

Merhabalarrrr
"Sen harbi malsın." Yani tamam, biraz haklı olabilir ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.
Sinan'a göz devirip çekirdek çitlemeye devam ettim. Artık dudaklarım acımaya başlamıştı ama bu çekirdek işi uyuşturucu gibi bir şeydi sanki. Bitirmeden kalkamıyordum.
Sinan'la mesajlaşmamızdan sonra Nil'i yanına alıp on beş dakika içinde yanıma gelmişti.
Ve şu an büyük bir zevkle beni zorbalıyorlardı. Tabii Nil bunu Sinan'a oranla daha bir kibarla yapıyordu. Ben ise bütün çaresizliğim ve masumluğumla kendimi savunmaya çalışıyordum.
Kaşlarını çatarak Sinan'a baktıktan sonra "Mal demiyelim de gözünün önündeki gerçekleri görmüyor, diyelim." dedi Nil.
Kurban olduğum ne kadar da nazik bir şekilde gömüyordu beni.
Aşık herhalde.
"Dümdüz mal bu kız, Nil."
"Sinan canım arkadaşım, seni yastıkla boğmama çok az kaldı. Anlıyor musun, bir tanem?" dedim yapmacık bir gülümsemeyle.
Benim kibarlık buraya kadardı.
Sanki sifonu çekildiği zaman gitmeyen o bok parçasıymışım gibi yüzünü buruşturarak baktı bana.
Şimdi o buruşturduğu yüzüne bir tane yapıştırsam ne iyi olurdu.
Oflayıp arkama yaslandım. Benim odamdaydık. Nil ile ben yatakta otururken Sinan sırtını peteğe yaslamış, beni zorum zorum zorbalıyordu.
Evde yalnızdık. Abim spor salonunda, annem misafirlikte, babam ise işteydi.
Sinan şerefsizinin aklına bir şey gelmiş olmalı ki pis pis sırıttı. "Pars abinin haberi var mı?"
Başımı sağa sola salladım. "Sence? Tabii ki de yok. Olsaydı başımın etini yedikten sonra Çınar'a sataşmaya giderdi."
Keyifle güldü. "Sen salaklığı bırakıp sevgini fark ettikten sonra ortalık şenlenecek. Bana da eğlence çıkacak."
"Valla salaksın."
"Senin kadar değilim."
"Ha salak olduğunu kabul etmen güzel."
Sinan ağzını açıp bana laf yetiştirecekken Nil'in ters bakışlarının bizde olduğunu fark edince sustu.
Hemen Nil'e kendini savunmaya başladı mikrop.
"Ama hak ediyor Nil. O salaksa ben ne yapayım?"
"Bu sefer gerçekten boğacağım seni." diye çemkirdikten sonra üstüne atladım.
"Lan! Deli kalk üstümden." Ben yastığı yüzüne bastırarak onu boğmaya çalışırken Sinan beni üstünden atmaya çalışıyordu.
Duyduğum zil sesiyle onu boğmaya iki saniyeliğine ara verdim. Sonra ise işime kaldığı yerden devam edecektim ki Nil'in konuşmasıyla durdum.
"Zuhal kapıya bakmayacak mısın?"
Şirince gülümsedim. "Benim biraz işim var da sen açar mısın, canım?"
Başını sağa sola salladı. "Olmaz. Ev sahibi sensin. Sen açmalısın."
Son kez yastığı Sinan'ın kafasına geçirdim. Ardından bütün zarafetimle ayağa kalktım, kapıya doğru seke seke yürüdüm.
"Ruh hastasına bak! Az önce beni öldürmeye çalışmamış gibi seke seke kapı açmaya gidiyor." Arkama dönüp ona dil çıkardıktan sonra kapıyı açtım.
Gelenler bizimkilerdi.
"Pijama partisi var, dediler. Geldik!" diyen Oğuz ayakkabılarını çıkardıktan sonra hemen içeri geçti.
Büyük ihtimalle Sinan haber vermişti.
Güldüm. "Hoş geldiniz." dedim mutlulukla.
Cafer sırıttı. "Hoş bulduk, yenge." diyip o da içeri girdi. Onun ardından Akın bana baş selamı verdikten sonra Cafer'in peşine takıldı.
Ve son olarak Çınar.
Bana tedirgin bakışlar attı. "Bak, giriyorum. Hemen karar ver. Sonradan atma beni evden."
