
Yaşadığımız sürece boyunca başımıza neler geleceğini bilemeyiz. Yani ben, bundan günler önce hayatımın sırrını öğrenmiş üzülmüş sonra kendimi bir tatilde bulmuştum. Dominik adalarına giriş yapacaktık gezecektik felan. Hatta yakışıklı bana en güzel romantikliğini yapmıştı. Rose ve Jack olmuştuk. Ama sonra ne mi oldu? Pat kendimizi başka dünyada bulduk. Diyorum ya size başımıza gelmeyen kalmıyordu. Baş örneği kesinlikle bendim. Sen o koskoca gemide dört kişi olarak denize düş. Uyandığında bir ıssız adada ol. Hemde süper dörtlü olarak. Eee daha bu zavallının başına Allah aşkına ne gelsin? Geliyordu yeminle devamı geliyordu. Açlıkla susuzlukla sınanıyorduk. Şükür balığımızı tutuyorduk, suda bulmuştuk.
Beni en zorlayan hala aklıma geldikçe içime bir şey oluyordu. Baklava bir adet değil bir sürü adet. Karın kası, kol kası ah ah! Hemde böyle bir yerde onları görmek hiç iyi olmamıştı. Sınanıyordum resmen bir yakışıklı yüzünden. Ama çokta memnundum. Fakat garip olaylar silsilesi bir türlü bitmiyordu.
Issız adaya düşmüştük değil mi? Bu yüzden depresyonda olmamız gerekirken biz Ankara havası oynamıştık vallahi hemde hepimiz baya döktürmüştük. Bence iyi gelmişti o yüzden abimle yakışıklıyı birbirine sarılırken halde bulmuştum. İnanır mısın iki ezeli düşman birden samimi olmuşlardı. O gece o samimiyeti hiç bozmadım. Bende Feridenin yanına kıvrılıp yatıp uyudum. Sabah ise bağırış sesleriyle uyandım. Nedeni belli değil miydi?
Abim yakışıklıya sen nasıl bana sarılırsın diye bağırıyor diğeri ise sen gelip sarılmışın oğlum benim ne suçum var diyordu. Haklıydı çünkü abim dönmüştü ondan tarafa.
"Yalnız abi o haklı sen dönmüşsün ondan tarafa."
Abim öfkeyle bakınca omuzlarımı silkeyerek ikisinede sırtımı dönüp gittim. Zaten yeterince zor şeyler yaşıyorduk birde onları çekemezdim. Sıcak bir yandan karnımın guruldaması bir yandan benimde sinirlerim bozulmuştu. Kıyafetlerimle kendimi denize atıp biraz yüzmek istedim. Hemde elbisem temizlenirdi. Gerçekten şansımıza inanamıyordum. Bir gece kıyafetiyle nerdeydim? Üstelik oldukça cesur kıyafetti. İçimden bir ah çekip kendimi suyun derinliklerine bıraktım. Biraz tek başıma vakit geçirdim. Tam çıkmaya yeltenecektim ki karnımdan tutulmasıyla olduğum yerde sıçramış hatta bağırmıştım
Kulağımın dibimde bir fısıltı işitince kimin olduğunu hemen anlamıştım.
"Şişt sakin ol güzelim benim!"
Yüzüm ona dönük olmadığı için elimle karnımı tutan eline bir tane vurdum.
"Off korkuttun beni! Böyle sessiz gelinir mi?"
Başını biraz daha eğerek boynuma yüzünü yerleştirdi. Ona alan açmak için başımı yatırmış gözlerimi kapatmıştım.
Karnımdaki elleri ise daha sıklaşmıştı.
"Ben sessiz gelmedim sen dalmışsın. "
Sırtımı göğsüne yaslayarak bir iç çektim. Orası benim sığınağımdı. Hala suyun içindeydikdik ama ayaklarımız yere basıyordu. Güvendeydik. Denizde en çok korktuğum şey ayaklarımın yere basmadığını hissetmek. Eğer boyumu aşana kadar yüzersem hemen paniğe kapılıyordum. O yüzden fazla açılmamıştım
"Yakışıklı bizi bulacaklar mı dersin?"
Feride gibi umutlarımı söndürmek istemiyordum ama bende korkuyordum. Yağız oğlan beni hiç duymuyordu çünkü boynuma küçük öpücükler kondurmakla meşguldü. Sinirlenip eline bir tane daha vurdum.
"Ya bırak şimdi romantiz mi? Sana bir soru soruyorum."
"Bence burası çok güzel sende çok güzelsin. Yani bulmasalarda olur çünkü yanımda sen varsın. Daha ne isterim."
"Ya Yağız oğlan saçmalama biz burada daha ne kadar yaşayabiliriz halimize bak. Kıyafet yok yiyecek bir şey yok."
"Yiyecek konusunu hallettik balık tutuyoruz. Kıyafet konusu da oda gayet çok güzel. "
Hala işin şakasındaydı. Beni ciddiye almayınca karnımdaki ellerini söküp ondan uzaklaşmaya çalıştım ama daha gidemeden beni tekrar yakalayıp kendine hapsetti.
