@habibefurkan
|
Floria hüzünle odanın içinde tur atıyordu. Cadı Mia Lycan Kralının camdan atlaması üzerine hepsinden acının bir kısmını almıştı. - Brian, Cole. Diye seslendi. İkisi de Floria baktı. - Ben Freya'ya kıyafet getireyim. Sizde onu biraz yalnız bırakın. Mia sana güvenebilir miyim? Konuşurken başını Beyaz Cadı'ya çevirmişti. Mia gerçeği gördüğünde gülümsedi. - Elbette. Dedi. İki erkek Floria'nın onunla odadan çıkacağını düşünüyordu. Ama birazdan elinde kıyafetleler geri döneceğini düşünmüyorlardı. Beta Brian hüzünle eşine baktı. - Gideyim mi? Diye sordu. Freya bir an duraksadı. - Ona sorma çünkü daha iki sene bekleyeceksin Beta lycan. Mia ikisinin arasında gözlerini gezdirerek konuştu. - O daha on altı yaşında. Kurdunu erken almış olması onun sahipleneceğin anlamına gelmez. Mia sözlerine devam ettiğinde Beta Brian şokla ve hüzünle bakmaya devam etti. Freya yutkunup ona başını salladı. - Konuşmak için daha iki yılımız var. Biraz dinlenmeliyim. Dedi zorlukla. Floria iki adamı da kendiyle birlikte odadan çıkarmıştı. Yarım saat sonra Cadı Mia başını salladı. - İçeri gir Prenses. Diye seslendi. Floria elinde kıyafetle içeri girdi. Elindekileri hemen Freya verdi. - Hemen giyin. Konuşmalıyız. Dedi. Freya hemen iç çamaşırlarını ve kıyafetleri üzerine geçirdi. Yatağa yeniden girmeden önce derin nefes aldı. Içine işleyen koku ile başını salladı. - Beta sana tişörtünü gönderdi. Daha rahat edeceğini söyledi. Floria konuştuğunda Freya hafif gülümsedi. - Şimdi bana anlat. Ablana ne oldu? Floria hemen yatağın kenarına tırmanıp Freya baktı. - Her ayın ilk haftası ve üçüncü haftası. Bazen de son haftası oluyor. Diye başladı. Yutkundu. - Anlatmalısın. Yoksa bu adamlar bütün Dünya'yı katleder. Daha mantıklı çözümle onu kurtarmalıyız. Floria konuştuğunda hem Mia hem Freya ona baktı. Aklına hayran kalmışlardı. Freya aldığı cesaretle devam etti. - Vampir Klonu Axel, Peri başkanı Liomer, Kurt Kralını ziyaret ediyor. Başta kalbim duracak gibi acı ve keder hissediyordum. Ama hatıralar daha da zihnimde kaybolunca bunun daha az hissetmeye başladım. Freya durup dikkatle bakan bakışlara hüzünle baktı. - Ben mutfakta çalışıyordum. Kulağıma dolan bilgiler bunlar ama.... Kurt Sarayı'nda hücrelerin olduğu yerde çığlıklar duyulduğunu biliyorum. Birde üç eşe sahip bir cadı oldugunu duydum. Freya sustuğunda ikisine baktı. Mia derin nefes aldı. - Bekleyin. Dedi. Freya ve Floria onu izledi. Yeşil gözleri geriye dönüp kaybolunca nefesleri kesildi. Sadece beyaz gözler kalmıştı. Yeşil bebekleri geri geldiğinde Mia'nın yüzü gülüyordu. - Doğa Ana ile konuştum. Hücresindeki çiçeklerden haber almış. Selena vampir kanını emerken, onu red etmiş. Ardından periyi. Üzerindeki kıyafeti çıkartıp ayaklarının dibine kusmuş. Elbiseyi suratına atıp kendisinin giymesini söylemiş. Mia sözlerini söylediğinde göz bebekleri anlık gidip geri geldi. Bu defa yüzünde korkulu bir ifade vardı. - O çok darbe almış. Ölümle savaşıyormuş. Melek başında bekliyormuş. Kelimeler dilinden döküldüğünde koridorda kendilerine doğru gelen adamı Floria hissetmişti. Hemen elini Mia'nın ağzına kapattı. - Sus. Dmitriy buraya geliyor. Dedi. Freya'ya baktı. Mia anında parmağını şıklattı ve onu uyuttu. Kapı açıldığında Floria ve Mia ayağa kalktı. - Abi. Sessiz ol. Uyuyor. Diye fısıldadı Floria. Dmitriy yinede odaya bir adım attı. Mia önünü kesip ellerini havaya kaldırdı ama dokunmadı. - Dur evlat. O da çok zor yıllar geçirdi. Şimdi burada. Zamanı geldiğinde eşine kavuşacaksın. Dedi. Dmitriy sert soluk verdi. Yatakta yatan kıza baktı. O eşinin kız kardeşi, kardeşi gibi gördüğü Beta'sının eşiydi. Kaşlarını çattı ve başını salladı. Odadan girdiği gibi çıktı. Mia ve Floria birbirine baktı. - Bırak uyusun. Dinlenmesi iyi. Sen de bu odada kal. Malum kız kardeşin ona ulaşmak isteyebilir. Floria hızlıca konuşup kapıya yürüdü. Mia konuşan kadının aklına daha da şaşırmıştı. Bu mümkündü. Tia onu bulmaya çalışabilirdi. Floria her kelimeyi dikkatle dinlemişti. Abisi çalışma odasında öfkeli halde tur atıyordu. Kapısını açtı. - Diğer sürülerle konuş. Alfa Zeyn, Luna Garcia öldürüldüğü kesinleşti. Kızı ve betası bunu doğruladı. Konseyin toplanmasını iste. Dmitriy hızla kardeşine atıldı ve ona sarıldı. - Özür dilerim. Seni suçlamak istemiştim. Sen de böyle olmasını istemezdin. Diye konuştu. Floria gözleri dolu halde abisine sarıldı. - Yine de haklıydın abi. Hadi kolları sıvayalım. Ben önce sürü üyelerini kontrol edeceğim. Eğer savaşmak gerekirse onların hazır olmasını isteyeceğim. Dedi. - Floria bunu zihninle yapabilirsin. Diye seslendi Dmitriy. - Ortada bir beyaz, bir kara cadı varken mi? Bence yüz yüze konuşmam daha doğru. Floria konuştuğunda Dmitriy anında onu tekrar kollarına çekti. Alnından öptü. - Hadi başlayalım. Dedi Floria ormandaki evden çıkıp şehre indi. Arabasını sürünün aşçılarının açtığı kafelere ve retorantlara sürdü. Tek tek onları gezdi. Elindeki telefonda Vampir Klonu Axel'in resmi vardı. Hepsine onu sormuştu. Sonunda bir kafede bir retorantta bulunduğunu öğrendi. Kamera görüntülerini alıp şirketine gitti. Kapıyı kapatıp telefonu eline aldı. Bir kaç derin nefe çekti içine. Vampirlerin soyu azalmıştı. Bir elin parmağını geçmezdi. Kendi eşlerinin ölümünü hazırlayan vampirler çılgına dönüp asileşmişti. Sonunda ölümlerine karar kılınmıştı. Ayrıca eşleri insan olanlar bu sürede ihanet edip vampirlerin avlanmasına neden olmuştu. Bi sebeple kararlar alınmıştı. Insan eş yoktu. Eşlere eziyet etmek veya onlara zarar vermek yoktu. Kurt kadın veya kurt adam es olarak seçilebilirdi. Floria düşüncelerden kopup aramayı başlattı. - Alo. Diyen sesle kaşlarını çattı. - Kral Azazel. Ben Lycan Prensesi Floria. Diye başladı. - Beni rahatsız etmenin sebebi? Floria adamın soğuk davranışı ile dişlerini sıktı. - Sizi tebrik etmek istedim. Oğlunuz topraklarımdan geçip Kurt Kralının sarayına gidiyormuş. Duyduğum kadarı ile ortak eşleri varmış. Floria adamın soğuk sesini duymamak