Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@gzngsvg

Yineee ben. 


 


Yeni bir bölümle sizlerleyim.


 


Bölümü beğenip yorum yapmayı unutmayınız.


 


Keyifli okumalar Ayçiçekleri.


 


🌻


 


 


"Kız Serçe götürsene şunu!" Dedi babaannem. Sandaletlerimi giydiğimde kendime baktım. "Çocukcağıza yazık ailesine yok yanında gurbet zordur."


 


"Banane ya, gelmeseymiş gurbet ellere." Dedim. Askılı elbisemi düzelttim, çiçekli diz altı bir elbiseydi. Çantamı omzuma attığımda babaannem elindeki pişi tabağı ile yanıma geldi.


 


"Al kız götür işte, hem dün gece dışarıda çalışmış günah günah." Dedi babaanem. Oflayarak tabağı elime aldım.


 


Kapıdan çıktığımda tabağın üstündeki peçeteyi sıkıca tuttum, Sancak abinin apartmanına doğru ilerledim. "Niye ben! Aç kalsın yani banane! Hem ben çayımı ve sütümü içmedim haksızlık bu!" Apartmana girdiğimde merdivenlerden çıkmaya başladım. "Ne biçim bir merdiven çık çık bitmiyor."


 


Sancak abinin kapısının önünde durdum kapıyı birkaç kez tıklattım, kapı birkaç dakika içinde açıldığında elimdeki tabağı uzattım. "Evde pişi yaptık, babaanem sizede gönderdi." Dedim. Ağzındaki lokmayı yuttu.


 


"Bende kahvaltı yapıyorum, kim yaptı." Dediğinde ben demek istemedim, çünkü neredeyse kimse benim yemek yaptığımı bilmezdi. Sadece Nergis.


 


"Babaanem." Dedim. Güldü ve başını önüne eğdi, gamzesi vardı. Güldüğü zaman gamzesi ortaya çıkıyordu, tebessüm ettim. "Afiyet olsun."


 


"Çay demledim yeni içmek ister misin?" Diye sordu, başımı hayır anlamında salladım. "Muzlu süt yapabilirim."


 


"Neden daha önceden söylemiyorsun Sancak abi?" Diye sordum. Ayağımdaki sandaletlerimi çıkardım. "Bir bardak seve seve içerim."


 


Evine girdiğimde etrafa baktım, çok sadeydi ama ferahtı. "Gel mutfağa geçelim." Dedi. Önden yürümeye başladığında peşine takıldım, mutfağa girdiğinde peşinden girdim.


 


Mikseri çıkarttığında etrafa baktım, krem dolapları vardı. "Krem mi seviyorsunuz?" Diye sordum. Başını salladı, dolaptan muzu çıkardığında kabuğunu soyup miksere attı, ardından sütü ekleyip mikseri çalıştırdı.


 


"Sana bir hediyem var, yanlış anlama özür niyetine." Dedi. Hazırladığı sütü bardağa yerleştirdi, sırtını döndüğünde beni ayakta gördü. "Otursana."


 


Sandalyeye oturduğumda elindeki süt bardağını bana uzattı, bardağı elime alıp içmeye başladım. "Oha çok güzel badem sütü mü?" Diye sordum. Güldü.


 


"Manda." Dediğinde bardağı kafama diktim, boş bardağı masaya bıraktığımda güldüm.


 


"Gerçekten güzelmiş beğendim." Dedim. Dudaklarıma baktı.


 


"Dudağının üstünde süt kalmış." Dediğinde. Elimle dudaklarımı kapattım, yavaşça temizledim. Elimi kaldırdığımda güldü. "Kenarda da." Parmağımı dudak kenarımda gezdirdim. "Biraz daha sağa."


 


"Gelde kendin temizle o zaman." Dedim. Baş parmağı dudak bitimimin kenarında durdu, ardından hafifçe gezdirdi. "Bitti mi?"


 


"Evet." Dediğinde ayağa kalktım.


 


"Süt için teşekkür ederim Sancak abi." Dedim. Yavaşça mutfaktan çıktığımda peşimden geliyordu. Kapıda durduğumda elini kot pantolonun cebine attığında kapıyı açtım.


 


"Bu arada bu senin." Dedi Sancak abi. Avuç içine baktım, sarı civcivli anahtarlık.


 


"Yaaa bu çok şirin." Dedim. Avucundan aldığımda civcive bakmaya başladım. "Benimde anahtarlığa ihtiyacım vardı."


 


"Beğendin mi?" Diye sordu.


 


"Tabii ki, neden beğenmiyim ki? Bence çok güzel, tatliş bir hediye." Dedim. Gülerek kapıdan çıktığımda sandaletlerimi ayağıma geçirdim. "Acayip tatliş hemde."


 


"Beğenmene sevindim." Dedi Sancak abi. Güldüm.


 


"Süt ve anahtarlık için teşekkür ederim Sancak abi." Dedim. Tebessüm etti.


 


Birşeyler mırıldandı anlamadım. "Ne dedin?" Diye sordum.


 


"Geç kalıyorum Dedim." Dediğinde kolumdaki saate baktım.


 


"Ayy! Yasemin bizi sevgilisi ile tanıştıracaktı! Unuttum!" Dediğimde koşarak merdivenlerden inmeye başladım, apartmandan çıktığımda Yasemin ve Nergis bizim evin önündeydi.


 


Elimdeki anahtarlığı çantama attım. "Kız sen nerdesin?" Diye sordu Nergis. Karşıdan karşıya geçtiğimde yanlarına gittim.


 


"Burdayım, babaanem pişi yapmıştı Sancak abiyede götürmemi istedi." Dedim. İkisi bana baktığında Yasemin gülüyordu.


 


"Hadi bizimkiler çoktan Yusuf'u sorguya çekmeye başlamışlardır, gidelim." Dedi Yasemin. Nergis bağırdı.


 


"Sancak abi! Bizi bir yere bırakabilir misin? Serçe diyor!" Dediğinde bağırdım.


 


"Hayır ya, öyle birşey demedim." Dedim. Sancak abiye döndüm. "Yalan söylüyor Sancak abi, yürüyerek gideriz biz!"


 


"Bu sıcakta mı? Pişmiş tavuğa döneriz bıraksın işte!" Dedi Nergis. Sancak abi siyah kot pantolonun üstüne siyah gömlek giymişti, gözünde gözlükleri ile farklı bir havası vardı.


