Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Sözümüzü tutanadık

@gulumse_gulumse

Ya sabır ya selamet... Aileme verdiğim sözü tutmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Gerçekten olmuyordu, bir olaya karışmak yoktu, şiddet kesinlikle yoktu.

Valla söz anneciğim şiddet yok olay yok.

Valla abiciğim hiç olaya karışmayacağım

Ama gelin görünkü ben söz verdiğim canım abime bir yumruk atmışım, of o yumrukla kendini Yağız oğlanın kollarında bulmuştu. İki ezeli düşman ne güzel birbirlerine destek oluyordu. İşte benimde sözümde, sabrımda buraya kadardı.

Birbirlerine zarar vermelerine dayanamayarak ben vermiştim. Ortada bir sebep yokken saç baş girmekte ne oluyordu? Bir türlü anlamıyordum. Biri abim, diğeri yakışıklımdı.

Şimdi ise ikisi ayrı ayrı sedyeye yatmış burunlarında pamuk, kaşlarında üç dikiş ağrı sızı içinde kıvranıyorlardı. Valla onları bu hale getiren ben değildim. Onlar kendileri yapmış kendileri etmişlerdi. Ben sadece birer yumruk vurmuştum. Sanırım o yumrukla acılarını hatırlamışlar direk soluğu hastanede almıştık.

Saatlerdir olanlar şaka gibiydi. Ben yakışıklıyla romantik anlar yaşarken olanlara baksanıza. Ah benim çileli başım.

Derin bir of çekip abime baktım. Elimi sıkıca tutmuş kaçmamam için bırakmıyordu. Çünkü yan tarafta bir av vardı. O ava izin verse kaçacaktım ama yok bunada karışmıştı.

"Abi Allah aşkına burada ne işin var?"

Abim dudağının kenarındaki yara yüzünden ağzı yamulmuştu.Tövbe şimdi gülsem olmayacaktı. Ağzını yamulta yamulta bana cevap verdi

"Kızım sana sürpriz yapacaktım ama olaylara bak ne süpriz oldu."

"Kızımmm!"

Onu gibi konuşunca ters ters bana baktı.

"O şerefsizle senin ne işin vardı?"

Allahım tipi kaymış hala neyin derdindeydi.

"Bana bak bir daha ona kötü söz söylersen var ya bir uçarım buradan."

"Kızım uçmadın sanki bir uçtun pır gittim o şerefsize kondum."

Aha işte bu gülünmeyecek gibi değildi. Bir kahkaha atmışım var ya, hastalar dair herkes bana bakıyordu. Pır uçtu uçtu kondu yakışıklıya.

"Dilruba sussana kız, herkes bize bakıyor."

Abim yattığı yerden ellerini uzatarak dudaklarımı kapatmaya çalışıyordu ama izin vermedim. Güldükçe güldüm.

Benim sesimi duyan Feride ve Yağız oğlan aramızda ki perdeyi çekerek bana şokla baktılar.

"Dilruba bu kadar neye gülüyorsun?"

Feride merakla neye güldüğümü sorarken, gülmekten ona cevap veremedim.

"Lan o ağzın bir konuşmak için açılsın var ya!"

Abim hemen araya girmişti beni susturmak için. Tabii Feride'ye rezil olmak vardı.

"Ama abi seni o halde gördü hatırlatırım."

Abim kaş göz işareti yaparak susmamı emrederken benim yakışıklının sesini duydum.

"Seni böyle görmek ne güzel."

Yanaklarım kızarırken hemen ayağa kalkıp yanına gittim. Ellerimi önümde birleştirerek bir cilve yapmışım ki...

"Cidden güzel miyim?"

"Dilruba hemen yanıma geliyorsun."

Abim hemen araya girdi, hiç bekler mi?

Arkamı dönerek öfkeyle ona baktım.

"Abi bak uçmama az kaldı. Feride abime bir bakar mısın? Benim azcık işim var."

Feride birşey söylemeden oturduğu sandalyeden yavaşça kalkıp abimin yanına gitti. Allahtan oda fırsat arıyordu. Abimle birbirlerine saf saf bakarken bundan hemen faydalanıp arada ki perdeyi çektim ve Yağız oğlanın yanına oturdum.

"Cidden beni güzel mi buluyorsun?"

Tabiiki cilvem devam ediyordu.

