@gunes_ay21
|
Anka Zümrüdüanka kuşu ölümsüzlüğün simgesi. Sonsuzluğun temsilcisi. Küllerinden yeniden doğan kuş. Halk bana Anka derler. Neden dedikleri belli tabiki. Öldü dediler. Çıkıp geldim. Yok oldu dediler çıkıp geldim. Ben hep buradaydım. Benim izlerimi sadece ben istedikçe bulabileceklerdir. Siyah güller... Tanıdık bir aurosı vardı benim için. Kız kardeşimin temsiliydi. Beni unutan benim varlığımı bile bilmeyen sevgili kız kardeşim içindi. Tüm bu yaptıklarım ve yapacaklarım sadece onun içindi ve öyle de devam edecekti. Değişmeyen en yegane şeydi bu. Ve de Ölüm listemdeki ilk kişi. Bendeki tüm kötü duyguların sahibi. Nefret, öfke, hırs, kibir, ihanet her şey ona aitti. Mezarlığın başında duran zavallı kız. Emrah Bardın'nın tıpkı onun gibi olan kızcağızı. Kendi gibi bir kızı vardı. Kibirli, gösterişli, merhametten noksan bir kıza sahipti. Mezarlığın başında durmuş öylece bakıyordu. Babasının ne denli bir it olduğunu bildiğini görüyorum. Bir damla bile gözyaşı dökmemişti. Zavvallı kız. Merak etmesin onun da sonu tıpkı babası gibi olucak. Ölüm Listemin ilk kişisi Eflin Efnan Bardın. " Seni burada görmek çok tuhaf. Öldürdüğün adamın cenazesine gitmek mi? Pek senlik bir hareket değil sanki? " Sesin sahibini tanıyordum. Bizim camiamızın vazgeçilmez isimlerindendi. Bu amip beyinli dangalak daha geçen tırlarımın icabına baktı. Benim hamlem daha da şaşırıtıcı olucaktı. Sadece biraz zaman alıckatı o kadar. " Asıl seni burada görmek tuhaf Siren. Senin bugün meşgul olmanı umuyordum? " İmâ mı anlamıcak kadar salak asla değildi. Üstelik annası bunu doğururken fazla ceviz yemiş olmalıydı. Zehir gibi zekası var ama konu bir kadına gelince salağın teki oluyordu. " Gemimi patlattın dimi pezevenk! " Çoğul eki kullanmayı unuttu. Bakışlarımdan bunu açık etmemek elde değildi. " Hepsini mı?! " Kahkaha atmamak elde değildi. " Hayır ben merhametli bir kuşum. Sadece sekizini patlattım. " Ki bu onun için maddi bir kayıp bile sayılmazdı. Adam dolandırıcıydı. Kumarhaneleri, gazinoları, bitcoin şirketleri, şirketini saymıyorum bile. Özel uçaklar milyon dolarlık bir banka hesabı. Yarışır vaziyettetdik. Siren bir dolandırıcı ise bende silah işi ile ilgilenirdim. Her türlü silah üretim ve dağıtım işini üstlenirdim. Şirketimi ise ayrı bir işte kullanırdım. Biz iki rekabet halinde mafyaydık. Her an birbirimize sıkabilecek halde olmamıza rağmen bir iş düştüm mü de ilk ona giderdik. Bize caimanın deli kaçakları derlerdi. Nefretimizi bilmeyen yoktur. Ama ikimizin de nefret ettiği birinin ise hiç şansı yoktu. Tıpkı Emrah Bardın'nın olduğu gibi. İş sadece benim işim değildi. Diren de bu işteydik. Hesaba katılmadık şey ise o kızdı. Onunla buluşmaması gerekiyordu. Başka biri için rezervasyon yaptırmıştı. Bu işte de bir tuhaflık var. Adam iyi bir savcı gibi gözükse bile saman altından su yürütüyordu. Belki en az bizim kadar kalabalık bir örgütü vardı. Bu belliydi ama Örgütünü bir sır gibi saklıyor. Herhangi bir toplantıya katıldığı görülmemişti. Bildiğimiz tek şey ise pis işler yaptıklarıydı. Bizimkiler de iyi sayılmaz ama o bizi bile aşmıştı. Devlette ki yakınları sayesinde o adamların bir çok işini de halletmişti. " Kızı da amma seviyormuş babasını. " Ardından gelen kahkaha ile herhangi bir tepki vermedim. Siren umursamaz takılmayı sever ama umursamaz kişiliğinin altında takıntılı bir kişilik vardı. "Özlem duymasına gerek bile kalmadan onu babasının yanına göndericem. " Gözlerim hala mezarlığa bakan kızdaydı. Yanına gelen kızla dikkatim ona çevrildi. Koyu kahve saçları ve açık kahve gözleri ona o kadar çok yakışıyordu ki. Ona bakarken tanıdık bir vibe almamak elde değildi. Yanındaki kızın yanına eğilip bir şeyler konuştu. Ne söylediğini bu mesafeden duymak imkansızdı. Ama Ekim'in dediği her neyse O pisliğin kızı Ekim'i göğsünden itti. Bağırıp çağırmaya başladı. " Siktir Git! " O kadar çok bağırıyordu ki. Sesi buraya kadar gelmişti. " Bunu sen mi söylüyorsun?! Senin daha kimin çocuğu olduğun bile belli değilken bana bunu söyleme hakkına sahip bile değilsin!! " O birkaç saniye de dedikleri o kadar uzun geldi ki. Sindirmek zaman aldı. O an da sabır kırıntılarımın bittiğini hissettim. İçimdeki öldürme isteği beni ele geçirmiş ve silahımı belimden çıkarıp kıza doğru tuttum. " Bırak şu silahı. Etrafta özel kuvvetler var. Yakanlanmamalıyız. " Sesi bu ortama göre gayet sakindi. Onun sakinliği beni deli ediyordu! " Ve ayrıca böyle bir güzelliğe yazık olmaz mı? " Sinirle nefes verdim. Ben onu öldürmeden önce ne yapmak istiyorsa yapabilirdi. " Onu öldürmeden önce ne halt yapacaksan yap. " Bu dediğimle kaşları havalandı. " Unutma bu dediğini de sana hatırlatmıyım. " 2 Hafta sonra... Eflin Hayatımın bir kara delik gibi olduğunu hissetmeye başlamıştım. Annemin bizi terk etmesi babamın gözlerimin önünde kalbinden vurularak ölmesi. Hepsi fazla geliyordu bana. Güçlü bir iradem yoktu. Silahtan, farelerden, orman'dan ve daha bir çok şeyden korkardım. Ben silahtan korkan bir savcıyım. Bu çok garipti. Elime silah almaktan hep kaçardım. Fiziksel kuvvetin zayıftı bunun her noktasında farkındayım. Kolay hasta olurdum. En ufak çarpa esnasında canım çok yanardı. Vitaminlerim düşüktür. Panik atak geçirebilecek durumlara geldiğim de oluyordu. Ve sanırım uzun zaman sonra ilk defa panik ataklığımı babamın cenazesinden dönüşte yaşamıştım. O gün eve nasıl geldim. Neler yaptım hiç bilmiyorum. O gün cenaze de bir damla bir yaş dökmemiş ben eve girdiğim anda hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Canım o kadar çok yanıyordu ki. Ağlamak dışında hiçbir şey yapamamıştım. En sonunda ise kalbim sıkışmaya nefes alamamaya başlamıştım. Belki de benim kaderim hep bu olucaktı. Kibirli, ukala kız Eflin ama yalnız kaldığında güçsüz ve savunmasız Eflin. Bunların ortası ise Efnan dı. Ama en çok Efnan'a ihtiyacım olmasına rağmen en çok ondan nefret ederdim. Efnan annemin koyduğu bir ad olması ise bunda en etkili sebepti. Eflin'nin zarar verdiklerini Eflin toplamaya çalışırsa başarısız olurdu. Eflin çoğu şeyi başaramazdı. Başardığı en yegane şey ise kendinden nefret edilmesini sağlamasıydı. Efnan ise her hali ile mükemmeldi. Kendi isteğinim dışına çıkmazdı ama kimseye saygısızlıkta yapmazdı. Eflin duygularını gözlerdi. Efnan ise duygularını saklıyamazdı bile. İkisi de benim. İkisi de benim karakterlerim. Biri babamın eseriyken. Diğeri ise annemin kaosuydu. Eflin'i kabul etmem daha kolaydı. Efnan ise kabul edilmesi en zor olandı. Kusurlu olan Efnan, Mükemmel olan ise Eflindi. İki haftadan fazla olmuştu. Cenaze biteli. O zamana kadar izin almış kafamı toplmak için evde kaldım. Bana acı veren durumları psikolog olmadan atlatamıyorum. İki haftanın nerdeyse her günü sevgili psikoloğum Didem ile geçirdim. Ona tonla para yatırıyorsam bir zahmet iyileştirsin beni. Tamam neredeyse kendi paramı kazanmaya başladığımdan beri gidiyorum ve faydasını gördüğümü yarı yarıya söyleyebilirim. Mesela artık kabuslarım büyük ölçüde azaldı. Artık sürekli zihnimin en kuytu köşede duran o çocuğu kabuslarımda görmüyordum. Sadece ayda bir iki kez görüyordum. Ama hala strese girdiğimde korktuğum da ağladığımda uyur gezerliğim devam ediyordu ve bu bazen tuhaf yerlerde uyanmama sebep olduğu doğru ama çoğu zaman dönüp tekrar yatağa gidiyordum. Tabi bazen jakuzi de uyanmışlığım da vardı. Bu düşüncelerden kurtulup hazırlanmaya başladım. İki haftalık iznim bugün bitecekti. Kendimi toparlamaya da başlamıştım. Üzerime beyaz saten kumaş olan ince askılıklı bir bluz buz mavisi renginde ceket ve pantolon ayağıma da beyaz topuklu ayakkabı giymiştim. Saçlarımı ne yapacağıma karar vermem biraz zaman aldı. Saçlarımın salık haline bayılıyorum ama böyle yaparakta babamın değerlerine saygısızlık gibi olacağını hissediyorum. En sonunda verdiğim kararla saçlarımı dağınık topuz yaptım. Yüzümdeki çillerle parmağım gitti. Makyaj yapacak bir hava da değilim ama çillerimi kimsenin görmesini istemiyorum. Kapatıcı ve Gloss sürüp evden çıktım. Ayaz bu halime belki çok laf edecekti ama bundan daha fazlasını yapamazdım. Arabama binip büroya doğru yol aldım. Saat daha dokuz olmamıştı. Kahvaltıuı büro da yapardık. Yoldan iki simir alıp büroya öğle geçtim. İki haftanın çoğu depresif bir modda geçmişti. Belki birkaç gün iyi dinlenebilmiştim. Odaya girdiğim de varlığını unuttuğum dedektifi görmeyi hiç beklemiyordum. " Eflin! " Ses Ayaz'a aitti. Hafif tebessüm edip ona sarıldım. Özlemiştim onu. Bu iki hafta boyunca bana çok destek olmuştu. Bunu için ona minnettarım. O sırada gözüme Ekim çarpınca yüzümdeki gülümseme silindi. Gözlerimi dönüp dedektifi inceledim. O gün dikkatlice bakamamıştım. Koyu saçları vardı ve koyu gözleri biraz tıhaf duruyordu bu yüze açıkçası. Yüz hatları inanılmaz güzelken bu saç ve gözler her şeyi mahvediyor gibiydi. Ve bir de giydikleri! Bu ne lan dedem zamanından kalma kıyafetlerdi. Acaba dolamdırıcıt falan olmasın ya da şey utangaç biri? Önyargıyı bir tarafa atmakta güçlük çekerken zor da olsa elimi ona uzattım. " Merhaba Ben Eflin Efnan Bardın. " Nezaket gereği elimi uzatmıştım ama o sanki bir bok parçasına bakarmış gibi iğrenerek elime bakıyordu. Ama bakışlarına rağmen elimi tuttu. Eli elimden veya bir büyük ve sertti. Bu tuhaf hissettirmişti. " Kendimi o gün yeterince tanıttığımı düşünüyorum. Tabi o gün beni ne kadar dinlediyseniz. " Bu herif kesinlikle göründüğü gibi asla değildi! Alttan alttan laf sokuyor gerzek! Ardından ilk elini çeken oydu. Ve cebinden ıslak mendil alıp benim sıktığım eli sildi. Bakakaldım öylece! İstemsizce elime baktığımda gayette temizdi. Tabiki de temizdi! Arkadan gelen Ekim'in kıkırdama sesiyle. Kaşlarım çatıldı. Ya sabır. Kendi odama doğru gidecekken. " Nereye?! " Ayaz aptallaştı mı? " Odama bakmam gereken dava dosyaları var. " O an üçü de bakıştı. " Bu dava haricinde hiçbirimizin başka bir dava alma izni yok. " Bunu yine Ayaz söylemişti. Var harika! Sıkıştık kaldık mı? " Ne güzel. Bir tane uyuz bir savcı kadın diğer yandan mükemmelliyetçi bir savcı adam ve bir yandan da tuhaf kompleksleri olan bir dedektif aralarından mükemmel ötesi güzel ve yetenekli olan ben! Ne büyük ekip. Hayran oldum doğrusu. Gerçeği söyleyin hadi! Sanki karşınız da çocuk var! " Yalan söylediklerini anlamamak zor değildi. " Emrah Amca'nın öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Devlet özel ekip bile kurma aşamasında