Yeni Üyelik
14.
Bölüm

BÜYÜNÜN ETKİSİ

@gul_turbas

Ablam kaçmadan önce anneme; beni Hasan’a vermezsen kaçacağım demişti. Bu söz üzerine ablamın kararlı olduğunu gören annem; “tamam gelsinler istesinler” dedi. Okullar açılalı uzun zaman olmuştu , ben altıncı sınıfa gidiyordum, kardeşimde bir sene geç başladığı için birinci sınıfa gidiyordu, ablam bu sene anaokulunda dini eğitim veriyordu. Sabah sekizde işe gidiyor, akşam altıda işten çıkıyordu. Evle, anaokulun arası otuz beş dakikaydı, durumumuz o kadar yoktu ki, ablam otobüse binemiyor, para gitmesin diye her gün o yolu yürüyordu. Anaokulunun sahibi, ablamın ihtiyacının olduğunu fark ettiği için fazla yükleniyor, mobbing uyguluyordu ama ablam her şeye rağmen sabrediyordu. Hasan abiler tanışmaya bize geldiler, sonrasında bizde onlara gittik. Biz onlara giderken, anneannem dedem, üç kuzenim ve bizim aile vardı. Arabaya sığamayınca, kuzenler olarak bagaja bindik, ablamında bagaja geldiğini gören dedem “şennurda mı gelicek” dedi. Hepimiz gülmeye başladık, dede ablam için tanışmaya gidiyoruz ya, dedik. Böyle komik bir anı olarak kaldı. Şuanlık yolunda gitmeyen bir şey yoktu, fakat hepimiz her an bir şey olucak diye, diken üstündeydik. Hasan abinin annesi ablamı istemiyordu ama oğlu istediği için, kabullenmekten başka bir çaresi yoktu. Hasan abiler bir hafta sonra ablamı istemeye geleceklerdi. Annem, ablam işten geldikten sonra bütün evi baştan aşağı temizletti. Camlar, koltuklar, kapılar, halılar, her şeyi en ince ayrıntısına kadar halletti. Ablama yardım etmedi, tek başına yapıyordu, o sırada ablam kara kara sözde ne giyeceğini düşünüyordu. Çok acı ki, ablama en özel gününde kıyafet bile alamamıştık. Arzu abla kilolu olduğu için onun giysileride ablama olmuyordu. Arzu ablanın arkadaşı, Kübra ablanın kıyafetini alıp giymişti. Çok üzüldüm, tabi ablamda çok üzüldü ama elimizden bir şey gelmiyordu. O kadar anneannem ve dedem vardı, bir torunlarına kıyafet alamadılar daha doğrusu alamadılar değil, almadılar, ablamın üzüntüsü onların umrunda bile değildi. Söz günü geldi çattı, Hasan abinin yüzüğünü daha alamamıştık, ablam anneme yüzük almadık diye söylüyordu ama annemin hiç umrunda değildi. Ablamın ısrarı ve babamında söylemi üstüne, ablamın çalıştığı para Hasan abiye yüzük aldılar, çünkü başka paramız yoktu.Dört senenin ardından beklediğimiz gün gelip çatmıştı ve ablamla Hasan abi söz yüzüklerini taktılar. Sonunda günükavgasız bir şekilde bitirmiştik, biz Hasan abilere gittiğimizde annem, hiç bir işimizin rast gitmediğinden bahsetti. Hasan abinin annesi Nurcan teyzede, “ bu kadar yolunda gitmemezlik normal değil, hocalık bir durum olabilir” dedi. Akşamına ablam ve annem, babamı odaya alıp okudular. Babam “okumayın” dedi, sert bir şekilde. Annemler okumaya devam edince “size okumayın diyorum” dedi. Büyük ihtimalle babam dalga geçiyordu, okuma devam edince babamın gözlerinden sinirlendiği belli oluyordu. Ve anneme dönüp, “ ben içinden çıkacağım ama kanser yapıp çıkacağım” dedi. Biz hepimiz şok olmuş birbirimize bakıyorduk. Annem korkup okumayı bıraktı. Bir kaç dakika sonra babamın bakışları normale döndü ve söylediği cümleyi annem babama sordu. Babam “ ben öyle bir şey söylemedim” dedi. Biz, bizimle dalga geçiyor diye, güldük. Babam ben gerçekten öyle bir şey söylemedim diyince, bizim gülmeler yerini korkuya bıraktı. Bu olanlar üzerine annem hemen arkadaşını aramış ve arkadaşının tanıdığı bir hocayı bulmuştu.Ertesi gün gitmek için hazırlandılar, yola çıktılar, çok geçmeden geri döndüler. Ne olduğunu soruncada, annem arabanının bozulduğunu söyledi. Babamın arabayı göstermek için oto saniyeye gitmişti, çok geçmeden babam döndü ve arabanın hiç bir arızasının olmadığını söyledi,çok garibime gitti ama bir şey demedim, tabi annemlerde hocaya gidemediler. Ertesi gün yine “hocaya gideceğiz”diye konuştular, hazırlandılar. Babam kardeşimi okula bırakıp gelecekti, babamların ardından bir kaç dakika sonra annemin telefonu çaldı. “Naz merdivenden düştü, başı yarıldı, biz hastaneye gidiyoruz.” Hemen annemle kalkıp hastaneye gittik, şükür ki, durumu iyiydi ama bir kaç saat müşade altında kalması gerekiyordu. Artık bu üst üste gelen durumların normal olmadığını fark edince, annem hocayı aradı, durumları anlattı. Hocada buraya gelmenize engel oluyorlar, yarın gelirken kendi aranızda bile konuşmayın dedi.O gün hiç kimse bir şey konuşmadı. Bir kaç saat sonra doktorun yanına gittik ve korkulacak bir şey olmadığını tahlillerin temiz çıktığını eve gidebileceğimizi söylediler, bizde eve geçtik. Vakit geç olduğu için hemen uyumak üzere yataklarımıza geçtik. Ertesi gün oldu, kimse ağzını açmıyor. En sonunda annem ve babam gitti, aradan bir kaç saat geçince geldiler. Neler olduğunu sorduk, hocanın dediklerini anlattılar. Kısa ve öz olarak anneme ve babama büyü yapılmış, onların üstünden hepimize etki ediyormuş . Ama annemin garibine giden bir konuşma yaşanmış. Hoca demiş ki; kız kardeş kardeş var mı?

Annemde; üç tane görümcem var, demiş.

Hoca; hayır senin kız kardeşin var mı, diye bastıra bastıra sormuş. Annem “ evet “ diyince. Hoca başka bir şey söylememiş.

Tedavi olmamız için okuma vermiş, annem düzenli olarak onu okuyacak. Artık bu saatten sonra neler olacağını merak ediyoruz. Annemin anlattıkları benim kafamı oldukça karıştırmıştı. Hoca neden özellikle anneme “kız kardeşin var mı?” sorusunu yöneltmişti ki? Bu konuyu irdelersem annemin bana kızacağını bildiğim için, kendi içimdede üstüne çizgi çizdim. Bir kaç ay işler yolunda gider gibi oldu ama yine pek bir değişiklik olmadı. Artık bu yaşananlar hepimizi yıpratıyordu. Bu sıralar da okula gitmeye pek hevesim yok, ders işleyesim yok. Bir kaç zamandır okuldan arkadaşlarla okuldan kaçıyor, çıkış vaktine kadar, dışarıda oturuyorduk. Hatta bugün çok garip bir olay yaşadım. Okuldan kaçtık, ne cesaret ki, bizim evin önünden geçiyoruz. Bir arabanın yanından geçtim, ve arkadaşım beni dürttü, arabanın diğer tarafından abin geçti diye, ben hiç fark etmemiştim. Şükür ki, beni görmemişti, görseydi, neler olurdu düşünemiyorum. Abim çok katı ve sert biriydi aynı dedem gibi, sen kız çocuğusun tezini yaşatıyordu."Erkeklere mübah olan her şey kız çocuklarına yasaktı." Okuldan gelmiş gibi yaparak eve gittim herkesin suratı asıktı, annem ağlamış gibi gözleri kızarıktı. “ ne oldu?diye sordum. “ yok bir şey” diyerek geçiştirdi ama bir şey olduğu açıkça belliydi. Annem ağlıyor babam annemi teselli eder gibi davranışlar sergiliyordu. Söylemesi ayıptır, babam bir kaç zamandır, istemsiz geğiriyor ve çok kötü bir koku çıkıyordu. Kardeşim de, baba doktora git diye ısrar edince doktora gitmişti.

 

 

Loading...
0%