"Yağız bırak!"
Dudaklarını kulağıma yaklaştırırak beni çileden çıkarmak için uzunca üfledi. Sonrada temas etti ama bende bitmiştim.
"Her kızdığında bana ismimle sesleniyorsun. Bu beni fena yapıyor. Dudaklarından sadece ismimi duymak o bile çok güzel."
Tövbe yarabbim ne olmuştu bu adama herşeye çok güzel deyip duruyordu. Kulağımdaki teması kesip tekrar boynuma yol alacaktı hemen engel olup ona doğru dönerek yüz yüze baktık ama bu yaptığım hareket daha kötü olmuştu. Beynim çoktan alarm vermeye başlamıştı.
Yüz yüze çok riskli...
Yüzüne baktığım an gözgöze geldik. Çapkınca gülümserken bakışlarını gözlerimden çekip yüzümde dolaşmaya başladı. Hala çok riskli...
"Yakışıklı bence akıllı duralım. Bak biz her yaramazlık yaptığımızda başımıza bir iş geliyor yeminle. Burda da gelmesini istemiyorum."
O en son dudaklarımda durunca sertçe yutkundum.
"Çok riskli diyorum ya!"
"Ne riskli güzelim. Bence seni öpmek hayatımda aldığım en büyük risk ve şuan onu gerçekleştireceğim."
"Hayır yapma ne olur."
Elinden kurtulmaya çalıştım ama beni. ablukaya aldığı için kurtulamadım. O yüzünü yanaştırdı yanaştırdı dudakları dudaklarıma geldi tam gözlerimi kapatıp anın tadını çıkaracakken canımın yanmasıyla bastım çığlığı. Çünkü ayağımı bir şey batmıştı.
"Ayağım ah!"
Yağız olan telaşla bakerken; " Ne oldu ayağına?"
"Ayağımı bir şey battı ay çok kötü acıyor"
Elimi suyun içerisine götürüp ayağıma bakacekken birden kucaklanmamla bakamadım. Yağız oğlan beni kucağına almış suyın içinden çıkarıyordu. Ama bir yandan benim canım acıyordu.
Ellerimle boynuna sıkıca sarılırken ağlamaya çoktan başlamış burnumu çekiyordum.
"Ben sana dedim yapmayalım bak başımıza bir iş geliyor diye. Hep senin yüzünden oldu."
Hem ağlıyor hem kızıyordum. Çünkü bizim dudişlerin birleşmesi felaket demekti. Ve olmuştu. Ayağımı bir şey ısırmıştı.
"Ya zehirli bir şey battıysa ya acı çekerek buralarda ölürsem? Ama ben ölürsem gerçekleri öğrenmeden gözüm açık gider. Yağız kurtar beni ne olur?"
Yağız oğlanın boynuna sıkıca sarılıp sesli şekilde ağlamaya devam ettim. Zavallım oda çok korkmuştu konuşamıyordu bile. Hızlı bir şekilde denizden çıkıp beni yere oturttu. O ara sesimi duyan abimlerde çoktan yanıma gelmiş neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
"Dilruba ne oldu? Neden ağlıyorsun?"
Gözyaşları içinde abime baktım ama cevap veremedim. Yağız oğlan ayağımı dikkatli bir şekilde bakarken sanırım ne soktuğunu anlamaya çalışıyordu.
"Size diyorum ne oldu?" Abim bağırarak konuşunca Yağız oğlan ona sert bir bakış attı.
"Deniz kestanesi batmış dikenini hemen çıkartmamız gerekiyor."
Ben elimle ayağımı tutarken Feride yanıma oturmuş elimi tutıyordu.
"Dilruba ne olur ağlama geçecek bak ağrısı."
Dudaklarımı büzüp burnumu sertçe çektim.
"Ben ona dedim yapmayalım dedim ama dinlemedi beni."
"Abiciğim ne yaptı bu hödük sana?"
Abim ve araya girmeleri...
"Hiç bir şey yapmadı hepsi benim suçum."
O sırada Yağız oğlan dikkatli bir şekilde ayağımdaki dikeni çıkarmaya çalışıyordu.
"Güzelim biraz acıyacak ama geçecek söz veriyorum. "
Başımı olumlu anlamda sallarken gözlerimi kapatıp dikeni çıkarmasını bekledim. Bir elimden abim tutarken diğer elimden Feride dişlerimi dudaklarıma geçirerek bağırmama engel oldum. Yağız oğlan bir şeyler yapıyordu ama gözümü açamıyordum. Bir beş dakika sonra olmuyor çıkaramadım. Sözünü duyunca şokla gözlerimi açtım.
"Ne yani ölecek miyim?"
Hepsi birden bana bakerken sanki abartma istersen diyorlardı ama onların canı yanmıyordu sonuçta.
"Dilruba ne ölmesi Allah aşkına? Sadece biraz acı çekeceksin o kadar ben bir şeyler bulmaya çalışcam. Sen sadece ağlama olur mu?"
