Yeni Üyelik
8.
Bölüm
@gunes_ay21

Ekim

Sabah erken uyanmıştım. Gece uyuyabildin mi diye sormak daha doğru olur aslında. Eflin'nin de uyuyabildiğini sanmıyorum ama yine de ona belli etmemem gerekiyordu. Aramızda olan bitenleri babasının gerçek yüzünü görmek istemiyor. Anlamak ıstemıyor! Bir türlü anlamak istemiyor. Görse babasının Gerçek yüzünü beni anlıcak. Yine eskisi gibi olucaktık.

Sabah bir şeyler aramak için ormanda dolaşmaya başladım. Meyve veya her ne varsa olurdu. Acıkmaya başlamıştık.

Bir şeyler aramak için ormana geçtiğimde bir elma ağacı buldum. Eflin'nin yanına gidip ona haber verecektim ki bıraktığım yerde yoktu.

Telaşlanmamak elde değildi. Etrafa baktığımda onu bulamadım o anda ağacın altında gördüğüm ceket ile ne bok olduğunu anladım.

Bırakıp gitmişti. Yine yaptığını yapmıştı...

Yine beni yüzüstü bırakıp gitti.

Sinirle bulduğum elma ağacının oraya gittim. Ağaca çıkmakta biraz zorlandım ama yine de çıkabilmiştim.

Ağacın dalına oturduğum sırada elmaları uzanıp yemeğe başladım. Sulu sulu kütür kütür dü. Ammae da lezzetliymiş.

O sırada ağacın dibinde birini gördüm. Savaş'ın yanındaki başka bir mafyaydı.

"Nerdesin kızım sen? " Beni mi arıyordu yoksa Ekim'i mi?

" Ekim! " Beni arıyorumuş. Napacak ki? Bizi tekrar yakalasın diye ona yerimi belli etmicektim ama tabiat benim sözümü bir kere bile dinler mi? Hayır. Elma Newton misali Adamın kafasına düştü.

O kadar komik düştü ki. Gülmemek için ağzımın içini sıktım. " Sen ne halt ediyorsun orada? "

Beni fark ettiğini gördüm. " Hiç güneşi selamlamaya karar verdim sen? " Kaşları alayla kalktı. Peh.

" Seni arıyordum ama bulunduğuna göre in de gidelim artık. "

" İnmiyom."

"Salak mısın? İnsene!"

Gözlerimi devirdim. " Açım ben elma yicem. İster misin? "

" Savaş merak edicek. Gidelim artık."

Savaş ne alaka ya? Tamam Eflin ile bana yaptığı muamele arasında uçurum farkı vardı. Bana ne kadar iyi davranıyorsa Eflin'e o kadar kötü davranıyordu.

Ne ayaklar?

" Banane Savaştan ne bok yapıyorsa yapsın. "

" Eflin de mi umrunda değil? Savaş Eflin denen kızı bulmuş. "

Kaşlarım çatıldı. " İyi mi peki? "Bir şey olmuş mu? " Merak etmeden duramıyordum.

"İyi sadece düştüğü içim canı yanıyor. Eve gidiyorlar gelicek misin? "

Başka çarem var mıydı ki. Elma dalında uzanıp. Bir kaç elma kopardım. " Yakala şunları. " Elmaların hepsini ona attım. Yere sadece bir elma düşürdü.

Ardından da ben aşağı inecekken. " Ellerini uzat basacak yerim yok! " Homurdanma homurdana ellerini uzattı. Ellerinden destek almak için uzanmıştım ki. Beni belimden tutup indirdi.

Tamam bu beklenmedikti.

" Hey kes şunu! "

Ardından elmaların birine uzandım. O da yemeye başladı.

" Lezzetliymiş. "

"Evet. Adın ne senin? "

" Kaan. " Başımı salladım.

İkimiz de şapırdata şapıdata elma yiyorduk.

" Neden Savcı olmak istedin? " Bianda böyle bir soru sorunca şaşırdım.

" Zıkkım için. "

" Kabahat bende tabi neden soruyorsam. "

" Sorma o zaman! " Bıkkınca nefes verdi. " En az Savcı kız kadar ukalasın. "

" Yalnız bende savcıyım . "

"Bu bilgi ile beni aydınlattığın için çok sağol. "

Gözlerimi devirip, " Ne demek vazifemiz. " Aklıma gelen soru ile Kaan'a sordum, " Neden Savaş Eflin'e Savcı derken bana Ekim diyor? "

Bana baktı, " Zıkkın için. "

Sinirle nefesimi verdiğimde villanın önüne gelmiştik. Savaş ve Eflin de gelmişti. Eflin, Savaş sırtındaydı.

" Geliyor musun Kaan? "

O sırada ikisi konuşurken kapı açıldı. " Beni özledin mi Savaş!" Diye bağırınca ister istemez Eflin'e baktım. Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı mıydı?

Dördümüz de içeri girdiğimiz de kızın rahat tavırları fazlaydı sanki.

Eflin

Kan kokusunda nefret etmem ben daha altı yaşındayken başlamıştı. Bir çocuk daha okula bile gitmeyen bir çocuk acıyı hissetti, bir çocuk ölüm istedi. Bu ne demek biliyor musunuz? Acı ve keder aynı anda küçücük bir çocuğa en acı haliyle işlendi.

Altıncı taş günüm benim için bir dönüm noktası olmuştu. O yıl her şey tepetaklak oldu. Babamı sevmeyen annem nefret etmeye başladı.

Ablam ise yine tüm hıncını benden çıkardı. Ne halde olduğumu umursamadan beni yok saydıkları hala daha zihnimde.

Annem Ekim'i bile daha fazla önem veriyordu. Annem Ekim'i benden iyi tanıyordu. Kalbimdeki burukluk hafife alınacak gibi değildi.

Şuanda gördüklerim bana o zamanı anımsattı.

Savaş'ın sevgilisi olma ihtimali içimde birşeylerin karışmasına sebep oldu.

Bu ne kadar da kötü bir durum bu...

" Savaş beni özlemedin mi ya? " Aval aval kıza bakıyordum. Bu kadar güzel bir kıza aşıkken tabiki de iddiayı kazanacağını düşünür... Sonuçta ben kimim ki zaten?

" Misafirlerimiz de varmış. Kim bunlar Savaş" Ekim ve ikimiz de sessizdik fakat Ekim benden önce toparladı. " Ben Ekim, yanımdaki kadın da Eflin. Bu evde tu- misafiriz."

Ortamı toparladı iyi ama ben aklımı neden toparlıyamıyorum.

" Deren seni görmeyi beklemiyordum. " Beklemiyormuş muş. Yalana bak.

" Sürpriz yaptım Savaş. Beni özlemişsindir. "

Savaş başını salladı. " Özledim tabi." Dudaklarını Deren denen kızın saçlarına yasladı. O sırada Ekim ve Kaanın fısıl fısıl birşeyler konuştuğunu duydum.

" İçeri geçelim. " Hepimiz içeri geçtik. Ekim ve kaan tekli koltuğa oturdu. Savaş ve Deren denen kız ise üçlü koltuğa oturunca ben tek kaldım.

" Merhaba Tam tanışamadık. Deren ben. "

Bana bakarak konuşmasını umursamamaya çalıştım. O sırada Ekim ile göz göze gelince kaş göz yaptı. Olaya puflaya kıza döndüm.

" Eflin bende memnun oldum. " Yapmacık gülümsemem. Yüzümdeydi. " Mesleğiniz nedir? Ben diyetisyenim. "

Ekim, " Savcıyım. " Kız aynı zamanda bana bakınca, " Geçici süreli Savcı. "

Artık şu mafyanın bana Savcı demesini istemiyorum.

" Ne? Anlmadım? " Ekim'in böyle bir şeyden haberi yoktu. Gerçi Ayaz'ın da haberi yoktu.

Duyarsa demediğini bırakmaz. " Bı dosya bittiğinde benim de Savcılığım bitecek demek bu. "

Anka'yı bulunca bilhassa her şey yerine oturacaktı. Ya hapise gidicektim ya da avukat olarak işimi yapacaktım.

