Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Temel Eğitim

@gunes_ay21

Bu karanlık ve ürkünç yerde gördüğüm ruh hüzmesi beni bozguna uğrattmaktan başka bir şey yaptığı yoktu.

Irk liderleri kendi ırkına ait kişiye bir yıl eğitim verecekti. Umay, Verena krallığında sosyetede eğitim görecekti. Deniz, Kuin krallığında o da sosyete de eğitilecekti. Kayra ne kadar istemese de o da Axem krallığında sosyetede eğitilecekti.

Peki ya ben? Bir şamanın yanında kulübe de eğitilecekmişim. Neden benim ırkım beni istemiyor? Bana sırtlarını mı dönmüşlerdi? Acımasızlar!

Peki ben şuan kimin evinden miyim? Beni akademiye yönlendiren Tomris'in evindeyim.

Beni eğitmek istediğini söylemiş! Bu ne kadar da can sıkıcı. Daha iki üç gün önce onun yanındaydım! Şimdi yine burada olmaktan bezdim ama.

" Yazgı on iki olmadan git içeri. O saatlerde ruhlar daha da korkunçlaşır. Evimde çığlık atmanı istemiyorum. "

Gözlerimi devirdim. Anladım. Ama karanlıkta gördüğüm suliet dışında başımı çevremiyorum.

Kömür karası saçları o kadar dağılmış duruyordu ki. Sanki bir savaştan çıkmış gibiydi. Gözleri ise obsidyen taşını anımsattı. Yüzünde ki yaraberleri saymak bile istemiyorum.

Bir ruh nasıl bu kadar çekici olabilirdi ki? İtiraf ediyorum. Gördüğüm en güzel ruhtu.

Ne bana doğru yaklaşıyor nede uzaklaşıyordu. Durduğu yerde sadece bana odaklanmış bir şekildeydi.

Gözleri önce gözlerime ardından ise saçlarıma en son da yüzüme baktı.

" Güzel kız... "

Konuştuğum, benimle konuşan tek ruh oydu. Neden peki bir tek onunla konuşabiliyordum.

Beni kendi dünyamda da burada takip etmişti. Beni tanıyordu dimi?

Ve ben unuttum? Ben kimseyi unutmam ki? Neden onu unuttum? Çocukken mi tanıyordu? İyi ama ben çocukken evden hiç çıkmadım ki? Eve hiçbir çocukta gelmedi.

İzole bir hayat yaşadım...

" Ben kimim? "

Bu soruyu yıllardır kendime sırmama rağmen bir türlü cevabını bulamamıştım. Kimdim ki ben? Başkasına hiç sormamıştım. Nefret ettiğim ruhlara karşı direncim azalıyor gibiydi. Artık korkutucu gelmemeye başlamışlardı.

Ben arkadaşlarıma sormadığım bir soruyu bir ruha sormuştum... Aptal Yazgı!

" Sana bunun cevabını verebileceğimi sanmıyorum. "

Ne bekliyordum ki?

" Ama benim gözümde ne olduğunu anlatabilirim. Başını hiçbir koşulda yere eğmeyen dik başlı bir kadınsın. Gerektiğinde düşmanına bile diz çökersin ama o başın hiçbir zaman eğilmez. İnaçı bir cesaretin var.

Bazen şen şakrak olurken bazen benim gibi ölü hissettiriyorsun. Sen ölme yaşarken bile ölü bir ruha sahip olma. Ölmek hiç de güzel değilmiş... "

Sesindeki duygu beni afallattı. Ne demek istiyordu?

Anlamıyorum. " Başka peki? "

" Çoğu zaman sakin birisin ama kızdığında senin o hırçın öfkenden ben bile korkarım fakat ağladığında ilk burnun kızarır. Ağladığında direncin kırılıyor. Kimsenin ağlamanı görmeni istemiyorsun ama göz göremese bile kalp görür.

Yazgı hala kalbin ağır geliyor mu? Hala kalbin sana yük oluyor mu? "

Bunu nereden biliyor? Bunu bilmemesi lazımdı!

