@gunisigi.12
|
Keyifli okumalar...
( Bu hikâyede geçen kişi ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür. )
...
05***: Hangi tür kitap okumayı seversin?
Emir: Hiç bir tür.
Emir: Kitap okumayı sevmem.
05***: Cidden mi?
Emir: Niye şaşırdın bu kadar.
05***: Bir kütüphanede çalıştığını düşünürsek bu biraz garip.
Emir: Öyle mi.
Emir: Neden garip?
05***: Sevmediğin işi yapacak bir adama benzemiyorsun çünkü.
Emir: İşimi sevmediğimi söylemedim.
Emir: Kitap okumamı gerektirecek bir durum olmuyor.
05***: Anladım.
05***: Ben severim ama normal düzeyde.
Emir: Normal düzey nasıl oluyor?
05***: Yani senede üç dört kitap okumak.
☑️☑️ Görüldü.
05***: Ne.
☑️☑️
05***: Ne oldu!?
05***: Ne var yani benim normalim buysa.
Emir: Hiç sorun yok.
Emir: Sadece boşluğuma geldi, güldüm.
05***: Ha!
05***: Ne mutlu paşamızı güldürebildiysem.
Emir: :)
05***: Benimle dalga mı geçiyorsun sen?
05***: Benimle dalga geçilmesin den hiç hoşlanmam.
05***: Bu yaptığın çok ayıp.
05***: Her insanın kendine göre idealleri vardır bir kere.
Emir: Kesinlikle.
05***: Bu ne gıcık gıcık hareketler ya!
Emir: Asıl bunu size benim söylemem gerekiyor hanımefendi.
Emir: Kaç gündür telefonum susmuyor.
Emir: Cevap vermiyorum ama hala devam ediyorsunuz.
05***: Bende ne zaman bu konuya gelecek diyordum.
05***: Engelleyin o zaman.
05***: Siz de kurtulun bende!
Emir: Bunu söylemek için cevap verdim zaten şuan.
Emir: Hiç bir kadına karşı kabalık etmek istemem.
05***: İnanamıyorum.
05***: Pes yani!
05***: Kızların niye etrafında dört döndüğü belli.
05***: Bu kadar da kibar olunmaz ki yani ama.
05***: Madem sizin yapacağınız yok ben yaparım.
05***: Beyefendi.
05*** numarası tarafından engellendiniz.
Emir: Bu nasıl bir kafa anlamadım. ( Mesaj iletilmedi )
Emir: Ciddi ciddi engelledi. ( Mesaj iletilmedi )
Emir: Millet deliye hasret biz akıllıya. ( Mesaj iletilmedi )
.....
Saranın anlatımıyla...
Kimdi o adam?
Ne istiyordu benden?
Durmadan karşıma çıkmasının sebebi neydi?
Bu sorular o günden beri kafamı kurcalıyordu. Cevaplarına ise ulaşamıyordum. Önce kitapçıda karşılaşmıştık. Pelin' in sık sık gittiği bir kitapçıydı orası ve benimde almak istediğim bir kaç kitap vardı o gün. Aradığım kitapları bulmuştum ama biraz da diğer raflara bakınmak istemiştim. Onun orada olduğun farkındaydım ve bana baktığını hissetmiştim. Bu yüzden gitmek için döndüğümde göz göze gelmiştik. Sadece tek bir andı, çok fazla üstünde durmamıştım. Açık kahve gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünmek için bile kendime fırsat vermemiştim. Çünkü bu yanlıştı.
Parktaki karşılaşmamız da ise benimle tanışmak istediğini söylemişti ve elbette ki bunun mümkün olmadığını söylemiştim. Onu tekrar gördüğüme şaşırmıştım. Daha önce bir erkek yanıma gelip açıkça benimle tanışmak istediğini söylememişti. Çarşaflı olmanın bir ağırlığı vardı, önüne gelen sizinle tanışmayı istemiyordu. Bu durum da beni afallatmıştı.
Benimle neden tanışmak istemişti, bunun için hiç bir sebep bulamıyordum. Tuğkan sanırım dini bilgiye sahip bir adam değildi. Bunu davranışlarından anlayabiliyordum. Bir de babamın onun sarhoş olduğunu söylemesi vardı. Kesinlikle uzak durmam gereken bir adamdı ama her defasında karşıma çıkıyor du. Hâliyle onu düşünmeye engel olamıyordum. Ama bunun geçici olduğuna emindim. Daha ne kadar karşıma çıkabilirdi ki, bir zamandan sonra silinip giderdi.
Evet, ara sıra aklıma gelmesinin sebebi son zamanlarda aklımın karışık olması ve bu tür saçma bir olayı ilk defa yaşıyor olmamdan kaynaklanıyordu. Aksi olamazdı.