" Neden söylemedin bana? "

" Sonra gelip bunu yüzüme bu diye mi? Saçmalama istiyorsan. Üstelikte bir arkadaş değiliz unuttun mu yoksa? "

Yüzünün düştüğünü gördüm. Artık benim arkadaşım değilken böyle konuşmayı kesmeli.

" Fazla olmadı mı? " Savaş evet yine dahil oluyordu. Ne zaman Ekim'le kavga etsem Savaş her daim karşımda duruyordu. Şimdi olduğu gibi...

Bu evde sanırım bir destekçim olmicaktı.

Zıttı gibi tam karşımda Savaş'ın kelime dolanmış olan Deren vardı.

" Ekim neler yapmaktan hoşlanırsın? " Kız beni es geçmeyi seçmişti. Zaten en iyisi.

" Boks, koşu, silah antremanı bu tarz şeyler işte. "

Klasik Ekim'di işte. " Çok güzel bende dövüş sporu yapmak istiyorum ama hangisini seçeceğime karar veremiyorum. "

Ekim ve Deren'nin dövüş sporları ile konuşması tahminimden de uzun sürmüştü.

" O halde ben tekvando kursuna yazılayım en iyisi. Bana en uygun o gibi. " Ardından da bana döndü, " Sen peki Eflin ne yapmaktan hoşlanırsın? "

Ben daha cevap veremeden Savaş, " İnsan demekten. "

Kaan, " Olmadık yerlerde kahkaha atmak. "

Ekim ise beni en az şaşırtanı yaptı. " İnsanları sırtlarından vurmak. "

Deren üçünü de dinlediğinde dehşete kapılmış gibiydi. Korku ile bana baktığında cevap vermek istemediğim bir haldeydim. Hala aklımda olan şey onun Savaş'ın sevgilisi olma ihtimali. " Bunla-"

Cümlemin devamını getiremeden içeriye Doğu girdi. Deren'i görünce şaşırdı. " Deren sen ne zaman geldin? "

O sırada Doğu hepimizin yüzüne baktı. En son bende durduğunda o anda içimdeki burukluğu hissedenin tek Doğu olduğunu gördüm.

Deren tam cevap verecekti ki Doğu, " Savaş, Eflin Hanım'ı kısa süreliğine yanıma alabilir miyim? Herhangi bir işi var mı? "

Bende dahil hepimiz şaşırdık ama benim şaşırdığım konu bana Eflin demesiydi.

" Neden? " Sesinde bir değişim yoktu. " Ona bir yer göstermek istiyorum. Burada zaten seveceğini umuyorum. "

Savaş'ın cevap vermesini beklemeden ayağa kalkıp Doğu'nun yanına gittim.

" Gidebilirsin dediğini hatırlamıyorum. "

" Sorduğumu hatırlamıyorum. " Kızgın bakışlarının hedefi olmayı umursamadım. Biraz da zıttınae gitmek için Doğu'nun koluna girdim.

" Gidelim hadi. "

İkimiz de birlikte bahçeye çıkmıştık. " Ne göstereceksin? "

" Hiç bir şey. Sadece seni oradan kurtardım. " Benim ne halde olduğumu gerçekten de görmüş müydü?

" Neden yaptın peki bunu? Sonuçta sadece bir kere konuştuğun biriyim. Üstelikte patronun olucak alçağın da düşmanıyım. "

Gülmek ne demek? Kahkaha attı resmen! " İnan bana onun içim sadece bir eğlencesin. Eğer düşmanı olarak görseydi seni. Sen daha onu bıçaklamadan seni öldürürdü... Sahi onu nasıl bıçakladın? "

Kıkırtıma engel olamadım. " Çok zayıf bir patronun var. Söylesene bana nasıl hayatta kaldı bunca süre? Onca zaman nasıl bu kadar sağlam çıktı? "

Gerçek anlamda merak ediyorum. Dikkatsiz biri olmalıydı. Çünkü bıçağı o kadar da hızlı çektiğimi düşünmüyorum. " Seni zayıf gördü. Onun en büyük yanılgısı bu oldu senin hakkında. Seni zayıf görmemesi gerekirdi. Sonuçta hangi zayıf biri o çatışmadan sağ çıkar ki? "

H-hangi çatışma? O değil dimi?

