@gssevdalisibirnunu
|
O, bu oydu... Aklımda binlerce soru vardı. Anlamadığım şeylerden biride BU ÇOCUĞUN BU PAZARDA NE İŞİ VAR? Neyse bu düşünceleri bir kenara bırakıp annemin dediği satıcıya gittim.
1 Saat Sonra... Kendi evime gelmiştim. Evet koskoca Barışla çarpışmıştım. Bunları düşünmek istemediğim için hızlıca duşa girmiştim.Tüm yaşananları unutmaya çalıştım. Duştan çıktığımda Fırat arıyordu. Tabiki açmadım ve engeli basmıştım. Beni aldatıp, yalan söyleyip birde utanmadan itiraz ediyordu. İçimden etmediğim küfür kalmadı galiba. Evet buarada milli maçlar bitmişti. Oyuncular da tatile çıkmışlardı. Çok kıskanıyordum yaa... Bu yüzden bende tatile gidecektim iki üç gün sonra. Ve tek değildim, canım kankam Buse ile gidiyorddum. Yarın buluşup alışverişe gidecektik. Şimdi televizyonun karşısna geçiğ favori dizimi izliyordum. Ayrıca çay içiyordum-tek başıma-.
1 gün sonra... Evet şuan alışverişdeydik ve bir mağazaya girmiştik. Buradaki mayolara aşık olmuştuk resmen. "kankaaa şu mavi nasıll" diye sordu buse. Bu kızın mavi renge takmıştı kafayı. "Al kanka. Bende şu turuncu ve sarı olanı beğendim" "Ben birde pembe alacağım" "Kanka bu beşinci seçtiğin mayo. Daha evdekilerde var" "Yaa ama çok güzeller. Olsun ben alacağım" "İyi napıyorsan yap" dedim.Bu mağazadan iki mayo, bir tişört,bir şort ve bir elbise almıştım. Buseden bahsetmiyorum bile. Görüdüğü her şeyii aldı sanırım. Bir kaç mağazaya daha girip Buseye geçtik. Zaten bavulumla gelmiştim çünkü sabah buradn birlikte çıkacağız.
Bir sonraki gün sabah 6... "SELİN,ŞARJ ALETİMİ BULAMIYORUM" "Burada kanka sakin ol" şarj aletini uzattım. "Kanka her şey hazır mı" "Evett" "O zaman bekle bizi ANTALYA" Evet şuan uçaktaydık. İlk defa uçağa binmiştim. İlk başta çok korkmutum ama şimdi iyiyim. Bizim gideceğimiz yer villa tarzı bir yerdi. Ama otele benziyordu. Kulaklığımı takıp playlistimi açtmıştım. Çalan şarkı Hepsi-Üç Kalp... Yaklaşık bir iki saat sonra varmıştık ve otelede varmıştık. Kendi odama geçmiştim. Burada iki villa birbirine yapışıktı ama bahçeleri ayrıydı.Bu yüzden yan komşulardan çok ses geliyordu. Tabii ben dayanamam ki, sakince sabır dileyemezdim. Sabahın sekizinde ne bu ses yaa... Tabi ki durmayıp şikayete gittim. Kapıyı çalmadana önce bismillah demiştim. Kapıyı çaldığımda karşımda tanıdık bir surat vardı. Bir dakika lan, bu Kerem Aktürkoğlu. "Pardon, ne için gelmiştiniz" diye sordu. Bense ağzımı açmış boş boş bakıyordum. Kendimi toparlayıp konuştum. "Merhaba kerem bey. Biz sizin yeni yan komşunuzuz. Fakat sabahın bu saatinde çok gürültü-" derken bir anda biri arkadan gelip bağırdı. "Kero noldu?" diye sormuştu yunus akgün. Evet sayın bayanlar,baylar, merdivenden kayanlar! Doğru duydunuz bu Yunus Akgündü. "Komşumuz rahatsız olmuş. Biraz sesini azaltın ya." dedi kerem. "Kim rahatsızmış lan" diye bir ses geldi. Bu sesi tanıyordum. Hayır, hayır bu o olamaz... Bu Barış Alperdi. Kapıya geldi. Sonra hepimize sorgular gözlerle baktı. Sanki beni tanımıştı, yani öyle bakıyordu. "Ni-niye geldiniz hanımefendi?" dedi titrek bir sesle. Bense onlara boş bakışlar atıyordum. Yine kendimi toparladım. "Biz sizin yeni komşunuzuz.Fakat yeni geldik dinlenmeye ihtiyacımız var. Ama sizden çok gürürltülü sesler geliyor. Sesi azda olsa azaltırsanız sevinirim" deyip gülümsedim. Hepsi kafayla onaylamıştı. "Kusura bakmayın... Bu arada isminiz neydi?" dedi kerem "Ben Selin, sizi biliyorum." İsmimi söyledikten sonra barışa bakmıştım ve gözleri ile beniz sümüştü ve sanki anlamıştı. " Memnun olduk" dediler ve vedalaşıp kendi bölümümüze geçmiştim. Odamda derin düşüncelere dalmıştım. Bu kadar olayın üst üste gelmesi garipti. Barışı yıllar sonra görmek,sevgilimle ayrılmak... Akşam ortak çay bahçesine gelmiştik. Buse olanlara inanmakta zorluk çekiyordu-bende-. Yılın dedikodusunu yapıyorduk. Bu dedikoduda ünlülerin ninesinin dedikodusu bile olabilir. Yan taraftan geçenleri fark ettim. Bunlar Barışlardı. Kafayla selam vermiştim fakat kerem konuşma gereksiminde bulundu. "Merhabalar" "Merhaba" dedim gülümseyerek. Tabii Buse bu anlara ağzı açık bakıyordu. Merak etme buse ilk başta bende böyle olmuştum. "Merhaba" dedi barış. Hiç beklemiyordum açıkçası ona dönüp gülümsedim. Sadece sohbet ederken bir anda yanımıza oturmalarını teklif ettim. Buse bu teklife şaşırmıştı. Onlarsa hiç itiraz bile etmeden oturmuşlardı. Havadan sudan bahsediyorduk. Hepimiz kaynaşmıştık. Her şey çok hızlıydı, ben bile hayatımın hızına yetişmekte zorlanıyorum. Bir süre sohbet ettikten sonra ayrımıştık.
Sonraki günün sabh 6sı... Sabahın altısında telefonum çalmıştı. Bilmediğim bir numara arıyordu. Genelde olsa açmazdım ama uyku sersemliğine açtım ve balkona çıktım. "Alo"dedim "Alo, Selinim" dedi. Bunun fırat olduğunu anlamştım ama kapatmadım çünkü sabh sinirimi atmam lazımdı. "Ne var Fırat" "Senin evine geldim kapıyı açmıyorsun." "evde değilim. Olsa bile açmam" "Biliyorum, şu anda tatildesin" "nereden biliyorsun" "Canın arkadaşın story atmış ve fotoğrafta neresi olduğu anlaşılıyordu." duyduğumda donup kalmıştım. ama konuştum. "Eeee napayım" "Kızım geliyırum dşyorum yoldayım" "NE" "Ne dersin tabiii" "bak Fırat gelsen bile beni burada bulamazsın ayrıca sevdiğim başka biri var" Yalan söylemiştim. "Ne farkeder. Seni bulunca elleimden kimse alamaz." dedi ve piç kahkahası attı. Ağlamamak için zor dururyordum. Bir süre daha iğrenç şeyler söyleyince telefonu kapadım. ve numarayı engelledim. Ağlıyordum. Evet ağlıyordum. "PİSLİK HERİF, BANA BUNU YAPAMAZSIN" İlk defa aşk acısı çekiyordum belkide. İlk defa ayrılıyordum. Ama ilk defa bir erkek için ağlamıyordum. Barış için çok ağlamıştım mesela. "Selin?" Diye bir ses geldi Yan balkona baktığımda Barışı görmüştüm. Dün çay bahçsinde ağzını bile açmamıştı. Ağlayarak bana bakıyordu. "Selin kapının önüne gelir misin" demişti. Kabul etmiştim. kapının önüne çıktığımda bana bakan barışı gördüm. "merhaba" dedim. "Merhaba"dedi ve ardından tekrar konuştu. "Sen değişmişsin" dedi. Beni hatırlamıştı, bana gülümsüyordu. "Haturlamışsın" Hiç unutmadım ki" dediğinde kalbim yerinden çıkacaktı. "Öyleyse ne mutlu bana" "Aşk acısı çekecek kadar değişmişsin" "Eh, haklısın. Ama ayrılalı çok oldu. Hiç atrkasından ağlamamıştım yaa" dedim. yalandı. "peki öyle olsun" "böyle olsun" dedim. "istanbulu sedin mi" "Evet" "Bende ama bir Rize kadar olamaz" dediğinde ikimizde kahkaha attık. Bir süre daha konuşup evlere dağıldık. Özlemişim be. Hemde nasıl özlemişim. Gözlerini, sesini, espirilerini... Kısaca her şeyini özlemişim. İçeri girdiğimde Buse bağırdı. "KANKA KÖTÜ BİR HABERİM VAR" "Ne oldu" "Fırat fotoğraf gönderdi. Gelmiş kızım, hemde buraya!" "Ne" dedim. Ne ara gelmiş olabilrdi ki... |
0% |