"Ben mutlu olmanı kast etmiştim Dilruba."

Yine gol yedik ya pes! Az önce gülen yüzüm şimdi solup gitmişti.

"Odun ne olacak, güzel desen bir yerlerin eksilmez."

Yağız oğlanın yüzüne dikkatli bakınca attığım yumruk gözünde çiçek açtırmıştır. Mosmor çiçek ne güzel yakışmıştı ama aslanıma.O moru görünce asılan suratım yeniden gülümsedi.

"Senin bu duygu değişimlerini anlamıyorum. Az önce surat asıyordun, şimdi de gülüyorsun."

"Gözünde ki mor çiçeğe gülüyorum. Ne güzel vurmuşum ama. Bütün intikamımı aldım."

Yağız oğlan acıyla yüzünü ekşitince içim sızladı.

"Ama abine mor açtırmadın zaten hep bana uygula bütün hünerlerini. Senin yüzünden bacaklarımda mordan başka bir şey yok."

Bu sözlerden sonra büyük bir kahkaha attım.

"Sen benim kalbimi kırdın be, bu yaptıklarım az bile. Bu arada abimede açtım mor, tam alnının ortasından."

Yağız oğlana kanıtı göstermek için ayağaya kalkıp aradaki perdeyi hızlıca çektim. Karşımdaki gördüğüm görüntüyle şaşkınlıkla geri yerime oturmak zorunda kalmıştım.

"Yağız oğlan bir abim kadar olamadın."

"Oha diyorum küçük kız!"

Hala küçük kız diyordu ama şuanda onla uğraşamazdım. Bu arada perdeyi açar açmaz Feride'nin ay diye bağırması yokmuydu?

Abime sinsice bakarken, Feride'nin yanakları kızarmış utangaçlığından yüzüme bakamıyordu.

Elimle ikisini göstererek "Siz ikiniz alın alına ne yapıyordunuz?"

"Dilruba biz şey ediyorduk valla bak senin sandığın şeyden değil."

Evet Feride'nin beyni yanmaya başlamıştı.

"Dilruba kızım sen ne ima ediyorsun? Biz sadece yanlışlıkla şey olduk."

Bakışlarımı onlardan çekip Yağız oğlana baktım.

"O şeye biz çok yakındık ama olamadık."

"Hıııı!"

"Höst lan!"

Evet artık abimle yakışıklı bir anda konuşmaya başlamışlardı, bunlar baya baya ortak olmuştu.

"Dilruba kızım sen ne saçlıyorsun? Öyle bir şey olmadı değil mi abicim?"

Sinirle tekrar abime baktım.

"Siz yakın olurken,biz neden olamıyoruz?"

Abim çıldırmış vaziyette yattığı yerden kalkmaya çalıştı ama Feride onu durdu.

"Ersin dur bir yerin acıyacak?"

Allahım bu kız ne zaman arkadaşını satmıştıda benim haberim yoktu. Resmen abimi sevdi beni şutladı.

"Feride canım benim, ben senin arkadaşınım biliyorsun değil mi? Abimi benim için durdurman gerekiyor onun için değil. Hem siz neden birbirinize o kadar yakındınız?"

Evet onları baya yakın halde yakalamıştım. Feride abimin üzerine eğilmiş alınları birbirine değer faziyette dudakları bir milimlik uzaklıkta bana poz vermişlerdi. Eğer ben onları basmasaydım o dudaklar değdi değecekti.

"Dilruba valla bak sandığın gibi değil. Ersin alnım fena acıyor deyince kalkıp bakmak istedim sonra bakarken bir anda dengemi kaybettim düşüyordum o anda alınlarımız çarpıştı."

"Tıpkı Feride'nin anlattığı gibi oldu. Senin kafandan ne hinlik geçiyor bilmiyorum ama şey olmadı."

Ama olmak üzereydi abimin o bakışını yakalamıştım. Çapkın çapkın bakıyordu. Ben hissediyordum abimde boş değildi Feride'ye.

"Tamam tamam ben zaten bir şey demedim ki."

Ayağa kalkıp tam perdeyi tekrar çekecekken abimin konuşmasıyla durakladım.

"Sizde bir kaza yaşanmadı değil mi Dilruba?"

Yağız oğlandan bu odunluk varken o kaza hiç bir zaman yaşanmazdı.

"Abi ne kadar kötü düşünüyorsun, senin kalbin fesat yeminle."

