@gulpinar_kara
|
Atlas bakışlarını revire gezdirdi. Kahvelerini arıyordu ama bulamadı. Nerdeydi bu kahveler? İki haftadır görmemişti kahveleri. Özlüyor muydu Bilmiyordu Peki neden özlüyordu Bilmiyordu Seviyormuydu Bilmiyordu Hiç birşey bilmiyordu ama bildiği tek bir şey vardı özlemişti kahvelerini. Bu seferde o gidicekti ona, anlamıştı o gelmeyecekti. Bir bahaneye ihtiyacı vardı, buldu da hemen timin yanına gitti. "Murat" diye seslendi gür sesiyle Murat ise korkmuş bir şekilde bakıyordu komutanına "Emret komutanım" "Beni döv" "Ne?" "Sana emrediyorum çabuk beni döv" "Neden ki?" "Sana döv dedim" "Nerde peki?" "Arka tarafa gel" dedi ve arka tarafa doğru gitti. Murat'ta peşinden "Bana iki tane sağlamından geçir aslanım hadi" "Komutanım emin misiniz?" "Evet hadi" Bir tane vurdu murat ama bir tanede o yedi yumruk 💧 "Kaçıncı oluyor bununla beraber aşkım?" Dedi Kaan bana doğru Evet aşkım Geleli daha 2 hafta oldu ve ben sevgili yaptım. Aslında iyi çocuktu asıl adı Kaan Bora Öztoprak'dı o da revirde doktordu hem iş arkadaşım hemde sevgilimdi kendileri. "7 veya 8, kim dövdü bu kadar askeri?" Diye çok mantıklı bir soru yönelttim "Valla bilmiyorum ama kesin oda harap içindedir" "Acaba ne oldu da dövüldüler?" Derken içeri o girdi Evet o Atlas... "Amanda çürükmüşsünüz altı üstü iki yumruk salladık" dedi sedyelerdeki askerlere bakarak. Anlaşıldı yapan da o ama onun sadece dudağının kenerı kanıyordu diğer askerler ise kimisinin kolu kırık kimisinin dişi kırık. Hepsi çok pis dövülmüştü. Bakışları bana döndü ondan sonra ise sevgilim Kaan'a öldürecekmiş gibi bakıyordu ve bu hiç hoş değildi yavaş adımlarla bana doğru yaklaşırken akıllı sevgilim benim yanağıma bir buse kondurdu. Ah be oğlum daha gençtin O bunu yaparken Atlas'ın koyu kahvelerinden ateş çıkıyordu resmen yanıma geldi ve o mistik cümlesini kurdu "uyuyan güzel" dedi "bakıyorum da bulmusun ilacını" Ya ne demesin "Ben buldum da siz bulamamısınız sanki Atlas bey" dedim eğer sonuna bey eklemeseydim Kaan yanlış anlayabilirdi "Beyefendi kim aşkım" Yapma be Kaan "Komutan aşkım" oldukça gergindim "Komutanım tabi ben zaten başka ne olabilirdim ki değil mi uyuyan güzel" "Uyuyan güzel ne alaka Komutan" dedi akıl yoksulu sevgilim "Sananne lan dingil, bide hesap mı vericeğiz sana" Ortamın kokusu yavaşça kavga kokusuna dönerken ikiside bir birlerine yaklaşmıştı Acaba bir borda beriliye ne yapacak akıllı sevgilim? "Ee, siz niye gelmiştiniz" dedim ortamı değiştirmeye çalışarak "10 gün sonra gel demiştin ondan geldim, ne yapacaksan yap da gidelim malum çifte kumruları rahatsın ettik" "Tamam sorun yok gidebilirsin" dedi Kaan "Kes sesini doktor, ben Deniz ile konuşuyorum" "Ee tamam, aşkım sen 4 numaralı askerle ilgilen bende Atlas beyle ilgilerim hadi" diyerek atlası çekiştirmeye başladım "Peki aşkım" Atlas'a döndü "Seninlede sonra görüşeceğiz komutan" "Görüşelim Kaan Bora Öztoprak" Zorda olsa pansuman odasına girdirdiğim kişi bordo bereli Üsteğmen rütbesiyle Atlas Ak'dı. Kesinlikle eminim bu adam insan değil Şimdi iki sile çakmak vardı da adam asker ben elimi oynatana kadar beni darp ederdi o yüzden sinirimi sözlerimle kusmaya karar verdim "Napıyon lan sen!?" "Napıyon değil, ne yapıyorsun" "Başlarım yapmana az daha baksan ölecekti çocuk" "Sen de bakma o zaman ona!" "Lan o çocuk benim sevgilim anlıyon mu sev-gi-lim" diye heceledim "Ne sevgisi lan o lavuk mu sevgiden anlayacak" "Kim anlayacak" "Ben" Ne sen mi? Hayatımın 748263. Şokunu yaşıyorem "Yani ben dahi ondan daha sevgi doluyumdur" "Ne sen mi?" Dedim ve anında anırarak gülmeye başladım Arada "sen sevgi" diyip dahada çok gülüyordum gülmem bittiğinde "Bitti mi" dedi sinir olmuş bir şekilde "Sen sevgi" derken tekrar gülmeye başladım "Derin!" Dedi uyarıcı bir tonla "Tamam sustum" dedim ama tabikide susmadım "Atlas sen aşkım