Yağız oğlana umutsuzca bakarken abimin öfkeli sesi araya girdi.
"Oğlum ben sana kardeşimi emanet ediyorum ama sen kardeşime böyle mi sahip çıkıyorsun?"
"Ersin şimdi zamanı değil."
Yakışıklı oturduğu yerden abime dik dik bakıp sus uyarısı verdi ama o dinlemedi. Elimi bırakıp hızlıca ayağa kalktı daha ben ne olduğunu anlamadan yakışıklının yakasından tutup ayağa kaldırdı.
"Zamanı değil öyle mi? Kızın haline bak ulan canı yanıyor canı. Gelmiş zamanı değildi diyor."
"Abi ne olur yapma! Bak canım acıyor."
Ama abim beni hiç duymuyordu. Yağız oğlanın yakasını çekiştirerek yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
"Hepsi senin yüzünden oldu. Eğer o gemide bana bulaşmasaydın buraya düşmeyecektik. Eğer sen konuşmasaydın Dilruba ölümden dönmeyecekti. "
Yağız olan sadece dinliyordu ne bir hareket yapıyor ne konuşuyordu. Boş bakışlarla sadece abime bakıyordu.
"Bu kızı daha ne kadar tehlikeye atacaksın? Bir deniz kestanesinden koruyamıyorsun diğerlerinden koruyabilecek misin?"
İşte bu sözleri demeyecekti.
"Abi çok fazla ileri gidiyorsun. Sus artık!"
"Ersin ne olur yapma!"
Feride bir yandan ben bir yandan bağırıyorduk ama duymuyordu. Habire koruyamıyorsun diyordu. Zaten bir yerden sonra benim şartellerde kopmuştu.
"Sen beni koruyabiliyor musun söylesene? Beni korumak yerine eve hapsetmeyi seçmek korumak demek mi abi söylesene? Hem zaten senin gerçek kardeşin bile değilim olsam yinede koruyamazsın. Eğer korusaydın başıma kötü şeyler gelmezdi. O yüzden ondan hesap soracağına kendine bak."
O cümleler ağzımdan nasıl dökülmüştü anlamış değildim ama abimi yıkıp geçmişti. Sözlerimi duyduğu an ellerini yakışıklıdan çekmiş hayal kırıklığıyla bana bakmıştı. Tek o değil hepsi öyle bakıyordu. Bense geç kalmıştım o koca çenemi kapatmakla çok geç kalmıştım.
Abim son kez gözlerime bakıp sırtını bana dönerek yürüyüp gitmişti. Yağız oğlan arkasından bakarken Feride' nin sesini işittim.
"Nasıl gerçek kardeşi değilsin."
Başımı hızlıca çevirip ona baktım.
"Duydun işte onlar benim gerçek ailem değil. Babam bildiğim adam amcam annem yengem abim kuzenim. "
Feride şok üstüne şok yaşarken ben ara verdiğim gözyaşlarına tekrar başladım. Hem sesli bir şekilde ağlıyor hem anlatıyordum.
"O örgütü benim öz babam kurmuş. Annemde onlardan. Ama ikiside ölmüş. Benide halamın oğlu bıçaklamış oldu mu öğrendin mi?"
"He burada bende aradıkları bir şey var onu bilmiyorum. Bunuda yeni çözdüm."
Ben konuştuklarımı bitince ayağa kalkıp bana baktı.
"Ne olursa olsun Ersin bunları haketmiyordu."
"Yağız hakediyor muydu? Söylesene ona söylemediğini bırakmadı. Bıktım artık bu kıskançlıklarından."
"O sadece seni korumak istemişti ama."
Dedi devamını getirmedi. Arkasını dönüp oda yürüyüp gitit. Yanımda tek kalan sadece Yağız oğlandı. Oda karşımda duruyor bir çift kelime etmiyordu.Sıradaki öfkemi ona çevirip yüzüne baktım.
"Ne var sende mi öyle düşünüyorsun? Eğer düşünüyorsan bütün bunlar sizin yüzünüzden oldu. Eğer siz sürekli kavga etmeseydiniz bu hale gelmezdim . Onunla da öyle konuşmazdım."
Hiç cevap vermeden sadece baktı ve oda arkasını dönüp gitti. Benim acımla bırakıp hiç umursamadan gitmişti. O gidince ağlamam dahada şiddetlenmiş elimi yüzüme kapatarak uzun süre ağlamıştım.
Artık bu olanlara katlanamıyordum. Her şey üst üste geliyordu. Benimde canım vardı benimde kalbim vardı. Sürekli mutluyum diye takmıyorum sanıyorlardı ama takıyordum.
Ailemle nasıl yüzleşecektim? Onlarla tekrar nasıl sarılacaktım? Ya gerçek ailem onları tanımıyordum bir babamı rüyalardan biliyordum. Gerçek annem o nasıl kadındı?
Şimdi benim hayatım ne olacaktı? Bütün bunlar aklımı kemirirken neden kimse beni anlamaya çalışmıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.18k Okunma |
442 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |