüşmemize izin verecektir."

 

Kağan babasının haklı olduğunu biliyordu. Sessizliğini korudu.

 

Yemek salonunda iki enkaz bulunuyordu. Alkım'ı her sabah görmemek bile onların gözlerinin dolmasına neden oluyordu.

 

İçerdeki iki adamın aksine Alkım gayet mutluydu. Pencereden kuşları görüyor. "Kuş bak kuşş" diye sevinç içinde bağırıyordu.

 

Serkan Bey düşüncelerinden kurtulup yemek salonundan çıktı. Kızıyla ilgilenmeliydi.

 

İçeri girer girmez Alkım ona doğru koşmuştu. Boynuna atılıp yanağından öptü.

 

"Babam bak kuş göydüm." diyerek parmağıyla camı gösteriyordu. Serkan Bey parmağına ufak bir öpücük kondurdu.

 

Kızı ona bir şeyler anlatırken Serkan Bey yüzündeki gülümsemeyle kızını dinlemeye başladı.

 

 

Loading...
0%