@gul_turbas
|
Abimin gitmesinin ardından annem beni olduğum yerden çıkarıp, odaya geçmemi söyledi, yanıma gelip, baban hasta bu olanları ona söyleyip onu üzmeyeceğiz dedi. Yüzüm kanlar içindeydi, yanağımda büyük bir yara oluşmuştu. Babana okulda kızlarla kavga ettiğini söyleyeceğim, önemsiz bir şey diyeceğim sende öyle söyle dedi. Bende “ tamam “ dercesine kafamı salladım. Bir kaç saat sonra kapı çaldı, babam gelmişti, ben yanına gitmeyince “benim anam nerde” diye bağırdı, babam bana; anacım diye hitap ederdi, çünkü beni babaanneme çok benzetirdi, babam seslenince yanına gittim, beni görmeseyle “ kızım sana ne oldu, iyi misin?”Dedi. Bende annemin söylediklerini söyledim. Babam inandı ve bana sıkıca sarılıp “ben yanındayım”,dedi. Ertesi gün annem yanıma geldi ve yaz kuran kursuna gideceğimi söyledi. İnanır mısınız, bunu duyduğuma sevindim ve mutlu oldum, çünkü evde sürekli stres altında kalacaktım, her an annem gelip bir şey diyecek mi psikolojisinde yaşayacaktım. Annemin söylemi üstüne kalkıp kıyafetlerimi hazırladım, valizlerimi tamamladıktan sonra kursa gittik. Kursta kaldığım süre boyunca yaşadıklarımı size kısaca özetleyeyim; İlk gittiğimde hocalar olmak üzere herkes çok güzel ilgilendi, içeriye ilk girdiğimde ortamın enerjisi muhteşemdi. Bir ay, burada kalacaktım, kuzenimin Serra’ da kursa geliyordu. Serra’ nın anneside okuldan kaçtığımızı öğrendi fakat okula devam edecekti, sadece yazın gelecekti. Kursta toplamda yirmi kişiydik, hepimiz yatılı kalıyorduk. Kuran dersi işleniyordu, hadisler yapıyorduk, akşamları oyun oynuyorduk, çok eğlenceli geçiyordu. Kursta Beyda adında biriyle tanıştım, aşırı derece anlaştığım kafa dengim olan bir insandı, kursta en eğlendiğim insanlardan biri, hatta ilki oldu. Bir ayın sonunda, gösteri yapıldı ve herkesle vedalaşıp ayrıldık, Beyda’yla vedalaşmak benim için zor oldu, gözlerimiz dolu dolu sarılıp, ailelerimizin yanına geçtik. Eve gitmiş olmanın verdiği hüzün vardı içimde, hüzünde denmez aslında tedirginlikti tam bu hissin adı. Her an diken üstünde oluyordum, annem gelip bir şey söyleyecek diye gamlı bir şekilde yaşıyordum. Eve geçtiğimde annem bana düşmanına bakar gibi bakıyordu, ev işlerini ablam ve bana yaptırıyordu. Ablamın düğününe az bir süre kalmıştı, akşama Hasan abi ailesiyle bize gelecek, son hazırlıkla ilgili konuşulacaktı. Misafir geleceği için annem yine dayımın dükkanından malzemeleri almıştı ve defterine yazmıştı. Başka sorunları anlatıyorum ama maddi sıktıntımız hâlâ devam ediyordu. Biz hazırlıkları yaptık, kapı çaldı ve Hasan abiler gelmişti, ablama bir kutu verdi, bizde mutfağa geçip baktık, hediye paketinde bir kutu vardı, büyük ihtimalle parfüm almıştı. Ablam hediye paketini çıkarır çıkmaz, ben bir çığlık koparttım, içerden ne oldu sesleri geliyordu, “ elimi yaktım” diye seslendim. Gördüğüm hediye karşısında şoka girmiştim, Hasan abi ablama hediye olarak son model dokunmatik telefon almıştı, dokunmatik diyorum çünkü o zamanlar dokunmatik telefon çok az kişide vardı ve birde son modelini almıştı. Kopan çığlığımın nedeni buydu, içeridekilerde beni görgüsüz sanmasın diye, elim yandı dedim. O çığlığı attığına göre görgüsüzsün demek ki diyebilirsiniz ama ben ablam için mutlu olduğumdan ötürü o çığlığı attım, yoksa yükseklerde gözü olan insanlar olmadık hiç, ki; yaşadığımız şartları biliyorsunuz. Misafirlerimizi ağırladık, akşama doğru eve gitmek için kalktılar. Heyecanla ablamın telefonunu göstermek için babamın yanına gittik, annemle beraber oturuyorlardı. Annem telefonu görünce ablama dönüp; “bu telefonu kullanamazsın geri vereceksin,” dedi. Hepimiz çok şaşırdık, ablama döndüm niye böyle diyor, der gibi baktım, ablam cılız çıkan sesiyle “neden anne” dedi. “Vereceksin işte, niye son model telefon elinde, başına bir iş getirirsin. “ Ablamda bu söylemi üstüne, sesi oldukça kısık bir sesle “ ama anne, zaten bir kaç hafta sonra düğünümüz var” dedi. O sırada abim içeri girdi,annem sert bakışlarıyla “dediğimi yap”diyorum diyerek sesini oldukça yükseltti. Abim ne olduğunu sordu, babam olayı anlattı. Annemin söylemleri üzerine ablam morali bozuk bir şekilde kalkıp odaya geçti, bende peşinden gittim. İçeriden abimin sesi geliyordu; anne telefon kullanmasına izin vermiyorsun, ama yüzük takmasına izin veriyorsun, o yüzükte Hasan abilere ait, o zaman onuda takmasın” dedi. Annem “ sen karışma “ diye abimede sesini yükseltince, abim odaya geldi ve ablama dönüp “ bence kullanmanda herhangi bir sorun yok, sen anneme bakma” dedi. Tabi ablam korkusundan telefonu çekmeceye kaldırdı. Biz ablamla otururken babam içeri girdi, ablamın çok mutsuz olduğunu görünce “ telefonu kullan kızım, annene gösterme, görürde bir şey derse ben yine konuşurum” dedi. Ablam heyecanla kalkıp telefonu aldı, ve hattını taktı. Ablamda eniştemin ilk aldığı dokunmatik telefon vardı, tabi ablamın gizli kullandığını hiç söylemedik, eniştem yeni almış gibi davrandık, onu kullanmasına da annem ilkte izin vermemişti ama babam yine ikna etmişti. Ablam adına çok mutlu olmuştum, çünkü ablamın yaşıtları kendine çeyiz dizerken ablam çalıştığı bütün parayı anneme veriyordu, ablamın yaşıtları gezerken, ablam ev işleri yapıyordu, ve ablam gerçekten çok saf bir insandı. Belkide ablamın yerinde başkası olsa ben evleneceğim kendime de çeyiz dizmem gerekiyor diyip parayı ailesine vermezdi. Mesela abimde çalışıyor ama parayı eve vermiyor, kendi ihtiyaçlarına harcıyordu.
( Hayatta hiç bir şey için kendinizi harap etmeyin, olmuyor diye hiç bir şeye isyan etmeyin, bazen bazı şeylerin olmaması, olmasından daha hayırlı olabiliyor. Her nasip vaktine esirdir. Sizin olan, zamanı gelince sizi bulur.)
|
0% |