Abin gözlerini belirtirken yavaş yavaş perdeyi çekmeye başladım.

"Kızım sen söyledin ya !"

"Yok abim öyle bir şey demedim ben sen yanlış anladın."

Perdeyi çektim çektim sonunda abim yok oldu. Arkamı dönüp yakışıklıya baktığımda sırıtıyordu.

"Ne var?"

"Şu dilinin bir ayarı yok değil mi? İlla her şeyi pat pat söyleyeceksin. Valla senin gibi birini hiç tanımadım."

O konuşmaya devam ederken yanına yaklaşarak üzerine doğru eğildim. Belki bizde bir kaza yaşardık. Elimi kaldırıp yüzüne doğru götürdüm ve mor olan gözüne incitmeden dokundum.

"Özür dilerim, böyle olacağını bilemedim. Sadece kendinize gelmenizi istemiştim. Çok acıdı mı?"

Yağız oğlan iki gözünü kapatmış hızlı nefes alıp veriyordu.

"Belki öpersen geçer acısı."

Vay sen bizim hödüğe bak. Benle takıldı takılalı aynı bana benzemeye başlamıştı.

"Sence seni öpmem uygun olur mu?"

"Ama ben seni öptüm."

"Öpmemen gerekirdi. Sen benim neyimsin ki?"

Elim hala göz kapağında, yavaşça okşuyordum. Belki acısını alır diye. Ama bakışlarım kirpiklerine odaklanınca hayran kaldım. Bu nasıl kiprikti böyle kıvır kıvır.

"Maşallah!"

Gözlerini açarak yüzüme baktı.

"Ne oldu?"

O gözlerini açtığı an elimi yüzünden çekerek hemen uzaklaştım. Fazla yakın olmaya gerek yoktu.

"Kirpiklerin diyorum maşallah kıvır kıvır. Ben o hale gelsin diye kaç kat maskara sürüyorum."

"Hııı!"

Evet yakışıklının bir huyunu daha öğrenmiştim. Beni anlamadığı anda dudaklarından bir hı sözü çıkıyordu.

"Aman neyse! Siz bu gece buradasınız sanırım. Bizimde yurda giriş saatimiz geçti. Valla her şeyi birbirine kattınız. Günün yorgunluğu yetmezmiş gibi birde sizinle uğraşıyorum. Kıyafetimi bile değiştiremedim. Saçım elektrik teli gibi kabardı. Of ki of"

"Sen her halinle güzelsin."

İşte yine başlıyordu ama yemezdim.

"He canım he, bu defa yemem."

"Ama güzelsin."

Ona cevap vermeden arkamı dönüp ilerledim. Doktoru bulmam lazımdı. Durumları neydi öğrenmem gerekiyordu.

"Nereye gidiyorsun?"

Başımı çevirip Yağız oğlana baktım

"Kaçırıyorum."

Bir süre onlardan kaçsam iyi olurdu. Önce doktorla konuşarak hastanede kalmaları için ikna ettim. Çünkü gidecek yerimiz yoktu. Abim ve bizim. Yağız oğlanda arada kaynamıştı. İkisinide aynı odaya aldırarak, Feride'yi yanlarına bırakmıştım. Ben ise bahçede oturmuş temiz hava alıyordum. Aslında günün hüzünlerini üzerimden atmaya çalışıyordum.

İnsan ne kadar mutlu olursa olsun hüzünlerinden kaçamıyordu. Kalbinin acısı her daim kendini hatırlatıyordu .

Korktuklarım hep olmuştu. Abim gelmişti. Süpriz yapmıştı ama o duyduklarından sonra iyikide gelmişim demişti. Belki konuyu açmıyordu ama açacaktı. Neler olduğunu soracaktı.

Fakat artık hiç bir soru cevaplamak istemiyordum. Beni bana bıraksalar, nefes almama izin verseler iyi olacaktı. Beni boğdukları için her şey çeneme vuruyordu. Belki uzaktan değişik biri gibi gözüksemde şu son günlerde dahada saçmaladığımın farkındaydım. Özellikle yakışıklı konusunda

Beni öyle etkilemişti ki yapmayacağım şeyler yapıyordum. Tamam her şeyi pat diye söylemem normalimdi ama o öpücük konusu felan beni iyice yerin dibine sokuyormuş gibi hissettiriyordu. Daha kaç günlük tanıyordum, nasıl güveniyordum ve ona dokunuyordum aklım almıyordu. Üzerimde öyle bir tesiri vardı ki karşı konulmazdı. Koyamıyordum, ilk görüşte aşkmıydı? Sadece yakışıklılığından etkilenmekmiydi bilmiyordum. Ama doğru şeyler yapmıyordum. Hemde bir yabancıya karşı. Biri bana yaptıklarımı anlatsana ayıplardım kendimi be. Ne oluyor hayırdır derdim ama dinleyen kimdi.

