@habibefurkan
|
On yıl. Tam tamına geçen on yıl. Selena hergün biraz daha tanıyordu hayatı. Floria ilk ailesinden kalan evini tamir edilmesi için yardım göndermişti. Sekiz yaşında hayattan koptuğu için hiç bir şey bilmiyordu. Okuma-yazma kursları, başka dil kursları, gerekli tüm eğitimler. Yemek kurslarını Lycan sürüsünün üyelerinden almıştı. Kılık kıyafet ve takı için kadınlarla sohbet içindeydi. O günden sonra bir daha Dmitriy'i görmemişti. Dmitriy de ayni şekildeydi. Bir zamanlar babasının açtığı kalas dükkanı büyük bir inşaat firması olmuştu. Eskiler evlerini ahşapla yaparken bu dönemde evler tuğla ve betonla yapılmaya başlamıştı. Eğitimler alıyor, teknolojiye alışıyordu. Bulduğu ilk boş vakitte eşini izemeye gidiyordu. Ona uzaktan bakıyordu. Selena kendine insanların içinde çiçekçi dükkanı açmıştı. Kardeşi Freya içtiği bir kahvenin tadını çok beğenip, yapmayı demek istemişti. O günden sonra kahve dükkanında yani Beta Brian'ın dükkanında çalışıyordu. Okula gidemese bile eksik tüm belgeleri almışlardı. Selena boş eve girdi. Ahhh! Kız kardeşi eşine kavuşmuştu. Törenleri harikaydı. Bütün çiçekleri salona kendi yerleştirmişti. Brian'ın töreninde Dmitriy ile yüz yüze gelmemeye dikkat etmişti. Cole, ailesine karşı saygı ve sadakat doğrultusunda davrandığı için diğer alfalar konseyde onu Kral seçmişti. Cole artık Kurt Kralıydı. İki güzel Kraliçesi vardı. Onların töreni de harika olmuştu. Ama en ilginç tören Mia ve Edward'dı. Edward çılgın bir çocuktu. Mia'yı öpme sahnesinden sonra onu sırtına atıp düğünden kaçırmıştı. Kral Azazel. O soğuk yüzlü adam bile kahkahalarla gülmüştü. Selena bir zamanlar huzurlu ve mutlu olduğu eve baktı. Çocuktu ama neşesi içinden taşıyordu. Şimdi bu ev boş ve kendisi yalnızdı. Eşinin özlemini içinde hissediyordu. O hiç adım atmadı. Rüzgâr kokusunu getiriyordu. Sonbaharın esintisi gibi tatlı bir koku ve çam ağacı gibi kokuyordu. Onu izliyordu. İçli bir nefes aldı. Yorgundu. Ama uyumak istemiyordu. Yattığı zaman kabuslar görüyordu. Geçmiş yakasını bırakmıyordu. Yarın hafta sonuydu. Floria onu sürü toplantısına çağırmıştı. Yine. Her defasında gölün kıyısına gidiyor, kendine meyve alıp orada oturuyordu. Yirmi sekiz yaşında olgun bir kadın olmuştu. Geriye baktığında en çok Dmitriy'le olan diyaloğunu düşünüyordu. - Tamam bizim isteyimiz Kral eşini bulsun ve hayat kursun. Ama bu hayat uzun Selena. Abimin sana saygısı, sevgisi, aşkı olmazsa yada senin ona.... biz sadece yırtıcı hayvan sürüsü oluruz. Her defasında Floria'nın sesi kulağına doluyor. Kendini yargılamaktan vaz geçiyordu. Ertesi sabah zorlukla uyandı. Kabuslarla dolu bir gece daha geçirmişti. Mutfakta az bir şeyler yiyip kendine kahve yaptı. Elinde kupası ile gölün kenarına yürüdü. İki ahşap sandalye yarı camlı ahşap ayaklı masa vardı. Kupasını masaya bıraktı ve evden çıkmadan önce yanına aldığı kitabını açtı. Okuduğu satırlarla kitabı sertçe kapattı. Buruk bir gülümseme ile masaya bıraktı. Çok acılar çeken kadının, çok zorluklara dik duran adamın hayatını anlatıyordu. Kitabın sonuna doğru birbirini bulup büyük aşk yaşadıkları sayfalara gelmişti. Elini kalbinin üzerine koydu. ' Geldim Meleğim. Kaldır başını.' Onun ilk sesini duyduğu anla bir içli nefes daha aldı. 'Meleğim' diyordu dili. Avcunu yanağına götürüldüğü an canlandı kapalı gözlerinde. Sıcaklığı ile kalbi tekledi. Gecenin gökyüzü gibi koyu mavi gözleri canlandı bu defa. Dizleri üzerine çöküşü yalvarışı düştü. Kapalı da olsa gözleri yaşlar yıkadı yüzünü. Ağırca açtı gözlerini. Eliyle sildi yaşlarını. Kitabını ve soğuyan kahvesini alıp evine yürüdü. Garcia Çiçek Evi. Harry'in internet sayfası için çektiği resimlerle büyümüştü. Telaryum ve küçük biblolarla zenginleştirme yapılmıştı. Selena bir bukete ekleme yaparken küçük ayak sesleri ile işini bıraktı. Başını kaldırdı. Olduğu yerde taş kesildi. Sarı saçları mavi gözleri ile ona bakan küçük kız çocuğu vardı. Ellerini birbirine vuruyor bir şeyler anlatıyordu. Ama Selena hiç bir şey duymuyordu. - Anneme güller almak istiyorum. 'Anne' diye Aria seslendi. Selena hemen kendine geldi. Bir demet gül buketi hazırladı. Çocugun yanına yaşlı bir kadın gelmişti. - Ahh kuzum. Diye acılı sesle konuşması dikkatinden kaçmadı. - Al bakalım hanfendi. Diye küçük kıza uzattı. Kolları çiçeği sarmalayınca kaybolmuştu. Selena gülümsedi. - Anneni öpmeyi unutma. Diye konuşunca yaşlı kadın dolu gözlerle baktı. Selena kadının gözlerine bakınca gerçeği gördü. Bu çocugun gitti yer mezarlıktı. Dizlerinin üzerine çöktü. - Annen toprağı sevdiğinde saçlarını okşuyor. Dedi ve kızın sarı saçlarına dokundu. - Ona sevdiğini söylemeyi unutma. Tamam mı? Diye sordu Selena. Kız çocuğu başını salladı. Yaşlı kadın derin nefes aldı. Dükkandan çıkarken arkalarından baktı Selena. 'Aria' diye zihninden seslendi. Aria ileyip yere uzandı. Ön ayaklarının üzerine başını koydu. Hayal kırıklığı ile bir damla yaş kürklü yüzünden düştü. Dmitriy asi duruşuyla ondan bir gelecek almıştı. Selena o günü erken bitirip evine gitti. Kabuslu geceden sonra sabah arabasına binip ağaçlı yola saptı. Bu defa gidiyordu. Aria ile dün gece konuşmuştu. Floria'nın davetine katılacak aldığı kararı sonuçlandıracaktı. Arabasını park ettiği yere baktı. Beyaz güzel bir evdi. Çevrede kalabalık vardı. Arabadan inip yürümeye başladı. Kalbi her adımda hızlanıyordu. - Abla! - Selena! Floria ve kardeşi Freya koşarak gelmiş ona sıkıca sarılmıştı. Gülümseyerek karşılık verdi. 