 


"Gelin!" Dedi Sancak abi. Yavaşça Mercedes-Benz'ine doğru ilerledik, Nergis bana ön yolcu kapısını açtı.


 


"Yasemin'i ön koltuk tutuyor, yanında olmam lazım." Dediğinde yüzüne baktım öpücük attı. Ön koltuğa oturduğumda Yasemin ve Nergis arka koltukta yerini almıştı.


 


"Ohaaa!" Dedi Nergis. Sancak abi arabayı çalıştırıp yola koyuldu. Çantamdan anahtarlığı çıkardım, dükkanımın anahtarına taktığımda civcivli anahtarlığa bakarak güldüm. "Sevgilin mi aldı?"


 


Her iki koltuk boşluğundan onlara baktım, Nergis hayretle Yasemin'in bileğine bakıyordu. "Sevgilin sana Pandora mı aldı?" Diye sordum. Yasemin gülerek başını salladı. "Enişteye bak be! Aslanım benim, helal olsun."


 


"Senin zevkin değil dimi?" Diye sordu Yasemin. Başımı salladım.


 


"Ben pahalı hediyeler sevmem, küçük hediyeler her daim daha çok ilgimi çeker." Dedim. Önüme döndüğümde anahtarlık ile oynamaya başladım.


 


"Hangi kafeye?" Diye sordu Sancak abi.


 


"Şu büyük meydanda nostalji kafe var orası." Dedim. Sancak abi arabayı kafenin önünde durdu, hepimiz aşağıya indiğimizde bana seslenen biri vardı.


 


"Serçe!" Dedi Yasin. Dudaklarımı bastırdım, Yasin hızla sarıldığında ellerim sabit kaldı. "Neden mesajlarıma dönmüyorsun? Herşeyi bitirmek bu kadar kolay mı? Pişmanım gerçekten."


 


"Yasin, rahatsız oluyorum." Dedim. Yasin benden ayrıldı. "İlişkimiz yürümedi hatırlatırım ikimizin ortak kararıydı, anlaşamadık. Biz ayrı dünyaların insanıyız o yüzden bence konuşmaya dahi gerek yok!"


 


"İkile Yasin! Sapık var diye bağırmadan önce git!" Diye bağırdı Nergis. Kendisi sapıktı.


 


"Sapık değilim!" Diye bağırdı Yasin.


 


"Külağımıza anlat! Serçe ne zaman elbise giyse bacaklarına dokunmak istemedin mi? Onu öpmek istemedin mi?" Diye sordu Yasemin. Derin nefes verdim. "İkile puşt herif!"


 


"Serçe, sana anlatmıştım." Dedi Yasin. Başımı salladım.


 


"Bana sadece erkek olduğunu belli başlı isteklerinin olduğunu, sevgilin olarak karşılamamı istedin." Dedim. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Konuşmaya hakkın yok Yasin!"


 


"Başka biri mi var?" Diye sordu Yasin. Ardından arabaya baktı. "Bu mu?"


 


"Başka biri varsa var? Sanane." Dedim. Sancak abi arabadan indi.


 


"Bir sorun mu var Serçe?" Diye sordu Sancak abi. Başımı hayır anlamında salladım.


 


"Hayır. Şahıs şimdi gidiyordu." Dedim. Yasin sadece başını sallayıp yanımızdan uzaklaştı. "Hadi içeri girelim."


 


"Biraz konuşalım mı?" Diye sordu Sancak abi, Nergis'e döndüm.


 


"Sana diyor Nergis." Dedim.


 


"Hayır sana diyorum." Dedi Sancak abi.


 


Parmağım ile kendimi gösterdim. "Bana mı?"


 


"Evet sana." Dediğinde şaşırdım.


 


"Aaa bana he." Dediğimde güldü.


 


"Sana." Dedi Sancak abi. Yasemin ve Nergis oradan uzaklaştığında Sancak abi yanıma geldi. "Arabada mı konuşalım yoksa burada mı?"


 


"Araba sıcak, burasıda sıcak. Evde sıcak. Soğuk bir yer kutuplar oraya gidip konuşsak?" Diye sordum. Güldüm. "Cimri olmayıp arabada klimayı açarsan araba olur, yoksa valla eririm. Acaba asfalta yumurta koysak pişer mi?"


 


"Hadi Serçe bin arabaya." Dediğinde kapımı açtı. Arabaya bindiğimde ön taraftan dolaşıp arabaya bindi.


 


"Evet ne konuşuyoruz?" Diye sordum.


 


"Senden bir tavsiye almam lazım." Dedi. Benden mi? "Bir kız var, ama o'na duygularımı açamıyorum. Yaklaşık 3 yıldır falan. Bir keresinde bir akrabama ziyarete gelmiştim orada onu sarı bir tişört ve bol paça pantolonla gördüm, çok güzeldi biliyor musun Serçe. Çok güzel, tatlı birisi. Bazen çok konuşur aslında hep çok konuşur, kalbi çok temiz. Öyle bir gülüyor ki, insan gülüşü için ölmek istiyor. Mavi gözlerinde ölmek istiyor." Yaa Sancak abi aşık olmuş.


 


"Öncelikle Sancak abi, kızı güzel bir yere götür." Dediğimde sözümü böldü.


 


"Pahalı şeyleri sevmiyor." Dedi. Başımı salladım.


 


"O zaman o'nu balık ekmek yemeğe götür, ya da çiğköfte yemeğe. Sinemaya gidin orada açılabilirsin sakın korku filmine götürme çünkü neşeli kızlar korku filmi yerine aksiyon filmini sever, benim gibiyse eğer sev-" bir dakika. Sarı tişört, pol paça, konuşmak, gülmek, mavi göz.


 


Sancak abi bana beni mi anlattı yoksa ben mi yanlış anladım.


 


"Kimden bahsediyorsun Sancak abi?" Diye sordum. Gözlerime baktı.


 


"Senden." Dediğinde durdum.


 


Bu olamazdı. Nergis'in akrabasıydı abi diyordum bu yanlış bu çok yanlış, bu olmamalı. "Ben sana abi diyorum."


 


"Deme." Önüme döndüm.


 


"Nergis'in akrabasısın, evet babaanem ve Senem Teyze bizi birbirimize yakıştırıyor ama olmaz. Yaşça büyüksün."


 


"6 yaş çok büyük değil." Dediğinde durdum. 30 yaşında mı? Daha küçük gösteriyor belkide sakalsız olduğu içindir.


 


"Birbirimizi tanımıyoruz." Dedim. Tanımıyoruz ama.


 


"Tanırız, deneyemez miyiz Serçe. Belki ortak bir sürü noktamız vardır. Belki ikimizde birbirimize merhem oluruz, bilemezsin." Dedi. Kaderimde ya başka biri varsa. "Belkide kader bizi birbirimize çoktan yazmıştır?"


 


"Ben bildiğin kızlardan değilim." Dedim. Tırnaklarımla oynamaya başladım.


 


"Değilsin zaten, olmanı asla istemem. Sen benim tanıdığım en iyi kadınsın, zarifsin. Güzelsin, tatlısın. Kendine ait auran var hiç kimsede olmayan bir aura, Serçe ben seni 3 yıldır seviyorum. Karşılıksız şekilde duygularımı bilmeni istiyorum." Dedi. Sadece başımı salladım.


 


"Eve bırakabilir misin?" Diye sordum. Düşünmek için uyumam lazım.


 


"Tamam." Dedi. Konuşmadık, ne o ne ben. O yola koyulduğunda kollarımı göğsümde birleştirdim.


 


Doğru olmazdı ki? Olmaz, aramızda yaş farkı var. O'nu tanımıyorum bile, beni sevdiğinden haberim bile yoktu. Yeni öğrendim nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum.


 


Her insan bir şansı hakeder ama. Saygı değer ben, lütfen bu işe karışma. Aaa çımaa? Duygularımı karıştırma, şuan aklımla düşünüyorum ayıp oluyor. Birşey olmaz ben duygularını yansıtıyorum, hem yalan söyleme sabah sana dokunduğunda hoşuna gitmişti, belli etmiyorsun ama o'na karşı çekiliyorsun. Ben mi yooo! İftira.


 


"Geldik." Dediğinde arabadan indim. Yavaşça eve doğru ilerlemeye başladım, Babaanem bahçede örgü örüyordu.


 


"Sancak oğlum mu seni bıraktı?" Diye sordu babaanem. Başımı salladı. "Gel hele kızım otur şuraya." Bahçeye girdiğimde yanına oturdum. "Biliyorsun yaşın geldide geçiyor, mürvetini görmek istiyoruz. Abin evde kaldı o'na karışmıyoruz ama sana karışma hakkımız var, seni bu yaşına kadar edebinle, namusunla büyüttük. Kendine hayat arkadaşı bulma zamanın geldi, hayırlı bir eş, belki birkaç çocuk bilemeyiz. Sana soruyorum gönlünde biri var mıdır? Varsa gönlünde olan biriyle mürvetini yapalım, yoksa da biz dedenle birkaç görücü bulduk. Onlarla bir konuş hele."


 


"Bakarız." Yerimden kalktım.


 


"Otur Serçe daha konuşmam bitmedi." Dedi babaanem. Geri yerime oturdum. "Seni anlıyorum kızım, ailenin öldüğünü kabul etmemeni anlıyorum. Zor öksüz kalmak, ama acının üstünden gelemezsen büyüyemezsin. Bu çocuksu hareketlerini bırak, artık 7 yaşında değilsin. Olgun ol, ağır başlı. Yakında yuva kuracaksın, bu tarz elbiseler giyme."


 


"Evleneceğim adam beni böyle kabul etmiyorsa etmesin! Gönlün kalmasın onlarla görüşürüm." Dedim. Tekrardan ayağa kalktığımda babaanem bileğimi tuttu.


 


"İşte sen böylesin nankörsün!" Dedi babaannem. Nankör değilim. "Seninle iki sohbet edemiyorum derdin varsa bana anlatmak yerine arkadaşlarına anlatıyorsun. Siz öksüzsünüz! biz olmasak sokakta aç kalırsınız! nankör olmayın!"


 


"Çünkü sen annem değilsin, anneme anlatabilirim çünkü annem bana senin yaptığını yapmaz! Babamda yapmaz. Bu zamana kadar baktınız eyvallah Allah razı olsun, bir iyilik yaptınız her daim yüzümüze vurdunuz. Sanki biz mutluyuz ailemiz olmadan, kimsesiz oluşumuzu abimle her seferinde bizim yüzümüze vurdunuz. Maddi olarak her yardımı bizden fazlasıyla aldınız, abim size biz bu evde kalıyoruz diye her ay para veriyor. Yetim maaşlarımız olmasa bu kadar güzel geçinemezdik, o paradan da veriyoruz ama nedense sizin paraya olan aşkınıza yetmiyor." Dedim. Babaanem hızla ayağa kalktı.


 


"Sen bana açgöz mü diyorsun?" Diye sordu. Başımı salladım. Yanağıma değen tokat ile olduğum yerden birkaç adım geriye gittim.


 


Babaanem bana vurmuştu. Babaanemin bana 7.tokatıydı, ama ilk kez bu kadar canım yanmıştı. "Nankör!" Diye bağırdı. Hızla bahçeden çıktığımda koşmaya başladım.


 


Nankör değilim ben, doğruları söylemek nankörlük mü? Adımlarımı hızlandırdım, arka mahalleye gittiğimde eski yıkık dökük bir eve girdim. Burası bizim eski evimizdi.


 


Yıkılmıştı. 


 


En uç noktaya gittiğimde dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım. Babaanemi sevmiyordum, bana nankör diyordu.


 


Oysa sabah çok güzeldi. Kahvaltıdan sonra dükkanıma gitmiştim müşterilerim gelmişti hayvanlarla ilgilendim, sonra eve gittim. Üstümü değiştirip Sancak abiye pişi götürdüm.


 


Saat dörtü ve ben yine ağlıyordum. Ben istemedim ki öksüz olmayı, ben mi istedim. Annemin şehit olmasını, babamın ebediyen gitmesini istemedim ki. İstemez hiçbir çocuk.


 


Ağlaya ağlaya uykuya daldım. Uyuyunca geçiyormuş uyuyalım o zaman.


 


🌻


 


"Hâlâ mı haber yok!" Diye bağırdı Serkan. Burada ne işi vardı, gözlerimi aralayıp etrafa baktım, uyumuştum akşam çoktan olmuştu. "Oğlum ne kadar sevmesemde mahallemin kızı, canının yanmasını istemem! Bulalım!" Adım sesleri uzaklaştı.


 


"Serçe." Dedi birisi. Bu Nergis'in sesiydi.


 


"Nergis burada değildir." Dedi Ferdi. Biri fenerle içeri girdi.


