@gozlerinbanaotuken
|
Beni sokağa bırakmayacaklarını anlayınca onlarla beraber gitmek zorunda kaldım. Aslında onları çok sevmiştim isimlerinide öğrendim. Tolga abi, timin komutanı. Kopuk, delirince 'kopuk koptu geliyor' dermiş o yüzden onun ismini kopuk demişler. Kurt, aynı kurt gibi asi bakışları ve sert görünümü yüzünden kurt demişler. Duman, bir ortamdan duman gibi yok olabiliyormuş o yüzden duman demişler. Çapkın, sanırım en çok çapkın abiyle anlaşacağız çünkü huyu falan aynı ben. Onu genellikle özel görevlere yolluyorlarmış bir kadından bilgi alması gerektiğinde çapkınlık sayesinde bilgi alabiliyormuş bu yüzden ona çapkın demişler. Efe, onun bir sebebi yokmuş efe olmayı kendi istemiş. Ama bana sorarsanız, bence efe gibi efe olduğu için bu ismi vermişler ona. Neden gerçek isimleri değilde takma adları kullandıklarını merak etmiştim. Gelirken bir ara dayanamayıp sordum. Tolga abinin timi özel harekat timiymiş adı dahil bütün bilgilerin gizli olması gerekiyormuş. Ve bu bence gayet mantıklı bir sebep. Askeriyenin önüne gelmiştik "Çok teşekkür ederim ama ben girmesem daha doğru olur." "Olmaz öyle şey hadi gel" dedi tolga abi. bu arada tolga abinin gerçek ismi. ona isim vermemişler yüksek kademede olanlara takma ad vermiyorlarmış nedenini bende bilmiyorum "İçeri girip napacağım yeterli bu kadar." "Zeynep olmaz öyle şey hadi içeri gel bizim salonda oturur düşünürüz bir şeyler ağır bir olay atlattın" dedi duman "Ya bakın gerçekten iyiyim ben sorun yok" "Hadi hadi" Homurdana homurdana içeri soktular valla beni. İçeri girdikten sonra bizi biri karşıladı. Baya iri yarı biriydi, yalan söylemeyeceğim biraz ürktüm. "Kız bu mu?" "Evet komutanım ismi Zeynep miş" dedi tolga abi "O zaman onunla biraz konuşalım gel zeynep" Tolga abiye baktım "Merak etme, albay o. Bizi o gönderdi seni kurtarmak için" Kafamı sallayıp albay la beraber bir odaya girdim. Sorgu odası gibi değil normal bir odaydı. Sakin ol Zeynep. "Bu arada benim adım Erdem." "Memnun oldum Zeynep bende. Biliyorsunuz zaten" "Zeynep sana bir kaç tane soru soracağım" "Sorun" "Annen baban yokmuş sanırım" "Evet yoklar. Kendilerini hiç tanımadım" "Hayatını baştan sona özet olarak anlatabilir misin?" "Anlatırım tabi, ama bana neden böyle sorular soruyorsunuz?" "Evet bir ailen olsaydı güvenle seni onlara teslim ederdik. Fakat ailen yok kalacak yerin yok. Hatta belki kimliğin bile yok." "Doğrudur. Kimliğim bile yok" "Seni dinliyorum istediğin yerden başlayabilirsin bölmeyeceğim" Biraz bekledikten sonra başladım. "Sadece üç yaşımdan bu yanı hatırlıyorum. Yetimhane denmez benim kaldığım yere, daha beter bir yerdi benimkisi. Hapishane gibi...orayı sadece iki kişi yönetiyordu şuan tiplerini bile hatırlamıyorum. Oraya nasıl geldiğimi veya nasıl orada bulunup. Uyuyup. Kaldığımı asla hatırlamıyorum. Sadece ordan nefret ediyordum. Ve kaçmakta istiyordum bi yandan. 5 yaşımda..." artık konuşurken ağzım titriyordu. "Daha 5 yaşındayken bir çocuk nasıl bir yerden kaçmayı ister bunun planını kurar Erdem abi? Ben kurdum." "Benimle beraber en az 15 çocuk daha vardı odada. Sadece tek odada değil 4 veya 5 oda daha vardı. Nereden hatırladığımı sorma fazla meraklı bir çocuktum." "Odada 13 yaşında bir kız vardı sonradan getirmişlerdi onu. Gece yatmadan defterini kalemini alır çizimler yapardı en son gittim yanına. Dedim ya meraklı bir çocuktum ben." geçmiş Zeynep daha 5 yaşında. "Ne çiziyorsun?" "buradan kaçıcam. Burada ömür geçmez. Onun planını yapıyorum sakın kimseye söyleme alırım ayağımın altına" "Giderken benide yanına alırmısın?" Gülümsedi "imkanım olsa buradaki herkesi alırım" "Yani gelebilirmiyim" "tabiki" Günümüz: "yaptık işte o gün o planını beraber. Gün, saat, dakika, giriş, çıkış saatlerine kadar herşeyi not aldık" "Sonra ne oldu?" "Sonra başardık. Kaçtık oradan." "Beraber kaçtığın kıza ne oldu?" "O konuya hiç girme Erdem abi" geçmiş: "Zeynep sessiz ol ses çıkarma" "bizi almaya mı geldiler?" "Seni değil beni almaya geldiler. Kıpırdama" "gitme" "seninde başını yakamam Zeynep. Hayatta kal büyü yeter. Kimseye kendini ezdirme, sert ol, güçlü ol. Beni unutma" "Orada mutlu olmayacaksın" "boşver beni" cebindeki bıçağı Zeynep'e verdi. "Bununla kendini koru sen artık sokak çocuğusun" Kalktı, arabaya bindi, ve gitti, günümüz: "Sen nasıl istersen" "Gerisini Biliyorsunuz zaten sokaklar." "Tamam seni zorlamayacağım. Çıkabilirsin" Kapıdan çıktığımda sanki geçmişin kokusunu alıyordum. O gün o kız gittiğinde yalnız kaldığımda ben ne yapacağım? korkusu ile doldu içim. O gün bir köprünün altında sabaha kadar ağlamıştım. Şuanda ağlamak istiyordum. Ama hayır, güçlü olmak zorundaydım. "Zeynep" diyen biri ile kendime geldim. Tolga abi ve timi. Onlar olmasa ne olurdu acaba? "Efendim" "İyisin değil mi?" "Evet" Dedim kendime gelip gülümsedim "Bomba gibiyim" "Güzel, hadi gel bizim salona geçelim" "Tamam" Onların salonuna geldiğimde bir kanepeye oturdum. İlk defa bu kadar rahat bir kanepe de oturuyordum. Yalan söylemeyeceğim uykum geldi. Tolga abi başladı konuşmaya; "Zeynep seni bir yere götürmeyi planlıyorum tabi istersen" "Neresi?" "Tamirci. Orada tanıdığım bir ustam var, çok severim kendisini. Onun yanında çırak olarak çalışabilirsin. Hem baya iyi para verir." "Para pulla işim yok benim tolga abi. Kalacak bir yerim olsun yeter" "Güzel. İstersen gidelim" "Şimdi gitmesek?" "Neden?" "Gülümsedim. "Koltuk çok rahatmış be" Bütün tim ve tolga abi hepsi kıpırdadı "Komutanım ben Zeynep'i çok sevdim ya" dedi kopuk. "Sen birde bana sor" dedi çapkın. "Çok kafa kızsın he" dedi efe "Yalan söylemeyeceğim bende sizi çok sevdim" Dedim kıkırdayarak. 