Yeni Üyelik
18.
Bölüm

YENİ HAYATLAR

@gul_turbas

Günler akıp gidiyordu sonunda düğün gününe gelmiştik. Sabah erkenden kalkıp kuaföre gittik, bizimle birlikte kuaföre yedi tane daha kuzenim geldi, annem hepsini almamazı söyledi. Herkesin saçı makyajı yapıldı, sonrasında ablam ve Hasan abi dış çekime gittiler, teyzem ve eşide onlarla gitti. Annem ve teyzem hâlâ konuşmuyor ama biz görüşüyorduk, aramızda oldukça iyiydi. Düğün saati yaklaştığında kimse ortada yoktu, annem çılgına dönmüştü, çekimde teyzem ve eşininde fotoğraf çektirmelerinden ötürü , onları bekleyen ablamlarda geç kalmıştı. Annem o kadar sinirlenmişti ki, ablamlar geldiğinde annem bağırmak için gidecekti ki, halamlar annemi balkona kitlediler, annemin sakinleşmesini beklediler. Sonunda hepimiz düğün salonuna geçmiştik, alacak kıyafetim olmadığından halamın kızının, kendi kınasında giydiği kıyafeti giymiştim. On iki yaşındayım ve üzerimde benden on bir yaş büyük bir kadının kıyafeti var. Yine diyorum yine diyeceğim, dedem veyahut anneannem kıyafetim olmadığını biliyorlardı ve “ gel torunum gidip bir kıyafet alalım demediler.” Maddi durumları da oldukça iyiydi. Ablam günlük hayatta Arzu’ nun eski ayakkabısını giyiyordu, anneminde ayakkabısı olmadığından terlikle düğüne gelecekti, ablam ayakkabısını benimle yolladı ki, annem terlikle gelmesin. Düğün ablam için çok stresli geçiyordu, annemin suratı asıktı, ablam evden çıkarken bile Evleneceğine min misin?”diye soruyordu. Annem o kadar gergindi ki, bu herkese yansıyordu, düğün sonu gelmişti, vedalaşma vaktiydi. Ablam ile aramıza saatler girmişti, araba ile bir saat sürüyordu, araba var ama içine mazot atacak paramız yoktu, bu yüzden ablamı sürekli göremeyecektik. Babam ablama sarılıp, o kadar çok ağladı ki, babamın gözyaşlarına, herkes gözyaşı akıttı. Hasan abinin akrabaları bile babamı görüp ağladı. Artık gitme vaktiydi, ablam gelin arabasına bindi ve ablamı yeni hayatına uğurladık.Bazı akrabalarımız düğünden sonra bize geldiler, okul ile ilgili konu açıldı, okulların açılışına bir kaç hafta kalmıştı. Misafirler gittikten sonra etrafı toplarlayıp odaya geçtim, annem yanıma geldi, odaya girmesiyle gerildim, artık odada ablamda yoktu, ablam varken ondan güç alıyordum. Annem konuşmaya başladı, “ eşyalarını yarın hazırla, artık okul yok, yarın seni kursa bırakacağız” Duyduğum cümle beni şaşırtmıştı, ben artık okula gidemeyecektim, yatılı kursa gidecektim, aslında kursa gittiğimde çok eğlenmiştim, bu yüzden morali bozmamaya çalıştım, “ tamam anne” dedim. Günün yorgunluğunu atmak için, yatağa uzandım ve kendimi uykuya teslim ettim. Ertesi gün kahvaltıdan sonra eşyalarımı hazırladım, akşam olduğunda da kursa gitmek için yola çıktık. Annem ben ve yengem gidiyorduk, aslında bizi babam bırakacaktı fakat işi uzadığı için bırakamamıştı, babamı görmeden kursa gidicek olmamın hüznü çökmüştü içime. Kursta bizim bir akrabamızın kızı hocalık yapıyormuş, vardığımızda önce onun yanına gittik, gördüğümde kim olduğunu tanıdım, yazlıktayken birlikte oynadığım nursema abla idi. Aslında aramızda çok bir yaş farklı yoktu ama küçüklükten ağız alışkanlığı olmuş, iyi ki de olmuş yoksa hocam demekte çok zorluk yaşardım. Annemler eşyalarımı verdiler, kursu gezdikten sonra gittiler. Kursta topladım elli beş kişiydik, yirmi üç kişi yatılı kalıyordu, burada gündüzcü öğrencilerde varmış, ilk defa duymuştum. Kurs normalde bir hafta önce açılmıştı, ben bir hafta geç gelmiştim, herkes birbirini tanıyordu yanlarında tek yeni gelen bendim. Nursema abla eşyalarımı yerleştirmem için dolabımı gösterdi, yatış saatinde gittiğim için yatağımıda gösterdi ve bana “ bir şeye ihtiyacın olursa önce bana gel” dedi. Teşekkkür ederek yatağıma geçtim. İçim çok buruktu, dün evimde kendi yatağımda yatarken, bugün hiç bilmediğim bir yerde, hiç tanımadığım insanlarla kalıyorum. Gözyaşlarımı tutamıyordum, yanaklarımdan süzülüyorlardı, buraya alışmam zaman alıcaktı. Özellikle babamı öpmeden uyuyor olmak beni zorluyordu, sanki babamı öpmeden uyusam kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordum, bu yüzden içimde dinmeyen bir huzursuzluk peyda oluyordu. Ağlamış olmamamın etkisiyle uykum gelmişti, gözlerimi kapattım. Sabah erken saatte hocanın sesine kalkmıştım, kahvaltı yapıp, kıyafetimi değiştirip, odaya geçtim. Grupta üç kişi yatılı kalıyorduk, geri kalan dört kişi ise gündüzcüydü, yatılı kalan arkadaşlarla tanıştım, ikiside çok tatlı kızlardı. Derse girmeye on dakika vardı, odaya iki kız girdi. İkiside güleryüzlü duruyorlardı “merhaba ben elif “ dedi gülümseyerek, biraz soğuk birine benziyordu, havalı bir tipi vardı. Diğer arkadaşta “merhaba ben Fatma grubumuza hoşgeldin” dedi gülümseyerek. Elif’ le pek anlaşamayacağız gibi duruyordu. Ben kızlarla oturup konuştukça Elif tuhaf tuhaf bakıyordu. Ders vakti gelince hoca gruba girdi, önce kendimi tanıttım sonra ders işlendi, vakit böyle geçip gidiyordu. Üç gün geçmişti ama benim içimdeki boşluk hissi geçmiyordu, Öğle arasındaydık , kendimi huzursuz hissediyordum ve kalkıp balkona geçtim, bizim odamızda balkon vardı ,neyse ki şanslıydık. Köşeye oturup , ağlamaya başladım kendimi tutamıyordum, toplum içinde ağlamaktan hiç hoşlanmam oysa, ama gözyaşlarıma hükmedemiyordum. Ben gizli gizli ağlarken, Elif görüp yanıma geldi, “ neden ağlıyorsun, ne oldu?” Diye sordu, biz o gün orada elif’ le dertleştik, ilk gördüğüm de önyargıyla baktığımı anladım. Egoist değil, aksine alçak gönüllü biri olduğunu anladım. Fatma ve elif çok iyi iki yakın arkadaştı, artık o arkadaşlık yerini üç kişiye bırakmıştı.Günler geçip gidiyor, kursa alışmaya başlamıştım, haftasonu için herkes eve gidiyordu, bende halamlara geçtim. Çıkışta babam arayıp halamlarda olduğunu söyledi, gittiğimde herkesin morali bozuktu, ne olduğunu sordum, kimse bir şey demedi. Yemek yedik, çay içtik vakit hayli bir geçti. Annem hadi kalkalım biz dedi, hazırlandım. Ben, Naz ve annem kalktık ama babam oturuyordu, “hadi baba” dedim. Babamla annem birbirine bakmaya başladı, “ne oluyor ?” Dedim. Annem otur bir konuşalım dedi ve anlatmaya başladı. “Babanın araması çıktı, hapishaneye girecek, bu hastalık halinde orada yapamaz, bu yüzden eve gelmiyor, buraya bakmazlar diye burada kalacak.” Duyduklarım beni şaşkına çevirdi, “ neden araması var ?” Dedim.

“Babam yirmi sene önce, yani şirketimiz varken, bir yuvaya malzeme veriyormuş, bir gün babamın tanımadığı biri, babamın yanına gelmiş ve demiş ki; sen yuvaya az malzeme vereceksin ama çok malzeme vermiş gibi yazıp, fazla para alacaksın bizde parayı bölüşeceğiz. Babam kesinlikle bu teklifi kabul etmiyor, bir kaç ay sonra babama ve bütün yuvada çalışanlara dava açılıyor. Aynı babama söyleyen adamın dediği gibi, eksik malzeme verilmiş fazla para alınmış. Babam bu iddiaları asla kabul etmiyor, o gününde faturasının kesildiğini söylüyor fakat bir tek o günün faturası bulunamıyor. Ellerinde rapor var ama onu kabul etmeyip müfettiş yolluyorlar, onlarda babamların haksız olduğunu söylüyorlar. Depocu Harun abi, hatanın kendisine ait olduğunu babamın hiç bir suçunun olmadığını, o gün acemi olduğunu bu yüzden bir yanlışlık yapmış olduğunu dilekçe yazarak yolluyor fakat mahkeme bunu yok sayıyor, dava devam ediyor. Bu dava açan yuva hâlâ babamdan malzeme almaya devam ediyor, babam bilerek vermemezlik yapmıyor ki, davaya delil olsun, madem ben eksik malzeme verdim, çok para aldım o zaman neden benimle iş yapıyorlar demek için.Bir kaç zaman sonra ikinci duruşma oluyor fakat babamlar gitmiyor, avukatlarla görüşüyor kaç tane avukatla görüştüyse hepsi “bu konunun seninle alakası yok, seni neden dahil etmişler anlayamadım ” demişler. Önemsiz bir konu olduğundan babamlar çok üstelememişler. Yirmi seni sonra dava sonuçlanmış ve babamlar hapis cezasına çarptırılmışlar, suçsuz ve hiç yere. Babam bunu avukattan öğreniyor eve herhangi bir tebligat gelmiyor. Babam her yerde bir çare arıyor fakat derman bulamıyor, en son Mehmet amcam benim tanıdığım bir savcı var, oldukça iyi istersen gidelim bir konuşalım diyor, babam kabul ediyor gidiyorlar. Adam oldukça candan, samimi biri olanları anlatınca babama; bu olayda senlik hiç bir şey yok, itiraz eder hallederiz, ben seni bu dertten kurutacağım diyor. Bir kaç gün sonra babam arıyor, adam müsait değilim diyor, bir kaç gün sonra bir daha arıyor köydeyim, ben sana döneceğim diyor. Ertesi gün bir daha arıyor adam telefonu açmıyor ve bir daha ulaşılamıyor. Yani anlıyoruz ki, bahsettiklerimizin hepsi birbiriyle alakalı insanlar ve babamların ayağını kaydırmak için senelerce uğraşmışlar ve sonunda başarılı olmuşlar. “

Olan olaylar hepimizi ayrı ayrı yıpratıyordu. Çoğu aile fertlerimizin yaşayışı değişmişti. Ablam evlenmiş gitmiş yeni bir hayata adım atmıştı, ben okulu bırakıp kursa gidip, hiç bilmediğim insanlarla yaşamaya çalışıyordum. Abim Tekirdağ’a üniversite okumaya hiç bilmediği bir şehre gitmişti, hem okuyor hemde çalışıyordu. Herkes kendi yeni hayatına adapte olmaya çalışırken bunları yaşamak hepimizi içten içe yıpratmaya devam ediyordu. Babam sol kolunun ağrıdığını söylemiş, annem hastaneye gitmek için ısrar etsede polis araması olduğundan ötürü hemen hapise atarlar diye babam gitmeyi kabul etmiyor

 

Loading...
0%