Üç gündür olduğu gibi yine dalıp gitmiş olmalıyım ki Nur teyzenin sesini duyunca irkildim.
"Sara, iyimisin kızım?." diyordu, hemen yanımda ayakta durmuş tazelediği çayımı uzatıyordu. Kafamı kaldırıp gülümserken uzattığı çay bardağı nı aldım. " İyiyim Nur teyze,dalmışım kusura bakma."
" Ne kusuru yavrum, haklısın sende. Düşünecek çok şeyin vardır şimdi."
" Niye öyle dediniz?." diye sordum merakla. Çaprazımda ki koltuğa oturdu yavaşça. Yaşlı olduğu için oturup kalkmakta zorlanıyordu." Malum, düğün arifesindesin evladım."
"Evet Nur teyze onun da stresi var üstümde." diye karşılık verdim gülümseyerek.Şuan düğün hazırlıklarına başlamak için erkendi, sade bir nikâh yapılacaktı ve bunu ayarlamak için de çok zaman vardı. Açıkçası olması gerekenden az düşünüyordum bu konuyu ama yinede Nur teyzeyi düzeltmedim.
Nur teyze bir önceki gün beni aramış ve özel olarak davet etmişti evine. Bir saattir buradaydım ve Nur teyzeyi sevmiştim. Sıcakkanlı, samimi bir insandı. Yaşlı insanlarla sohbet etmekten hoşlanan biri olarak sıkılmamıştım.
" Sen yine de kendini çok yorma kızım." Dediğinde gülümsedim sadece.
"Sizin kızınızda nişanlıydı yanlış hatırlamıyorsam. Burcu abla öyle söylemişti." Diyerek konuyu değiştirirken çayım dan bir yudum aldım.
Nur teyzenin yüzü birden hüzünlü bir hal aldığında," Nişanlıydı evet, ama yakın zamanda attı kızım nişanı." dedi.
"Neden peki, bir sorun mu oluştu?" diye sordum.
"Aslında bir sorun yoktu. Damat da epey terbiyeli, iyi bir adamdı ama kızım istemedi nedense."
" Anladım." dedim daha fazla üstelemeyerek. Nur teyze belli ki anlatmak istememişti nedenini. "Hayırlısı olsun Nur teyze. Bazen bir nedeni olmasa bile olmuyor. Nasip işi bu."
"Öyle tâbi kızım. Biz bir kusuru yok zannediyoruz ama kalpleri yalnızca Allah bilir. Belki de karşısına daha iyisi çıkar kızımın."
Telefunum çalarak sohbetimizin arasına girdiğinde izin isteyerek aramayı cevapladım.
"Selamün aleyküm kızım."
"Aleyküm selam baba. Eve mi geçtin sen yoksa. Ben de biraz daha oturup kalkacaktım tam."
"Yok yok kızım, sen otur keyfine bak." dedi babam." Namaz kıldıktan sonra bir misafirimi götüreceğim eve. Yatsıya doğru gelir alırım ben seni."
"Kim ki bu misafirin? Gelip yardım edeyim sana." dedim.
" Yardım edilecek bir şey yok kızım. Bir çay içeceğiz. Şu geçen gün eve getirdiğim Tuğkan diye bir genç vardı ya, işte misafirim o. Sen dediğim gibi yap, ben almaya gelirim seni tamam mı?." dediğinde donup kaldım. Tuğkan tekrar mı geliyordu bizim eve.
Şaşkınlıktan konuşmadığım saniyelerden sonra babamın bir cevap beklediğini hatırlayınca yutkunarak toparlandım." Tamam baba." Vedalaşarak telefonu kapattığımda aklımda bir sürü soru vardı. Babam neden hala o adam ile görüşüyordu? Bir daha nerede karşılaşmışlardı? Bunları eve dönünce babama soracaktım ama cevabı olmayan bir soru daha vardı aklımda.
Bir daha karşıma çıkmayacağını zannettiğim adam neden her gün daha fazla hayatıma giriyordu?
Bilmiyordum, gerçekten bilmiyordum. Ben kendimi onun zamanla silikleşip gideceğine inandırırken aniden karşıma çıkıyordu. Bunları kasıtlı olarak mı yapıyordu yoksa bu tevafuk muydu?
Ne düşüneceğimi bilmez halde derin bir nefes alarak omuzlarımı dikleştirdim ve telefonumu önümdeki sehpaya bıraktım.
"Ne oldu Sara. Kötü bir haber mi aldın." Nur teyzenin sesini duyduğumda başımı kaldırdım." Hayır. Bir şeye şaşırdım yalnızca. Önemli bir şey değil."
Nur teyze karşılık olarak başını salladı ve sonraki dakikalarda çayımızı içerek sohbetimizi devam ettirdik. Aklım hala Tuğkan' da olsa da düşüncelerimi babam gelip beni alana kadar erteledim. Nur teyze bana mahallede her ay yaptıkları günden bahsettiği sırada babam mesaj atıp aşağıda olduğunu söyledi.
Hızlıca hazırlanıp son olarak çantamı koluma taktıktan sonra dış kapıya ilerledim Nur teyzede beni yolcu etmek için peşimden geldi. Ayakkabılarımı giymeye başladığımda Nur teyze gün konusundan bahsetmeye devam ediyordu." Mutlaka gel Sara, hatta olmazsa beraber gideriz. Ev sahibi çok tatlı bir kadındır.Tanışmış olursunuz onunla da."
Ayakkabılarımı giydiğimde Nur teyzeye samimiyete gülümsedim." Gelmeyi çok isterim ama ben yinede söz vermiyim. İşim olmazsa ben sana haber veririm, dediğin gibi beraber gideriz."
"Tamam kızım. Haydi görüşürüz o zaman."
" Görüşürüz."
...
Sonraki bir hafta boyunca Tuğkan babam ile iletişimde kalmaya devam etmişti ve bu onun ismini sıkça duymaya devam ettiğim anlamına geliyordu. Bu hafta tam üç kere evimize gelmişti Tuğkan. Babam bana ondan çok fazla bahsetmiyordu, Tuğkan'ın iyi bir çocuk olduğunu ve ona yardımcı olmaya çalıştığını söylemekten başka. Ne yazık ki bu bana yetmiyordu, babamın neden hala onunla görüştüğünü ayrıntılarıyla sormak istiyordum ama babamın gözünde bu konu hakkında fazla meraklı gözükmek istemiyordum.
Tuğkan'ın benim kızı olduğumu bilerek mi babama yaklaştığını düşünüp dursam da bu ihtimali göz ardı etmeye çalışıyordum. Sonuçta her şey benimle ilgili değildi. Yinede durmadan karşıma çıkıyor olması kafamı karıştırıyordu.
Mescid yaptığım odada oturmuş kitap okuyordum ama bir türlü odaklanamıyordum. Kendimi zorlayarak gözümün önündeki sayfayı anlamayı denesemde olmayınca pes ederek kitabı kapatıp kenara koydum. Belki telefonum kafamı dağıtmama yardımcı olur diyerek hırka mın cebinden telefonumu çıkarıp biraz gezinmeye başladım. Mesaj geldiğini görünce üzerine tıkladım.
Yasir: Sara.
Yasir: Biliyorum bunu iki seferdir erteliyorum.
Yasir: Ama bu ara işlerim çok yoğun.
Yasir: Yarın yemeğe gelemeyeceğimi sen söyler misin babana?
İşte! Birde bu vardı. Yasir'in ne yapmaya çalıştığını gerçekten anlayamıyordum. Alt tarafı bir kaç saatlik bir yemekti. Bunu bu kadar gözünde büyütmesi beni sinirlendiriyordu. İki kere yemeğe çağırmıştık ama gelmemişti. İşlerinin yoğunluğunu bahane ediyordu ama içimden bir ses işlerinin hiç de yoğun olmadığını söylüyordu. Öte yandan yalan söylemek için bir sebebi yoktu. Varsa bile ben bilmiyordum.
Anlaşılan bir kez daha gelemeyeceğini babama söylemekten çekinerek bana yazmıştı. Babamın canının sıkılacağını biliyordu belli ki. Birbirimeze çok sık mesaj atmaz dık.Nişanlıydık ama değil gibiydik. Evlenmemize iki ay kalmıştı ama bu konuya ailelerimiz bizden daha ilgiliydi. Özellikle Yasir'in ailesi. Annesi çok sık olmasa da beni arıyor ve hazırlıklara başlamamız gerektiğini söylüyordu. Gülsüm teyze samimi bir kadın dı, onu kırmadan erken olduğunu söylüyordum.
Yasir ile evlenme fikrini onaylama sebebim babamın ailesini çok iyi tanınmasından kaynaklanıyordu zaten. Babam bana ilk konuyu açtığında bu evlilik bana mantıklı gelmişti. Birbirimize uygunduk, yaşantı tarzımız benzerdi ve Yasir iyi bir adam dı. Kabul etmemem için bir sebep yoktu.O zaman çok fazla düşünmeden bu teklifi kabul etmiştim.
Fakat zaman geçtikçe Yasir ile aramızda bir uyum olmadığını fark ediyordum. Yasir fazla ilgisiz di. Yakında aile olmayı planlıyorduk ama o işini bırakıp babamla bir yemek yemeye bile vakit ayıramıyordu. Garip tavırlar sergiliyor, her şeyi kendi haline bırakıyordu. Ciddiye alımadığımı hissediyordum.Bu beni huzursuz ediyor ve bu evlilik için olan hevesimi kaçırıyordu. Son günlerde yanlış yapıp yapmadığımı sorguluyor, kendimi mutsuz bir evliliğin içine atmaktan korkuyordum.
Bu konuyu babama açmak için kendimi cesaretlendirme işim hala sürüyordu. Babam bu evliliğe heyecan ile yaklaştığı için onu üzmeyi istemiyordum. Babam benim vazgeçtiğimi duyunca hayal kırıklığına uğrar mıydı? Bunların olacağını bilsem dahi kötü bir evliliğe adım atmak istemediğimin farkındaydım.
Herşeyi kafamda netleştirmek ve iyice ölçüp biçmek için biraz daha zaman veriyordum kendime. Eğer olur da fikrimi değiştirmez ve Yasir'i istemediğimden emin olursambunu mutlaka babama söyleyecektim. Aceleyle karar verip sonrasında pişman olmak işten bile değildi.
Yasir cevap bekliyordu, hafifçe iç çekip mesaj yazdım.
Ben: Tamam.
Kısa ve net. Farklı bir şey yazmayı düşünmedim çünkü canım fazlasıyla sıkılmıştı. Saate baktım, ardından telefunumu cebime atıp mescidden çıktım. Bugün Nur teyzenin bahsettiği gün olduğu için hazırlanmam gerekiyordu. İlk başta gitme gibi bir planım yoktu, Nur teyzeden sonra üst komşum Sultan abla da davet edince el mahkûm kabul etmek zorunda kalmıştım. Misafir de misafirliğe gitmeyi de severdim ama bu gün tarzı şeylerden hoşlanmıyordum. Yinede evde sıkılmıştım ve komşularımı tanımak istiyordum.
Kıyafetlerimi değiştirip çarşafımı giydiktekten sonra çantamı koluma taktım. Mutfaktan, yaptığım şerbetli tatlıyı aldım ardından. Bende bir şey yapmıştım götürmek için. Saat bir buçuğa geliyordu, babam camiye gitmişti ama hala gelmemişti. Onu arayıp haber verdikten sonra evden çıktım. Apartmanın önünde Sultan ablanın beklediğini görünce adımlarımı hızlandırdım.
"Selamün aleyküm Sultan abla." dedim yanına geldiğimde. Bana doğru dönüp gülümsedi."Aleyküm selam Sara, nasılsın?."
"İyiyim abla sen nasılsın?." Diyerek gülümsemesine karşılık verdim. Gideceğimiz evi bilmediğim için beraber gidecektik. Nur teyze kızıyla beraber gideceğini söylemişti arayıp. Yan yana kaldırımda yürümeye başladık.
" İyiyim bende. Sinan'la uğraştım bütün sabah, anca çıkabildim evden. Tek çocuğum var ama beş çocuğa bedel vallahi." Diye yakındığında güldüm. Çocuğu Sinan yaramaz bir çocuk olduğu kadar tatlıydı da. Bir kere görmüştüm ama bu onu sevmeme yetmişti. Yerinde duramayan bir çocuk olduğundan annesini çok yoruyordu.
" Gerçekten öyle." dedi benim güldüğümü duyunca." Sabah kalktığımda nasıl bir manzara ile karşılaştığımı görsen üzülürsün bana. Bizden önce uyanıp kahvaltı hazırlamaya çalışmış. Mutfağı batırmış, hiç bir şey olmamış gibi bir de 'Kahvaltımı beğenmedinmi anne.' diye soruyor."
" O tatlılığa da kızamasın ki şimdi abla."
" Kızamıyorum ki zaten, sinirleniyorum ama gelip bir tane yanağımdan öpüyor ya unutuyorum kızgınlığımı."
" Evlat çok başka bir şey, görünce böyle bende hevesleniyorum."
" Öyle öyle de, kolay değil çocuk yetiştirmek. Hayır,niyetliysen uyarayım yani." Diye şakacı bir tavırla omzuma vurduğunda güldüm. Yolun devamını konuşa konuşa tükettiğimizde gideceğimiz yere varmıştık. Üçüncü katta ki evin kapısının önünde durduğumuzda Sultan abla zile bastı.
Geri çekilerek kapının açılmasını bekledik.
... Selamün aleyküm. Bölümü beğendiniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum.
Lütfen oy vermeyi unutmayın. ❤️🤍 Allah'a emanet olun. |
0% |