bile demezsîn" "Evet demem ne o öyle aşkımış sevgilisiymiş hayatımış vıcık vıcık ayrıca o lavukla nasıl sevgilisin hala anlamadım adam demim adamlara yazık olu-" diyordu ki lafa atlayarak susuturdum "Demim değil, demeyeyim Atlascığım" "Derin sus! Hem o kirlidir, pistir, yavşaktır, maldır" Aynen ondan doktor zaten "Dinhildir, salakdır, orusbudur, sikiktir, tipsizdir hem zaten hiç yakışmıyorsunuz sen onun yanında cam gibisin o ise ayna ç-" derken yine lafa atladım "Sen beni mi kıskandın?" "Yo ne alaka" "Ne bilim çocuğu ban karşı gömmeler falan" "Bilim değil, bileyim Denizciğim ayrıca seni falanda kıskadığım yok sen benim sadece arkadaşım hatta dünya ahiret bacımsın" Tabii canım öyledir "Soyun" dedim ama bu sefer ifadesizdim "Tö-" " Tövbe falan dinlemeyeceğim hatta direk seni dinlemeyeceğim" dedim ve kapıdan bizi izleyen elif e kaş göz yaptım va yerime geçti 💧 Aslı ve Beyza dışarıda oturuyordu, ellerinde ise iki salep kaasımın rüzgarı ile iyi gidiyordu derken yanlarına koşarak Berk geldi " Abla ablalarım yardım edin!" "Berk gene ne bok yedin?" "Abla Emre komutanım beni öldürecek" "Ne yaptın" dedi bu seferde Beyza "Yanlışlıkla topuğuna sıktım" Aslı ve Beyza ifadesizlik zırhlarını indirdi ikisinde yüzünde sadece hem korkmuş hemde şaşırmış bir ifade vardı. "Geçmiş olsun Berk, Emre komutanımı biraz dahi tanıyorsam sen bittin" dedi aslı "Bir dakika sen nerden biliyorsun Emre komutanımı sadece 2 haftadır tanıyorsun" dedi Beyza aslı ise cevapladı "2 hafta değil 9 yıldır tanıyorum, aynı askeri liseyi bitirdik, aynı harp okulunda okuduk. Emre komutanım benim silah arkadaşımdı çok fazla göreve gittik onunla beraber. Birbirlerimizi çok iyi tanırız mesala o üzüm yiyemez alarjisi vardır." "Vay be demek lise aşkı he" dedi arkadan Berk Aslı ve Beyza ters bir bakış attı Berk'e "Berk kes sesini!" Diye çok makul bir uyarıda bulundu Beyza "Tamamda beni bir şekilde korusanız Aslı komutanım ve sevgili abla komutanım" "Bize ne" dedi ikisi aynı anda "Ya nolur ölmek istemiyorum" "Öf amanda konuştun tamam ben hallederim" dedi Aslı "En büyük komutan Aslı kom-" "Kısa kes" diyerek ciddileşti aslı Arkadan onlara doğru gelen Emre'nin gözlerinden ateş çıkıyordu "Berkciğim napıyorsun burda dur tahmin ediyorum Beyza ve Aslı ya yalvarıyorsundur beni koruyun diye dimi?" "Tam olarak öyle komutanım" diyerek kardeşini saniyesinde sattı Beyza. Berk ise kınayıcı bakışlarını ablasında gezdirirken, "Ablaa" diye uyardı Berk. "Abla değil komutanım Berk" dedi Aslı "Emre yani Emre komutanım kendisi zaten yeterince korkmuş o ona yeter." "Lan çocuk topuğuma sıktı ne diyeyim çok sağol canım sayende topal oldum diye teşekkür mü edeyim Aslı" "Sesini yükseltme bana!" "Asıl sen bana bağırma!" "Berk yürü gidiyoruz" "Nereye?" Dedi üçü aynı anda "Siz tartışmaya devam edin komutanlarım biz sizi yalnız bırakalım. Berk yürü" dediler ve gittiler Elinde üzümlü kek ile gelen Murat yüzünde ki morluklarda ben dayak yedim diye bağırıyordu "Komutanlarım, size üzümlü kek getirdim' "Üzüm yemez Emre komutanım" "Evet yemem" "Ee tahinli kurabiyem var ondan yer misiniz peki komutanlarım" "Yerim" "Aslı komutanım sizde alın" "Tahin yemez o" "Evet yemem" "Ee ben gideyim o zaman" "Bekle bende geliyorum Murat beraber atış yapalım stres atarız" "Peki komutanım" "Görüşürüz üzüm" "Görüşürüz tahin" dedi Emre ve ikiside ayrı yönlere giderke ayrıldılar "Komutanım" dedi Murat "Efendim" "Siz Emre komutanımla" "Kes sesini murat" "Ama komutanım kim kimin ne yiyip ne yemediğini bilir ki" "Murat biraz daha konuşursan bende senin topuğuna sıkacağım bilmem anlatabildim mi" "Anlatınız komutanım" "Güzel şimdi kes sesini" dediler ve yürümeye devam ettiler sonra ise atış alanına gittiklerinde Emre orada Alp ile konuşuyorlarfı. Emre bilerek gelmişti Aslının kusursuz atışlarını izlemek için... |
0% |