@gunisigi.12
|
🌺💮
05***: İnsanın söyleyecek tonlarca şeyi olmasına rağmen,
05***: Dilinin lal olması nedir bilir misin?
Emir: Bilirim.
Emir: Yaşamış olan her insan bilir.
Emir: De, bunun konumuzla ne alakası var?
05***: Konumuz ne ki?
Emir: Konumuz senin kim olduğun
Emir: Ve hangi gerekçe ile bana yazdığın
05***: Bir gerekçe olmak zorunda mı acaba :)
Emir: Zorunda.
05***: Cidden mi?
Emir: Cidden.
05***: Tamam.
05*** çevrimdışı...
Emir: Tamam derken?
05*** çevrimiçi...
05***: Bi gerekçem yok demek.
05***: Öylesine numara salladım.
05***: Çarpılmasam iyi... ( Bu mesaj atılmadan silindi )
Emir: Demek öyle...
Emir: Dur tahmin edeyim 🤔
Emir: Liseli bir ergensin sen
05***: Ne münasebet be.
05***: Ergenliği çoktan atlattım ben.
Emir: Ha yani, buna rağmen hala çocukça şeyler yapıyorum diyorsun.
05***: Çocukça olduğunu kim söylemiş
05***: Gayet eğlenceli bir aktivite
Emir: Değil.
Emir: Senin aksine zaman israfı yapmayı sevmem.
Emir: Tıpkı şuan yaptığım gibi.
05***: Bu ne kibir anlamadım.
05***: Görende İngiltere prensi olduğunu zanneder.
Emir: Doğru,
Emir: Ama bunun kibirli olmam ile bir alakası olduğunu sanmıyorum.
Emir: İnsanların yüzüme bir kere bakması yeterli oluyor genelde.
05***: Yuh ama yani!
05***: Dış görünüşün gerçekten aldatmacaymış.
05***: Ben senin böyle biri olduğunu bilmiyordum yanlız.
Emir: ??
Emir: Sen benim dış görünüşümü nereden biliyorsun?
Emir: Numara sallamıştın hani -__-
05***: Nereden bileceğim ya
05***: Profil fotoğrafından gördüm.
Emir: Profilimde kendi fotoğrafım yok.
05***: Öyle mi.
Emir: Öyle.
Emir: Madem beni tanıyorsun.
Emir: Saplantılı aşığım falansın kesin.
05***: O kadar eminsin bundan.
Emir: Diem kutumun ne kadar dolu olduğunu görseydin sende emin olurdun.
Emir: Numaramı bulacak kadar ileriye giden ilk kız sensin heralde.
05***: Kız olduğum ne belli pardon.
Emir: Erkeksen zaten hiç şansın yok birader.
05***: Jihiyhgkjkjjkjjkj
05***: Birader falan ayıp oluyor ama.
Emir: Ne demeliyim.
Emir: Leydim diye hitap etmek size uyar mı?
05***: Bak bu hoşuma gitti.
05***: Yirmi dördüncü yüzyılda bir Leydi olacaksa, o bir tek ben olabilirim öyle değil mi?
Emir: Bana kibirli diyene de bir bakın.
05***: İnsan sevdiğine benzermiş derler.
Emir: Beni seviyorsun yani.
05***: Öyle bir şey söylemedim.
05***: Kibirli olmak bir tek sana özgü değil ya.
Emir: Peki.
Emir: Bu konuşma çok uzadı.
Emir: Kim olduğunu ve numaramı nereden bulduğunu söyle.
Emir: Ya da zahmet etme direkt engelliyim numaranı.
05***: Tamam tamam dur.
Emir: ?
05***: Kitapçıdan aldım numaranı.
05***: Kim olduğumu ise şimdilik sorgulama.
05***: Numaranı almak için çok uğraştım.
05***: Bu kadar uğraşın da elbet vardır bir sebebi Emir bey.
GÖRÜLDÜ ☑️☑️
🌺💮
Yazarın ağzından...
Sara elindeki salata tabağını da masaya yerleştirdiğinde, her şey hazırdı. Mükemmel bir şekilde dizayn edilmiş yer sofrasında hiç bir eksik yoktu. Ayağa kalkıp sofraya tepeden baktı ve bundan emin oldu genç kız. Fakat ne yazık ki babası ve nişanlısı hala eve gelmemişti. Babası öğleden sonra uzun zamandır görüşmediği bir arkadaşını ziyarete gitmişti. Akşam yemeğine yetişeceğini söylemişti lakin. Yemek hazırdı ama ne babası ne de Yasir ortada yoktu.
Salondaki koltuklardan birine oturdu genç kız ve cebinden telefonunu çıkardı. Bir sorun mu vardı acaba? Normalde bu kadar geç kalmazdı eve babası.Endişeli bir halde dudağının kenarını çiğnerken ofladı. En iyisi babasını arayıp sormaktı. Hızlıca numarayı tuşladığı saniyelerde, evin içine yayılan zil sesini duydu.
Paniği balon gibi sönerken rahat bir nefes aldı. Anlaşılan boşuna endişelenmişti genç kız. Sadece biraz geç kalmışlardı o kadar. Boğazını temizleyip seri adımlarla kapıya ulaştı. Beklemeden açtığında ise karşısında babasını gördü. Yanında dikilen adamın bedeni gözüne çarptığında, yüzüne bile bakmadan panikle kapıyı biraz kapatıp kendini örttü.
"Kızım sen mutfağa geç, geliyorum yanına." Sara vakit kaybetmeden kapıyı açık bırakıp mutfağa geçtiğinde, ne olduğunu anlamamıştı. O adam kimdi? Babası misafir mi getirmişti? Ve en önemlisi Yasir neden gelmemişti?
O kendi kendine düşünürken, Sadık amca ve yanında ki genç salona geçtiler.
"Geç söyle otur Tuğkan." diyerek koltukları işaret etti Sadık amca.
"Beni evime bıraksaydın keşke abi, böyle rahatsız ettim seni de." dedi Tuğkan tekli koltuklardan birine otururken. Arabada uyuya kaldığı için uyku halinden henüz sıyrılamamıştı. Kafası da pek yerinde değildi hâlâ. Ellerini kucağında kavuştururken mahçup bir yüz ifadesi ile Sadık amcaya baktı.
"Rahatsızlık falan yok evladım, rahat ol sen. Uyandıramadım ki seni arabada adresi sorayım. Mecbur kendi evime getirdim. Bir kahve yapalım sana, azıcık kendine gel. Sonra kendin gidersin evine tamam mı?" Diye anlayışla karşılık verdi Sadık amca. Salon kapısının yanında ayakta bekliyordu ve birazdan çıkacakmış gibi bir eli kapı kolundaydı.
"Tamam abi. Çok teşekkürler gerçekten. Karşıma başkası çıksa yapmadığını bırakmazdı."
"Bunları konuşup tadımızı kaçırmayalım şimdi,sen rahatına bak ben hemen geliyorum." Sadık amca salondan çıkıp mutfağa yönelirken, Tuğkan arkasından hafifçe kafasını sallamakla yetindi. Burada ne yaptığı hakkında hiç bir fikri yoktu. Sarhoşken birinin arabasına çarpmıştı ve şimdi o kişinin evindeydi. Gözleri uykunun hasretiyle sızlıyordu ve başı çatlıyordu.
Neler oluyordu ona? Alt tarafı bir sergiye gitmişti ama her şeyi batırmıştı. Normal hayatında çok fazla içki tüketmediğinden bünyesi çok sağlam değildi üstelik. Haliyle çabucak sarhoş olmuştu. Kendini kaybedecek kadar sarhoş değildi ama aklını toparlayamıyordu.Beyninin içi karman çormandı ve gözünün önünden günlerdir gitmeyen sahne yüzünden sinirliydi. Sadece yeşil gözlerini gördüğü kadın ona ismini bile söylemek istememişti. Buna rağmen hala onu düşünmesi saçmalıktı. Neden sadece aklını kontrol edemiyordu ki? Bunun için kendini pataklamak istiyordu.