'Bekli de son kez' diye kendine hatırlattı. Çevresine herkes toplanmış ona geldiği için sıcak şekilde 'hoş geldin ' diyorlardı. Erkekler mangalın başına gitmiş, kadınlar da Selena'yı sohbete çekmişlerdi. - Abi Selena geldi. Diye fısıltıyla konuşan Floria'yı duymuştu. - Biliyorum Floria. Sesini duyduğunda içli bir nefes aldı Selena. Yemekler yenmiş, kardeşi ve Beta Brian herkese kahve yapmıştı. Ellerde kahve herkesin arasında sohbet dönüyordu. Selena usulca gruptan ayrı sandalyesinde oturan adama baktı. Uzun süre onu inceledi. Siyah dalgalı saçları, keskin yüz hatları, geniş omuzları, bacaklarını hafif aralamış rahat oturuşuna baktı. Yüreği acıdı. Pes etmesini beklemişti. Sadece eş ve çocuk isteyen adam, kalbini düşünmemiş yıllarca ona ızdırap çektirmişti. Gözlerini çekip yarım kahve kupasına baktı. Hüzünlü bakışlarını bardağın içinde gördü. Ayağa kalktı. - Size bir şeyler söylemek istiyorum. Diye seslendi. Bütün gözler ona döndü. - Bana ve kardeşime çok iyi davrandınız. Yıllardır aranıza gelmedim. Gelemedim. Korktum. Gerçek eşimin beni güler yüzle karşılamayacak korkusunu bugün yaşadım. Dedi. Herkesin Dmitriy'e kısa bakış atıp kaşlarını çattığını fark etti. - Yine de sizinle olmak beni çok mutlu etti. Hiç biriniz bize emek vermekten çekinmediniz. İki genç yaralı kızı korudunuz, sarıp sarmaladınız, emek verdiniz. Herkese teşekkür ederim. Dedi. Aydınlanan yüzlere baktı Selena. Derin arka arkaya nefes aldı. Freya'ya özlem dolu bakışlarla baktı. Onu çok özleyecekti. - Sizden son isteğim kardeşim Freya'ya iyi bakmanız. Dedi. Freya başını hızla sağa sola sallamaya başladı. Dudaklarını yavaşça oynattı. "Hayır " diye. - Kendinize dikkat edin. Tanrı sizi korusun. Dedi Selena. Ayağa kalktı ve kardeşime yürüdü. Freya sıkıca kolalarını boynuna dolamıştı. Herkese bakış attı ve arabasına binip gitti. Floria öfke ile abisine döndü. - Seni aptal, asi, inatçı pislik! Diye bağırdı. Dmitriy duyduğu kelimelerle öfkeli bakışlarla baktı. - Kızdın mı? Tüh ya! Kovacak mısın beni! Dövecek misin? Alaylı konuşan Floria, Brian'ın omzunda ağlayan Freya'ya ve kızgın sürü üyelerine baktı Dmitriy. Ayağa kalktı. - Sen ' beni kovdu' diye on üç yıl o kıza yüz çevirdin ya! O kız bitirdi. Giden kadın dönmez abi! Diye bağırdı Floria. Elini arkasında duran sürü üyelerine salladı. - Biz ona bakarak sevginin ne kadar önemli olduğunu anladık ama sen vicdan azabı bile çekmedin! Sen onu milyon yıl geçse de artık bulamayacaksın! Gerçekler yüzüne tokat gibi vurmuş geriye sendelemişdi Dmitriy. Floria konuşurken Freya bir kaç adımla Dmitriy'in karşısına dikildi. - Kral Lycan. Ablam sana böyle diyordu değil mi? Diye sordu Freya. Dmitriy başını salladı. Freya gözlerini kapattı ve hızla geri açtı. Kurdunun gözleri ile bakıyordu. - Uyan Lycan Kralı. Gitmeden eşini gör! Derin hırlama ile Dmitriy içe gömüldü. Derisi tüylerle kaplandı. Kemikleri kırıldı. Gömleği yırtıldı. Kulakları uzadı. Yüzü kurt yüzünü aldı. Dişlerini göstererek bir hırlama daha çıkardı. Koşmaya başladı. Rüzgardan daha hızlıydı. Siyah bir sis gibiydi. Eşini görmeye gidiyordu! |
0% |