Kendi içimde hesaplaşırken artık odaya dönmem gerektiğini anladım. İki düşman bir aradaydı ve olan Feride'ye olacaktı. O yüzden daha fazla vakit kaybetmeden kalkıp hastaneye doğru ilerledim.

Tam odanın kapısına geldiğim anda içerden bağırma seslerini duydum. Tahmin ettiğim gibi yine birbirlerine girmişlerdi. Hemen telaşla içeriye girdim.

Abim ve Yağız oğlan burun buruna gelmişti. Feride ise ortalarında onları ayırmaya çalışıyordu.

"Hopp ne oluyor yine?"

Sesimi duydukları an hepsi dönüp bana baktı.

"Dilruba iyiki geldin ben artık başedemedim bunlarla."

Feride'nin sesi isyanla çıkınca anlamıştım ortada yine büyük sorun vardı.

Ellerimi belime atarak iki küçük çocuğa baktım.

"Hayırdır siz niye kavga ediyorsunuz?"

"Dilruba kardeşim Elif sana ne yaptı? Abinin söyledikleri doğru mu?"

Yağız oğlanın sorusuyla bir an durakladım.

"Birde Dilruba'ya soruyor? Anlattım ya sana kardeşimi karanlık bir odaya kilitlemiş."

Abim devam etmeden hemen araya girdim

"Abi yeter lütfen! Onlar geçmişte kaldı ve kardeşi misliyle karşılığını aldı. Bu arada bu gece buradasınız. Anlaşsanız iyi olur."

Ben sanki hiç konuşmamışım gibi Yağız oğlan kolundaki serumu hızla çıkartarak yere attı.

"Ben bu gece burada kalamam."

Yanımdan çekip gidecekken kolundan tutup durdum.

"Ama tam iyileşmedin. Ya ağrın olursa."

"Ben hastanede kalamıyorum biliyorsun. Bu kadar kalmam bile mucize."

O an Yağız oğlan gözlerime bir baktı. Gitmesi gerektiğini anlamıştım.

"Tamam ama kendine iyi bak olur mu?"

Elimi kolundan yavaşça çektim. Sıcaklığı kaybolup gidecekken bu sefer o elimi tuttu.

"Özür dilerim. Eğer kardeşim canını çok yaktıysa gerçekten özür dilerim. İnan oda yaralı biri bunları yapmaması gerekiyor biliyorum fakat anlamıyor. Söz veriyorum bir daha sana bulaşmayacak."

Elini elimden çekip gözlerime son defa baktı ve arkasını dönüp odadan çıktı. Beni soğukluğuyla yalnız bıraktı.

"Dilruba burada neler oluyor?"

Abimin şaşkın çıkan sesini duyunca bakışlarımı kapıdan alarak ona baktım.

"Abi hadi yatağa geç artık. Bak dinlenmen gerekiyor. Zaten o kadar yol geldin."

Abim başını sallayarak yatağına geçti. Feride ise bana pişmanlıkla bakıyordu. Yaptığı hatayı bildiği için konuşamadı.Bende Yağız oğlanın boş bıraktığı yatağa geçip oturdum.

"Onun Elif'in abisi olduğunu yeni öğrendim. Okula gelmişti öyle gördüm. Elif bizim sınıftan bir kız. Biraz sorunlu. Benim aldığım notları kıskanan, herkesin ilgisi bende diye her şeyi yapan bir kız. Kaç kere uyardım ama dinlemiyor. Ama yaptıklarına karşı cevabını verdim ."

" Sen karanlıktan korkarsın."

Abimim canı yanıyordu. Hissediyordum.

"O odada fazla kalmadım gelip kurtardılar. Abi merak etme iyiyim ben. Herşeyin üstesinden gelirim bilirsin."

