Yeni Üyelik
28.
Bölüm

SON SENE

@gul_turbas

KURSTAKİ DÖRDÜNCÜ SINIF

Son sene geldi çattı, çok zorlu geçiyordu, bu sene büyük sınava girecektik, eğer geçersek tekamüle gidecek oradan diplomamızı alıp hocalık evresine ulaşmış olacaktık. Örnek vericek olursak eğer liseden üniversiteye geçiş gibi düşünebilirsiniz. Çok tempolu bir seneydi. Herkes oldukça gergin, oldukça sinirli ve asabiydi. Artık bizlere uyku haram olmuştu, gece üç gibi kalkıyor ders çalışmaya başlıyorduk ve bir daha uyumuyorduk, tabi ben bu uyumayanlar grubuna dahil değildim, bir kaç dakika derslere bakıyordum sonra olduğum yerde uyukluyordum, bu sayede hoca kontrole gelse bile uyuduğumu fark etmiyor beni ders çalışıyor sanıyordu.

Geçmek bilmeyen günler bir şekilde geçip gidiyordu. Sınav zamanı gelip çatmıştı, ben geçemeyeceğimi düşünüp stres içindeydim, eğer sınıfı geçemez kalırsam bir sene daha fazladan kursta kalacaktım. Sınava girdim hiç ümidim yoktu, akşama sonuçlar açıklanacaktı. Sınavdan sonra anneannemlere gittim, çok strestliydim hava almak için cama çıktım, kuzenim Süreyya’ da yanımdaydı, aşağıda da akrabımızın oğlu vardı, yukarı doğru bir şeyler fırlatıyordu bende sinirlendim “yapma bak inersem kötü olur” dedim. O sırada sadık dayım gördü ve yukarı çıkıp,” girin o camdan içeri” diye bağırdı, bizde girdik. Bir anda bana bağırmaya başladı, sen camdan elin adamlarıyla mı konuşuyorsun ne kepaze bir insansın dedi. Duyduğum cümle karşısında beynim döndü, sen benimle nasıl konuşuyorsun, benden özür dile dedim. İsterse büyüğüm olsun, kim olursa olsun,benimle öyle konuşamazdı, izin vermezdim, özellikle de suçum yokken o cümleleri kurmasına müsade etmezdim. Ben karşılık verince sinirlenip dedemin yanına gitti ve dedeme anlattı. Dedemin ne kadar sert bir insan olduğunu biliyorsunuz, bilerek anlattı ki, bana kızsın. Dedem bağırmaya başladı; “sen ne diyorsun lan, akrabamız o çocuk camdan onunla konuştuysa ne olmuş, sen kıza ne karışıyorsun, yanlış bir şey yapsa camdan aşağı bağırır mı, huzur bozmaya mı geldin defol git evden.” Dedemin dedikleri karşısında hepimiz lal olmuş birbirimize baktık, biz dedem bana kızacak sanarke beni savundu. Çok sevinmiştim dedem sadık dayıma istediğini vermemişti. Biz daha şoku atlatamadan annem geldi, olanları anneme anlattık ama hiç bir şey demedi, sonrasında sadık dayıma kızmadı bile. Onun bana bunu söyleme haddini nereden bulduğu belliydi, çünkü arkamda duran bir annem yoktu. Zaten dayımı sevmiyordum iyice nefret ettim. Henüz yemeğimizi yememiştik, mutfağı gidip sofrayı hazırladım. Yemeğimizi yedik, tam mutfağı topladığım sırada annem beni çağırdı, sana telefon var dedi. Aldığımda arayan Nida ydı, sesi kötü geliyordu sınav sonuçları açıklandı dedi “ sonuç ne Nida dedim” bir kaç saniye sessiz kaldı “ Feraye ” dedi sadece. Kalbim güm güm diye atıyordu, geçemediğim aşikardı ve Nida.beni üzmemek için açıkça söylemiyordu. Sonunda şunu söyledi ve başımdan aşağı kaynar sular döküldü. “ Malesef” Sesim çıkmadı, gözlerim doldu, Nida bir kahkaha patlattı. Bir şey demedim, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Geçtin geçtin, son senemiz, diye bağırdı. Bende o anki şok etkisiyle koca bir çığlık patlattım. Bir an gerçek sandım ve kendimi çok kötü hissettim, neyseki geçmiştim. Bir hafta sonra kurs tatile girecekti bizde yıl sonu gösterisine hazırlanıyorduk, ben on beş temmuz şehitlerini yâd etmek amaçlı, otuz kuş şiirini okuyacaktım, bir kaç şiir daha verildi bana, birde yazma kabiliyetim olduğu için savaşa maruz bırakılan çocuklar için şiir yazdım.

 

Ben savaş çocuğuyum

Tankalarla, kulağıma gelen bomba sesleriyle büyüdüm.

Dünyada çocuklar oyuncaklarla oynarken

Ben silahlarla oynamak zorunda bırakıldım.

 

Siz annenizin yaptığı yemekleri beğenmezken

Ben yiyecek ekmek bulamıyordum

Sizler evlerinizde rahat uyurken

Ben bomba seslerinden korkup ağlıyordum

 

Ben savaş çocuğum

Her zaman korku içindeyim

Sevginin her şeyi halledeceğini biliyorum

Ama dünyada sevginin ne demek olduğunu bilmeyen zalimlerinde var olduğunu görüyorum

 

Ben savaş çocuğuyum

Kendi vatanım için ölmeyi göze alırım

Tanklara kafa tutar, silahtan korkmam

Ölmekten de korkmam

Çünkü eğer ölürsem şehitlik makamının ne kadar güzel olduğunu biliyorum

 

Ben savaş çocuğuyum

Üzerime sinen barut kokularıyla büyüdüm

Oysa bu yaşta üzerime sinen tek koku annemin kokusu olmalıydı

Biz burada yalnız kaldık, yetim kaldık, öksüz kaldık. Kimseniz kaldık

Yarın mahşerde ilk şikayet ettiğimiz kişiler, duyarsız insanlar olacak, çünkü onlar bizi insanlık savaşında yalnız, kimsesiz bıraktı..

Ben yazmayı ve şiir okumayı çok severim,hatta yazmak bana terapi gibi gelir, okumak ise beni kendime getirir. Geçen haftaların ardından gösteri günü geldi. Biz sadece bir ay da hazırlandık pek umudumuz yoktu ama beklemediğimizin aksin çok güzel geçti. Ben otuz kuş şiirini okuyup kafamı kaldırdığımda herkesin gözleri yaş içindeydi. O an kendimle gurur duydum, demek ki hislerim insanlara geçmişti. Program bittikten sonra herkes yanıma gelip beni tebrik etti, ne kadar güzel okuduğumdan bahsediyordu her biri, göğsüm kabarmadı da değildi.

Gösteriden sonra kızlarla vedalaştık. Koskoca üç seneyi kendi kursumuzda geçirmiştik, sıra seneye tekamüldeydi. Sıkıca sarıldık, her birimiz başardık dercesine gururla birbirimize bakıyorduk. Vedalaşmanın ardından evlere gittik. Annemin bana hediyesi telefondu zorla ve yalvararak telefon aldırmıştım, telefonun içine hatta almışlardı, annemi ikna etmek çok zordu ama ablamla birlikte ikna etmiştik. Eve vardığımda sevinçle telefonumu elime aldım ve hattı içine taktım. Mutluluğum gözlerimden okunuyordu

Loading...
0%