" Hangi çatışma? "

Güldü. " Sadece bir çatışma yaşamadın mı Eflin? Altı yaşında bir çocuk aylarca yaşam savaşı vermesi onu zayıf kılmaz... "

Biliyordu... O biliyorsa Savaş da biliyordu? Hass...

" Kapa çeneni Doğu! Patronun biliyor mu? "

Başını olumsuz anlamda sallaması beni rahatlattı, " O çatışmayı sadece beş kişi biliyor Eflin. Seni sevgisiz bırakan sevgili annen, sana zerre acımayan ablan Duru, seni ne kadar katı yetiştirse de seven Savcı baban, size silah doğrutan o el ve O gecenin en büyük acısını çeken sen. Ha bir de ben. "

Kimdi lan bu adam? O çatışmayı nasıl biliyor? Hem de bu kadar detaylı bir şekilde?! Ne bok oluyor lan böyle!

" Kimsin sen Doğu? " Gülümsemesi kulak tırlamlıyordu. " Ah cidden tanıyamadın beni he? Nasıl unutursun beni? Çok yazık! "

Neler oluyor? Aklım almıyor kimdi lan bu böyle? " Ben tanıdığım birini unutmam Doğu! Özellikle benim geçmişimi biliyorsa hiç unutmam. Aklın alsın bunu! Söyler şimdi kimsin sen! "

Artık sabrım kalmamıştı.

Sinirimi mahvediyordu. " Ah Kuzey Aras ismi sana tanıdık geldi mi? "

Aklım ve kalbim birbirleriyle çelişme içindeydi. Bu herif neredeyse sosyal medyadan stoklama aşamasına geldiğim herif benim annemin gari meşru oğlu Yani benim cici abimdi.

5. Yaş günü...

Bahçe de barbie bebeklerimle oynarken yanıma ablam gelmişti, " Apla beyimle oynasana. "

Ablamın elinde kitaplar vardı. " Çekil git başımdan ders çalışıcam ben! Ayrıca kapa o çeneni! " Yüzümü astığımda beni orada bırakıp gitti.

O sırada kapıdan babamın arabasının girdiğini gördüm. Barbielerimi bırakıp babamın yanına koştum. Arabadan inerken inmez boynuna atladım.

" Babiş! " Ellerimi boynuna doladım. " Kızım benim. Özledin mi babayı? "

Başımı salladım. " Evet. Çook özledim! "

O sırada arabadan bir çocuk indi. " Babiş bu kim? "

Arabadan ağaç kabuğu saçlı bir çocuk indi arabadan. " Abin "

Abi ne demekti? Benim abim mi vardı.

Babamın kucağında inip abim dediği kişiye elimi uzattım. " Meyhaba ben Eflin Efnan sen peki? "

" Adım Kuzey Aras. "

" Senin de mi iki ismin vay? Benimle oynay mısın? "

" Oynaya bilir miyim? "

Babama soruyordu. " Oyna Kuzey. Sonuçta babalarınız farklı olsa kardeşin o senin. "

Günümüz

" Kuzey... Nasıl unuturum ki bu ismi? Cici abim. " Boğazım düğümlenmişti. Yıllar oldu... Yine karşıma çıktı.

" Eflin Efnan. "

" Sadece Eflin ya Eflin de ya da Savcı de ama o adı söyleme. "

Efnan isminden nefret ediyorum.

" Severdin. Efnan ismi daha hoşuna giderdi. "

Geçmiş zaman...

" Artık nefret ediyorum... Şaşırdım doğrusu babamızı bırakıp bir mafyanın koruması olmuşsun. "

Doğu'nun bakışlarında alay vardı. " Sadece senin baban. Benim babam değil Eflin ama soruna gelirsek de o adamın korumalığını yapmaktansa Savaş'ın korumalığını yapmayı tercih ederim. "

Nankörlüğünü annemizden alamış. " Hala anneme benziyorsun aynı nankörlük. "

Bu yaptığı nankörlükten başka bir şey değildi. " Eflin, baban masum bir adam değildi. "

" Kapa çeneni! Hem ayrıca bunu mafya olan sen mi diyor bunu? Dalga geçme istiyorsan! "

"Baban bi-"

" Neden o gün gittin? "

Yıllardır merak ettiğim bir soruyu ona soruyorum. Neden o gün bana sırtını döndün? Neden o gün beni bir başıma bıraktın?

