
Hikayemizin Başladığı Gün
Bursa Mudanya sahilinde yürürken, haziranın son günleriydi. Ilık esen rüzgârla birlikte, denizin hırçın dalgalarına dalmış bir genç hanım dikkatimi çekti. Rüzgârın savurduğu saçları tel tel ayrılırken, hüzün dolu hâli her halinden belli oluyordu.
Tüm cesaretimi toplayıp ona doğru yaklaştım.
Gözleri uzaklara, denizin dalgalarına dalmıştı.
İşte o an, kendimi gördüm onda.
Ruhlarımızın aşina olduğunun bir kanıtıydı bu.
Kalbim bir kuş gibi çırpınırken göğsümde, yaklaştım ve seslendim:
“Hanımefendi, üşüteceksiniz.”
Seslendiğimde beni duymamış gibiydi.
Gözleri hüzne bulanmış, kirpikleri nemlenmişti.
Yüzünü çevirmeden, titreyen sesiyle ve boğazında düğümlenen kelimelerle şöyle dedi:
“Üşümek mi? Benim kalbim üşüyor... Bedenim üşümüş, çok mu?”
Verdiği cevap kalbime saplanan bir ok gibiydi.
Dilim tutuldu.
Sessiz ve çaresizdi sesi.
"Ya insanın kalbinin üşümesi ne demek biliyor musunuz?
Ya da anlamaya çalışıyor musunuz beni?"
Ne diyeceğimi bilemezken içimden geçirdim:
"Hiç bilmez miyim insanın kalbinin üşümesini?
Yıllardır ısınmayan bir et parçası taşıyorum sol yanımda."
İç sesimi duymuş olacak ki, “Bir şey mi dediniz?” diyerek yüzünü bana doğru çevirdi.
O an... Hüzne bürünmüş gözleri beni çok uzaklara götürdü.
Çocukluğumdan kalan ve asla kapanmayan yaralarıma...
Kendimi toparlayıp söyledim:
“Hanımefendi, o gözlere hüzün yakışmıyor. O gözlere sadece gülmek yakışır.”
Yüzünde yapay bir tebessüm belirdi. İç çekti.
Belki de onu da bu hüzne boğan bir şey vardı...
Güzel gözleri, kumral ve uzun saçları...
Buğday teni güneşte parlıyordu.
Boynunda asılı duran, güneş simgeli altın kolye dikkatimi çekti.
Sükûta büründüm. Ne diyeceğimi bilemiyordum.
Sadece ona bakarak ruhunu tanımak istedim.
O denize, ben ona bakarak…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.8k Okunma |
1.06k Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |