Yeni Üyelik
12.
Bölüm

BAZI AYDINLANMALAR

@gul_turbas

Şennur beni arasın, 05********* bu numarayı verdi.” Normalde sana söylemeyecektim ama söylemem için yemin ettirdi, senide bu halde görünce dayanamadım ve söylemeyi tercih ettim, dedi. Duyduklarım karşısında, şaşkınlığımı gizleyemedim Hasan’ ın beni habersiz bırakışının ardından on bir ay, neredeyse bir sene geçmişti. Geçen zamanla birlikte benimde canımdan can gitti. Korkak bir adamın gölgesinde olmak istemiyordum, daha ilk engelde kaçıp gitmişti. Gülnur’ a“ tamam” diyerek, yanından ayrıldım. Eşyalarımı toplayıp, kurstan çıktım. Çıkışta beni babam almaya gelmişti, bu olan olaylardan o kadar çok yorulmuştum ki, babamın görünce sıkıca sarıldım. Merak etmişsinizdir, babamın bu olayları öğrenince tepkisi ne oldu?

Babam bana hiç bir şey söylemedi, yanlış yapmadığımı biliyordu,gelip kötü tek bir şey söylemedi normal şekilde konuşmaya devam etti, sanki bu olanlar yaşanmamış gibi. Annemin abartılı bir şekilde üstüme geldiğini babamda farkındaydı. Annem, bana hep üvey evladıymışım gibi davranıyordu. Bazen iki hafta kursta kaldığım oluyordu, buna rağmen eve gittiğimde bana ev işleri yaptırıyordu, koltukları çekiyordum, camları siliyordum ve aklıma gelmeyen niceleri. İnanın sorun bunları yapmak değildi ama asla dinlenemiyordum. Arkadaşlarım haftasonun annelerinin yaptığı güzel yemeklerden bahsedip, gezdiklerini anlatırken benim anlatacak bir şeyim olmuyordu. Onlara her zaman o kadar imreniyordum ki, ben annemden hiç birini istemiyordum sadece başımı okşayıp sevgi gösterse de yeterdi. Babam bu olanlarıda bildiği için Hüseyin olayına hiç bir şey söylemedi. Anneannemlere gittiğimde arzu’ da oradaydı, evde anneannemde vardı. Biraz oturduktan sonra arzu ile arka odaya geçtik. Olanları anlattım arayıp aramama konusunda kararsızdım, ilk engelde giden biri diğer engellerde de yanımda kalmazdı ama bunu yaşamadan bilemezdim aramaya karar verdim ve Arzu' dan telefonu istedim. Yengem, yani arzu’ nun annesi, “ kesinlikle telefonunu şennur' a vermiyorsun”demiş.

İlk söylediğimde arzu "yok" der gibi olsada sonrasında al diyerek telefonu verdi. Numarayı çevirdim telefon çaldı, kalbim hızla atıyordu.

Telefon açıldı

 

Hasan;

-efendim

 

Şennur;

beni ara demişsin

 

Hasan;

-evet, seninle konuşmam gerekiyor.

 

Şennur;

Ne konuşacaksın?

 

Hasan;

Bana çok kızgın olduğunu biliyorum. Annen beni aradı, tehdit etti kızımdan uzak dur, babası hasta, raporu var, peşinde koşmaya devam edersen babası sana gerekeni yapar. Babası çok hasta bizleride daha fazla üzme dedi. Bende sinirlendim o sinirle hattı çıkarıp denize fırlattım

 

Şennur;

Neden döndün peki?

 

Hasan;

Sensiz yapamadığım için, seni çok özledim. Sensizlik o kadar kötü ki, ölüm bana daha hafif geliyor.

 

Şennur;

Annemin seni aradığını bilmiyordum, ne olursa olsun, bana bir şekilde ulaşıp haber vermen gerekirdi

 

Hasan;

Haklısın ama o an annenin arayıp sert konuşmasından dolayı, sana bir şeyler yaparlar diye de korktum

 

Çalan kapının sesiyle “ben kapatıyorum” diyerek telefonu kapattım, kapıyı açtığımda annem gelmişti. Bakışlarıyla bana kızgın olduğunu çokça belli ediyordu. Annemin buraya gelmesini hiç istemiyordum bir insan annesini istemez mi? İstemiyordum işte. Ya ağzıyla laf sokuyor, ya gözleriyle düşmanıymışım gibi bakıyordu. Bütün kuzenlerimin annesiyle arası iyiydi. Hepsinin erkek arkadaşları vardı hatta benim on yedi yaşıma kadar konuştuğum ilk kişiydi. Onların anneleri, hiç bir zaman kimsenin içinde bağırıp, kızıp, rezil edip ve yahut farklı bir şekilde aşağılamadı. Gittiğim her ortamda kendimi ezik,silik, pısırık ve hep fazlalık gibi hissettim. Annesi tarafından sevilmeyen her kız böyle hissediyor muydu acaba? Siz anneniz tarafında seviliyor musunuz, yoksa benim gibi kendinizin annesi olmak zorunda mı bırakıldınız ?

Telefonsuzluk beni çok yoruyordu, dışarı çıkmama da izin yoktu. Hasan’ a ulaşma imkanım da yok, bazen bakkala diye gidip ankesörlü telefondan arıyordum. Hemen nasıl affettin diyeceksiniz, ama sevda dediğimiz duygu, insana her illeti yaptırıyormuş. Son zamanlarda Serap’ lara fazla gitmeye başlamıştık. Serap, (kader halamın kızı), yani bizim kuzenimizdi ama ağız alışkanlığı , bizde ona Serap hala diyorduk. Ben ona çok güvendiğim için her şeyi anlatmıştım telefonum olmadığı için onun telefonunu alıp annem görmesin diye lavaboya gidip, Hasan' a mesaj atıyordum. Artık, Serap hala olduğu için daha rahatlıkla konuşmaya başlamıştım, annemler olmadığı zamanda sesli olarak konuşuyorduk. Günlerden bir gün Hasan dedi ki; “bilinmeyen bir numara bana mesaj attı ve senin beni aldattığını söyledi.” Tabiki öyle bir şey yapmadığımı söyledim zaten onunda bana güveni vardı, bu konuda hiç şüphe etmemişti. İkimizinde tek merak ettiği bunu kimin söylemiş olduğuydu. Numara bir Serap halamda, birde arzu’ da vardı. Ben kendimden emin olduğum kadar onlardan da emindim. Başka kim yapabilirdi ki bunu?

Son zamanlarda sadece serap halamdan konuşmuştuk ama onun böyle bir şey yapacağını düşünmüyordum. Aslında içimde bir yerlerde ona karşı, uzak durmamı söyleyen bir his var fakat hislerim kuvvetli olmadığı için pek önemsemiyordum.

Bu kadar sıkıntının üstüne birde bunları kendime dert edemeyecektim.

Artık kurs bitmiş yaz tatiline girdiğimizden dolayı kapanmıştı, neredeyse her gün Serap halamlardaydık, bizim sevdiğimiz ne varsa, bize yapıyordu. Hiç bir zaman ne yemek isterseniz diye sormadı, çünkü biliyordu ki, biz utanıp söylemeyecektik. Ne yemek sevdiğimizi bildiği için, sadece bizim sevdiklerimizden yapıyordu.

Bunun yanı sıra babası tatlıcı olduğu için her gün tatlı getiyordu, getirmese bile evde kendi yapıyordu. Bize o kadar iyi davranıyordu ki, o iyiliğinin altında mahcubiyetimizden eziliyorduk.

Artık annem olmadığı zamanlarda Hasan’ la rahatça konuşabiliyordum. İkimizde çok mutluyduk ama her iki tarafında ailesine istemiyordu. Biz konuşmadığımız sıralarda, hasan’ ın annesi ameliyat olmuş ve o zaman şunu söylemiş

“Ben ameliyattan sağ çıkamazda ölürsem, o kızla evlenirsen sana hakkımı helal etmem.”

Bu cümle bana annemin söylediklerinden bile daha ağır gelmişti.Hayatında beni bir kere bile görmemiş birinin, bana bu kadar önyargılı olmasını anlam verememiştim. Onlarda muhafazakar bir ailedi idi, bizde öyle bir aile idik. Beni sevmeyeceği ya da, benden hoşnut olmayacağı bir durumda, huyumda yoktu. Bu durumlar bizim konuşmamıza engel olmaya yetmemişti.

 

Yazan ( Feraye) ağzından;

