Yeni Üyelik
2.
Bölüm

"Hami̇le Deği̇li̇m?"

@gulay.karademir

Hayat çok garip. Kimine iyi davranırken, kimine kötü davranabiliyor. Kimine de boyundan büyük yükler yükleyebiliyor. Asiye evlendiğinde duymak istediği altı harften oluşan 'hamile' kelimesini, bekar kızken duymayı beklemiyordu.

Hani bazı sözler vardır, insana balyoz etkisi yaratan, başından aşağıya buz dolu su döküldüğünde nefes almakta zorlanırsın, vücudunu saran titreme dalgasına maruz kalırsın ya genç kızın yaşadığı da tam olarak bu. Durumun saçmalığıyla kahkaha attı. Gözünden yaş akacak kadar gülmüştü yaşadığı saçmalığa.

“An-anne ben ha-hamileymişim!” Dedi kahkaha atarken. “Şa-şaka yapıyorlar.” Gülmesi yavaş yavaş solmaya başladı. Çünkü annesi ve doktor çok ciddiydi. Bir şeyleri kaçırmıştı, Ayşe Hanımla doktor birbirlerine baktılar.

Hamile kalmam imkansız mutlaka testler karışmış olmalı diye düşünen genç kız annesinin sorusuyla doktora döndü.

“Siz ne dediğinizin farkında mısınız?”

“Yaptığımız kan testi sonuçlarına göre kızınız hamile.”

“İmkansız... İmkansız testler karışmış olmalı!” Ayşe Hanım doktorla tartışırken, Asiye derin düşüncelere daldı. Ben bakireyim ve hamileyim. Kimseyle birlikte olmadım, hatırlamadığım gecemde yok. Evden okula okuldan eve giden biriyim.

Okulda erkeklerle arama mesafe koyarken nasıl hamile kalabilirim. Şaka... Kesinlikle biri bana şaka yapıyor? Kim bu kadar iğrenç şakayı yapabilir? Düşünmekten delireceğim. Annesinin yüksek sesiyle derin sulardan çıktı. Ayşe Hanım doktora kızını savundu.

“Benim kızım öyle biri değil kesin testleriniz karıştı.”

“Hanımefendi bu mümkün değil kızınız ham...”

“Yeterrrrr!” Sesini yükselterek dikkatlerini üzerine çekti. İçinden ben hamile değilim diye bas bas bağırmak geliyordu ama dudaklarından dökülen başkaydı. “Annem haklı testler karışmış olmalı.”

“Sonuçlar doğru tes...”

“Bakın doktor bey ben hamile değilim. Siz söyleyin bakire bir kızın hamile kalması mümkün mü?” Sonlara doğru sesini yükseltti. Asiye konuşmasına izin vermeden devam etti. “Eğer bana inanmıyorsanız bekaret kontrolü yapabilirsiniz. Ben kendimden eminim.” Son sözlerini vurguladı.

Bakireydi ve onuru söz konusuydu. Gerekirse o kontrolü tereddüt etmeden yaptırırdı ama gerek kalacağını düşünmüyordu. Çünkü sonuçlar karıştığından yeni testte her şey ortaya çıkacak düşüncesine bir umut sarılmış sakinleşmeye çalışıyordu.

“Tamam sakin ol.”

Genç kızın gözlerindeki kararlılıkla testi yenilemeye karar verdi. Kaan testin doğruluğundan emindi ama kızın bakireyim derken kendinden emin duruşu şüpheye düşürdü. Yalanı ortaya çıkacağını bile bile devam edebilir mi? Test mi yanlış kız mı yalan söylüyor ikinci teste ortaya çıkacak.

“Sonuç aynı çıkarsa jinekologla geleceğim.!

Ayşe Hanım, geçti kızım geçti diye sakinleştirirken hemşire kanını alıp kıza acıyan gözlerle odadan çıktı. Başı annesinin göğsünde ağlarken kendini açıklamaya çalıştı ama annesi hemen susturdu. Kendisine inanması az da olsa içini rahatlatmıştı.

Doktor Kaan yanında 30'lu yaşlarda, esmer, renkli gözlü, güzel kadınla içeriye girdi. Üzerindeki önlükten onunda doktor olduğunu anladı genç kız. Doktorun çıkmadan önceki sözlerini hatırladı: “Sonuç aynı çıkarsa

jinekologla geleceğim.”

Testler karışmamış mı? Hamile miyim? Bakışlarını anlayışlı çehrelerinde gezdirdi. Test yanlış sen hamile değilsin demeleri için adeta yalvarıyordu.

“So-sonuç?”

Ayşe Hanımın güçlü duran vücudu, gülen yüzü tek sözle düştü. Sonuçların aynı çıkacağından o an emin oldu genç kız. Eli karnını buldu. Annesinin bakışları da karnına indi.

“Asiye!”

Adalet Hanım öne çıkıp kendini tanıtarak odadaki sessizliği bozdu. “Merhaba! Ben Adalet.” Kadının sesi naifti kendi gibi güzeldi de. Asiye'nin elini tuttu. “Kaan durumundan bahsedince...”

Asiye'nin gözleri bir saniyeliğine doktora döndü. “Tanışıp,” Sesiyle yeşilin her tonunu barındıran gözlere baktı. “Senin doktorun olmak istedim. Sakın korkma.” Genç kızı rahatlatmaya çalıştı.

“Test sonuçlarına göre iki buçuk haftalık hamilesin. Gebeliğin başındasın, abdominal (karından) yapılan ultrasonda bebeği göremeyiz. Geriye vajinal yolla gerçekleştirilen ultrason seçeneği kalıyor. Ben hazırlıklara başlıyorum.” Genç kızın başına sallamasıyla onay alan kadın ayağa kalktı. Asistanına hazırlıklara başlamasını söylerken Ayşe Hanım kızını sakinleştirmeye çalıştı.

“Ha...ha...hami...” Mavi irislerinden akan yaşlar konuşmasına engel oldu. Ayşe Hanım kızına sarıldı.

“Ağlama annem.”

“Anne hamileymişim! Nasıl?” Dedi hıçkırıklarının arasından.

“Anlayacağız kızım.” Saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalıştı.

“Ayşe Hanım biraz konuşabilir miyiz?”

Doktoru onayladı. “Hemen döneceğim.” Saçlarından öpüp yanından ayrıldı. İki kadın kapının önünde konuşurken gözleri kızın üzerindeydi.

“Başınıza gelen talihsiz olay için üzgünüm. Geçmiş olsun!”

“Teşekkür ederim.” Sesi yorgun çıktı.

“Polise haber vermek zorundayım.”

Ayşe Hanımın kızının üzerindeki bakışları kadını buldu. “Polis mi?”

“Evet. Yasa gereği 18 yaş altı kızların gebeliği tespit edildiğinde polise bildirmek durumundayım.” Ayşe Hanım başını ağrı ağır sallayarak bakışları yeniden kızını bulduğunda devam etti. “Cinsel istismar...”

“Benim kızımı kimse istismar etmedi.” Diye hışımla kadının sözünü kesti.

“Kızınız istismara uğradı Ayşe Hanım ama cinsel değil.” Ayşe Hanımın kaşları yumuşadı. “Kızınız duygusal istismara uğradı. Kızınıza bunu yaşatanlar cezasını çekmeli.”

“Haklısınız.”

Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki kadıncağız ne düşüneceğini ne yapacağını bilmiyordu.

“Şimdi ne olacak?”

"Tahminlerime göre savcılık cinsel istismar var mı emin olmak isteyecekler. Muhtemelen savcılığın ayarladığı adlı tıp uzmanıyla bekaret kontrolüne gireceğim. Cinsel yolla gerçekleşmeyen hamileliğin hangi yolla gerçekleştiği araştırılıp ona göre bir rapor hazırlanacak. Savcı prosedür gereği size sorular soracaktır. Süreç hem sizin için hem de kızınız için sancılı geçecek. Asiye'yi sakinleştirip durumu anlatın.” Ayşe Hanım anladım dercesine başını salladı.

★★★★★

Destan arabanın durmasını beklemeden indi. Hastaneye girdi. Telaşla resepsiyondaki kadına, “Murat Kara,” dedi. Gözlerini bilgisayardan çeken kadın başını kaldırdı. Gözleri genç adamı buldu. Dili lal oldu. Destan gözlerini baymamak için kendini zor tuttu. Sert sesiyle kadını kendine getirdi.

"Hanımefendi kardeşim Murat Kara kaza geçirmiş. Bu hastaneye getirmişler. Durumu hakkında bilgi almak istiyorum."

“Özür dilerim hemen ilgileniyorum.” Yanakları kızardı utançla. Adama bön bön niye bakıyorsun içinden kendine kızdı. “Hastanemize trafik kazasıyla geldi. İlk müdahale acilde yapıldı. Bacağındaki kırığa müdahale etmek üzere ameliyathane...”

“Ameliyathane ne tarafta?” Diye sordu sözünü keserek.

“Sağdan ikinci koridor...” Sözünü bitirmesini beklemeden hareketlenen adamın arkasından iç çekerek baktı. “Ne adamlar var be. Yıkılıyor... Böylesi bizim karşımıza çıkmaz...”

