Yeni Üyelik
6.
Bölüm

AKRAN ZORBALIĞI

@gul_turkbas

Zorlu günler geçmek bilmiyordu. Her şey daha zorlaşmaya başlamıştı. İçimden okula gitmek gelmiyordu, derslerimde kötüydü. Herkes beni tembel sanıyordu, ama ders çalışmak için bana bir ortam, olanak sunulmuyordu. Öğretmen ödev vermişti, yapmamıştım. Ertesi gün okula gittiğimde;

-kitabını çıkart ,dedi.

+ödevimi yapamadım hocam

Kaç gündür dersi yapmadığım için öğretmen kulağımı çekiyordu, haklıydı yapmam gereken ödevi yapmayıp görevimi yerine getirmiyordum, ama neden yapmıyorsun sorusunu kimse bana sormuyordu. Evet yapmıyordum, aslında öğretmen ödev verdiğinde yapmak için can atıyordum, fakat olmayan kitabı var edip, yapamazdım değil mi?Kitabım yoktu çünkü ekmek alacak parası olmayan aileme, benim kitaba ihtiyacım var diyemiyordum, alamayacaklardı ve başlarında o kadar dert varken bir de buna üzülmelerini istemiyordum. Babam zaten kalbinden rahatsız ona bir şey olucak diye ödüm kopuyordu. Öğretmenime de alamadığımı söyleyip kendimi acındırır gibi davranmak istemiyordum. Gururum daha ağır geliyordu, birinin bana acıyarak bakmasına tahammül edemezdim. Tabiri caizse “burnum yere düşse eğilip almayacak olan kişilerdendim.”Gururum her şeyin ötesindeydi, o küçücük yaşımda bile. Öğretmenimde hiç bir zaman kitabımın olmadığını fark etmedi, belkide uğraşmak istemedi bilmiyorum. Okullarda aidat parası vardı, herkesin vermesi gerekiyordu, durumumuz olmadığı için veremiyorduk, parayı veremeyen öğrencilerin isimlerini sesli bir şekilde okuyorlardı, adımı duyduğumda o kadar utanıyor, o kadar üzülüyordum ki. İnsanlar durumumuzun olmadığını anlayacaklar diye yerin dibine geçiyordum, kendimi o kadar kötü, o kadar çaresiz hissediyordum ki, yüzüm her seferinde kıpkırmızı oluyordu. Okulda arkadaşlarım istedikleri her eşyayı alıyorlardı, herkes birbirine gösteriyordu ama benim onlara gösterecek herhangi bir malzemem yoktu, her zaman beni dışladır. Ben hep bir köşede onları izleyen, onların yerinde olmak isteyip, onlara imrenen küçük kız çocuğu oldum. Sınıf arkadaşlarımın genelinin maddi durumu çok iyiydi, bu yüzden zorbalık görüyordum belki fiziksel bir şiddet değildi ama psikolojik olarak çöküş yaşıyordum. Durumumuzun olmadığı belliydi ve ona göre muamele yapıyorlardı. Hepsi dış görünüş olarak çok güzel çocuklardı bense kendimi hiç beğenmiyordum, dişimin önünün kırık olması da fazlasıyla özgüvensiz olmama büyük bir etkendi . Bütün akrabalarımız durumumuzun olmadığını, hacizlerle uğraştığımızı biliyordu ama hiç kimse bir ihtiyacınız var mı diye sormuyordu. Dedem diğer torunlarına para verirken, bize dönüp bakmıyordu bile. Okul çıkışlarında dedem geliyordu, ama işin acı kısmı beni almaya değil, aynı okulda olduğum kuzenimi almaya geliyordu, bende tek gidemeyeceğim için peşlerine takılıyordum. Annemin ve babamın çalıştığını bildiği halde, kuzenim okula gelmediği zamanlarda beni almaya gelmiyordu. Annem dükkanı komşuya emanet edip koştur koştur beni almaya geliyordu. Biz torunları olarak onların gözlerinde bir nebze bile yoktuk. Orada yiyip içiyoruz diye minnet borcu bilip, el pençe divan oturuyorduk. Diğerleride gelip yiyip içiyorlardı ama onların kendilerini mahcup hissetme gibi bir duyguları yoktu.Canım teyzem bize bileziklerini verip, bir kaç sene sonra ödersin demişti, bir kaç ay sonra gelip, bileziklerini istediğini söyledi. Eşi ihtiyacımız yok gibi konuşsada, ben bileziklerimi istiyorum diye feryat etti. Bunca borç arasına birde altın borcu eklendi. Elimizden tutmadıkları gibi, birde bizi uçurumdan atmak istiyorlardı. Ve biz bu insanların hepsine zamanında el uzatmış, kucak açmıştık. Birde dillere destan “sadık” dayım var, biz zamanında dayımdan pazar tahtası satın almışız. Aradan aylar, yıllar geçmiş, bizim kendi paramızla aldığımız pazar tahtasının kendisinin olduğunu iddia ediyor. Bu adam öyle bir adam ki, ailedeki herkesin mal varlığında kendi hakkının olduğunu söylüyor. Dedemin parasını yemeye doyamadı, o yedi dedemler verdi, o yedi, dedemler verdi. O yemeye doyamadı, dedemde ona para vermeye. Dayım bazı olaylardan cezaevinde yatmış, dedem o sıralar az para yollarmış, babam her seferinde ziyaretine gidip, kendi cebinden para verirmiş ama hepsini dedem yollamış gibi davranırmış ki, kendini mahcup hissetmesin. Dedem sadık dayımın bütün herkese borçlarını kapatmış, ama babama hiç bir zaman sana ne kadar borcu var, en azından ödeyebileceğim kadarını ödeyeyim bile dememiş. Dayım evlendiğinde eşyaları taksitlendirip senetle almışlar kefil olarak babamı göstermişler, dayım iki - üç taksit ödemiş, daha sonra ödemeyince babam ödemiş. Yani eşyaları babam almış sayılır. Zamanında dayım hapse girmiş, babamın tanıdığı polis arkadaşlarının yardımıyla içeriden çıkmış ve daha nice yaptığı iyilikler.. Buna rağmen babamı hep küçük gördüler, sevmediler, hor davrandılar. Neden mi? Çünkü babam kadınları aşağılamayan, kadınları insan yerine koyan bir adam olduğu için. Diğer damatlarında kendileri gibiydi, kadına değer vermez, köle gibi davranır, canı isteyince eşini döver ama o damatları çok kıymetliydi dedem onu çok seviyordu. Babam tek erkek çocuk olduğu için sadık dayımı, kendi öz kardeşi gibi görüp, güvenirmiş. Bizim yazlığımız varken hepsini toplayıp, hafta sonu gidermişiz. Kimsenin elini cebinede attırmazmış babam. Karşılığı ne oldu, koskoca bir nankörlük. Babam bir gün annemle bu konuları konuşurken dedi ki; “ ne abine, ne de babana hakkımı helal etmiyorum, ben onları kendi babam, kendi abim gibi gördüm ama onlar beni hiç bir zaman benimsemediler. Annenide anne yerine koydum, ama hakkını yemeyeyim bana onların davrandığı gibi davranmadı hiç bir zaman.” Babam asla böyle söylecek biri değildi, bunu söylediyse canı gerçekten yanmıştır.Annemin ailesi bunları yaparken, babamın kardeşleri neredeydi, yardım ettiler mi? Koskoca bir hayır. Her zaman şuna inanıyorum ki;bir gün herkes kendi kalbinin ekmeğini yiyecek.”

Lütfen çocuklarınıza veya kardeşlerinize merhameti öğretin, akran zorbalığı kadar ağır bir psikolojik şiddet yok, insanların durumunun bir olmadığını, yokluğun herkesin başına gelebileceğini, bu durumun insanların eziklenebileceği bir husus olmadığını anlatın. Sizin keyfiniz uğruna şımarttığınız çocuğunuz bir insanın hayatı boyunca kendini ezik hissetmesine sebep olabilir. Lütfen dikkatli davranın..

Loading...
0%