için nefesi yettiği kadar hızlı konuştu. Karşıdan bir süre ses gelmedi. Kulağından telefonu çekip baktı. Hala aramdaydı. - Bana ispatla. Diyen ses daha soğuk ve derindi. Floria tüylerinin kabardığını hissetti. - Duyum' dedim. Ama siz gerçeği elbette benden daha iyi bilirsiniz. Yine de topraklarımdan izinsiz geçiş yaptı. Hatta bir on yıl kadar. Floria son cümlesini baskın tonda söyledi. - Anladım. Yine de ispatla. Diyen ses daha da derinleşmisti. Floria nefes nefese kaldı. - Size görüntüleri gönderirim. Dedi ve kapattı. Bilgisayarına geçip kameralardan aldığı görüntüleri gönderdi. Koltuğuna oturup geriye yaslandı. Eğer Kral Azazel de sessiz kalırsa kellesinden olurdu. Ya da onlara savaş açarsa bu yine kellesinden olurdu. Kral Azazel~ vampir krallığı Kral Azazel'in iki oğlu vardı. Bir Axel diğeri Edward'tı. Biraz önce konuştuğu prensesle gözlerinin önünden Axel'in davranışları geçti. On yıl. Demişti ve bu Axel'in tuhaf davrandığı zaman dilimini işaret ediyordu. Masasındaki bilgisayar gelen bilgileri gördükçe gözleri siyahla kırmızı arasında dönüyordu. Kapısında bekleyen adamlar onun gerginliğini hissediyordu. Kapısı bir anda açılınca Azazel gelen kişiye baktı. Adamlarına başı ile işaret verdi. Axel kapıdan içeri adamların kolunda girdi. - Baba ne yapıyorsun? Diye soran oğlunu dinlemedi. Eline keskin bir şey kaptı ve oğlunun elini tuttu. Parmağına bir kesik atıp akan kanı kendi alnına düz bir cizgi halinde çekti. İki elini de kaldırıp oğlunun başına yerleştirdi. Zihnine akan görüntülerle titremeye başladı. ' melinda onun bir cadı olduğunu söyledi. Belkide gerçek eşin bile değil Axel. Bunun için endişelenme.' Konuşan Kurt Kral'ın sözlerini duydu. Sonra damarlarından çekilen kanın sahibine aktı zihni. Gördükleri ile alnından ter indi. Geçmişi küçük bir çocuktu. Daha derinlerinde boşluk gördü. Bir kadın suületi ona öfke ile bakıyordu. ' varisimi kirlettiniz. Doğadan hiç bir şey alamayacaksınız!' Anında geriye savruldu. Azazel şokla bakıyordu. Nefes almayı unutmuştu. - Axel sen ne yaptın? Diye haykırdı. Edward haykırışla odaya daldı. - Baba! Diye seslendi. - Ben.. baba.. ımmm... o.. cadı.. yani... derken Azazel anında elini Axel'in boynuna doladı. Edward babasının bileğini yakaladı. - Baba dur! Ne yapıyorsun? Diye durdurmaya çalıştı. Azazel diğer elini kaldırıp işaret parmağıyla Edward'ın şakağına dokundurdu. Gördüklerini ona aktardığında, Edward'ın eli gevşemiş, gözleri büyümüş, ağzı açık kalmıştı. Elleri iki yana düşmüştü. Azazel adamlarına baktı. - Onu zindana kapatın. Diye emir verdi. Elini bırakırken Axel'in odanın diğer tarafına fırlattı. - Şimdi ne olacak? Diye Edward sordu. Azazel sert bir soluk aldı. - Prenses Floria beni aramasaydı hiç haberim olmayacaktı. Tanrılara dua edelim ki kız yaşıyor olsun. Çünkü konsey mutlaka toplanacaktır. Ayrıca sınır ihlali de konuşulacaktır. Edward ellerini yüzünde gezdirdi. - Yani... diye sordu. - Yasalar belli. Konsey kesinlikle ölüm emri verecektir.
|
0% |