" Nereden biliyorsun ? Kimseye demedim. "

Kendimi biledim bileli. Yani çocukluğum da dahil olmak üzere kalbimde bir burukluk vardı. Bazen kalbim olmadan ağır geliyodu ki. Yaşamama izin vermiyordu. Sebebini bilmiyorum. Kalbim yorgun da değildi. Sağlıklı bir kalbim olmasına rağmen kalbim bana ağır geliyodu.

Taşıması zor bir yük gibiydi. Bunun sebebi ismini bile anmak istediğim kişi değildi. Onun yeri ne kalbimde ne de zihnimdeydi.

Ama bu burukluk bazen o kadar büyüyor ki ağrıdığını hissediyordum.

Bazense o kadar ağır ki taşıyamıyorum.

" Dedim ya sana. Göz görmese bile kalp görür diye. "

Göz görmeden bile kalp görür...

" Benim göremediğim bir şeyi kalbim görüyor ve hissediyor mu yani? "

Ağır ağır başını salladı. " İnkar ediyorsun. Buraya ait olduğunu inkar etmekten vazgeç. Orası senin dünyan değildi. Ait olduğun yer ve zaman değildi. "

İstemesem bile kalbim buraya alışmıştı. Bir kaç günde bile kalbim o kadar dingindi ki. Sanki buraya aitmiş gibiydi.

Ama ben şuanda şunu da fark ediyorum.

Kalbimin burukluğu bu ruha karşıydı...

Kalbim bazen böyle buruk hissederdi. Şuanda olduğu gibi.

Ben onu gördüğümde kalbimde burukluk oluşuyordu. O halde kalbim her ağrıdığında yanımdaydı.

" Kalbim seni sevmiyor. Bana zarar mı vermiştin? Neden zihnim seni hatırlamıyor ama kalbim seni yıllardır tanıyor ve bir ağırlık hissediyorum. "

Ruh bana öylece baktı. Gözlerinde hüzün mü vardı?

" Bilmiyorum. Sana zarar vermek istememe rağmen vermiş de olabilirim. Sen böyle durumları kimseye bahsetmezdin."

Beni tanıyordu? Beni benden de iyi tanıyordu dimi?

Beni benden de iyi tanıması beni korkutmaya başlamıştı.

Zihnimi zorlamama rağmen hatırlamıyorum!

" Uzak dursan olmaz mı? "

Gözlerinde gördüğüm şaşkınlık ve kırgınlığa rağmen umursamamaya çalıştım.

" Senden uzak durmamı nasıl istersin. Benden bunu isteme! " Bağırıyordu ama sesinde kırgınlık vardı.

" Beni tanıman bile tuhafken seni neden görmek istiyim? Söylesene benim bu halde olmamın sebebi sen misin? "

Sustu... Cevap vermedi...

" Bana zarar veren biriysen benden uzak durman en iyisi olur. "

Gülümsemeye çalıştım ama o kadar zordu ki.

Daha şimdiden bana zarar vermişti. Kalbim ve aklım onu istemiyor.

Arkamı dönüp o tuhaf kulübeye girdim. Sabah buraya gelmiştim.

Kendi ırkım bile istemezken bu şaman beni neden eğitmek istemişti?

" Kiminle konuşuyordun? "

" Kendi kendime. "

Yıllardır herkese bu yalanı söylemiştim.

" Yazgı zayıflıklarından kurtul. "

Kaşlarımı havaya kaldırdım.

İki zayıflıyığım vardı. İlki ruhlar. Ruhlar bazı geceler çığlık atıyordu. O zaman korkunçtular. İkinci zayıflığım kızlardı. Onlara bir şey olursa önce intikamımı alır ardından da kendi canıma kıyardım.

" Peki ya İhanet? "

Bu kadının ürkütücü bir yanı da yok değildi.

Peki sorusuna gelirsek...

İhanet mi? Bu imkansız. Kızlar bana ihanet etmez ki. Ben kendimden çok onlara güvenirim. Hiçbiri ihaneti kaldıramazken bana ihânet etmezler.

Biz birbirimizin herşeyiyiz. Birimizin canı yansa diğerimizin canı yanacak kadar yakındık.

Birimizi kanatan olursa diğerleri de intikamını alır canımızı yakanın canını yakardık.

Tıpkı onunla olduğu gibi. Ama Ne Umay ne de Kayra ne de Deniz onun gibi değildi.

