@gulguzelim
|
"Hey sende kimsin , oradaki sana sesleniyorum." "Boynundaki benim kolyem çabuk buraya gel." Sonra elim boynuma gitti ve kolyem yerindeydi. O zaman bu o muydu. Bulmuşmuyudum onu. "Hey beni bekle" daha çok hızlanıyordu. Bende onlara beraber dahada hızlanıyordum. Sonra ayağım takıldı ve düştüm bir anda. Yanıma geldi elini uzattı elini tuttum ve beni yerden kaldırdı. Siyah bir kapşonlusu vardı. Yüzünü göremiyordum. Elim boynun gitti kolye oradaydı. Siyahtı. Kupşonunu başından çıkarttım ve gördüğüm yüz ise hayır olamaz bir yüzü yoktu. Sıçrayarak uyandım bir rüyaydı. Çok gerçekçi bir rüya. Elim boynuma gitti. Soğuk metali hissettim. Bu bir rüya değildi ama. Kimdi bana bunu gönderen çok merak ediyordum. İki gündür aklımdan çıkmıyordu. Kolyeyi neden taktığımıda anlamış değildim üstelik. Buna bir son vermeliydim. Kolyeyi boynumdan çıkardım. Kutusunu açıp koyacaktım. Masama doğru ilerledim. Kutu oradaydı, elime alıp içini açtım. Nota tekrar ilişti gözüme. Bir kez daha okudum. Sonra arkasındaki fotoğrafa baktım. Her şey normaldi. Sonra kenarda lacivert bir kumaş vardı ve kumaştan beyaz detaylarla yarısından daha azı görünen logo. Bir yerden tanıdık geliyordu. Neyse koyacağım şu kolyeyi. "Ece şu çöpü bir dışarı çıkartır mısın kızım?" "Tamam annem." Çöpü elime alıp kapıcının alma saati olduğu için kapının dışına çıkardım. O sırada yeni bir not gördüm. Bunun üzerinde de küçük gül resimleri vardı. Yanında ise katlanmış bir kağıt. Kartı ve kağıdı elime aldım. Katlanmış olan bu kağıdın dışındadır bir şeyler yazıyordu. Önce kartı aldım. "Ecem'e" yazıyordu. Hayır canım bunu nerden bilsin rastlantı sonucu yapmıştır. Çok yakın olduğum arkadaşlarım bana hep Ecem derdi. Burda ise baya baya Ecem diyordu ismim için. Şu şekilde devam ediyordu not" Gözlerin o kadar derin ki çine düşüp kayboluyorum. Hoş bu durum hoşumada gitmiyor değil. Seni sevdikçe daha güzel bir insana dönüşüyorum. Seni sevmek öyle güzel bir şey ki güzelim. Ölümü tadıyorum tek gülümsemenle. Bana olmadığı için dünyaları yakıyorum. Güldüğün içinse tüm bu düşüncelerimi unutuyorum. Napıyorsun bana böyle. Napıyorsun ki kendimi bile unutuyorum. Çok acımasızca gözlerine gömüldüğüm, Kahvelerinde can verdiğim." Not bu şekilde bitiyordu. Sonra katlı olan kağıdı açtım. Üzerinde yazan yazıları okumadan. Vay canına bu bendim. Benim tıpkısının aynısı bir kopyam. Kağıdın tersini çevirdim. " Gözlerin aklımdan çıkmıyordu. En güzel manzaramdı. Bana gülümsemesine gerek yoktu hastası olmam için. Şimdi beni görmüyorsun belki ama bir gün göreceksin ve söz veriyorum o gün geldiğinde beni çok seveceksin güzelim." yazıyordu. Bu kim beni nasıl bu kadar güzel seviyor. Aklımda bir sürü soru vardı. Kolyeyi tekrar boynuma taktım onu bulana kadar çıkarmayacaktım. |
0% |