Destan ameliyathanenin önüne geldi. İçeriden bilgi alabileceği hemşire ya da herhangi birine bakındı. Ama bulamadı. Çaresiz içeriden çıkmalarını bekledi. Genç adam endişeyle volta atarken aklında kaza vardı. Murat trafikte dikkatli bir adamdır. Kurallara uyar. Kaza geçirmesi... Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla düşünmeyi bir kenara bıraktı.

“Doktor Hanım durumu nasıl?”

“Siz...”

“Kuzeniyim.”

Ameliyathaneden Murat çıkarıldı. Kendinde değildi. “Kardeşim.” Destan elini tuttu. “Kuzeninizin genel durumu iyi. Bacağında kırık vardı. Müdahalemizi yaptık. Her ihtimale karşılık bu gece müşahede altında tutacağız. Geçmiş olsun.”

Bir söz vermişti ve tutacaktı.

Hayal yanlarından ayrılmadan son kez baygın yatan adama baktı. “Umarım göründüğün gibi bir adamsındır.”

★★★★★

Ömer Bey eşinin acil hastaneye çağırmasıyla ablasıyla birlikte evden ayrıldı. Hastaneye vardıklarında onları Ayşe Hanım karşıladı. Kızının başına gelenleri olduğu gibi anlattı.

Her kelimeyle Ömer Beyin dik omuzları çöktü. Hayatı boyunca kendini ailesine adadı. Çocuklarına sadece baba değil arkadaş da oldu. Ama kızlarıyla arasındaki iletişim bambaşkaydı özellikle Asiye’yle. Hayal ilk göz ağrısıydı; nazik, kırılgan, kalbi güzel bir kızdı. Asiye’yse adı gibi asi ruhluydu.

Onu bulduğunda arabasının önünde bayılmıştı, hemen hastaneye götürmüşlerdi. Kendisine geldiğinde hiçbir şey hatırlamıyordu. Sonradan öğrendi ailesini kaybettiği kazada hafızasını kaybettiğini. Eşi Ayşe Hanımla konuşup yetimhaneye giderek evlat edindiler.

Bu yaşına kadar öz evlatlarından ayırt etmedi. Şimdi emaneti hayatının en büyük sınavıyla karşı karşıydı. Allah’ım sen kızıma yardım et. Yerinden seksen yaşındaki bir adamın ağırlığıyla kalktı. Yanaklarını ıslatan yaşlarını elinin tersiyle sildi. Kendini tutmasa dizlerinin üstüne çökecekti. Kapı kulpuna uzandı. Az çok tahmin ediyordu, neyin beklediğini. Ama hazır mıydı işte onu bilmiyordu. İçeriye girdiğinde baba kızın bakışları birbirini buldu.

Asiye babasını görmenin etkisiyle hıçkırıklara boğuldu. Ömer Bey adımlarını hızlandırıp kızının yanında soluk verdi. Yatağa oturup kollarının arasına aldı. Asiye güvenli limanına kavuştuğunda güvende hissetti. Genç kız hamileliği kabul etmiyordu, etmek istemiyordu. Babasının bu yanlışlığı çözeceğine inanıyordu. Asiye saçlarındaki şefkatli dokunuşlarla yavaş yavaş uykunun esiri oldu.

Dakikalar sonra sessizliğin hakim olduğu hastane odasını kapı tıklama sesi doldurdu. Kapı ardına kadar açıldı. Hastanenin başhekimi Cihan Bey girdi. Genç kızı babasının göğsünde uyuya kalmış vaziyette buldu. Babası ise saçlarını okşuyordu.

“Geçmiş olsun!” Dedi Cihan Bey.

“Sağ olun.”

“Ömer Bey biraz konuşabilir miyiz.”

“Tabi.”

Ömer Bey kızının başını göğsünde uyandırmamaya dikkat ederek kaldırıp yastığa koydu. Eğilip kızının saçlarına buseler kondurdu. Ömer Bey kızını bırakıp gitmeyi hiç istemiyordu. Öte yandan başhekim çağırmaya geldiyse konu önemliydi.

İki adam asansörle iki kat yukarıya çıktı. Başhekim odasının önüne geldiklerinde, kendi odasının kapısını çalması garibine gitti Ömer Beyin.

“Gel!” Bariton sesle kapı aralandı. Ömer Bey içeriye girdi. Başhekimin koltuğunda kara saçlı, kara gözlü, sert çehreni yapılı bir adam oturuyordu.

“Sayın savcım Ömer Beyin getirdim.”

“Tamam siz çıkabilirsiniz.”

Başhekimin çıktığının kapının kapanma sesi gözlerini birbirinden ayırmayan ikiliye bildirdi. Koltuktan kalkan uzun boylu adam Ömer Beyin önünde durdu. Elini uzatıp kendini tanıttı.

“Cumhuriyet savcısı Ali Tezer.”

“Ömer Karabey.” Deyip elini sıktı.

“Tanıştığımıza memnun oldum Ömer Bey. Buyurun oturun.” Boş koltuğu eliyle işaret etti.

Savcı Ali Bey koltuğuna geçerken Ömer Bey kendine gösterilen yere oturdu. Karşısında; dizlerinin üstünde duran bilgisayarı, gözlerinde koca çerçeveleriyle gözlüğü olan, saçlarını ensesinde sıkı bir şekilde topuz yapmış kadın oturuyordu.

“Geliş sebebimi biliyorsunuz?”

“Evet savcı bey, kızım için.”

“Kızınızın ifadesini almadan önce uzman psikolog arkadaşımız kızınızla konuşacak. Bu sırada bende size aklımdaki bazı soruları sorarak cevaplar almak istiyorum.”

“Tabi buyurun.”

“Yaptığım araştırmalara göre kızınız evlatlıkmış.” Deyip sustu. Nabız yokladı. “Onca çocuğun içinden neden Asiye’yi seçtiniz.”

“Asiye'yi ilk gördüğümde gözlerindeki acı beni etkilemişti. Aklımdan bir türlü çıkartamıyordum. Öyle ki rüyalarıma girer olmuştu. Dayanamayarak bir karar verdim. Gözlerindeki o acıyı silecektim. Karımla konuşup evlat edinme kararı verdik.”

“İlk zamanlar sizinle ilişkisi nasıldı?”

“Her çocuk gibi. Ürkekti. Zamanla bize alıştı.”

“Sevgilisi var mıydı?”

“Yoktu.”

“Çok eminsiniz.”

“Kendimden nasıl eminsem çocuklarımdan da öyle.”

Bu sırada Uzman Psikolog Merve Hanım Asiye’nin kaldığı odadaydı. İlk işi kendini tanıtmak oldu.

“Merhaba Asiye! Ben Uzman Psikolog Merve Cansu.” Kızın tepkisizliği canını sıktı. İletişim kurmak istemiyordu. Ben değil de tanıdığı, güvendiği, kendini açtığı psikoloğun olması daha iyiydi. Kendine ördüğü kabuğu kolayca kırabilirdi.

“Nasılsın? Biliyorum saçma bir soru.”

Genç kızın gözlerini çevirmesi Merve Hanım için umuttu. Odaya girdiğinden beri ilk kez tepki vermişti. Bakalım sorulara nasıl bir karşılık verdi.

“Asiye!” Gözlerini bir noktaya sabitlenmiş öylece bakıyordu. “Seninle konuşmak isteyen bir bey var. Sana bazı sorular sormak istiyor. Bebek...”

Asiye hızla başını kaldırdı. Mavileri kadına ateş ediyordu sanki. Merve Hanım yutkundu. Tepki vermesini bekliyordu fakat ateşinde yakacak kadar...

Asiye çarşafı üzerinden atıp ayağa kalktı. “Yeter artık! Kaç kere söyleyeceğim ban hamile değilim!” Sesi odayı inletti.

“Tamam Asiye! Sakin ol.” Diyerek ayağa kalktı. Sonunda haklı bir tepki vermişti Asiye.

“Sakin mi! Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?”

“Kızım!”

Annesinin sesini duymadı Asiye. Merve Hanım elini kaldırarak kadını durdurdu. Başını olumsuzca salladı. İrini içine atmasındansa dışarıya vurmasını istiyordu.

“Herkesin dilinde aynı şey! Hamilesin... Hamilesin...” Ellerini saçlarına daldırdı. Sıkıca kavradı. Yolmak istercesine çekiştirdi. Asılmaktan saç dipleri zonkluyor dünya. “Yeter artık! Ben hamile değilim. Ben bakireyim.” Diye tüm gücüyle bağırdı. Sesi odadan taşmıştı. İki kadın aynı anda Asiye'yi kollarından tuttu. Kendine zarar vermesine engel olmaya çalışıyorlardı. Sese odaya koştu hemşire.

“Neler oluyor burada!”

“Sinir krizi geçiriyor. Hemen yatıştırıcı iğne vurun.”

“Kızım dur. Canını yakma.”

Asiye annesinin acı içinde yalvaran sesini duyacak durumda değildi. Kulakları uğulduyordu. Duyduğu tek ses ona hamile olduğunu söyleyen sesti. Bütün duyuları kapanmıştı.

Saçlarındaki elleri kayarak boşluğa düştü. Zihninde yankılanan ses giderek silikleşti. Gözleri geriye kaydı. Karanlığa gömülürken mavilerinden akan tek damla yaş oldu.

 

Loading...
0%