O bana inanmamayı seçti ama kızlar bana inanıyordu.

Onun varlığı benim için bir hiçti.

" Öyle bir şey asla olmaz. "

Yoktu da zaten. Her şey olması gereken gibiydi.

O aramızda değildi ama biz beş kişi birbirimize yeterdik.

***

Sabah yataktan nasıl sıçradıysam yüreğim ağzıma geldi.

Nefes nefese kaldım.

" Ne halt yapıyorsun sen be! " Elindeki bir kova suyu başımdan aşağı boca etmişti.

" Saat kaç farkında mısın?! Kalk artık! "

Sinirle ayağa kalktığımda, " Ne haltıma böyle bir halt yapıyorsun! "

" Yatağını topla derse başlıcaz artık! Yeterince vakit kaybettik! "

Gözlerimi devirip yatağın çarşaflarını değiştirecekken,

" Mundare! "

Yataktaki ıslaklık gitmişti. Tamam bu sihir olayı biraz güzel yanları da yok değil.

Yatağı düzeltip Tomris'i takip ettim. Birlikte bahçeye çıkmıştık.

" İlk olarak basit büyülerden başlamak en iyisi. Ellerini öne doğru uzat. "

Gösteriği şekilde ellerimi uzattım. Sol elim diğerinden biraz daha öndeydi.

Parmaklarım hafif kıvrılmıştı.

" Coparem! " Ormandaki bir ağacın yaprakları uçuşmuştu.

Gözlerim hayret içinde kaldı. Onun tonlamasında büyüyü yapmaya çalıştım.

" Coparem! " Onun aksine hiçbir şey olmadı.

" O halde bugün bunun üzerinde yapana kadar çalış. Yaptığında dinlenmen için iznin olucak. Şimdi Çalış! "

Sinirle nefesimi verdim.

Tomris içerye geçti. " Coparem! " Yine ve yine hiçbir şey olmamıştı!

" Coparem! Coparem! Coparem! "

Hiçbir şey olmamıştı. Ellerimde ağrımaya başladı. Sinirle ellerimi sertçe hareket ettirdim. " Coparem!"

Hiçbir işe yaramıyordu!

Saatler boyunca aynı büyüyü tekrar etmeye çalışmak artık beni hem bezdirmiş hem de yormaya başlamıştı.

Olmuyor yapamıyorum! Tam ellerimi indirmiştim ki, " Dinlenmek yok! " Diye çığırdı resmen!

Sinirle tüm gücümü kullanmak artık sabrımı bitiriyordu.

" Olmuyor işte yapamıyorum. "

Sinirle ellerimi tekrar indirdim. " Tüm gün denedim ama olmuyor! Ne bokuma büyü öğreniyorum ki lan ben! Büyücü müyüm? Değilim! Banane bundan ya! "

Tomris kılınıe bile kıpordatmadı. " Eğer bu büyüyü yapmazsan dinlenmek dahi yok! En basit büyüyü bile yapamicak kadar beceriksiz misin? "

Sinirle ona doğru yürüdüm. " Bana beceriksiz demeyi kes! Sana bunun hesabını sorarım. "

Sinirli bir bomba gibiydim. " Devam et tatlım! "

Ardından tekrar içeri geçti.

Akşama kadar çalışmam yetmemiş gibi aynı öfke içinde büyüyü yapmaya çalıştım.

" Gerizekalı büyü olsana artık! Bıktım lan ben! S.ktirin gidin. Benden büyücü falan olmaz! "

Sinirle yürümeye başladım. Başarmayınca delleniyorum.

Başarısız olmaktan ölesiye nefret eden biriyim. O kadar iğrenç ki. Bir büyüyü tüm gün denememe rağmen olmuyordu kahretsin! Benden bir bok olmuyor!

Sinirle nefesimi verdim. Elime ne geçerse zarar verecek kadar öfke doluyum.

" Defolun benden bir halt olmuyor. Kendi başımım çaresine bakarım ben! "

Nereye gittiğimi bilmedem öylece yürüyordum. Kayra gibi her şeye öflenmiyorum. Ruhumda genellikle sakinlik hakimdi ama bir şeyi başaramayınca içimde hissettiğim sadece kocaman bir öfke başka hiçbir şey değil!

Ne kadardır yürüdüğümü bilmeden. Yürüyordum.

Geldiğim yeri görünce içimdeki öfke yavaş yavaş inmeye başlamıştı.

Bir göletin yanındaydım... Tamam kaybolmuş olma ihtimalim yüzde bir milyon ama yine bu manzaraya değer gibiydi.

" Rahatla Yazgı... "Derin derin nefes almaya başladım... Bana sine-i hiç iyi gelmiyordu.

Göletin yanına gidip kenarına oturdum. Ayaklarımı suya soktum. " Ne yapıcaz Yazgı? Büyü işi çok zor. Neden böyle olmak zorunda ki? "

Aklıma geldikçe delleniyorum. " Yazgı burası sana iyi gelmiyor... "

" Belki de doğru yapamıyorsundur. "

Neyi doğru yapmıyorum. Tomris'in yaptığı herşeyi bende yapıyorum ama olmuyor kaç saattir ara vermeden çalışmaktan bıktım!

" Neyi söyle o halde! Ne doğru değil!"

Gerçekten de delirmiştim he?! Gülmemek içine kendimi zor tuttum.

" Sakinleş Yazgı! "

Oturarak ellerimi öne uzattım ve " Coparem! " Yine ve yine hiçbir şey olmadı.

İyi böyle devam.

***

Umay

Gece gerçek anlamda prensesler gibi bir uyku çekmiştim. O kadar dinlendirici bir ruh halindeydim ki. İçim rahatlamıştı. Sanırım bu diyara geldiğimden beri hiç bu kadar dinlenmiş hissetmemiştim.

Yataktan kalktığımda içeriye hizmetçi girdi.

" Günaydın Leydim. " Gülümseyip hizmetçi kadına selam verdim.

" Size de günaydın. "

Yataktan kalktığımda kadının elinde elbise tuttuğunu gördüm. " Benim için mi elinizdeki? "

Kadım başını salladı. " Çok güzelmiş. " Kadın bana tebessüm ile karşılık verdi.

Kadın, " Size yardımcı olmak için görevlendim. İlk dersiniz savunma olucaktır Leydim. Muhafızlardan Özden size bizzat eğitim vericek"

Özden'nin adını duymak yüzümde bir tebessüm oluşturdu.

İyi biriydi. Bana oldukça kibar ve nazik davrnıyordu.

" Giyinin isterseniz gidelim antreman sahasına. "

Başımı salladım. Kadının bana uzattığı elbiseyi giymek için banyoya girdim. Önce elimi yüzümü temizleyip kıyafeti üzerime geçirdim.

Aslında genelde vücut hatlarımı belli eden kıyafetleri giymek istemezdim ama bu üzerimdeki çok güzeldi ve bana da yakışmıştı.

Beyaz gömlek tarzı bir üst giymiştim. Onun da üstüne koyu kahve bir ceket altıma kot pantolon ve çizme.

Antraman sahası olarak adlandırdıkları yere gittiğimde. Özden buradaydı.

" Merhaba Leydim. "

Başını hafif eğdiğinde ona tebbessüm ettim. Diğer arkadaşları gibi kibirli bir havası yoktu. Üstelik beni zorbalamaması çok daha iyiydi.

" Leydim demene gerek yok. Adım ile seslenebilirsin. Benim için bir sıkıntı yok. "

Özden başını salladı.

Ardından bana bir hançer uzattı. "Bu silah sizin bedeniniz için en uygun olanı olduğunu düşünüyorum. Bu sayede o kadar zorlanmicaksınız. Büyü gücünüz geliştiğinde ise buna gerek bile kalmayabilir. "

Başımı salladım.

" Size bşraz kılanımızdan bahsetmek isterim. Verenalı olarak biliniriz. Klanımızın ne önemli özelliği insanları yanıltabilmemizdir. İnsanların zihni ile oynayıp onlara istediğimiz şekilde yönetebilmemizi sağlar. Bizim gibi benzer bir özelliği olan diğer klan Kuin halkıdır. Yani kız kardeşinizin klanı. "

Başımı salladım. " Peki ben güçlerimi kullanmayı sizden bir öğrenirim? "

Başını olumsuzca salladı.

