

‼️ÖNEMLİ‼️: Yanlışlıkla 19. Bölümü silmemden ötürü 19. Bölüm 21. Bölümden sonra yayımlanmıştır. Önce onu okuyunuz
Selamlarrr
Oy ve yorumlarla şov yaparsanız çok mutlu olurum
Çınar Ataoğlu'dan
"Çınar sana bir şey soracağım. Ama ciddi olacaksın tamam mı?" diyen Akın'la bütün dikkatimi ona verdim.
Akın, Oğuz, Cafer ve ben Akın'ın evindeydik. Oğuz ve Cafer beraber bilgisayarda oynarken ben ve Akın ise mutfakta yemek hazırlıyorduk.
Çoğunlukla dışarıda değilsek burada takılırdık. Akın bizden rahatsız değildi. Rahatsız olup olmadığını sorduğumuzda "Beni rahatsız etseydiniz değil evimde hayatımda olamazdınız." diyince biz de bir daha sormamıştık.
Bizi burada görmeyi seviyordu. Arada gelip yatıya kalalım diye üçümüz için bir oda yapmıştı.
Doğradığım patatesleri bırakıp ona döndüm. Oğuz patates kızartması istediği için patates kızartması yapıyorduk. "Sor, kardeşim."
Kaşları çatıldı ağzını açıp kapadı ardından "Sen Zuhal'i seviyor olabilir misin?" dedi. Ben bir şey diyemeden Oğuz içerden bağırdı.
"Ne sevgisi? Aşık ulan aşık!" sonra Cafer'e "Kalk lan bu sefer konuştukları konu ilgimi çekiyor." diyip onu da yanımıza gelmeye zorlamıştı.
Beraber içeri girdiler. Oğuz tezgaha otururken Cafer sandalyeye oturmuştu.
Harbiden aşık mıydım?
Elimi enseme atıp ovuşturdum. "Bilmiyorum." dedim tedirgince.
Oğuz bana göz devirdi. "Bu da benden mal amına koyayım. Kalp senin değil mi oğlum? Kimi sevdiğini bilirsin." Mutfak tezgahına oturmuş elindeki elmayı şapırdata şapırdata yerken bana 'malsın' adlı bakışlarını atıyordu.
Ağzını şapırdata şapırdata yemesinin tek nedeni Cafer'in şapırdatarak yemek yenilmesinden rahatsız olmasıydı. İnsanların sinirine dokunmayı seviyordu Oğuz. Bu Cafer'in sinirini bozmak olunca daha bir hevesle yapıyordu.
Bazen bu işten para aldığını düşünmüyor değildim.
Cafer yüzünü buruşturdu. "Adam gibi yesene şunu."
Oğuz sırıttı. Ağzından bir çekirdek fırlattı Cafer'in yüzüne.
"Sana ne lan. İstediğim gibi yerim." dedi. Şu an adeta dayak yemek için elinden geleni yapan küçük kardeşti.
Cafer sabır dilendikten sonra bana döndü. "Ne kadar Oğuz'a katılmak onurumu kırsa da haklı." dedi. Oğuz onun ensesine vurdu.
"Şerefsiz senin onurun mu vardı?" Onlar birbirine dalaşırken ben başka bir kafadaydım.
Gerçekten aşık mı olmuştum? Yani güzel kızdı. Yanındayken falan da mutluydum ama ona bakarsak Oğuz itinin yanında da mutluydum.
Yüzümü buruşturdum. Tamam bu bakış açısı çok mantıksızdı.
"Neden böyle bir şey sordun ki?" dedim Akın'a
Oğuz, Cafer'le uğraşmayı bırakıp bana döndü. "Kız gülümsediği her an hayran hayran bakmandan olabilir mi, canım?" dedi alayla.
"Öyle bakmıyorum." diye itiraz ettim.
Üçü de aynı anda "Bakıyorsun." dedi.
Tamam, kabul. Bakıyor olabilirdim. Ama ne yapabilirdim ki? Gülüşü güzeldi. Gamzesi gülüşünü daha da güzelleştiriyordu.
Oğuz oturduğu tezgahtan kalkıp yanıma geldi.
"Şimdi gözlerini kapat ve söylediklerimi hayal et, tamam mı?" dedi bütün ciddiyetiyle.
Ciddiyet ve Oğuz...
Asla yan yana gelmeyecek o ikiliyi de yan yana getiren bana helal olsun.
Ne yapmaya çalıştığını gram anlamasam da "Tamam." dedim. Korkmuyor değildim. Bu Oğuz'du sonuçta. Ne yapacağını kendi de bilmezdi. Bir Allah bilirdi. Yine de mallık da sınır tanımadığım için ona güvendim. Gözlerimi kapadım.
"Büyü mü yapacaksın?" dedi Cafer. O da Oğuz'dan korkuyordu. Ciddi Oğuz'dan herkes gibi daha fazla korkuyordu.
Görmesem de Oğuz'un göz devirdiğine emindim."Aynen kanka. Bağlama büyüsü. Seni de kendime öyle bağladım." dedi Oğuz.
Güldüm. Aklıma bücür gelmişti.
Boğazını temizledi Oğuz. "Şimdi Zuhal'i hayal et. Bir kafede oturuyor. Yanında biri var... Sevgilisi."
Kaşlarım çatıldı. "Zuhal'i gamzesinden öpüyor." dedi. Kaşlarım daha çok çatıldı. Niye öpüyordu? Öpmemeliydi. Sinirden dişlerimi sıktım.
"Sen ne yapıyorsun o sırada?" diye sordu.
"Kıskançlıktan kuduruyorum ama... Zuhal mutlu mu? Yani o hergelenin yanında mutlu mu?" gözlerim hala kapalıydı.
"Mutlu."
"O zaman mutluyum. Ama onun mutluluğuna mutluyum." dediğim an kimseden ses çıkmadı. Kendim de dahil olmak üzere artık herkes aşık olduğumu anlamıştı.
Gerçekten aşık olmuştum.
Sessizlik sürüp giderken ilk ses Cafer'den geldi. "Siktir. Harbiden yanıksın bu kıza sen."
Oğuz keyifle güldü. Sanki ona aşık olmuşum gibi mutluydu şerefsiz."Gözlerini açabilirsin." Gözlerimi açtım hepsi bana sırıtarak bakıyordu.
Omzuma pat pat vurdu. "Vatana, millete hayırlı olsun. Aşıksın." dedi.
"Aşık oldum..." dedim mırıldanarak.
Ben bunu der demez Oğuz kahkaha attı. Cafer'e döndü. "Kazandım. Paramı ver lan."
Cafer homurdana homurdana parayı cebinden çıkartıp Oğuz'a uzattı. Bu sırada bana kızmayı da ihmal etmedi tabii. Ama benim şu an başka dertlerim vardı.
"Oğlum bir hafta bekleyemedin mi?" dedi Cafer.
"Ne yapacağım?" dedim. Ne yapmam gerekiyordu? Nasıl davranmalıydım? Aşkımdan rahatsız olur muydu?
Benim içim içimi yerken Akın büyük bir rahatlıkla omuz silkti.
"Sevdiğini söyleyeceksin, bu kadar."
Oğuz hevesle başını salladı. "Evet. İlan-ı aşk yapacaksın. Hadi beraber mesaj atalım."
Akın hemen başını sağa sola salladı. "Çınar mesaj atmak istiyorsa atar. Hadi benimle gelin, salonu toparlayacağız." diyip mutfaktan çıktı. Oğuz ve Cafer de onun peşinden gitti.
Mesaj atmalı mıydım?
Yüz yüze söylesem daha mı iyi olurdu.
"Yüz yüze söyleyeyim ya..." aynen yüz yüze söylemek daha iyi olurdu.
Aradan birkaç dakika geçmişti. "Yok ben dayanamıyorum. Şimdi mesaj atacağım. Sonra yüz yüze de söylerim."
Telefonu hızla atan kalbimle birlikte elime aldım.
Sanki göğüs kafesimden kaçacak gibi hızlı hızlı atıyordu.
Zuhal'le olan sohbete girdim. Derin bir nefes alarak yazmaya başladım.
Çınar: Benim sana bir şey söylemem gerek (00.07)
Çınar: Yani pek de önemli değil
Çınar: Önemli anasını satayım
Batırıyordum resmen amına koyayım. Heyecandan ne yazdığımı şahsen bilmiyordum.
Çınar: Ne önemli değili
Çınar: Dur konudan sapmamalıyım
Çınar: Ben seni seviyorum.
Çınar: Bilgin olsun
Çınar: Hani bil diye söyledim
Çınar: Ama karşılık da verirsen hiç hayır demem
Çınar: Vermesen de sorun değil
Çınar: Hayır sorun yani karşılık versen çok iyi olur
Çınar: Şu an tek korktuğum şey telefonunun sessizde olmayıp bu mesaj seslerine uyanmam
Çınar: Ciddili ağzıma sıçarsın
Sıçacaktı muhtemelen. Umarım engel yemezdim. Artık yersen de yine sarmalarla aşacaktım engelleri.
Çınar: Ama ağzıma sıçmana bile razıyım. Öyle bir mevzusun ben de
Çınar: Şimdi olsan şovu kes derdin
O bana 'şovu kes' derken ki yüz ifadesi gözümün önüne gelince güldüm.
Çınar: O kadar mesaj attım ki en önemli mesajım görünmüyor.
Çınar: Yazması da söylemesi de çok güzel
Öyleydi. Yazmasını da söylemesini de sevmiştim. Bir süre boyunca ben Zuhal'i seviyorum, diye dolaşacaktım galiba.
Çınar: Ben seni çok seviyorum.
Sohbetten çıkıp profil fotoğrafına girdim. Gamzesini görünce kocaman gülümsedim.
Mesajlarım iletilmişti. Ama daha görülmemişti. Zaten büyük ihtimalle şu an uyuyordu.
Umarım uyanmazdı. Uyanırsa ciddili sıçardım. Büyük ihtimalle mesajlarımı okumaya tenezzül bile etmeyip beni engellerdi. Üstüne bir de büyü yapardı.
Depar atan kalbimle saf saf sırıttım.
Keyifle yürürken salona girdim. Koltukta oturmuş film seçiyorlardı. "Yazdım."
Oğuz sırıttı. "Hayırlı olsun kardeşim."
"Daha hiçbir şey belli değil ki." dedi Cafer. Haklıydı. Ama Oğuz onun gibi düşünmüyor olmalı ki ensesine yapıştrdı.
"İt şom ağzını açmasana sen."
"Cafer haklı..." diye mırıldandım. Bir şey demediler.
Ben öyle boş boş düşünürken Cafer'den öğürtü sesi geldi. "Oğlum bunlar sevgili olunca vıcık vıcık olurlar lan. Kusarım ben."
"Siktir git ötede kus. Sen kusup ortalığın amına koy diye mi yaptım ben çöpçatanlık? " dedi Oğuz.
"Kanka senin çöpçatanlık ayrı bir seviyeydi." dedi Cafer.
"Her şeyim bambaşka bir mükemmellikte." diyen Oğuz'la güldüm.
Onlar aralarında gülüşüp birbirleriyle tartıştılar. Cafer, Oğuz'u yastıkla boğmaya çalıştı, Oğuz olayı abartıp bağırmaya başladı, Akın onları ayırdı. Film seçtiler, Akın doğradığım patatesleri kızartmıştı, getirdi. Filmi izlemeye başladılar ama benim tek düşündüğüm Zuhal'di. Arada bana da sataştılar ama karşılık vermedim.
Benim bücür kesinlikle bana büyü yapmıştı. Başka bir açıklaması olamazdı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.12k Okunma |
3.67k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |