Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Akılsız Adam

@habibefurkan

Selena bağıran adamı beklemiyordu. Kaşları havada şaşkınca baktı. Yanından rüzgar gibi gidişini izledi. İki uzun sarmaşıkta asılı duran pisliğin başının gövdesinden ayrılışını izledi.

- ABİ!

Feryat eder gibi bağıran Floria'nın sesiyle Dmitriy yaptığına baktı.

- Aria beni buradan götür.

Selena sessizce kurduna seslendi. İki adım sonra büyük yüksek kurt geceyi yaran beyaz kürkü ile ormana koştu.

Dmitriy arkasını döndü. Öfkeden delirmiş sonra da Kurt Kralının başını gövdesinden ayırmıştı. Ama az önce gerisinde bıraktığı kız, yerinde değildi.

Freya çılgın gibi başını salladı.

- Aptal. Akılsız adam! Diye bağırdı.

Sert adımlarla yürüyüp Dmitriy'in karşısına dikildi.

- On yıl işkence çekti ve sen onun intikam almasına mani oldun. Annem, babam... Dedi Freya yutkundu.

Axton, annesi ve babasının katiliydi.

Brian'la iki seneleri daha vardı. Bunu düşündü. Yaşlı gözlerle ona döndü.

- Üzgünüm ama ablamın yanında olmak istiyorum. Dedi üzgün ifade ile eşi Brian'a baktı.

Ardından kurduna dönüşüp ormana girdi. Brian arkasından baktı. Harry hemen yanına gitti. Omzuna dokunup konuştu.

- Aranızda sadece bir orman var. Ayrıca daha o çocuk dostum. Dmitriy'in yaptığına göre ablası şimdilik öncelik. Ayrıca ailesinin intikamı... Dedi.

Brian başını öne eğdi ve yere baktı. Bir nefes çekip başını salladı.

Cadı Mia geride kalan -konsey üyeleri- alfalarla konuşup, iki hafta sonra Kurt Krallığına bir Kral seçimi yapmayı teklif etti. Kabul ederek sürülerine geri döndüler.

Floria ve Harry, Brian sakin adımlarla yürüdü.

Kral Azazel oğlu ve oğlunun eşi Cadı Mia ile uzaklaştı.

Cole ıssız kalan Krallıkta eşlerinin ısrarı ile kaldı. Onların odalarına yürüdü.

Dmitriy yerdeki kana ve kopuk başa bakıp kalmıştı.

- Ne yaptım ben? Diye sordu kendine.

Ormana bakıp koşmaya başladı. Her yerde eşinin kokusunu arıyordu. Doğa ona her kokuyu veriyordu. Koştu. Koştu. Koştu. Sadece koştu. Terk edilmiş. Hiç kimsenin kalmadığı sürü arazisine kadar koştu.

Uzaktan duyduğu seslerle durdu. Yavaş adımlarla yürüdü. Orada Ay'ın ışığında birbirine sarılmış iki kişi vardı.

- Freya. O öldü. Acı cekmeden öldü. Freya.

Feryat eden sesle konuşan eşiydi. Dmitriy durdu.

- Ona azabı yaşatamadım. Ölümü arzulayıp ölmeyecekti. Annem, babam... onların kanı, acısı, yıllardır çektiğimiz özlemin ızdırabı bitene kadar onu zulüm yağdıramadım. Freya o pislik kolay can verdi.

Selena derin derin nefesler alıyordu. Dmitriy eşinin acısı ile gözlerini kapattı. Burnunun direği sızlıyor yüreği yanıyordu.

Sırf fevri davranışları ve kibri, eşinin canını yakmıştı.

- On yıl Freya. Üç lanet eşten çektiğim acının öcünü alsam da annemle, babamla, senle geçireceğim yılların hesabını soramadım. Ben her gün öldüm. O tek nefeste.

Selena nefes alamaz hale gelince sustu. Göz yaşlarını Dmitriy görüyor ama el uzatamıyordu. Onun hatasıydı. Ya onu gerçekten red ederse? Şimdi hiç sansı kalmadıysa?

Gözünden bir damla yaş düştü. Binlerce, yüzlerce yıl beklemişti. Nasıl mahvederdi?

- Selena. Dedi ve bir adım attı. Başını suçlu çocuk gibi yere eğdi.

- Sen... sen...

Selena duraksayarak konuştu.

Dmitriy sert duruşunu düşürdü. Yüzlerce, binlerce yıl, ömrünün yarısını eşine adamıştı. Onu da mahvetmişti. Bir anda dizlerinin üzerine çöktü.

- Yüzlerce, binlerce yıl verdim. Toprağa bedenimi adadım. Lütfen red etme.

Çocuk gibi sızlanıyordu. Yalvarıyordu. Ama umrunda değildi. Dmitriy eşine diz çökmüştü.

- Yar toprağı yine gireyim içine. Ama yalavarım vaz geçme! Beklerim öfkeni kinini. Kırgınlıklarını geçiririm. Ama yapma! Diye sızlandı.

Selena hüzün dolu bakışlarla ona baktı. Düşündü. Ona kızgın ve kırgın mıydı?

Evet. 

Peki onu red edecek kadar mı? Hayır.

Lanet üç eş. Onlarla acı ızdırap dolu yıllar. Axton'u red ettiğinde saldırması düştü aklına.

Gözlerini yerde diz çökmüş adama dikti. Eşine diz çökmüş eş. Ondan toprağı açmasını isteyip içine girmeyi dahi isteyen adama.

- Akılsız..ımmm... akılsız... mısın..adam? Dedi Selena.

Adını bilmiyordu ve kekelemişti. Nefeslendi.

- Seni red etmeyeceğim. Dedi kararlılıkla.

Dmitriy öne düşmüş başını hızla kaldırdı. Kalbi göğsünü dövdü. Nefeslendi.

- Belki de kızgın ve kırgın olabilirim. Ona acısız ölüm verdiğin için ayrıca öfkeli. Ama yinede eşim olduğunu inkar edemem. Dedi Selena.

Bir damla yaş yuvarlandı yanağından. Toprağın kandan kara leke olmuş yerine baktı.

- Annem ve babam. O katildi. Ona acı çektirmek... belki de benden de çok şey eksiltecekti. Dedi. Selena başını ağır ağır salladı.

Freya sessizce eskiden evleri olan harabeye girdi. Onlara mahremiyet sağladı.

Dmitriy, Selena konuştukça yutkunuyordu.

- Yine de unutmam. Unutamam. Her eş diğerinin arkasında dururken sen ilk savaşımda geride durdun. Ayrıca beklemek gibi bir sorunun var. Dedi

Dmitriy sözlerden sonra sendeleyerek ayağa kalktı ve eşinin yanına oturdu.

- Bugün başını aldığın adamla on yıl eş olsaydım peki? Diye sordu Selena.

Dmitriy kıskançlık ve öfke ile hırladı. Öldürdüğü aklına gerince duruldu.

- Sen bana bunu düşünmem için açık kapı bıraktın. 'Beklemese miydim? Diye sordun. Toprağa yeniden girmek korkutucu olabilir ama bir eş olarak bunu söylesem de yapmazdım.

Selena elini yüzünde gezdirdi. Bir süre bekledi. Beklediler. Dmitriy durmuş yere bakıyordu. Sustu. Düşünüyordu. Davranışlarını ve tavırlarını düşünüyordu.

Selena hüzün dolu bir bakış attı. Suskunluğu insanı üzer miydi? Elbette. Bekledi. Suskun kalan adamı bekledi.

Aralarındaki sessizlik içinde çığ gibi büyüdü. Eşi Selena'ya uzaktı. Boğazı düğümlendi ve bir hıçkırıp çıktı ağzından.

- Ben red etmedim ama sen. Dedi ve dudağını ağzının içinde yuvarladı.

- Senin amacın beklemek olmuş Kral Lycan. Eş sadece bir bahane. Kendi toprağına git.

Yerden yalpalayarak kalktı Selena. Yüreğinin ağırlığı ayaklarının yürümesine engel oluyordu. Eliyle rüzgârı çağırdı. Sırtından itti, yerden ayaklarını kesti. Eskiden ailesinin olduğu eve girdi.

Dmitriy şaşkinca kalmıştı. Anında yerinden kalktı.

- Dur! Diye bağırdı.

Selena omzunun üzerinden kırgın bir bakış daha attı. Durmadı. Yanmış evin duvarına elini koydu. Güçü kalmamıştı. Gözlerini ağırca kapatıp açtı. Bir daha kapattığında açamadı.

Umut. Sessizliğin içinden gelmeyen duyguydu. Bir bakış, bir söz, bir dokunuş. Umudu daha çok büyütürdü. Yalvaran adamın umudu yoktu. O sadece eş istiyordu. Sevgiye, aşka, mutluluğa dair umut yoktu.

Selena gözlerini açtığında bu defa ona endişe ile bakan kardeşi vardı.

- Freya. Diye fısıldadı.

- Çok şükür. Abla iyi misin? Diye sordu Freya.

Selena başını salladı. Ama hemen yüzünü buruşturdu. Başı çok şiddetli ağrıyordu. Elleriyle şakaklarına masaj yaptı. Yattığı yerden doğruldu. Çevresine bakıyordu. Mavi bir çift gözde takılı kaldı.

- Freya bizi yanlız bırak. Diye seslendi.

Freya uzaklaşan adımlarla yürüyüp giderken, Selena karşısında oturan adama baktı.

- Neden buradasın? Diye sordu.

Dmitriy iki gün uyumamış eşinin başında beklemişti. Selena'nın sorusunu beklemiyordu.

- Eşimin iyi olduğunu görmek için. Diye düz sesle cevapladı.

- Neden? Diye sordu Selena.

- Sen benim eşimsin. Elbette iyi olduğunu görmek isterim. Selena niye bu sorular?

Dmitriy anlamsız bakışlar attı. Selena öfke ile doldu. Ağrıyan başı da eklenince saçlarını geriye doğru çekti.

- Derdin ne senin? Adını bile bilmiyorum. Konsey salonunda 'Meleğim' dersin, karşında buz gibi durursun. Sarsılmadın bile. 'Eş' diyorsun. Sarsılmadın bile.

Selena derin nefesler alıyordu.

Dmitriy anında ayağa kalktı.

- Dmitriy. Dedi.

- Ha? Diye şaşkınca konuştu Selena.

- Adım Dmitriy. Diye tekrarladı Dmitriy.

Selena'nın dudaklarından histerik bir gülme sesi çıktı.

- Sorun çözüldü öyle mi? Adını bahşedince bitti yani? Diye sordu.

Sorusunu sorunca gülüşü dondu. Doğa Ana ve Selene ile yaptığı konuşmalar geldi aklına. Lycanlar hakkında.

- Sen. Dedi yutkundu.

- Sırf eşe sahip olmak istiyorsun. Bir eş, tamamlanmış bağ, dünyaya gelen bir çocuk. Böylelikle sürü hayat bulacak. Nesiller çoğalacak.

Her kelimesini bir tespit yapar gibi konuştu Selena.

Dmitriy yutkundu. Dudakları düz cizgi halini aldı. Amaç buydu. Ama eşini tanımak ve sevmek de istiyordu. Bunun için pekte adımlar atmış sayılmazdı.

- Ben. Dediğinde Selena sözlerini konuşamadan böldü.

- Evet sen! O lanet pisliklerden farkın olmadığını gösterdin! Biri acımdan, biri derimden, biri kanımdan faylandı! Sende bir kaltak, bir orospu gibi altına girmemi, çocuk dogurmamı istiyorsun! Diye bağırdı Selena.

Elini kapıya salladı Selena.

- Defol! Kendine başka eş! Başka orospu bul! Diye çığlık attı.

 

Loading...
0%