"Gel." dedim. Kocaman gülümsedi. Mavileri parladı.
"Baktık sen mesajlara dönmüyorsun. Dedik ki biz gidelim o zaman. İyi demiş miyiz?"
Yüzüme eğilerek kurduğu cümleyle yüzüne alık alık baktım. Bu çocuğun mavileri bu kadar güzel miydi?
Cevap vermediğimden olsa gerek "Hı?" diyerek yanıt beklediğini gösterdi.
Ama benim hazır cevap beynim midemdeki kelebeklerle beraber uçup gitmişti.
"Şey tabii benim işim var, gitmeliyim." Ay ne diyordum be ben?! Arkamı dönerek kaçmayı hedefliyordum ki az kalsın duvara çarpıyordum.
Bir gün benim rezil olmamamla bitsin Allah'ım. Lütfen. Duy sesimi...
Umarım ki yüce rabbim sesimi duymuştu ama bu sırık duymamış olmalı ki kalbime kastı var gibi olan gülüşünü duydum. Aslanım bizdeki de kalp yani lütfen biraz kendine hakim ol. Demek vardı da diyemedim. Şartlar elvermiyordu.
Omzumdan tutarak çarpmamı engellemişti. Başımı ondan tarafa çevirdim.
Çatık kaşlarımı görünce daha fazla güldü. Sinirlendiğimi sanıyordu ama ben bu sırığın niye bu kadar güzel güldüğünü sorguluyordum.
Onu orada bırakıp mutfağa ilerledim, aslında kaçtım desem daha doğru olurdu, arkamdan adım sesleri geliyordu. Omzumun üstünden ona baktım. "Peşimde mi dolaşacaksın?"
"Evet." dedi netlikle.
Omuz silktim. "Tamam."
Beraber mutfağa girdim. Abimden zar zor saklamayı başardığım abur cubur zulamı çıkardım.
Ona havalı bir bakış attım. "Sizin için zulamı patlatıyorum. Kıymetimi bilin."
Bunları abimden koruyacağım diye bir yerlerimi yırtmıştım. Kesinlikle tebrik edilmeliydim.
Sırıttı. "Çok teşekkür ederiz. İyi ki varsın."
"Bence de iyi ki varım." derken tepsi çıkardım. Yedi bardak koydum tepsiye. Tepsiyi elimden aldı. Diğer eline de kola şişesini aldı.
Ben de cipslerin olduğu poşeti aldım elime. Mutfaktan çıkıp salona girdik.
"Oğuz kankacığım senin için abur cubur zulamı patlattım." dedim koltuğa otururken.
Bence bu çok değerli bir şeydi. Yani onları kuru gofretlerle de karşılayabilirdim. Ama melek gibi insan olmamdan ötürü cipslerimi onlarla paylaşıyordum.
Çınar da hemen yanıma oturdu. Gözlerim ona döndü ama beni umursamadı.
Oğuz sırıttı. Gözleri benimle Çınar arasında gidip geldi."Eyvallah." dedi sadece.
Aslında tek onun değil herkesin gözleri bizdeydi. Şimdi Oğuz bu dediğimi duysa "Biz mi? Aşk kuşlarım biz olmuşlar, ağlayacağım duygusallıktan." diyeceğine emindim. Ama neyse ki duymuyordu.
Bakışlar artık sinirimi bozduğundan boğazımı temizledim.
"Ee Oğuz senin maçın var canım birkaç gün sonra. Heyecanlı mısın?" Açtığım konu Oğuz'un hoşuna gitmemiş olmalı ki bana ters bir bakış attı.
Travmalarını deşiyordum, farkındaydım. Ne yazık ki yapacak bir şey yoktu. Özür dilerim Oğuz.
"Hatırlatma lan korkuyorum." Ürperdi yerinde sonra yanında oturan Cafer'in koluna yapıştı.
"Kardeşim kurbanın olayım Oğuz sakatlandı, oynayamaz diyelim. " derken Cafer'i ileri geri sallıyordu
"Dur lan. Ben sakatlayacağım seni şimdi."
Oğuz yalvaran gözlerle ona baktı. "Lütfen yap şu an bunu. Döv beni."
"Döv artık Cafer. Hep beraber rahatlayalım." dedi Çınar.
Nil hemen itiraz etti. "Dövmek falan yok. Saçmalamayın." sonra dediği şey ona kaba gelmiş olmalı ki tekrar konuştu. "Lütfen böyle kaba konuşmayın. Şiddet güzel bir şey değil." derken sanki ilkokul çocuğuymuşuz gibi konuşuyordu bizimle.