 


"O'nu tanımıyorsunuz, canı yanmıştır bu yüzden kaçmıştır." Dediğinde biri gözlerime fener tuttu. "Biliyordum." Ferdi ve Nergis hızla yanıma geldiğinde önümde diz çöktü. "Burada ne işin var! Bütün mahalle seni arıyor, abin ortalığı birbirine kattı. Sancak abi polislere haber verdi."


 


"Kim vurdu lan!" Diye bağırdı Ferdi. Sol yanağıma baktı. "Yanağın kıpkırmızı! Saat kaç Serçe haberin var mı?"


 


"Çantam bahçede." Dedim. Saatten haberim yoktu.


 


"Saat 11!" Dedi Ferdi. Tekrardan başımı dizime yerleştirdim. "Niye durgunsun Serçe."


 


"Ben nankör müyüm?" Diye sordum. Nergis saçlarımı okşadı.


 


"Değilsin Serçe, sen nankör değilsin. Kim ne derse desin sen bu dünyada en temiz kalpli kızsın." Dedi Nergis. Başımı salladım.


 


"Gidelim." Dedim. Ayağa kalktığımda yavaşça yıkık evden çıktım, ağır ağır yürümeye başladım.


 


Ferdi deri ceketini omuzlarıma örttü. "Üşümüşsün." Dedi Ferdi. Başımı salladım. Mahalleye girdiğimde herkes bizim evin önündeydi, bizi ilk fark eden Fevzi amca olmuştu.


 


"Serçe kızım." Dedi Fevzi amca. Babaannem, Dedem, Senem Teyze, Selim, Yasemin, Yakup derken bütün herkes yanıma gelmişti.


 


"Nerdesin kızım sen! Korkuttun bizi." Dedi Senem Teyze. Mahçup şekilde Başımı önüme eğdim.


 


"Özür dilerim, uyuya kalmışım saati fark edemedim." Dedim. Mahalleden peş peşe 4 araba sesi duyuldu. Sancak abi, abim, Faruk abi. Tahir amca derken hepsi arabadan inip yanıma geldi.


 


Abim hızla bana sarıldığında kollarımı beline doladım. Yeni karar vermiştim, ben daha fazla babaannemlerle kalmak istemiyordum.


 


"Nerdesin cüce!" Dedi abim. Benden ayrıldı, yanaklarıma öpücük kondurdu. "Korkutmaya hakkın var mı?"


 


"Evimizdeydim." Dedim. Abim başını salladı ardından yanağıma baktı, hızla sol yanağımı çevirdi.


 


"Kim vurdu!" Diye bağırdı. Yanağıma dokundu. "Serçe! Kim vurdu!"


 


"Kimse vurmadı, sinek ısırdı kaşıdım." Dedim. Senem Teyze babaanneme baktı.


 


"Yalan söyleme Serçe! Kim vurdu!" Dedi Tekrardan. Başımı salladım.


 


"Gerçekten kimse vurmadı." Dedim ısrarla. Abim kaşlarını daha fazla çattı.


 


"Gökhan üstüne gitme belki anlatmak istemiyordur." Dedi Faruk abi. Fevzi abi, abimi benden uzaklaştırdı.


 


"Gelin bahçeye geçelim." Dedi Dedem. Onlar bahçeye giderken bizim çocuklar kaldı.


 


"Kim vurdu Serçe." Dedi Yakup. Kaldırıma oturdum. Yakup önümde diz çöktü.


 


"Abimle konuşacağım, buradan gitmek istediğimi söyleyeceğim ya da evlenmek istediğimi." Dedim. Ferdi yanıma oturdu.


 


"Babaannenden kurtulmak için mi gideceksin?" Diye sordu Ferdi. Başımı salladım.


 


"Sana vuran babaannen mi?" Diye sordu Selim. Başımı salladım.


 


"Öldürürüm ben bu kadını." Dedi Yasemin. Hızla bahçeye doğru koştu, diğerleri de onunla birlikte gittiğinde başımı dizlerime yerleştirdim.


 


Gözlerimi yumdum. "Serçe. Bu akşam istersen bizde kal." Dedi Nergis. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Gece boyunca sohbet ederiz, Yasemin'de kalır. Kız kıza eğleniriz."


 


"Abimle konuşacağım." Dedim. Senem Teyze bağırdı.


 


"Allah aşkına Nebahat ne istiyorsun kızdan! Abisi duysa o'na ne diyeceksin! Tokat atmak ne! Hani bir daha dokunmayacaktın!" Diye bağırdı Senem Teyze.


 


"Hanım kıza neden vurdun." Dedi Dedem. Yerimden kalktım.


 


"Kendini elletmiş!" Dedi babaannem. Bahçeye girdiğimde sesini duydum. "Yasin diye bir çocuğa, çocuk bugün buraya geldi! Başımızı önümüze eğdi!"


 


"Allah aşkına Nebahat! Yasin'i sen tanıyor musun? Nergis bana anlattı, Serçe'nin ondan uzak durduğunu ama çocuğun sürekli onu rahatsız ettiğini söyledi." Dedi Senem Teyze. Burukça baktım, babaannem böyle biriydi. Milletin dediğine inanırdı.


 


"Yalan söylemişlerdir." Dedi babaannem.


 


"Ben Serçe'ye kefilim!" Dedi Sultan Teyze. Tebessüm etti. "Bu zamana kadar birimize bile saygısızlık yapmadı, bize karşı dürüsttü. Kendini elletti demek iğrenç bir cümle, senden bunu beklemezdim Nebahat. Serçe ve Gökhan sana emanet, sadece sana değil hepimize. Elimizde büyüdüler, Serçe'nin terbiyeli, edepli biri olduğunu herkes bilir! Elin oğlu gelipte onun hakkında böyle dedi diye o'na mi inandın!"


 


"Sen torununu tanımıyor musun?" Diye sordu Senem Teyze. Babaannem bana baktı.


 


"Onlar benim torunum değil, onun babası sözümü çiğneyip asker oldu ve evlatlarını bize bıraktı. Onları öksüz bıraktı, yükleri bizim omuzumuzda taşıyamıyoruz." Dedi babaannem. Beni istemiyordu. "Daha doğrusu Serçe'yi taşımak ağır geliyor."


 


"Zihniyetin batsın Nebahat!" Dedi Senem Teyze. Burukça tebessüm ettim.


 


"Artık omuzunda yük olmayacağım çünkü evleniyorum." Dedim. Kiminle bilmiyorum ama evlenecektim, anılarım olan mahalleyi terk edemem evlenip burada yaşarım.


 


"İstediğim kişiyle mi?" Diye sordu babaannem. Başımı salladım.


 


"İstediğin kişiyle evleneceğim! Ama birgün ölüm haberim gelirse sebebi sen olursun." Dedim. Yavaşça bahçeden çıkıp Nergis'lerin evine doğru ilerledim, bizimkiler peşimden geliyordu.


 


"Serçe, sen ciddi misin?" Diye sordu Selim. Başımı evet anlamında salladım.


 


"Zaten evlenmek istiyordum sadece sevgilim yoktu, hem görücü üzeri evlenmek fena değildir bence." Dedim. Yakup bağırmaya başladığında sırtımı döndüm.


 


"Oyyy! Vayyy! Hoşt lan pis köpek!" Diye bağırdı. Hepimiz sırtımızı döndüğümüzde Yakup öyle hızla koşuyordu ki bir kaplan gibi. Arkama saklandığında köpek önümde durdu. "Hoşt lan! Serço git de şuna!"


 


"Oğlum insan kardeşinden korkar mı lan!" Dedi Ferdi. Kahkaha attım.


 


"Korkar!" Dedi Yakup. Nergis mahallenin başında elinde benim çantamla geliyordu, peşinden Yasemin.


 


"Otur." Dediğimde köpek gözlerime baktı. "Otur oğlum." Köpek dilini dışarıya çıkarıp oturdu. Tekrardan yürümeye başladığımızda Nergis ve Yasemin'de aramıza katıldı.


 


"Kız sen nasıl korkmuyorsun? Valla ben her gördüğümde altıma işeyecek gibi oluyorum." Dedi Yakup.


 


"Boşuna ödlek demiyoruz sana." Dedi Nergis. Güldüm.


 


"Bizde sana pakize diyoruz, malum bir yere gittiğimiz zaman 3 saat seni kapıda bekliyoruz." Dediğinde hepimiz kahkaha attık.


 


"Bu konuda Yakup haklı." Dedi Yasemin.


 


"Valla Nergis seni beklemek zulüm zulüm!" Dedi Selim.


 


"Abartmayın ya!" Dedi Nergis. Dudaklarımı bastırdım. "Serçe'de geç hazırlanıyor."


 


"Serçe asla geç hazırlanmaz, en erken aramızda o hazırlanır geç kalmak onun huyu değildir." Dedi Ferdi. Başımı salladım.


 


"Ne zaman geç kaldım be!" Dedim. Nergis, yanağıma öpücük kondurdu.


 


"Şaka be!" Dedi Nergis. Evlerinin önüne geldiğimizde Abim, Sancak abi ve Faruk abi merdivenlere oturmuştu.


 


Sancak abi birkaç basamak yukarıya çıktığında abimin yanına oturdum. "Puşt, napıyon be ya." Dedim kolumu boynuna doladım. "Küs müyüz?"


 


"Olmalı mıyız?" Diye sordu güldüm.


 


"Hayır! Çünkü benim oduncuğum bana kıyamaz!" Dediğimde Selim güldü


 


"Kim kıyar bu çirkine lan!" Diye bağırdı Yakup.


 


"Oğlum bana niye kıyıyorsunuz ki? Ben kıyma değilim." Dediğimde hepsi bana baktı.


 


"Bıktık ya." Dedi Ferdi.


 


"Size espri yapayım mı?" Diye sordum. Abim gözlerime baktı.


 


"Yaparsan seni şuradan aşağıya atarım." Dedi Gökhan abim.


 


"Veyyyy! Abi can iş başında! Dikkat dikkat tehdit altındayım." Dedim. Sırtımda birinin dizi vardı, omzumun üstünden dizin sahibine baktım. Sancak abi. "Aaa abi söylemeyi unuttum."


 


"Neyi?" Diye sordu.


 


"Serçe evlenmek istiyor." Dedi Yasemin. Abimin ölümcül bakışları üstümdeydi.


 


"Ee zamanım gelmişti, artık bir kocam olmalı." Dediğimde abim parmaklarını saçlarıma dolayıp karıştırdı.


 


"Vermiyorum seni kimselere unutma." Dediğinde yanağımdan öptü. "Benim küçüğümü kimse benden alamaz!"


 


"Alacaklarını sanmıyorum oduncuğum." Dedim. Abim ayağa kalktığında gözlerime baktı.


 


"Hadi eve geçelim." Dedi Abim. Başımı hayır anlamında salladım.


 


"Biz bugün pijama partisi yapacağız odun, sen git." Dedim. Abim başını salladı.


 


"Ferdi, Yakup ve Selim." Dedi Abim. Gergin bakışmalar. "Gelin benimle, Yasemin ve Nergis sizde."


 


"Bensiz konuşma olmaz." Dedi Faruk abi. Onlar biraz uzaklaştığında etrafa baktım.


 


"Ne konuşacaklar ki? Hemde bensiz, olmadı bu. Ben burada neyim ki? Kırıldım, incindim." Dedim. Biri saçlarımın ucuna dokunuyordu.


 


"Saçların çok güzel." Dedi Sancak abi. Omzumun üstünden yüzüne baktım. "Korktum Serçe, başına birşey geldi diye çok korktum. Herkes sana orada sarıldı ama ben sarılamadım, bir daha yapma lütfen. Ömrümden 10 yıl gitmiş gibi hissediyorum."


 


"Oldu yaşın sana 40." Dedim. Güldü. "Yaşlanıyorsun Sancak abi."


 


"İyi ki doğdun!" Diye bağırdı Nergis. Koşarak boynuma sarıldı. Yanaklarımı üst üste öptü. "12 Temmuz bugün, saat 00.00. Artık gerçekten 24 oldun!"


 


"Bugün benim doğum günüm mü?" Diye sordum. Sonda güldüm. "Evet doğum günüm."


 


"İyi ki doğdun." Dedi Selim. Yerimden kalkıp sırayla hepsine sarıldım.


 


"Lan pis cırte! İyi ki doğdun kız!" Dedi Faruk abi. Yüzüne baktım.


 


"Teşekkürler hödük." Dedim. Faruk abiye sarıldığımda ellerini belime birleştirdi.


 


"Nice nice bizli yaşlara." Dediğinde güldüm.


 


"Yaa ben bugün doğmuşum lan!" Diye bağırdım. Faruk abiden ayrıldım. "Aferim bana iyi ki doğmuşum." Sancak abi merdivenlerden kalktı ve basamaklardan inmeye başladı.


 


"İyi ki doğdun Serçe." Dedi Sancak abi. Başımı salladım, o'na da sarılmam gerekiyor mu? Sanırım evet. Ayağımı havaya kaldırıp kollarımı boynuna doladım.


 


"Teşekkür ederim Sancak abi." Dedim eli belime ulaştığında tebessüm sesi geldi.


 


Yavaşça ayrıldığımda bizimkilere baktım. "Başka sürprizimiz var o'da sabaha." Dedi Selim. Güldüm.


 


"Hadi siz gidin bende Nergis'lere çıkacağım." Dedim. Nergis, ben yukarıya çıktığımızda Sancak abi ve Faruk abide çıkmıştı. Yasemin'in annesi aradığı için bizimle kalamadı.


 


Eve girdiğimizde ilk işim mutfağa girmekti. "Nergis ben açım kız, yemek ne var?" Diye sordum. Ocağın üstündeki yemek tencerelerine baktım, pilav üstü et ve kuru fasulye.


 


Bir tabağa pilav koyup üstüne eti yerleştirdim, kaşık alıp Nergis'in odasına doğru ilerledim. Faruk abi önüme çıktığında gülüyordu. "O sana yeter mi kız aç." Dediğinde yere oturdum. "Dur kolada getireyim."


 


Faruk abi mutfağa girdiğinde pilavı yemeğe başladım. Ardından yanıma gelip yere oturdu. "Gerçekten evlenmek mi istiyorsun?" Diye sordu Faruk abi. Başımı salladım, getirdiği koladan bir yudum aldım.


 


"Yani evet, senin gibi evde mi kalayım? Turşumu mu kursunlar?" Diye sordum. Pilavdan birkaç kaşık daha aldığımda Senem Teyze içeri girdi.


 


"Faruk oğlum niye kızı yere oturttun, doyar mı o kız onunla. Ayıp oğlum." Dedi Senem Teyze. Güldüm.


 


"Senem Teyze, bir bardak kola istedim getirmedi. Sende evin kızı sayılırsın çalış köle Dedi." Dedim. Senem Teyze güldü.


 


"Tabii ki sayılırsın, evin gibi gör burayı." Dedi Senem Teyze.


 


"Anne! Açım ben." Dedi Nergis.


 


"Durun size bir sofra hazırlayayım, anlaşılan hepiniz açsınız." Dedi Senem Teyze. Mutfağa girdiğinde Nergis tabağımı alıp yemeğe başladı.


 


"O benim yemeğim." Dedim. Tabağı elinden almaya çalıştım.


 


"Yooo ikimizin!" Dedi Nergis.


 


"İkinizde durun ben yerim." Dedi Faruk abi. Tabağı Nergis'ten aldı, refleks ile kafasına vurduğumda sessizlik.


 


Hızla ayağa kalktığımda evin içinde koşmaya başladım. "Bittin kızım sen!" Dedi Faruk abi. Misafir odasına girip koltukların arkasından koşmaya başladım.


 


"Ya şaka yaptım!" Dedim. Misafir odasını turladıktan sonra salona geri döndüm, hızla Sancak abinin arkasına saklandım. "Sancak abi yardım et!"


 


"Yakaladım!" Dedi Faruk abi. Saçlarımı karıştırmaya başladığında saçlarını çektim. "Bıraksana kızım!"


 


"Oldu paşam başka emrin!" Dedim. Nergis bizi ayırmaya çalışırken Faruk abi ikimizi birden alt etti.


 


En son ikimizin saçını çekmeye çalışıyordu, Nergis'in saçına dokunduğunda hızla ayağa kalkıp ondan uzaklaştım. "Yeter Faruk! Kızların saçı çekilmez!" Dedi Senem Teyze. Saç diplerim acıyordu.


 


"Bunlar kız değil ki canavar canavar!" Dedi Faruk abi. Bana doğru birkaç adım attığında saçlarım yüzünden yüzümü buruşturdum. "Kaçamazsın! Bahane etme."


 


"Saç diplerim acıyor! Oğlum abim bile saçımı çekmiyor şerefsiz sen neden çekiyorsun?" Diye sordum. Senem Teyze sofrayı kurduğunda masaya geçtim.


 


Afiyetle yemeğimi yemeğe başladığımda Nergis güldü. "Ketçap gördükçe aklıma sen geliyorsun abi." Dedi Nergis. Güldüm.


 


"Neden?" Diye sordu Sancak abi. Kahkaha atmaya başladım.


 


"Serçe bir keresinde abimin başından aşağıya ketçap döktü." Dedi Nergis. Dudaklarımı bastırdım. "Serçe ve abim çocukluktan beri anlaşamazlar."


 


"Hayvanları sevmem." Dedi Faruk abi.


 


"Tüh bende öküz sevmem." Diye karşılık verdim.


 


"Serçe!" Dedi Faruk abi. Eline çatal aldı ve yüzüme yaklaştırdı.


 


"Faruk abi!!" Dedim. Kaşığı gözlerine yaklaştırdım. "Gözlerini oyarım!"


 


"Arkada bir kovboy müziği." Dedi Nergis. Ortam ciddiydi.


 


"Size iyi sohbetler benim gitmem lazım." Dedi Sancak abi. Yerinden kalktığında peşinden kalktım, kapıya doğru ilerlediğinde peşine takıldım.


 


Sırtını döndüğünde gözlerime baktı. "Beni mi takip ediyorsun?" Diye sordu. Hayır be.


 


"Yoo, Nergis'in odasına gideceğim üstümü değiştireceğim. Hem seni neden takip edeyim ki? Kocam mısın? Kocam olduğu zaman onu kapıdan geçiririm seni neden geçireyim ki? Hm." Dedim. Kapıyı açtığında evden çıktı.


 


"Dediğimi düşündün mü?" Diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. "Düşünecek misin?"


 


"Bilmem düşünmem mi lazım?" Diye sordum. Başını salladı ayakkabılarını giymeye başladığında elimi kapı pervazına yerleştirdim. "Nereye gideceksin?"


 


"İşe." Dediğinde başımı salladım.


 


"İşin ne peki? Mesleğin ne?" Diye sordum yaklaştı ve önümde durdu.


 


"Po-" 


 


"Serçe!" Dedi Nergis. Başımı çevirdiğimde yanağımda bir sıcaklık hissettim, bir dakika beni öpmüştü.


 


"Şimdi gidebilirim." Dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım, kötü hissetmedim. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı, karnımı karıncalar ele geçirdi. Kapının önünden uzaklaştığında elim yanağım ile buluştu.


 


Sıcaktı. Yanaklarım sıcaktı, o çok sıcaktı. "Serçe kapıdan napıyorsun?" Diye sordu Nergis.


 


"Sıcak." Dedim.


 


"Evet hava sıcak." Dedi Nergis. Sıcaktı.


 


"Çok sıcak."


 


"Aşırı sıcak Serçe, anladık hava sıcak gel içeri hadi." Kapıyı kapattığımda Nergis'in odasına girdim. O beni öptü, yüzümde tebessüm oluştu.


 


Odaya girdiğimizde birlikte Nergis'in yatağına oturduk. "Gerçekten istiyor musun Serçe?" Diye sordu Nergis. Yatağa uzandım.


 


"Evet." Dedim. Yanıma uzandı.


 


"Peki sence seven mi yoksa sevilen mi?" Diye sordu. Bu soru nereden çıktı.


 


"Bence sevilen, çünkü sevilen insanlar severde." Dedim. Nergis birkaç dakika sustu.


 


İkimiz tavana bakıyorduk. "Peki ya seven insan karşılıksız seviyorsa?" Diye sordu Nergis. Yüzüne baktım gözünden bir yaş süzüldü. "Düşünsene bir arkadaşının abisini seviyorsun ama söyleyemiyorsun, çünkü arkadaşın ile dostluğunuz bozulmasını istemiyorsun."


 


"Neden bozulsun Nergis, sırf seviyorsun diye sana sırt çevirecekse dostun değildir. Neden sırt çevirsin ki?" Diye sordum. Yüzüme baktı.


 


"Çevirmez misin? Sen olsan, düşün bir arkadaşın abini seviyor. Aralarında birşey olduğu zaman ilişki yürümez ve ayrılırsalar sırt çevirmez misin?"


 


"Hayır." Dedim. Tekrardan tavana baktım. "Kalp istediği kişiye aşık olur buna engel olamayız, çünkü kader bize ne yazıyorsa onu yaşarız." Nergis abimi seviyordu. "Ve abimi sevmen normal, sırf bu yüzden dostluğumuz bozulmaz."


 


"Gerçekten mi?" Diye sordu. Başımı salladı, yanağıma üst üste öpücük kondurdu. "Yerim kız seni! Harbi bak, alırım içime saklarım!"


 


"Hem yengem olursun fena mı?" Diye sordum. Güldü. "Aranızı yapmak isterim ama abim şerefsizdir."


 


"Yok yok ben hallederim, sen bilde."


 


"Ne zamandan beri?" Diye sordum. Yerimden doğrulup ayaklarımı bağdaş yaptım.


 


"8 yıl." Dediğimde şaşkınlıkla yüzüne baktım.


 


"Benide 3 yıldır seven biri var." Dedim Nergis hızla yerinden doğruldu.


 


"Kim? Ne zaman öğrendin! Anlat çabuk." Dediğinde anlatmaya başladım.


 


"Bugün Sancak abi benimle konuşmak istediğini söyledi ya." Dedim. Bugün olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım.


 


"Demek o yüzden Sancak abi bize her geldiğinde seni çağırıp dışarı çıkmamı istiyordu." Dedi Nergis. Sanırım beni görmek içindi. "Birde bizim Didem'in düğününde çektiğimiz fotoğraf varya onu benden aldı, bende diyorum ne yapacak meğer sevdalısını görmek içinmiş." Nergis yerinde zıpladı. "Ama Sancak abi gerçekten iyi birisi, abim olmasa gerçekten evleneceğim adam o olurdu. Dürüsttür. Hayatında bildiğim kadarıyla bir kere tek sevgilisi olmuştu, arada bir rakı içer onun dışında dört dörtlük insandır."


 


"Bilmiyorum Nergis." Dedim. Düşündü.


 


"Bir dakika şimdi birşey deneyeceğim bakalım işe yarayacak mı?" Diye sordu Nergis. Telefonunu eline aldı, ardından bir numara tuşladı. "Sancak abi." Telefonu hapörlere aldı. "Müsait misin?"


 


"Söyle Nergis." Dedi Sancak abi. Nergis güldü.


 


"Bizde süt var ama muz ve çikolata yok, milkshake yapacağım." Dedi Nergis. Araba kapısının sesi geldi.


 


"Serçe mi istedi? Çünkü sana asla almam."


 


"Ben istedim." Dedi Nergis. Sancak güldü.


 


"O zaman Nergis hanım zahmet olacak git al!" Dedi Sancak.


 


"Şaka yaptım, Serçe akşam muzlu sütünü içmeden asla yatamaz. Bizim evde yok." Dedi Nergis. Yalancı.


 


"10 dakikaya oradayım." Dedi Sancak abi. Telefonu kapattı.


 


"Vayy be, senin için getirecek duydun değil mi?" Diye sordu Nergis. Ayağa kalktım.


 


"Bana pijama versene." Dedim. Saçlarımın dağınık topuz yaptığımda Nergis dolabından civcivli pijama takımı çıkardı, elbiseyi çıkartıp üstüme geçirdim. "Bu niye bu kadar bol! İçinde kayboldum lan!"


 


"Bu senindi! Gece yatarken rahat şeyler giymeyi seviyorsun ya salak kafa!" Dedi Nergis. Hee doğru.


 


Telefon sesi geldiğinde Nergis eline aldı. "Efendim Sancak abi." Dedi Nergis. Nergis bana baktı, pis pis gülmeye başladı. "Tamam Sancak abi geliyorum."


 


Telefonu kapattığında elimden tutup odadan çıkardı. "Nergis!" Dedim. Evdeki ışıklar kapalıydı, Nergis yavaşça kapıyı açtığında bedenimi dışarıya yerleştirdi.


 


"Az sohbet et! Hemen gelme eve almam!" Kapı yavaşça yüzüme kapandı, ağır ağır merdivenlerden inmeye başladım. Dış kapıdan çıktığımda Sancak abi elinde bir poşet ile karşımdaydı, gözleri direk gözlerimde buluştu.


 


"Nergis'in sana haber verdiğini bilmiyordum." Dedim, küçük basamaklardan indiğimde hızla yanıma geldi. "İçmesem birşey olmazdı aslında." Hava esiyordu.


 


"Canın istemişse içmek gerekir." Dedi Sancak abi. Kollarımı göğsümde birleştirdim, birşey demeden ceketini çıkartıp omuzlarımı örttü. "Serçe."


 


"Hı?" Diye sordum. Tebessüm ettim.


 


"Bir kere sarılsam olur mu?"


 


"Hı?" Diye sordum. Sarılmak mı istiyordu. "Neden ki? Sarılmana gerek yok ki üşümüyorum, üşüsem izin verirdim ama üşümüyorum ki."


 


"Üşüme sen. Üşürsen hasta olursun."


 


"Evet hastayken kimse beni çekemez." Dedim. Hiç çekilmem.


 


"Çekecek birini biliyorum." Dedi. Gözlerine baktım.


 


"Sen mi? Nasıl çekeceksin ki? Aramızda adımlar var, evlerimiz karşı karşıya ama sınırlar var." Dedim. Güldü.


 


"Sınırlar aşılmak içindir." Dedi. Doğru. Aşılmak için. "Hadi eve geç ve sütünü iç."


 


Elindeki poşeti elime aldım sırtımı döndüğümde aklıma birşey geldi. "Sancak abi." Dedim tekrardan yüzüne baktım. "Gelsene kulağına birşey söyleyeceğim." Yaklaştı ve kulağını dudaklarıma yaklaştırdı. "Beni bir daha öpme, çünkü ben bana yapılan birşeyin altında asla kalmam." Yanağına öpücük kondurup koşarak merdivenlerden çıktım. Kapıyı kapattığımda merdivenlerden hızla çıktım, Nergis Kapıyı açtığında kıpkırmızı kesildi.


 


"O'nu öptün!" Elini ağzına götürdü. "Ohaaaa!" Fısıldadı.


 


"O'da beni öpmüştü." Dedim.


 


"Serçe hiçbir şeyin altında kalmaz kuralı arada işe yarıyormuş!" Dedi Nergis. Güldüm. Nergis elimdeki poşeti aldığında mutfağa gidip milkshake yapmaya başladı, camdan dışarıyı izlediğimde Sancak abi telefonla konuşuyordu. Hızla arabasına bindiğinde arabayı uzaklaştırdı. "Serçe bence Sancak abiyle evlen."


 


"Hayır." Dedim. Üstümdeki ceketini çıkardım. "Yani bilmiyorum, off çok karışık."


 


🌻


 


"Serçe yapmayalım lütfen." Diye fısıldadı Nergis. Yüzüne baktım.


 


"Sus ve kapıdan çık, bandı yapıştırdın mı?" Diye sordum. Başını salladı, Nergis kapıdan çıktığında elimdeki soğuk su bardağını Faruk abinin yüzüne döktüm.


 


Hızla yerinden sıçradı ve bağırdı. "Serçe! Ulan Serçe sıçtım ağzına!" Koşmaya başladığımda eğilip kapıdan çıktım, Faruk abi kapıdan geçmek isterken koli bantı yüzüne yapıştı.


 


Nergis'le birlikte kahkaha atmaya başladığımızda koşarak mutfağa geçtik. "Anne! Anne! Öldüreceğim onları ha!" Dedi Faruk abi. Hızla Senem Teyzenin arkasına saklandık.


 


"Faruk! Ayıp oğlum." Dedi Senem Teyze. Dudaklarımı bastırdım.


 


"Bunlar senin başının altından çıkıyor değil mi?" Diye sordu Faruk abi. Başımı salladım. "Sıçtım ağzına Serçe!" Soğuk su sülahisini eline aldığında hızla Senem Teyzeye doğru koştu, Senem Teyzenin arkasından çıkıp koşmaya başladım.


 


Birden başımdan aşağıya dökülen soğuk suyla çığlık attım. "Soğuk puşt herif! Buz gibi su!" Diye bağırdım.


 


"Ne dedin sen!" Diye bağırdı Faruk abi. Öfkeyle yanıma geldi. "Siktir git lan evimden istemiyorum seni!"


 


"İyi be gidiyorum!" Mutfaktan çıktığımda evin kapısını açıp bedenimi dışarıya teslim ettim, sandaletlerimi giydiğimde merdivenlerden hızla inmeye başladım.


 


Karşımdaki bedene sertçe çarptığımda bağırdım. "Çekil be sende!" Hızla yanından geçtiğimde apartmandan çıktım. Eve doğru gitmeye başladım.


 


"Günaydın Serçe kızım." Dedi Fevzi amca. Cevap vermedim. "Yine kim kızdırdı seni?"


 


"Faruk abi!" Diye bağırdım. Evin bahçesine girdiğimde kapıyı çaldım, babaannem kapıyı açtığında içeri geçip sandaletlerimi çıkardım. "Abi!" Abimin odasına doğru ilerledim. "Bir daha Faruk abiyle konuşma! O çok pis." Odasına girdiğimde abimin yatağı tertemizdi. "Abi?"


 


Yatağının üstünde bir mektup.


 


Yavaşça odasına gittiğimde yatağına oturdum, mektubu açtığımda okumaya başladım.


 


Serçe'm. Güzel kardeşim;


 


Bilmiyorum, bu satırları okuduğunda belki ben çoktan gitmiş olacağım. Belki beni affetmeyeceksin ama tamamen senin için bir yola başvuracağım. Ben gidiyorum güzelim, sana daha güzel bir hayat sağlayacağım. Daha güzel şekilde yaşayacaksın. Babaannemin bir daha sana vuramayacağı, kimsenin yüzüne kimsessizliği vurmayacağı bir hayat. Bu hayatı sağlamam belki kısa sürecek belki uzun bilemem ama sağlayacağım. Bugün senin doğum günün, dün gece son kez sana sarılıp uzun uzun kokunu içime çektim. Sana hiç söylemedim biliyor musun? Sen annem gibi kokuyorsun, benim evim gibi. Evim sensin kardeşim ve ben evimi mutlu edeceğim. Onun üşüyen kalbi ısınacak, güzel bir hayat yaşayacak. Bu sana abinin sözü olsun. Çekmecemin içinde bir miktar para var, ben gelene kadar sana yetecek bir miktar.


 


Kendine çok iyi bak güzel kardeşim, Allah'a emanet ol.


 


Sevgilerimle, abi can. 


 


Abim beni terk etmişti. Abim bana güzel bir yaşam kurmak için beni bırakmıştı. Tek ailem beni terk etmişti. Ailem kalmamıştı.


 


Serçe Kaya artık kimsesizdi.


 


🌻


 


Bölüm sonuuuu 


 


Düşünceler ve fikirler


 


Gelecek bölüme kadar kendinize iyi bakın ayçicekleri.


 


 


 


Loading...
0%