" Hayır. Size bunun için birini görevlendirdik. Size o eğitim vericek. " Başımı salladım.

Ardından da bana hançer tutmayı öğretmete koyuldu.

Yazgı

Şu lanet büyüyü yapmak o kadar zor ki. Bir türlü yapamıyorum. En temel büyüyü yapamıyorsam işim n benim burada?

Sabrımın kırıntılarını harcıyordum. Dinleyemiyorum bile. Bir şey yapamayınca yapana kadar durmadan devam etmek benim vazgeçilmez bir huyum olmuştu.

Bıkmıştım artık ama. Gereken her şeyi yapıyorum ama oluyor mu hayır!

" Biraz büyüyü anlamaya çalışmalısın. " Arkamda duyduğum ses ile bianda irkildim. Az daha suyu boylicakken birinim beni rüzgarla tuttuğunu hissettim. Bu görünmedik şey beni belimden tutmuştu. Yeniden doğrulduğumda gördüğüm kişi ile birad daha nefessiz kalıyordum. Yine mi o?

" Yine mi sen? Sanae benden uzak dur dediğime eminim oysaki! "

Ruhlar nasıl canlılardı emin değilim ama bu ruh fazla ölü bakıyordu.

" Senden uzak kalamıyorum. " Kaşlarım alay ile havalandı. Gözlerimi devirmeden duramadım.

" Şuanda görmek istediğim son insan bile değilsin. "

" İnsan değilim çünkü. "

" Ne? "

" İnsan değilim. Bir syndrillıyım. İnsandan çok uzak biriyim. Buradaki herkes öyledir. "

Şaşkındım bana bir şeyler mi anlatıyordu? Ne amaçlıyor.

" Yaratık mısınız? " Başını olumsuz anlamda salladı. " Yaratık olsak yaratık olduğumuzu söylerdim. Syndrillayız. Ne insanız ne de yaratık. İnsana benzeriz ama insandan çok uzağız. Gerçek görüntüm şuan seni korkutabilir ama belki bir gün görürsün Hüzmem."

Hüzmem mi demişti o bana? Salak mı lan bu? Benimle flörtleşiyor mu?

" Defol git buradan şu lanet büyüyü yapmam lazım. "

Gülen sesini duydum. " Bu gidişle yapamazsın... Yardımcı olayım mı? "

" İstemez sana kalmadım. "

Ağzının içinde bir şeyler geveledi ama tam duyamadım.

" Coparem! "

Yine hiçbir bok olmadı!

" Coparem! " Yine ve yine hiçbir şey olmadı. Defalarca denemek artık beni sıkmıştı.

" Tamam yardım et. "

" Rica etmelisin. "

" Lütfen dedim. "

" Cümle kur. "

" Lütfen bana yardım eder misin? "

" Hayır. "

" Ne? " Kaşlarım çatıldı. Benimle dalga mı geçiyordu bu salak!

Elime yerden bir taş alıp ona doğru fırlattım.

" Bana bir şey olmaz ve ayrıca beni yanlış anladın. Büyü de bir sıkıntı yok sorum senin sinirli olan duyguların. Bu tarz büyüler için ruh hallerin çok önemli. Bu büyü sakinliği ister. Sakin olursan iş hallolur. "

Sakin olmam büyüyü yapmamı sağlar mı yani?

Derin nefes alıp sakinleşemeye çalıştım. En az on dakikalıl nefes egzersizinden sonra artık sakindim.

" Coparem! " Doğrulttuğum ağaç dalındaki yapraklar yere düşmüştü!

" Harika! "

"Rica ederim. "

" Sağol. " Gülümsedim. Ben büyü yapmıştım. Harikayım ya!

" Sanırım artık gitmeliyim. " Sesinde kırgınlık hissettim.

" Gerçekden teşşekür ederim. Sennin dediklerin olmasa ben yapamazdım. "

" Önemli değil. "

" Önemli. Şey... Bana başka büyüleri de sen öğretir misin? "

Sanki bunu bekliyormuş gibi gülümsedi. " Tabiki. "

Umarım kararım beni pişman etmez.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%