Annem Hasan abiyi öğrendikten sonra evdeki soğuk hava dalgası hiç eksilmedi.Ablamın kursu tatil olmuştu fakat evdeki mesaisi devam ediyordu. Ablama çok üzülüyordum ve elimden geldiğince ona destek olmak için çaba gösteriyordum. Yaşım küçük fakat yaşımdan daha olgun davranışlar sergiliyordun. Açıkçası o bilmiş , şımarık kızlar gibi olan olgunluk değil, yerinde ne yapmam gerektiğini bilen bir olgunluk. Neredeyse istisnasız her gün serap halalara gitmeye başladık. Bize hep güzel yemekler yapıyordu, ama niye bilmiyorum, o evde yemek yemek istemiyordum, midem almıyordu. Herkes serap halayı seviyordu ama onda benim içime asla sinmeyen bir şeyler vardı. Mesela erkeklerle fazla samimi, bu durum beni aşırı rahatsız ediyordu. Tabi beni ilgilendiren bir durum yoktu, babamın yeğeni ama babama bile fazla aşırıya kaçacak derecede samimiyeti vardı. Ben babamı kıskanan bir kız olarak,küçücük yaşımda serap’ ı parçalamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Bu kadında bir şeyler var, seziyordum.Her seferinde anneme dile getiyordum ama biliyordum ki, içten içe anneminde onada karşı bir güvensizliği, içine sinmeyen bir şeyler vardı. Bir gün evde otururken serap halayla ilgili bir konu açıldı. Annem, babama dönüp; “ biz kavga ettiğimizde, Serap’ ın tepkisi ne oldu” dedi. Babam ne olduğunu anlamaz gözlerle anneme bakıp, “ gitme dayı, burda kal, senin burda evin var. Kimseye boyun eğmek zorunda değilsin.” Tarzı şeyler söyledi dedi. Annem serap’ ı dost bildiği için babamın söylediklerinin aksini söylediğini düşünüyordu. Bu yüzden babamın söyledikleri karşısında şaşakalmıştı. Hâlâ iyi niyetini koruyor, “sen gelince daha fazla kavga etmeyelim diye söylemiştir,” diyordu. Dönüp anneme “ kendine gel bir insan iyi niyetinden bunu söyler mi, bunu anca bir ahmak böyle düşünür “ dememek için kendimi zor tutuyordum. Ablamın gözünü ayrı açmaya çalışıyordum, annemin babamın gözünü ayrı açmaya çalışıyordum. Üstelik gördüğüm gerçekleri anlatınca da “sen karışma daha küçüksün ” azarını yiyordum. Bazende annem“Sen kötü kalplisin” diyordu. Aksine Allah kalbimin temizliğinden bana her şeyi hissettiriyordu bence. Bu konu böyle kapandı gitti biz hâlâ serap halalara gitmeye devam ediyorduk. İçimden gitmek gelmiyor, orada daralıyor bunalıyordum, ruhum o evi kabul etmiyordu. Ayrıca engelli bir kuzenimiz vardı, serap’ ın kardeşi Ersin. Yürüyemiyordu, anca birinin yardımıyla tutunarak zor bir şekilde yürüyordu, gözleride bozuk görmüyordu. Telefon kullanıyordu ama tüm talimatları sesli şekilde, telefon söylüyordu, bir keresinde okuldan sonra oraya gitmek zorunda kaldım annem tuhafiyede çalışıyordu, anneannemler evde olmadığı için bir kaç ay oraya gitmem gerekiyordu. Ersin abi beni yanına çağırdı, yaşça da oldukça büyük, benden yirmiş yaş kadar büyüktür. Telefonla ilgili bir konu hakkında, benden yardım almak için beni yanına çağırdı. Yanına oturdum mesajlara baksana, mesaj gelmiş mi dedi, ben telefona bakarken bacağıma dokunmaya başladı. O an, olduğum yerde bir kaç saniye durdum, sonra hemen kalktım mesajı okuyup içeri kaçtım. O sıralar asla oraya gitmek istemedim. Anneme defalarca kez, okuldan sonra “oraya gitmek istemiyorum, anneannemlere gideyim” dedim. Annemde bana, “anneannende kimse yok tek başına evde duramazsın” diyordu. Bana hiç bir zaman neden gitmek istemiyorsun diye sormadı, halbuki onu yaşayana kadar hiç bir zaman, gitmek istemiyorum dememiştim. Annem hiç kendi kendine “ bu kız,her zaman gitmek istiyordu, şimdi ne oldu da gitmek istemiyor” diye sormamış kendi kendine.

Gitmek mecburiyetinde kaldığım zamanlar asla onun yanına gitmedim, tek başıma onun olduğu odaya dahi girmedim. Bir daha böyle bir girişimde bulunma imkanı da olmadı. Gitmek istememin bir nedenide bu olayın yaşanmış olmasıydı. Ben bu yaşanmışlığımı kimseye anlatmadım. Halbuki daha çocuğum, gidip anneme veyahut babama anlatsaydım, belkide bir daha oraya beni tek başıma göndermeyeceklerdi. Evde Ersin abiyle tek değildik; yatalak halam, Serpil halanın kızı Ahsen, annemin anneannesi mercan nene vardı. Ama en azından annem veya babam olmadan gitmezdim.

(Kızlarım, eğer böyle bir olay, ya da daha büyükleriyle karşılaştıysanız, sessiz kalmayın, içinize atıp kendi kendinize koca çığlıklarla bağırmak yerine, dışarıya haykırın. Haykırın ki, bir daha yapamasınlar, haykırın ki, başka kızlarda daha büyük acı yaşamasınlar. Haykırın ! bu sizin suçunuz değil. Haykırın ki, buna cesaret edemesinler. Haykırın ki; “KADINLARINDA SESİNİN OLDUĞUNU BİLSİNLER.!”)

 

LÜTFEN ÇOCUKLARINIZA DİKKAT EDİN EĞER BİR YERE GİTMEK İSTEMİYORLARSA NEDENİNİ ARAŞTIRIN GÖZ ARDI ETMEYİN VE ÇOCUKLARINIZ BÖYLE BİR ŞEYLE KARŞILAŞIRSA BUNU SİZE AÇIK AÇIK SÖYLEMESİ GEREKTİĞİNİ ,HERHANGİ KÖTÜ BİR DURUMDA BAĞIRMASINI ÖĞRETİN VE BUNUN KARŞI TARAFIN YAPMIŞ OLDUĞU AŞAĞILIK BİR HARAKET OLDUĞUNU BUNDAN MÜTEVELLİT KENDİNİ SUÇLU BULMAMASI GEREKTİĞİNİ ÖĞRETİN..

Loading...
0%