1 saat sonra Sonunda koltuktan kalkmayı başarınca tolga abinin dediği tamirciye doğru yola çıktık. "Ne kadar kaldı" "Sabret 5 dakikaya oradayız" "Nasıl bir yer orası?" "Seveceğini düşünüyorum. Mustafa usta, severim kendisini. Bence seninde hoşuna gidecek." "Umarım" Biraz sonra araba durdu bir tamircinin önünde durduk. Tabela vardı. Üstünde 'Mustafa'nın tamirhanesi' yazıyordu arabadan indim. Tolga abiyle beraber içeri girdik. "Oo, hoşgeldiniz buyrun" dedi adını yeni öğrendiğim Mustafa abi. Mustafa usta. "hoşbulduk usta. Sana birini getirdim" "Oturun oturun gelin" "Usta kızımızın adı Zeynep. Kalacak yeri yok, hem burada çalışıp hem kalsa olurmu?" "Olur olur hiç sıkıntı değil. Gel bakalım prenses" "Prenses mi?" Dedim alayla. Amacım küçümsemek değil, Sadece ben ve prenses olmak biraz zıt şeyler. Tolga abi girdi araya. "Kendisi pek prenses sayılmaz." "Anladım ben size bir çay koyayım" "Gerek yoktu aslında" Dedim. Gerçi artık burada olduğuma göre gerek vardı 1 saat sonra Mustafa ustayı çok sevmiştim. Tolga abi biraz oturup gitti. O sırada Mustafa usta ona sadece usta dememi istedi, bende yaptım tabiki. Bana biraz çıraklığı öğretti. En iyi şekilde öğrenmeye çalıştım, ve yaptığımıda düşünüyorum. Bir duvarda asılı alet edevat gördüm bir tanesini alayım derken geriye doğru açıldı. "Bismillahirrahmanirrahim, noluyor be" Bunun bir kapı olduğunu öğrendim biraz daha ittirdim ve karanlık bir koridora açıldı. Hadi ilerle ne olacağını görelim Şuan konuşmayı kesmelisin içses. Kahretsin meraklanmıştım. "Tamam, hemen çıkmak üzere giriyorum" Biraz ilerlemeye başlayınca bir kapı daha gördüm. yok artık o kadarda değil burayada girmemem lazım. Merakıma dayanamayıp kapı kolunu tuttum. açma Zeynep. Yavaşça kapıyı ittirdiğimde karşıma bir yatak çıktı. Bune böyle? Keşke Bende anlayabilsem. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde silahla dolu bir raf gördüm. Kaşlarımı çatarak rafa baktım. Allah'ım nereye geldim ben? Kafamı başka bir tarafa çevirdiğim de bir masanın üstünde mektup gördüm. Oraya doğru yürümeye başladım, masanın yanına geldiğimde. Mektubu elime aldım okumak doğru mu acaba? İster istemez açtım ve okumaya başladım. Sevgili oğlum. Tolga'm. Bunları senin karşında söylemek isterdim ama yapamadım. Seni doğurduğumda çok gençtim korktum. Sana bazı şeyler açıklamam lazım. Annem, senin bir kardeşin var. Seni doğurdum. Annelik yapamadım, babana da iyi bir eş olamadım. Hem senin hemde benim içimin rahatlaması için yazıyorum. Sizden sonra yeni bir hayata başladım. Sizi unuttum diyemem ama mecbur kaldım. Kendime yeni bir eş buldum ve onunla çok mutluyum. Kardeşin konusuna gelirsek. Adı Zeynep. Onu yetimhane gibi bir yere bıraktım. Neden bıraktın dersen. Eşim istemedi. Özür dilerim oğlum, kardeşini bul ve ona iyi bak. Dilek Aktaş. bune şimdi. "Zeynep?" "Usta..." ________________________________________ bölümü nasıl buldunuz canlarım?? Öbür bölümü yazmaya başlayacağım bile Hoşunuza gideceğinden eminim yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın sizi seviyoruuumm
|
0% |