Onun cevap vermesini beklemeden yatağa uzanıp sırtımı abime döndüm. Gözlerimi kapadım sadece uyumak istiyordum. O anda yanağımda hissettiğim dokunuşla birden irkildim.

"Özür dilerim arkadaşım."

Feride'nin içten gelen özrüyle kendimi uykuya bıraktım. Sabah kalktığımda gözlerimi açmak biraz zor olmuştu. Sırtımı abimlerin tarafına dönünce yine bir manzara beni karşıladı. Feride sandalyesini abimin yatağına yaklaştırmış başınıda abimin göğsüne koymuş uyuyordu. Kesin yine yanlışlıkla düşmüştü oraya. Çünkü bunu yapacak kız değildi. Unutanırdı bir kere. Bakışlarım abimi bulunca çoktan uyanmıştı, Feride'yi izliyordu.

"Bence sende ona karşı boş değilsin."

Abim sesimi duyunca başını çevirip bana baktı.

"Saçmala sadece onun gibi biri beni nasıl sever diye düşünüyordum."

Yattığım yerden kalkarak dağılmış saçlarımı ellerimle toplamaya başladım. Resmen birbirine girmişti.

"Abi inkar etmesen hem onun için hem kendin için. Tamam ilk başta duyduğunda şok oldun ama şimdi ki haliniz ona bakarken gözlerin parlıyor."

"Dilruba sabah sabah başlama!"

"Siz erkekler neden hep inkar ediyorsunuz? Doğruları söylerseniz bir şey olmaz, bir yerleriniz incinmez."

"Dilruba!"

Evet uyarımızı almıştık artık susma zamanıydı. O arada Feride gözlerini yavaşça açarak etrafına bir bakındı. Önce nerede yattığını anlamadı. Başını yavaşça kaldırdı kaldırdı ve şok.

"Ben ben!"

"Evet yine takılmıştık.

"Feride'ciğim utanma gülüm sadece abimin göğsünde yatmışsın o kadar."

O anda odayı saran iki hıçkırık ses duyulmasın mı? Şokla karşımdaki ikiliye baktım.

Feride telaşla ayaklanarak bize hiç bakmadan odadan bir çıktı. Bu ne hız dedim kendi kendime. Abime baktığımda hala hıçkıyordu.

"Yok yok siz olmuşsunuz."

Allahım bir biz olamıyorduk. Gerçi bizdede biraz olur yanı var gibiydi. Ama hödüğün ne yapacağı belli olmazdı değil mi? O yüzden ümitlenmek yoktu.

Günün geri kalanını abimle geçirmiş iyi olduğumu ikna ederek Ankara'ya yolcu etmiştim. Yurda gelir gelmezde hemen bir duşa girip pisliğimdende arınmıştım. Şimdi ise ördekli pijamalarımı giymiş yatağımda uzanıyordum. Feride ise çoktan uykuya dalmıştı. Telefonda biraz takılırken Instagrama bir mesaj düştü. Bilin bakın kimdendi?

"Bu attığın storydeki şarkı bana mı geliyor?"

Bakın nasılda anlamıştı yiğidim. Çok zekiydi canım. Güzel ördekli pijamalarımla, saçlarım tepemde toplu, dudaklarımı biraz büzerek poz vermiş yanına bir söz, arka fona bir şarkı oh mis gibi olmuştu.

Söz:Güzeller içinde bir ben, birde ördekim."

Müzik: Güzeller içinde bir seni seçtim.

Tık nasıl uymuştu ama sözler. Bana güzel demeye çekinen o hödüğe mesajım vardı.

Hemen mesaj kısmına girip cevap yazdım.

"Üstüne niye alnıyorsun yakışıklı, senin güzel diyemediğin bu güzelliğe herkes güzel diyor hemde şarkıyla. Güzeller içinde bir seni seçtim diyorlar. Yani senlik birşey değil."

"Bence beni kızdırmak için yapıyorsun ama düşmem. Bu arada ördekli pijamaların yakışmış. Tıpkı küçük kız çocuğu gibi olmuşsun. "

Mesajı okurken resmen başımdan ateşler çıkıyordu. Hala aynı yerdeydi.

"Ben 23 yaşında bir bireyim ama sen 50 yaşında amcaysan haklısın senin için küçük bir kız çocuğuummm."

Sonunda bir gol atmayı başarmıştık.

Loading...
0%