oldukları noktadalar. Eğer biraz daha gelmeseydin. Seni bu davadan alabilirlerdi. " Oha ebesininkini! Bu davadan kimse beni alamaz! İzin vermem buna! Artık bu şahsileşmişti! Anka'nın son küllerini ben yok edicem. Ve bir daha da ne bu dünya da ne de öteki tarafta rahat huzur bulabilecek. " Başka bir bilgi buldunuz mu? " Ben bulmuştum. Hem de önemli bir bilgi. " Evet. Anka'nın bir ölüm listesi olduğunu düşünüyoruz. " Çok da şaşırmış değilim. " Ölüm defteri gibi bir şey. " Acaba kafasını katletmek kendi bozmuş olabilir mi? Ki bu çok mümkün yani! " Sadist derken bir de dalga geçiyordunuz! Alın size kanıt! Adam sosyopatın teki! " " Ne kadar da iyi bir tahmin aferim sana! Açtın yine o şom ağzını! " Ekim'e gözlerimi devirdim. " Huysuz cüce! " "Malefiz! " " Bunlar hep böyle mi? " Bıkkınlıkla sorduğu soruya sitemle, " Kapa çeneni! " Tabi bunu diyen sadece ben değilim. Ekim malı da söylemişti. Tam bir daha dıcektım ki. Gözlerim saate takıldı. " Zaman öldürmeyip delil aramaya başlayalım. İkili gruplar halinde şüpheli listelerine gidelim. Milletvekili ve vakıf yönetici şuan da öncelikli işimiz. " Ayaz ve Ekim aynı anda, " Ben milletvekiline giderim. " Ayaz umursamazken Ekim tebessüm etti. Hala daha Ayaz'a mı aşıksın? " O halde Dedektifle de ben vakfa gideriz. " Başlarına salladılar. Aşağ inip iki arabaya bölündük. Dedektif ve Ben de dedektifin arabasına bindik. Vakfa gelmemiz kırk beş dakika kadar sürmüştü. Ardından ı ip valfın yeni yönetici yani Levent Bey'in odasına çıktık. "Merhaba Levent Bey Ben Cumhuriyet Savcısı Eflin Bardın. Sizinle bir konuşma gerçekleştirmiştik. " Başını salladı " Hatırlıyorum Sayın Savcım. Sorunun ne olduğunu açıkçası merak etmiyor değilim. " İkimiz de karşısındaki koltuklara oturduk. " Anka ismini mutlaka duymuş olmanız gerek. Biz o davaya yeni atanan ekibiz. Size birkaç sorumuz olucaktı. " Yüzünde herhangi bir şaşkınlık belirtisi yoktu. " Dinliyorum. " " Önce ki yöneticiniz Abdur bey son zamanlarda herhangi bir tuhaflık hissettiniz mi? " Abdur ne la? " Herzaman ki gibi davranıyordu. Abdur Bey özel hayatı ile ilgili bir şeyi kimselere anlatmazdı. Bu zaten olması gereken bir durumdu. " " Emin misiniz? " "Evet." Başımı salladım. " Peki iş yerine yani buraya herhangi bir siyah gül buketi geldi mi? " Biraz düşününce " Sanmıyorum. Geldiyse de tanık olmadım. " Dedektife baktığım da, " Eşi Mine hanımı ve oğlu Serkan'ı tanıyor musunuz? " Anlam çıkaramadım. " Evet tanırım. Serkan lise ikiye gidiyor olması gerek. Mine Hanım ise ve hanımı. " Deniz başını salladı. " Ailevi ilişkileri nasıldı? Akrabalar?" Biraz düşününce, " İyi sayılırdı. Birbirlerini sever sayarlardı. Hem Abdur Bey Mine Hanıma çok aşıktı. Akrabalar ilişkileri ise amcası kamuran Bey ile pek iyi olduğunu söyleyemem. Eğer aileden biriyse o olması oldukça şüpheli. " Başımı salladığım anda " O halde bize müsade efendim. Malum kadınlara sadece ev açmak yetmiyor. Onların bakımı da bizim saygın vakfımıza aitti." Deniz ile ayağa kalkıp vakıftan çıktık. ' Ailevi sorunlarını kimseye anlatmaz. ' ' Emin misiniz? ' ' Evet. ' ... 'Kamuran Bey ile aralarında sorun vardı... Mine hanıma aşıktı... ' Arabanın önünde durmuştum. Farkettiğim gerçekle dona kaldım. " Yalan söyledi... " Denize baktığımda bu gerçek karşısında şaşırmış gibi değildi. " Geç olsa da fark etmen iyi. Has şüpheliyi bulduk sanırım. " Savaş Deniz Alkan. - 28 yaşında -186 - Oğlak Burcu - Fiziksel güç ve akıl oldukça gelişmiş.
|
0% |