Esnemeye başladığında elinin tersini ağzına örttü.Yapmak istediği tek şey evine gidip derin bir uykuya dalmaktı. O ana kadar incelemediği oda aklına geldiğinde gözlerini etrafta gezdirdi. Burası oldukça geniş bir salondu ve mütevazi bir şekilde dekore edilmişti. Odanın köşesinde yerde duran büyük kare sofrayı fark etti. Üzeri çeşitli yemeklerle bezenmişti. Bir misafir sofrasına benziyordu. Üzgünce iç geçirdi ve bir şeyi bölmediğini ümid etti.
...
Sadık amca mutfağa girip küçük koltukta oturan kızına baktı. Sara babasını gördüğünde ayağa kalkıp yanına gitti.
"Yasir gelemeyecek miş yemeğe. Bir arkadaşı trafik kazası geçirmiş. O da şuan yaşındaymış." diye açıkladı kızının merak ettiğini bilerek.
"Anladım. Geçmiş olsun." dedi kızı.Yasir' in gelmeyişi bir an bile aklına takılmadı. "Misafirimiz kim o zaman?."
Sadık amca kızının kalktığı koltuğa oturdu. " Yolda gelirken kaza yaptım."
"Ne! Ne kazası baba!." Diyen Sara korkuyla babasının yanına oturdu. Gözleri ile babasının vücudunu tararken "Bir şey oldu mu sana?." Dedi.
Kızını korkuttuğunu anlayan Sadık amca devam etti." Yok bir şeyim kızım. Küçük bir kaza zaten. Araba biraz hasar gördü o kadar."
" Bir yerin falan ağrıyor mu? ."
" Ağırmıyor."
" Emin misin?." demeden edemedi Sara.
" Ben kendimi bilmiyormuyum Sara. Hiç bir şeyim yok." Diyerek konuyu kapattı Sadık amca, kızı hâlâ endişe ile ona bakıyordu. Ne derse desin bu endişeyi yok edemeyeceğini bilen adam kızının elini tuttu.
Kısaca bütün olayı özet geçerek anlattı. Genç kız bu durum hakkında çok şaşkın değildi. Babasının olur olmadık zamanlarda eve misafir getirmesine alışıktı.Sadece adamın sarhoş olması onu rahatsız etmişti, yinede bir şey söylemedi.Babası son olarak kahve yapmasını söylediğinde isteğini yerine getirmek için işe koyuldu. Sadık amca çok geçmeden hazır olan kahveyi alıp tekrar Tuğkan'ın yanına gitti.
Salon kapısından içeri girdiğinde genç adamın hala aynı yerde kıpırdamadan durduğunu gördü. Elindeki kahveyi genç adama verip koltuklardan birine oturdu.
"Sizi daha önce bu mahallede görmedim." Dedi genç adam elindeki kahveden koca bir yudum aldıktan sonra. Ne konuşması gerektiği hakkında emin değildi. Yinede sessizlik içinde oturmak onu rahatsız hissettiriyordu.
"Görmemen normal.Buraya yeni taşındık, bir aydan biraz fazla oldu geleli." Diye cevap verdi Sadık amca.
"Öyle mi?" Dedi merakla. Sohbeti devam ettirmek isiyordu." Nereden geliyorsunuz?."
" İstanbul'dan. " Sadık amca karşısındaki gencin çekingenliğini sezmişti. " Kalabalık şehirler insanı yoruyor. Böyle sakin küçük bir mahallede oturmak isteyince karımın memleketine gelmeye karar verdik. "
Kahvesini yudumlamaya devam etti Tuğkan." Benim doğup, büyüdüğüm mahalle burası. İnsanları çok samimidir. Seveceğinizden eminim."
"Galiba öyle, " dedi Sadık amca samimiyetle." Kızımda mahalleyi çok beğendi. Komşularımız çok iyi insanlar elhamdülillah."
Tuğkan kafasını sallayıp onayladı. Bir şey sormak için ağzını açmıştı ki ceketinin cebinde duran telefonunun çaldığını duydu. " Afedersiniz." dedi tebessüm ederek. Sadık amca sadece başını eğerek sorun olmadığını belirtti.Telefonu çıkarıp aramayı cevapladı genç adam.
" Nereye kayboldun sen yarım saattir, açıkla!." diyen sinirli bir ses doldurdu kulaklarını. Tâbi ki bu Mirza'dan başkası değildi.
"Ne zamandan beri sana açıklama yapıyorum ben abi." Sesini kısarak konuştu.
"Aklın bir karış ortalarda dolandığından beri, şimdi nereye kaybolduğunu söyleyecek misin?."
"Aklım bir karış havada falan dolanmıyorum. Bir yere kaybolmadım ayrıca, sergiden ayrıldım o kadar. Tüm salonu gezip seni bulmaya çalışmadığım için kusura bakma Mirza." dedi gergince Sadık amcaya bir bakış atarak.
"Evde misin şuan?. Ayrıca niye fısıldıyorsun."
"Hayır, başka bir yerdeyim. Bak şimdi gerçekten sırası değil.Sonra anlatırım tamam mı?."
"Tamam." Tuğkan yüzüne kapanan telefonu duraksamadan ceketinin iç cebine attı. Arkadaşı bazı konularda fazla net oluyordu. Bu gibi durumlarda netliği işine yarıyordu.
"Arkadaşım merak etmiş." Dedi Sadık amcanın ona baktığını gördüğünde." Ben gideyim artık. Evim çok uzak değil zaten."
"Otur biraz daha, kahveni bitirmedin bile." Diye ısrar etti Sadık amca.
"Her şey için teşekkürler Sadık amca. Kalkayım artık." İçtiği kahve onu yeterince ayıltmıştı. Biran önce eve gitse iyi olurdu.
"Öyle olsun." Diyerek ayağa kalktı Sadık amca. Bir şey unutmuş gibi Tuğkan'a döndü." Ha bu arada, şu telefon numaramı al. Belki ihtiyacın olur." Sadık amca elindeki kağıdı ona uzatınca itiraz etmedi Tuğkan. İhtiyacı olacağını zannetmese bile geri çevirmedi adamın isteğini. Kağıdı alıp cebine sıkıştırdı. Kendisi de kalktığında kapıya yöneldiler.
Dış kapıdan çıkıp ayakkabılarını giymeye başladı genç adam. Sadık amca kapıyı kapatmadan bekledi.
"Kendine iyi bak Tuğkan. Alkollüyken araba kullanmamaya da dikkat et. "
Gülümsedi genç adam. Bu adamı sevmişti."Dersimi aldım sanırım. Tekrar teşekkürler."
" Haydi o zaman Allaha emanet ol."
Duraksadı Tuğkan." Sizde."
Genç adam arkasını dönüp merdivenleri inmeye başladığında Sadık amca kapıyı kapattı. Arkasını döndü. Kızı mutfak kapısından ona bakıyordu.
" O adamın adı Tuğkan' mıydı?." diye sordu Sara şaşkınlıkla.
" Evet de niye sordun." Babası üsteleyince ise yüz ifadesini düzeltmeye çalıştı." Hiç,öylesine."
Öylesine olmadığının farkındaydı zira...
...
Selamün aleyküm. Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Olumlu,olumsuz her türlü yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve hikâyem hakkında ne düşündüğünüzü bilmek istiyorum. Yorum yapmasanız bile en azından oy kullanın ki bende burada boşuna yazmadığımı bileyim. Oy kullanmak o kadar da zor bir şey değil arkadaşlar. Hatrı sayılır kadar insanın okuduğunu görüyorum ama oylar okuyucunun yarısından bile az.
Lütfen emeğe saygı olarak oy ve yorum yapmayı unutmayın. Şimdiden teşekkür ederim.🌺 Bölümleri yazdıkça atacağım inşaallah. Belirli bir düzen yok yani, haberdar etmek istedim. Allah'a emanet olun.❤️🎀 |
0% |