Biz bu prensesliği hak etmiyoruz arkadaşlar...
"Merak etme Nil. Birazdan Cafer Oğuz'u dövmek için kalktığında senin masum kalbin zarar görmesin diye ellerimle gözlerini kapatacağım." dedi alayla Sinan. Nil ise ters ters baktı.
"Harbiden dövmeyecek misin?"
"Dövmeyeceğim."
Umutla ona baktı Oğuz. "Döversin, döversin."
"Siktir git lan. Mazoşist misin?" diyip ittirdi onu Cafer. Tabii bu itiş Oğuz'u uzaklaştırmaya yetmedi.
Alık alık Cafer'e baktı. "O ne demek lan?"
Zorbalıyıcı bir bakış attı Cafer. "Cahilliğin beni bitiriyor, Oğuz."
"Kızıyorsan bu cahilliğime, döv beni." derken hiçbir şekilde dayak yeme fırsatını kaçırmıyordu Oğuz.
Harbiden etkileyiciydi.
"Hayır, dövmeyeceğim." dedi büyük bir sakinlikle Cafer. Bu sakinlik ayağa kalkıp alkışlanmalık bir sakinlikti.
"O zaman dövmek için sana sebepler vereyim ben canım." dedikten sonra konuşmaya devam etti Oğuz.
Anladığım kadarıyla burası biraz karışacaktı.
"Hani senin yaptığın pasta var ya bozuk süt kullanmışsın çöpe attım, demiştim. İşte onu aslında ben yedim. O kaybettiğini sandığın bugs bunny'li çorapların da bende. Hazırladığın biyoloji projesi vardı ya ıslanmıştı. Onu da aslında ben ıslattım..."
Oğuz bu şekilde bütün yaptığı pislikleri ortaya dökmeye devam etti.
Cafer sinirle gözlerini kapamıştı. "Siktim seni!" diye bağırdıktan sonra Oğuz'un üstüne atladı.
"Lan?!" Oğuz son anda kaçmayı başarmıştı. "Döv dedik, öldür demedik."
Biz gülmeye başlarken Cafer kaçan Oğuz'u kovalıyordu.
Kahkahalarla gülerken önümü göremiyordum. Gereksiz bir şekilde gülme krizim gelmişti.
Cafer'in Oğuz'a ettiği küfürler daha çok gülmeme neden oluyordu.
"Ben senin gelmişini geçmişini geleceğini aldığını almadığını vermeşini vermediğini ayrı ayrı müsait yerlerine monteleyeyim. Olmayan beyninin kıvrımlarına sıçayım senin!"
Ben gülmeye devam ederken Nil şok içinde olanları izliyordu.
Gülerken yan tarafımdaki Çınar'a döndüm. Göz göze geldik. "Çınar..." dedim hala gülerken.
Güldü bu halime. "Kıpkırmızı oldun." Yüzüme yapışan saçları parmaklarıyla geriye iteledi. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Cafer dur, kardeşim. Bunlar birbirlerine yürüyor. İzlemem lazım." diyen Oğuz'u duydum. Daha fazla gülmeye başladım.
"Ben sana yürüyeceğim kardeşim."
Oğuz, Cafer'den birkaç adım uzaklaştı. Gözlerini kısarak ona baktı. "Yönelimini mi değiştirdin lan?"
"Evet, şimdi seni sikeceğim Oğuz." dedi dişlerinin arasından Cafer.
Ona üzgün bir bakış gönderdi Oğuz. "Üzgünüm kardeşim. Ben kızlardan hoşlanıyorum."
Cafer ona doğru atılınca "Lan Akın! Wolf bakışlarında hayat bulduğum? Şaka maka sikecek lan bu beni harbi. Kurtar Oğuz'unu."
Akın omuz silkti. "Hak ettin."
Akın'dan yardım çıkmayacağını anlayan Oğuz Cafer'e döndü. "Valla özür dilerim. Affet. Ağlarım bak."
Cafer derin bir nefes verdikten sonra yerine geri oturdu. Ama Oğuz'un götü onun yanına oturmayı yemediğinden başka bir yere oturdu.
"Ne oldu lan az önce?" diyen Sinan'la bir kez daha güldüm.
Gözlerimden yaş akmıştı. Elimin tersiyle onları sildim. "Ay nefesim kesildi."
Anında Oğuz ayağıyla Çınar'ı dürttü. "Suni teneffüs yap kıza. Nefesi ol."
"Biraz daha konuşursan son nefesini götünden vereceksin Oğuz." Oğuz dudağını büküp yerine sindi. Sonra hepimize trip atmaya başladı. İki dakika sonra neye trip attığını unuttu. Konuşmaya devam ettik.
Çalan zil sesiyle ayağa kalktı Sinan. "Ben bakarım."
"Hoş geldin abi." diyen Sinan'ın sesini duyduk. Sonra ise abimin ters sesini. "Hoş falan bulmadım Sinan. Gönül isterdi ki bulmasaydım seni burada."
Ama nasıl kibar nasıl...
Şu an tip tip baktığını kalıbımı basarım.
"Ben de seni seviyorum abi."
"Yürü git. Sevme beni. Benim cücem nerede?"
"Salondalar."
"-lar eki niye var?" diye homurdandıktan sonra salona girdi abim.
Kaşları çatarak hepsinde gezdirdi gözlerini. Boka bakar gibi baktı hepsine.
Ayağa kalktım. "Abi hoş geldin! " dedim sevimliliğimle güldü. Ters bakışları yumuşadı.
"Hoş bulduk abim." eğilip saçlarımdan öptü. "Bunlar kim?"
"Arkadaşlarım Oğuz, Cafer, ve Akın." diyerek tanıttım onları.
Çınar onu 'arkadaşım' olarak tanıtmadığım için gayet mutlu görünüyordu.
Ona ters bir bakış attı abim. "Bu?"
Ne diyeceğimi bilemedim. "O?.."
"Allah nasip ederse ilerde kocası olacak." diyen Oğuz'un karnına yumruk attı Cafer. "Sus lan sikecek belamızı."
Abim korkutucu bakışlarını Oğuz'a döndürdü. Oğuz iyice yerine sindi.
Sonra Çınar'a döndü. Aynı bakışları ona attı. Çınar boş boş bakmayı tercih etti.
Benim kulağıma eğildi. "Seninle bu konuyu konuşacağız böcek."
Korkunç.
Çınar'ı koltuktan kaldırdı. "Yürü git lan kardeşimin yanından."
Çınar bir şey demedi. Akın'ın yanındaki tekli koltuğa oturdu.
Abim ise hemen beni kolunun altına aldı. İyice yanına çekti.
Kendisinin yaptığı bu gerici ortamı da abim dağıttı aynı saniyelerde. Gülüp sohbet etmeye devam ettik.
Ama ne zaman Çınar'la göz göze gelsem başımı göğsüne yaslayıp göz göze gelmemizi engellemeye devam etti. Çınar'a sürekli çekirdek kabuğu fırlatıp durdu.
Hepsi gittiğinde abim bana döndü.
Arka fonda korku filmi müziği çaldığına yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.
İşte şimdi sıçmışko
"Abi bak şimdi şöyle ki..." derken geri geri yürüyordum o ise sinirli adımlarla bana doğru geliyordu.
Odama girip kapıyı hemen yüzüne kapadım. Kilitledim.
Kapıya vurdu öküz. "Zuhal aç şu kapıyı abim. Sakin sakin konuşacağız."
He yedim ben de amına koyayım.
"Yok, istemez."
"Ulan hani söz vermiştin sevgili olmayacak diye."
Güldüm. "Abi o sözleşmeyi iki yaşımda imzalattın bana. İki iki! Bir de pepe izlerken yaptın bunu. Ayıp be."
"Ben bilmem. Sözleşme sözleşmedir."
"Valla ben bozuyorum sözleşmeyi."
"Lan harbi sevgili mi oldunuz?!"
"Yok daha değil..."
"Daha mı? Allah'ım saçımı başımı yolacağım şimdi." isyanına kıkırdadım.
Kendi kendine söylenirken kapımın önünden ayrıldı. Gülerken test kitaplarımı çıkardım.
Biraz ders çalışsam iyi olurdu.
Normalde bu bölümü sadece Sinan Nil ve Zuhal üçlüsüyle bitirecektim ama bir anda Oğuz çaldı kapıyı benlik bir durum yok yani.
Neyseee istediğiniz bir sahne varsa ya da şu karakteri daha çok okumak istiyoruz diyorsanız yazın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.12k Okunma |
3.67k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |