Yeni Üyelik
13.
Bölüm

KAÇIŞ

@gul_turbas

Yaz gelip okul tatil olduktan sonra, genelde ailecek gitmeye başladık. Hiç bir zaman tek gitmedim, annem ve babam olmasa bile yanımda ablam vardı. Bizim oraya gitmelerimiz sıklaştıkça benim Serap halaya irite olmalarım arttı. Sanki annemleri kıskanıyor gibi hissediyordum biz nereye gitsek oraya geliyordu. Okul bitiminde yıl sonu, kardeşi nur' unda gösterisi vardı. Biz ailecek gidip kimseyi çağırmamıştık ama Serpil hala gösterinin olduğunu bildiği için annemi arayıp “bizde geleceğiz” dedi. Annem bi anda afalladı, yüz ifadesinden bunu çok net anladım. Annem okulda olacağını söyleyerek telefonu kapattı. Tabi annem, teklif sunmadan böyle bir şey yapmasına şaşırdı ama bir şey demedi. Biz nereye gidersek, onunda kendini sokuşturması artmıştı, zaten ona kalbim ısınmıyordu. Bu durum canımı sıkmaya başlamıştı ama büyüklerim ses çıkartmadan ben bir şey diyemezdim. Biz gösteri salonuna gittik, gösterinin başlamasına az bir süre kala babamın telefonu çaldı. Arayan; Serap yeğenim “Alo “ diyerek telefonu açtım. “Nerdesiniz biz birazdan çıkacağız” dedi. Ben “biz geldik”deyince, “bizi neden beklemediniz”dedi. Bende; “gösteri benim kardeşimin ya, erken geldik” dedim. Tam telefonu kapatırken de, “bir şeyden de eksik kalın “dedim. Aslında duyacağını tahmin etmemiştim, ama duymuş. Ben kapattıktan sonra mesaj atıp, “bir şeyden eksik kalıp gelmeyeceğiz” yazdı. Bütün gösteri boyunca anneme bunu nasıl söyleyeceğimi düşündüm, bana çok kızacaktı. Gösteri bitti, ama stresten bende bittim. Eve geçince, annem; “neden gelmediler bir arayayım” dedi. Benim stresli bakışlarımdan anlamış olmalı ki, bana dönüp; “sen bir şey dedin dimi” dedi. “Anne” dedim korkuyla, kalbim hızlı hızlı çarpıyordu , stresten parmaklarımı kıtlatmaya başladım. “Söyle, ne dedin”dedi. Bende olanları anlattım. Söylediklerimin karşılığında annem, “iyi söylemişsin, boşver” dedi. Annemin söylemi beni çok şaşırtmıştı. Belli ki, annemde yavaş yavaş bir şeyleri anlıyordu.Benim söylemlerim serap’ ın bize küsmesine, veya bizim onların evine gitmemize mani olmamıştı. Hâlâ bizi çağırmaya devam ediyordu. Bana göre insanın bir gururu olmalıydı, bu kadının her şeyi böyle alttan alması beni işkillendiriyordu. Bir gün biz Serap halalardayken babam geldi, suratı asık, morali oldukça bozuk, arabayla kaza yapmış, masraf çıkmış. Durumumuz zaten belli, borçlarımızı ödüyoruz, birde böyle ek masraflar bizi daha zora sokuyordu. O gece eve geçtik, ailecek hep birlikte otururken ablam "anne" diye söze girdi

Ablam Şennur ağzından;

Babam bugün kaza yaptığını söylediğinde bir şey fark ettin mi? Hepimiz çok üzgünken bir kişi hiç üzülmemişti. Annem; “nasıl yani?” Dedi. Bugün babam geldiğinde kaza yaptığını söylediğinde hepimizin morali bozuldu ama Serap otuz iki diş gülerek “ çok masraf var mı dayı” dedi. Hiç birinizin ilgilisini çekmedi mi?

Annem ve babam; “ hiç dikkat etmedik” dediler.

 

Yazan(feraye ) ağzından;

Normal şartlarda annemin ablama kızıp, öyle bir şey yok demesi gerekirdi. Belli ki, annemde bir şeyleri fark etmeye başlamıştı. Bu farkındalık beni mutlu etti. En azından onun kötü bir insan olduğunu artık sadece ben görmüyordum. Açıkça şunu söylemeliyim ki; ablam normalde çok saf ve iyi niyetli bir insandır, şu olayı fark etmiş olması beni onurlandırdı. Serap Artık eşinin yanına, kendi evine gitmeyi bırakmış, çocuklarını burada okula yazdırmıştı. Bu serap o kadar değişik bir kadındı ki, annesi yatalak olduğu için İstanbul’ a, annesine bakmaya gelmişti, ama annesi dışında her şeyle ilgileniyordu. Daha önce bahsetmiştim babasının tatlıcı dükkanı vardı, sürekli orada erkeklerle konuşuyor, gülüşüyordu. Küçücük yaşımda bu durum beni bile rahatsız ediyordu. Eşi görse eminim ki, bu durum hiç hoşuna gitmezdi. Babama olan samimiyetinden anneminde rahatsız olduğu bariz belliydi ki; bir gün otururken annem dedi ki; “Allah tan senin dayın, yoksa sen bizi ayırmak için elinden gelen her şeyi yapardın.” Bunun üzerine sadece imalı bir şekilde güldü. Gülüşü bile batıyordu. Bizim işler yolunda gitmemeye and içmişcesine düzelmiyordu. Serap hala yeniden kurşun dökelim dedi. Kurşunu döktü, çıkan şekle bakarak,”etrafınız yılanlarla çevrili” diyerek tekrardan diğer halamları ima etti. Annem hiç kimseye kötü bir şey kondurmuyordu ama artık üzerimizde bir şeyler olduğunun idrakına varmıştı. Ama şuan elinden gelen bir şey yoktu. Bu durumların ardından, ablam için daha zorlu günler başlamıştı. Annem ablamı iyice sıkmaya başlamış, psikolojik şiddete maruz bırakmıştı. Ablam Serap halanın telefonundan konuşmaya devam ediyordu. Buluşmak kolay olmadığından ilk buluşmayı bizim evin orda yapmaya karar verdiler,Hasan abi köprünün bir ucundaydı, Üsküdar’ da yaşıyordu, bizde Bağcılarda. İlk kez ablamı görmeye gelecekti. Annem serap’ ın annesi, yani yatalak olan halamın yanına hastaneye gitmişti. Akşamdan saati ve yeri ayarlamışlardı, ablamın telefonu olmadığı için Hasan abi gelince ıslık çalacaktı. Sabah olduğunda annem gitti ve ablam eşyalarını ütülemeye başlamıştı aşırı heyecanlıydı. Dışarıdan ıslık sesi gelince, ablam hazırlandığı için beni aşağı yolladı ve “ablam hazırlanıyor sen parka geç ” dememi söyledi . Merdivenlerden indim, tam kapının oradaydım. Hasan abinin arkası dönüktü. Uzun boylu, zayıf biriydi, arkadan baya yakışıklı birine benziyordu ki, önüne dönünce “ ablam gelicek,sen karışıdaki parka geç “ diyip yukarı fırladım. Çok şaşırmıştım, arkadan görünce çok yakışıklı sanmıştım. Yukarı çıktığımda istemsiz “abla,abla. “ dedim. Ablam yanıma gelip “ne oldu çok mu çirkin, söylesene “dedi. “Yok yok iyi “ dedim sadece. Bir kaç dakika sonra zil çaldı, ikimizde oldukça panikledik, o panik haliyle apartmanın kapısına doğru inip köşeden baktım, annem gelmişti. Hiç çaktırmadan yukarı çıkıp, otomatiğe bastım. Annem geldiğinde sinirli bir şekilde“nereye gidiyorsunuz” dedi. Bende sakince “parka gidiyoruz anne, Naz ve ben gitmek istedik ” dedim. Ablam o kadar belli ediyordu ki, eli ayağı titriyordu. Annem “tamam çıkın, ben camdan size bakarım dedi.” Biz parka geçtiğimizde Hasan abi parkta oturuyordu, bizde biraz mesafe koyarak, sanki hiç tanımıyormuşuz gibi yanına oturduk ve “annem camdan bize bakıyor” dedik. Ablam korktuğu için ısrarla” burda durma git” dedi ve Hasan abi gitti. Onca yoldan sadece beş dakika ablamı görmek için gelmiş oldu. Bizde parkta biraz oturduktan sonda eve geçtik.

Ablamların ilk buluşmalarının ardından bir kaç ay geçmişti. Ablam yine serap halanın telefonundan eniştemle konuşup buluşma ayarladı. Bu sefer annemde arkadaşımın evine gideceğim diye izin alacaktı. Ve şu şekilde yaptı, Hasan abiyi annemin telefonuna Sürrayya diye kaydetti, Hasan abi anneme mesaj attı, yani annemin sandığı kişi Süreyya.

Süreyya 1 yeni mesaj;

“Şennur selamun aleyküm, kızlar yarın bizde toplanıyor, herkes gelecek senide beklerim.”Annem ilkte yok, hayır desede, ablam anne herkes gidecekmiş diyerek ikna etti. Çok zor oldu ama sonunda ikna etmişti, annem ablama güvenmediğinden benide ablamla yolladı. Sanki ben bilsem anneme söyleyecekmişim gibi, ki; biliyorum ama iyi sır tutarım. Sabah oldu biz hazırlandık çıkacakken babam nereye gidiyorsunuz ben bırakayım dedi, bizde buluşma yerine yakın bir yer söyledik, dediğimiz yere yaklaşınca, bir binayı gösterip burası diyerek arabadan indik. Babam binaya girmemizi bekliyordu, gösterdiğimiz binadan herhangi bir zile basıp,içeri doğru girdik. Kapıyı hafif aralayıp baktığımda, babam hâlâ oradaydı. Bu hareket babamın yapacağı bir şey değildi, kesin biri bizim buluşacağımızı söylemişti. Ben bunu Serap’ ın söylediğine o kadar emindim ki. Ablama söylediğimde, benimle aynı fikirde olduğunu beyan etti. Sonunda birileri Serap’ ın kötü bir insan olduğunu anladı, nihayet gerçekleri görebildiler. Yaklaşık on beş dakika bekledikten sonra babam gitti, etrafa iyice bakındıktan sonra çıktık. Ablam ve Hasan abinin anlaştığı yere doğru ilerledik. Gittiğimizde Hasan abi cafenin kapısında bekliyordu. Ablamı görünce “Sonunda” dedi sıkıca sarılarak. Bu buluşma neredeyse ilk buluşma gibiydi. Merak etmeyin ben hiç onları rahatsız etmedim, Hasan abinin telefonunu aldım ve hiç dönüp onlara bakmadım. Bedenim oradaydı, fakat ruhum içimden çekilmişti. Küçük bir kız çocuğu iken bile empati yeteneğim oldukça kuvvetliymiş onları rahatsız etmemek için, artı bir çaba sarfediyordum. Bir kaç dakika sonra Hüseyin abi cebinden bir telefon daha çıkarttı, ablama uzatarak “hangisini istersin” dedi. Telefonların biri; siyah tuşlu, diğeri; daha yeni çıkmış olanlardan dokunmatik, beyaz renk. Ablam oldukça şaşırmıştı, “ben telefonu saklayamam ki,” dedi. Bende; “abla al saklarsın, en azından kimseye muhtaç olmazsın,” dedim. Ablam tamam dedi ve siyah olan telefonu alacaktı ki, “ abla onu saklaması zor olur, yazarken tuş sesleri duyulur, sen beyazı al” dedim. Ah benim gönlü zengin ama saftirik ablam, mis gibi telefon varken, gidip diğerini alacaktı. Neyse ki, benim ısrarlarım üzerine beyaz telefonu aldı. Hasan abi, birde yeni hat almış, onuda telefona taktılar. Bir kaç saatin ardından, anneannemlere gitmek için yola koyulduk. Annem gelmemiştir inşallah diyerek dua ediyorduk, otobüsten inip anneannemlere doğru yürüdük. Zile bastığımızda, kapıyı kuzenimiz Süreyya açtı. Sadece anneannem ve kuzenim evdelermiş, annemin olmaması ablamı daha da mutlu etmişti, anneannemin telefonunu alıp anneme geldiğimizi haber verdi. Babam ile annem akrabamızın yanına gitmişler ordan eve geçeceklermiş, isterseniz siz orada kalın demiş, ablam seve seve kabul etmiş. O günün heyecanı beni bile mutlu etmişti. Biz anneannemden hiç bir şey gizlemiyorduk, telefonu gösterdik, biraz kızdı ama anneminde ablamı ne kadar bunalttığını görebiliyordu.O gece ablam korkmadan özgürce telefonla konuştu..

Ablam kaç aydır gizli telefon kullanıyordu ve annemin ruhu duymuyordu. İşler gittikçe sarpa sarıyordu hüseyin abi istemeye gelmek için uğraşıyordu ama annem asla kabul etmiyordu. Ablamı bakkala bile gidemez hale geldi, hapishaneden beter bir hayat yaşıyordu. Tek gayesi evi toplamak ve temiz tutmak olmuştu. Bu esaretin, bir özgürlüğü olacaktı elbet. Hasan abi, yine ablamla buluşmak için gelmişti annem bizim evimizdeydi. Bizde yengemlerde, yani Arzu ablalarda kalmıştık. O gün dışarı çıkmak için ablam ve arzu abla anlaşmıştı ikiside pazara diye çıkacaklar ve buluşmaya gideceklerdi. Fakat yengem o gün ablam orada diye “ Şennur sen güzel temizlik yapıyorsun, bana yardım et” diyerek, dışarı çıkmalarına izin vermeyip temizlik yaptırmıştı. Hasan abi, onca yoldan gelmişti. O gün o kadar çok yağmur yağıyordu ki, Hasan abi sırılsıklam olmuştu, karşı binanın önünde bekliyordu. Artık yağmur o kadar bastırmıştı ki, gidip camide beklemek zorunda kaldı. O gün ablam çıkamadı hasan abi geldiği gibi gitmek zorunda kaldı. Ablam çok üzüldü, çok ağladı ama çıkmadılar, o kadar detaylı temizlik yaptılar ki, halıları kaldırdılar, bütün evi baştan aşağı temizlediler. Bu buluşmada böylece, gerçekleşememiş oldu. Yengemin sanki kendi kızları yokmuş gibi, ablama iş yaptırmasıda oldukça manidar değil mi ?

Ne yazık ki, ablam bir türlü Hasan abiyle buluşamıyordu. En son temizlik yüzünden çıkamamışlardı. Aradan dört ay geçti, ablamın yine dışarı çıkma gibi bir şansı yoktu, bir buluşma daha ayarlandı, bu sefer anneannemelerin apartmanında buluşacaklardı. Annemler bizim evde, bizde ablamla birlikte anneannemlerle kaldık, tabi arzu abla ve iki kardeşi, Süreyya ve meliha da vardı. Anneanneme yakalanmadan ablamı apartmana yollayıp, yokluğunu hissettirmemiz lazımdı, ama anneannem o kadar akıllı bir kadın ki, biz ablamı yolladıktan sonra anlamaması için kılı kırk yardık, fakat anladı ve kapıyı açıp ablama seslendi. Hepimiz yandık, şimdi herkes öğrenecek diye çok korkuyorduk. Öyle stresliydik ki hepimiz, anneannem ablamı çağırdıktan sonra, “napıyorsun sen? “ dedi. Ablam kem küm etmeye başlayınca, “çağır o oğlanı, apartmanda buluşulur mu, bir gören olur” dedi. Hepimiz şok içinde birbirimize bakıyorduk. Ablam Hasan abiyi de alıp içeri geçti. Hep birlikte oturduk, konuştuk. Anneannem ve Hasan abi böylelikle tanışmış oldu. Bir yarım saat sonra eve gitmek üzere kalktı, o kadar zayıftı ki, anneannem arkasından bu zayıflık normal değil, bu çocuk kesin veranlı, (veremli) diyerek çok üzülmüştü. Hasan abiyide çok sevmişti. O gün hepimizi iyice tembihledi kimseye söylememiz için. Biz, anneannem bizi şikayet edecek diye korkarken, şimdi biz onu söyleriz diye korkuyor. Hayat cidden süprizlerle dolu. Ablamın artık arkasında anneannem vardı. Bu savaşı tek başına vermeyecekti, en azından bir destekçisi olmuştu. Hasan abi annesini ikna etmişti ama annem bir türlü ikna olmuyordu. Ablam artık eve gelmeyi tamamen bırakmıştı, anneannemelerde kalıyordu, oradaki günlük işleri yapıyordu, evi süpürmek silmek tarzında olan şeyler. Bir keresinde akşam vakti eve gidecektik, ablam yine anneannelerde kalmak istedi ama annem izin vermedi, zorla ablamı eve getirdi. Bir ton tartışma çıktı, aslına bakılırsa tartışma da değil annem bağırıyor, ablam sadece dinliyordu. Bu süreçte ablam o kadar zayıflamıştı ki, otuz sekiz kiloya kadar düşmüştü. Yirmi bir yaşında kız otuz sekiz kilo. Dedem bile fark etmiş olmalı ki, çok sert, hoyrat bir adam olmasına rağmen ablama dönüp dedi ki; “ kızım sen kara sevdaya mı tutuldun, neden bu kadar zayıfladın, yazıktır canına” Herkes çok şaşırmış dedeme bakakalmıştı, çünkü normalde asla böyle diyecek biri değildi. Herkes ablamın sevdasını fark ediyor, bir tek annem görmüyor ya da görmek istemiyordu. Annem vermemekte ısrarlı, ablamda evlenmekte kararlı. Artık annemin kesin vermeyeceğini fark edince, Hasan abiye kaçmak üzere eşyalarını hazırladı.

Loading...
0%