@gulguzelim
|
Zil çaldı 10c olarak her zaman ki gibi hocaları çıldırtmayı başarmıştık. fizik hocamız bizi kitapları getirmediğimiz için bir kez daha sınıfta bırakmakla tehdit etmiş ve bunun sonucu alışmış olarak pekte sallamamamıştık bu durumu. Hatırlıyorumda okulun ilk günü nasıl korkmuştum sınıfın yerini bile bilmiyordum üstü sınıflardan birine utana sıkıla 9lar hangi katta diye sormuştum. 9c yazısını gördüğümde içeri girmiştim. Bir iki kişi dışında boştu. Sonra sınıf birer birer dolmaya başladı bir sürü tekrara tekrara tanışıldı. Allahım çok korkutucuydu. Tenefüslere bayılan bana ölüm gibi geliyordu tenefüsler. Derse girdiğime şükreder olmuştum. Sonra birde tabi sınıfın en akıllısı gibi görünen konuşmayı çok seven ve sürekli gülen bir çocuk vardı o an bir tablo yapmak istedim. Sınıftaki gülmeyen suratları inat gülen bir yüz güzel bir tablo olurdu diye düşündüm. Gülen bir insana çok ihtiyacım vardı. Sonraki derslerde isminin Bera olduğunu öğrenecektim. Hocalar grup şeklinde yapmamızı isteyerek yeni ödevler veriyorlardı. Bunlar hoşuma gidiyordu. Onlarla konuşmak için tek bahanem buydu. Önce arkamdaki Buğse ve Mayısla konuşmaya başladım. Sıraylada diğerlerine küçük adımlar attım. Ortam fazlasıyla beni geriyordu yeni insanlarla tanışmak bu kadar zor olmamalıydı. Bu esnada Bera gözüme çarpıyordu. Sürekli gülümsüyor ve sanki yıllardır bu sınıfın bir parçasıymış gibi doğal davranıyordu. Lgs sonucum ildeki en iyi okula gitmemde yardımcı olmuştu ve etrafım ilk defa bu kadar akıllı ve kalabalıktı. İlk defa o zaman kendime bu sınıfa alışmak için söz verdiğimi hatırlıyorum. Herkes bende bunu bekliyordu. Alış Melodi alış buraya daha 4 yıl bu okuldasın. Bir kaç defa ağladım ne işim vardı bu okulda diye. Ama alışmaya söz vermiştim. Bende derslere alışmaya çalıştım aktif bir şekilde katılıyor bunun dışında sırada tek başıma oturuyordum. Yan sırada dörtlü kız grubu vardı. Çok samimilerdi istemeden içim burkuldu . Bu kız grubundan ilk konuştuğum en kıvırcık en tatlı olan gamzeydi. Bir sabah ona selam vermem devrim gibi bir şey olmuştu. Daha kolaydı artık herşey. Sonrasında küçük mavi gözleri kırmızı burnuyla seren vardı her tenefüs tuvalete inmeyi okadar çok seviyordu ki bu kız tam bir aynaya bakma hastasıydı, oldukça da tatlı. Bu kız grubunu en güzeli sezgi ve en sonda aralarında en neşeli en çok konuşmayı seven ve bana en çok benzeyen geceyle arkadaş oldum. Artık seren ile sürekli yemek haneye beraber gidiyor yanlız yemek yemiyordum. Sonra bizim yemekhane grubumuza bir kişi daha eklendi oldukça utangaç ama aynı zamanda oldukça komik ve beni güldüren Berin eklendi, mavi şal bu kıza çok yakışıyordu. Hatırlıyorumda ilk kez kantine Naz ve ela beni çağırdığında çok heyecanlanmıştım . Çocukça ama güzel bir heyecandı bu. İkiside çok samimiydi, Naz Elayı aşırı seviyordu ve biraz soğuktu . Sonraki günlerde ise biraz utangaç duran spor derslerinde canı sıkılan biri çocuğun yanına gittim. İsminin emir olduğunu öğrenecektim. Bana karşı çok samimi ve kibardı onunla sohbet etmek eylenceliydi ve ben o gün orada bir kardeş kazandığımı hissettim. Daha öncesinde emirin üçüzleri olduğunu duyduğumda senin cidden üçüzlerin mi var dememiş gibi. Evet ona böyle demiştim tam teşekkürlü rezillik. Ama en sonunda bir kardeşe sahip olmuştum. Bir başkanlık seçimi yapılmıştı ve Bera ne kadar bu seçimi hileyle kazansada -kendisi kabul etmiyor- o gün doğum günümde çok eylenmiştik ilk defa bir sınıf olabileceğimize inanmıştım ve bunun böyle olması için dua etmiştim. |
0% |