" Geçti gitti. Geçen zamanın telafisi olmaz. "

" Doğru olmaz ama şunu da unutma Aras ben seni o konuda affetmicem. O gün ben senin sayende yalnızlığı her zerremle hissettim. Beni bırakıp gittiğin için çok sağol Aras... "

Arkamı dönüp eve doğru yürüdüm. Doğu aslında benim o kıymetli abimdi dimi?

Ama artık ona abi demek bile bir şey ifade etmiyor. Beni o gün yüz üstü bıraktı...

Beni o adamın eline bıraktı...

Onu asla affetmem!

Villaya girdiğimde önce elimi yüzümü yıkamak istedim. Banyoya girdiğim de ellerimdeki kan izini görünce duraksadım...

Omzu kanıyordu...

Ellerimi hızla yıkayıp dolapları karıştırdım. Ecza malzemeleri buradaydı. Onları alıp yukarı çıktım.

Ama ilk kata çıktığım zaman tereddüte düşmedim değildi.

Benim haddime olan bir şey değildi... Sonuçta sevgilisi vardı eminim yaralarıyla ilgilenirdi... Ama emin de olamadım. En sonunda karar verdiğim şey şu oldu.

Kapıdan bakıcaktım hala pansuman yapmadıysa ona yardım edecektim. Yaptıysa da gerek yok.

Savaş'ın odasının oraya gittiğimde Allah'tan kapı aralıklıydı.

Kapının aralığından baktığımda yarı çıplak olmasını beklemiyordum. Sırtı bana dönüktü... Peki ya o sırtındaki izler neyin nesiydi? Çizik izleriyle doluydu. O kadar çok iz vardı ki insanın canı acıyordu. Kim bilir onlar olurken canı ne kadar da yanmıştı...

Derin nefes alıp kapıyı tıkladım. " Girebilir miyim? "

Beni beklemiyor olacak ki biraz duraksadı. Ardından da üzerine siyah tişört giydi. " Gir. "

İçeriye girdiğimde burasının da odamdan bir farkı yoktu. Yine aynı karamsarlık. Yatağa oturmuştu.

Açıkçası odası beya büyüktü. Kocaman bir yatak odanın içinde merdivenler vardı. Odanın üst katında kıyafetler vardı.

" Neden geldin? O elindeki-"

" Yarana pansuman yapmaya geldim... "

Kaşları alayla havalandı. " Kendi açtığın yarayı mı iyileştireceksin? "

" Şifası ben değilim..."

" Evet değilsin Savcı. Sen sadece yaranın üstündeki dikişlersin. Yara iyileştiğinde dikişlerin işi bitiyor. "

Bana bunu mu ima ediyordu. İddiayı kazandığında benimle işi bitecekti...Ne bekliyordum ki? Kalbimi kırmaması gereken bir durumdu bu...

" Öyle. O halde bende başka birinin şifası olmalıyım. "

Bu sefer kaşları çatıldı. " Kimin mesela? Doğu'nun mu? Ama ondan yara yoktur. Şifası olamazsın... Ya da Ayaz denen herifin mi? İyi bir çift olursunuz... "

Bu son dediğinde yüzü buruştu. " İkisi de değil. Benim istediğim birinden çok uzaklar. "

" Nasıl birini istiyor mussun? "

" Senin zıttın olan her şeyi. "

" Yani bir aptalı mı? "

" Aptal olsa bile senin gibi olmasından bin kat iyidir. "

Sustu. Bende yatağının oraya gidip ecza çantasından malzemeleri çıkardım. " Bana tuhaf davranıyorsun. "

" Nasıl? "

" Sinirli gibisin. Sinirlenmen için bir şey yapmadım üstelik. "

Sen yapmadın ama o sevgilinin ima dolu bakışları beni bezdirdi. Ve ayrıca madem sevgilin var niye iddiaya giriyorsun sen? Gerizekalı.

" Sinirli değilim. "

Aval aval bana baktı. " Sinirlisin cidden. "

" Değilim dedim ya. Hem nereden çıkardın bunu. "

Elimdeki ecza çantasından çıkardıklarımı elime aldım. " Tişörtünü çıkar. " Başımı kaldırmak istemiyorum. Hayır hayır kaldırma.

" Hmm bu bir teklif miydi? " Utanmaman gerek! Utanmasana!

" Hayır değildi. Sadece yarayı görsem yeterli. "

Sırtındaki yara izlerini görmek istemiyorum. Belki de ön tarafında da yara izleri vardı.

Savaş tişörtünün sadece sol tarafını çıkardı.

Kahretsin! Dikişler patlamış gibi duruyor! Yara korkunç. " Neyse boşver ya da gerek yok. "

Tam tişörtü indirecekti ki. Onun elinden tuttum. " Doktora gitmelisin."

Hayretler içinde baktı. " Benim için endişeleniyor olamazsın heralde. "

Cevap vermeyip sustum. Malzemelerle ona pansuman yapmaya başladım. " Sakınsın. Normalde bu kadar sakin oldeği

Ne demek istediğini anlayabiliyorum ama o bunu nasıl biliyor ki? " Sen normalde nu kadar suskun değilsin. Ben mi bir şey yaptım? "

Kendini o kadar da değerli sanmasına gerek yoktu. Sadece onun yüzünden aşağlanmış hissettim ama bunun ne karar anlamsız olduğunun farkındayım. Sonuçta ben onun sadece iddia rakibiyim.

" Tam tersi olması gerekmiyor mu? Mafya? "

Madem birbirimize mesleklerle hitap edicektik. Öyle olsun.

" Mafya mı? "

" Beğenemedin mi? "

" Doğu mu bir şey dedi? Ne dedi sana Savcı? "

Onunla konuşacağım en son konu bile değildi.

" Seni ilgilendirmeyen durumlarla ilgilenmek hobin falan mı? Kendi işine baksana. "

Yarasına pansuman yapmayı neredeyse bitiryordum.

" Kıskandın mı? Deren'nin bana yakın olmasını yani. "

Başımı daha fazla eğik tutamadım. Başımı kaldırdığımda onun da bana baktığına emindim zaten. Benim yeşil gözlerim onun ela gözlerine odaklanmış durumdaydı.

Ve yine o koku... Misk kokusu.

Gözlerinde bir duygu aramak istedim. Kalbinin hissizliğini gözleri çok iyi anlatıyordu.

Benim bu gözlerin bana bakarken gördüğüm tek şey kocaman bir nefretten ibaretti.

Benden nefret ettiğini gizleme zahmetine bile girmiyordu.

" Neden sevgilini kıskanıyım Mafya? Ergen değilim. "

Güldü. Gerçek bir gülüş müydü emin değilim ama güldü. " Sevgilim değildi. Kardeşimdi. Bana abi demek istemez. Benden bir şey isticekse sırnaşır. "

Afallamıştım. Kardeşi vardı... Yani o kardeşiydi. Sevgilisi değildi.

Bu haber karşısında içimdeki duyguların değiştiğini hissediyorum.

" Bakıyorum da yüzünde bir papatya eksik. "

Gülümsememi içimde saklamak için çabalıyordum ama yine de dudaklarıma yayılmasına engel olamadım.

" Eğer seni gülümsetmek bu kadar kolaysa sanırım ben bunu bir ö-"

" Gülümsemem hoşuna mı gitti yani? Güzel mi gülüyorum. "

İlk kez birinden gülüşümün güzel olduğunu duydum.

" Ne dememi bekliyorsun? "

" Güzel olduğumu? "

" Gerçekçi olmam gerekmiyor mu? "

Gözlerimi devirdim.

" Patavatsız! "

" Doğu seni neden çağırdı.

" Seni ilgilendirmez. "

Aras'ın abim olduğunu bilmiyordu demek.

 

 

Loading...
0%