Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Hain'i Bulmak

@gunessu

Keta’nın ölümünden sonra kendime gelmekte zorlanmıştım. Kendime gelmek zorunda olduğumu ise ancak bana Keta’nın eşyalarını vermek için ulaştıklarında anladım. Keta’nın burada benden başka kimsesi yoktu. Keta askeri evlerde kalıyordu ve oraya gitmek için önce komutan izni gerekiyordu. Komutandan yazılı bir belgede izin aldıktan sonra ancak evine girip eşyalarını toplayabilecektim. Aslında Keta’yı onların düşündüğü kadar tanımıyordum. Sadece yeni bir hayata başlamak için bir yolculukta beraber yol almıştık. Sanırım birini tanımak için bu da yeterliydi.

Keta’nın evine gitmeye karar verdiğim an benim için şimdiye kadar verilmiş en zor karardı. En azından ben öyle hissediyordum. Öncelikle askeri evlerin sitesine girmem gerekliydi ki burayı da bir asker koruyordu. Kâğıdı elim titreyerek çıkardım ve askere verdim. Asker bana tuhaf bir şekilde bakmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle bir suikastçı gibi gözüküyordum ve yanlış bir şey yapmak üzere olduğumdan emin gibiydi. Kendimi açıklama gereği duymamla ‘’Keta için geldim.’’ Sözlerinin ağzımdan dökülmesi bir oldu. Asker hala anlamaz gözlerle bana bakıyordu. ‘’Bombalama da ölen askerlerden biri.’’ diyebildim. Asker beni içeri almak için kapıyı açtı. İçerdeydim. Ellerim bir suç işlemişim gibi titriyordu ve bu yaşadıklarıma inanmakta güçlük çekiyordum. İçeri adımımı attıktan sonra asker bana eliyle bir müstakil evi gösterdi. Sanki suçluymuşum gibi hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm.

Keta’nın evine girdiğim anda sanki yıllardan beri evin içinde oluşan bir dağınıklığa bakıyordum. Aslında buradan alacağım ya da saklayacağım pek bir şey yoktu. Keta’nın yemek masasındaki birkaç kâğıt ilgimi çekmişti ama özel eşya olduklarını düşündüğümden masaya hiç ilişmedim. Bir süre sonra Keta’nın öldüğü aklıma geldi ve bu kâğıtları ya da belgeleri okuyabileceğime karar verdim. Masanın üzerinde listeye benzeyen bir kâğıt duruyordu. Bu listedeki adlar komutanların adlarıydı. Büyük bir meraka kapılarak kâğıdı inceledim.

Aska

Kemaya

Larisa

Mazon

Yakara

Beş komutanın ismi listede yer alıyordu. Listenin yanında Astena’nın büyük boy bir haritası vardı. Üzerinde bazı yerler işaretlenmişti. Gözüme başka bir harita daha ilişti. Bu Uska krallığının yer altı sisteminin bir haritasıydı. Uska krallığı haritası da hemen yanında duruyordu birkaç yer işaretlenmişti ve daha önce saldırı yapılmış yerler gösteriliyordu. Bunun ne demek olduğunu bilmiyordum ama öğrenmek için sabırsızlanıyordum. İçimde bir alev parlamaya başlamıştı adeta. Bir anda kulaklarıma dolan çok tiz bir sesle başımı sağa sola çevirmeye başladım. Sesin nereden geldiğini bulamıyordum ama iyi bir şey olmadığını anlayabiliyordum. Keta’nın masasından listeyi ve haritaları kaptığım gibi dışarı çıktım. Nöbet tutan askere yaklaştığımda tekrardan selam vererek dışarı adımımı attım. Çok fazla ilerleyememiştim ki hızla üzerimize doğru gelen bombayı gördüm. O an ne düşündüğümü bile bilmiyorum ama gözümün önüne tek bir resim geldi. Ayçena. Bomba askeriyenin üstüne hatta tam olarak Keta’nın evinin üstüne düşmüştü.

Gözlerimi şifahanede açmıştım. Savaşın içinde doğmuştum ama hiç bu kadar fazla şifahaneye gittiğimi hatırlamıyordum. Ablam başucumdaki bir sandalyeye oturmuş uyuklar vaziyetteydi. Gözlerinden akan yaşlar yanağında kurumuştu. Burnu kıpkırmızı bir haldeydi ve dudakları şişmişti. Ne kadar ağladığını tahmin etmek güçtü. Hafifçe ablamı sarsarak uyandırdım.

‘’Ah Parasi günaydın tatlım. İyi olmana çok sevindim.’’ Ablam nefes almamı engelleyecek şekilde bana sarıldı. Bırakmaya da niyeti yok gibi gözüküyordu.

‘’Abla yeter. Zar zor nefes alabiliyorum.’’

‘’Özür dilerim tatlım. Senin için çok endişelendim. Neler oldu anlatsana.’’

‘’Keta’nın evine gittim ve orada…’’ ablama yaklaşması için elimle işaret ettim ‘’Bazı gizli dosyalar buldum.’’

‘’O da ne demek?’’

‘’Bunu sonra konuşuruz. Şifacılar ne diyor? İyileşebilecek miyim?’’

‘’Merak etme çok iyisin sadece kendine gelmeni bekliyorduk.’’

‘’Ayçena’yı çok özledim. Onu görebilirim yani değil mi?’’

‘’Tabi ki de. Bir anneyi bebeğinden ayırmak doğru olmaz...’’

Ablam tam bir şey söyleyecekken içeri kraliçe Sazee girdi. Beni yatakta görünce koşar adım yanıma gelmeye başladı. Uzun sarı saçlarını serbest bırakmış başına da gösterişli bir taç yerleştirmişti. Uzun elbisesi bütün yeri süpürüyordu. Gözlerinden ise alevler çıkıyordu.

‘’Geçmiş olsun Parasi ama mutlu bir haberle gelmedim. Askerlerimizin çeyreğini kaybettik. Atılan bomba çok hasar bıraktı. Savaşa nasıl devam ederiz bilemiyordum.’’

‘’Kraliçem ben iyileşir iyileşmez askere girmeyi düşünüyordum.’’

‘’Parasi saçmalama. Burada yalnızca Ayçena, sen ve ben varız. Senide kaybedemem.’’

‘’Ablan haklı ama benim bu karara karışma hakkım yok. O yüzden geri çekileceğim.’’ Kraliçe birkaç adım geri çekilerek bu karara karışmayacağını bizlere gösterdi. Ablam her ne kadar karşı çıkarsa çıksın Keta’nın başladığı işi bitirmeye gönüllüydüm. Bu işin ne olduğunu bilmiyor olabilirdim ama bitirmem Keta’nın istediği şey olduğuna emindim.

‘’Kraliçem bizi eve çıktığımda da ziyaret edebilir misiniz?’’ Kraliçenin yüzü pespembe oldu. Utandığını anlamıştım. Bu kadar asil ve bir o kadar güzel bir kadın neyden utanabilir diye düşünmeden edemedim. Demek ki utanacağı bir şeyler vardı.

‘’Tabi ki de Parasi. Sadece bombanın hasarını görmeye geldim izin verirsen biraz dolaşmak ve yaralılara bakmak istiyordum.’’

‘’İzin sizindir majesteleri.’’ Kraliçe süzülür gibi bizden uzaklaşıp diğer yataklara doğru yöneldi.

Eve çıkmam birkaç saatimi almıştı. Tesela Ayçena için bir bakıcı tutmuş ve ben şifahanedeyken başımda beklemiş. Biz eve gelince de kadının parasını vermiş ve Keta hakkında konuşacağımız için evden gitmesini istemişti. Ablam beni rahat bir şekilde koltuğa yerleştirdikten bir müddet sonra kapı çaldı. Gelenin kim olduğunu gayet iyi biliyordum. Ablam kapıyı açmaya gittiğinde odada tek başıma kalmıştım. İçeriden ise her hareketin sesi geliyordu.

‘’Hoş geldiniz kraliçem.’’

‘’Bana ismimle hitap etseniz yeter.’’

‘’Lütfen bu hitabımı kabul edin. Size saygım sonsuz.’’ Ablam biraz fazla yaranmaya çalışıyor olsa da son söylediğinde haklıydı. Başka türlü bir hitap şekli benim de aklıma gelmezdi ne de olsa.

Koridordan önce kraliçenin sarı saçları gözüktü. Yine salık bıraktığı saçlarının üzerinde bu sefer çiçeklerden tokalar takmıştı. Başının üzerinde ise bir çiçek tacıyla görüntüsünü tamamlamıştı.

‘’Geçmiş olsun Parasi.’’

‘’Teşekkür ederim kraliçem.’’ Ayağa kalkmaya çalışırken kraliçe Sazee beni eliyle durdurdu ben de rahatlamış bir şekilde koltuğa geri oturdum. Maalesef kalkıp selam verecek gücüm bile yoktu. ‘’Kraliçem size önemli haberlerim olmasaydı çağırıp buraya kadar yormazdım ama maalesef hem gizli hem de çok önemli haberlerim var.’’ Elimdeki listeyi ablama verdim ve onun da kraliçeye uzatmasını izledim.

‘’Komutanlarımın isimlerinin olduğu bu listenin ne olduğunu açıklayabilir misin bana?’’

‘’Ben açıklayayım kraliçem kardeşimin bir miktar soluklanması gerekli.’’ Ablam haklıydı acele ve hararetli konuşmak bile beni fazlasıyla yoruyordu. ‘’Şöyle ki kardeşim bu listeyi Keta’nın evinde bulmuş birkaç farklı belgeyle beraber. Maalesef hepsini almaya fırsatı olmamış ama size kanıt olarak en azından bu listeyi göstermek istemiş. Anladığım kadarıyla Keta komutanlardan birinin casus olduğuna inanıyormuş. Sanırım tam Keta’nın evinin üstüne bomba düşmesi de bu teoriyi doğrular nitelikte.’’

‘’Güzel anlattın sevgili Tesela. Şöyle ki ben de uzun zamandır içimiz de bir hain olduğunu düşünüyorum ama bir türlü nerede olduğunu ya da olup olmadığını kanıtlayamıyorum. Ama bu kişinin komutanlardan biri olduğunu öğrenmek işimi kolaylaştıracak.’’

Söze girmek için doğruldum ama ablam benden önce davranıp konuşmaya başlamıştı. ‘’Peki, bu kişiyi bulmak için ne yapabiliriz?’’

‘’Birinin askeriyeye girmesi gerekli ve bu haini ortaya çıkartmalı.’’

Bir anda aklım şimşeklerle aydınlandı bu ben olmalıydım. ‘’Ben yaparım. Sadece birkaç güne ihtiyacım var. İyileşir iyileşmez askeriyeye gireceğim.’’

‘’Hayır, Parasi. Sen benim küçük kardeşimsin böyle bir şeye izin veremem.’’

‘’Bir düşün. Birinin Ayçena’nın yanında kalması gerekiyor ve aynı zamanda para kazanmalı. Üstelik senin zaten bir işin var. Beni vazgeçirmeye çalışma çünkü işe yaramaz.’’

‘’Parasi bunu kabul etmiyorum. Olmaz dedim.’’

‘’Ben de kendi kararlarımı verebilirim ve olur diyorum.’’

‘’Peki, ama bana söz vereceksin. İşlerin ters gittiğini hissettiğin an geri döneceksin anlaştık mı?’’

‘’Tamam. Anlaştık.’’

Kraliçe Sazee biraz daha bizimle oturup planı oluşturduktan sonra geceleyin kimseye görünmeden evden çıktı. Askeriyeye gireceğim için biraz gergindim ama Keta’nın işini tamamlayacağım içinse heyecanlıydım. Sonunda yaşadığım ölümlerin telafisini yapabilecektim. Her ne kadar telafi sayılırsa artık. En azından bir işi bitirecek belki de bir krallığın kurtulmasını sağlayacaktım.

Loading...
0%