Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü... Haydi, al beni karşına ey bilge
Rahlene diz çöksün yüreğim
Bana Rabbimi anlat,
Anlat ki haddini bilsin
Haddinden bihaber bedenim,
Kalbimi karartan o zifiri günahlardan
Dilime dolanan Rabbimin ismi temizlesin
Bana Rahmanı anlat ey bilge
Merhametinden bahset mesela
Derler ki Hz. İbrahim'i çok severmiş
Öyle ki ateşe emir vermiş
"Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" demiş
Anlat işte ey bilge beni nasıl sever Rabbim
Nasıl affeder de
Gölgesine çeker ateşlerden
Ateşlere yürüyen izlerimi,
İçimde bir ıssızlığın gölgesi,
İçimde bir fırtına sessizliği,
Tatmin olmamış bir kalp atışı,
Vicdanımın ağlatan sesi.
Vazgeç benden ve
Kendini cehennemden kurtar der gibi,
Söyle nasıl susturulur,
Allah'ı bilmeden huzuru arayan,
Ruhumun iniltisi.
Bana her şeyin mimarını anlat ey bilge
Her şeyin hakimiyeti elinde olanı
Koruyup kollayanı
Bir sineğin kanadından bahset mesela
Dağların saltanatından
Karıncanın dayanağından
Ölümden, hayattan, varlıktan
ve şu aldığım soluktan bahset bana
Ben kimim, neyim, nereden geldim ve nereye gitmekteyim
Ellerimin titremesine bakma sen,
Anlattıklarından bir ayet düştü yüreğime
"De ki selam olsun Allah'ın seçkin kıldığı kullarına"
Anlatsana ey bilge
Seçkin kul nasıl olunur,
Bu eğrilmiş, bükülmüş yüreğim
Allah'a karşı nasıl doğrulur.
Ölüm var diyorsun ya bu dünyada
Ve bir de kıyamet, ve sonra ebediyet
Üç bin yıllık közlenen bir ateşten
bahsediyorsun ya hani
Ağlarsa gözlerin secdeler de
Kurumuşsa dudakların iftar vakitlerine
Ve birde uzatmışsan elini bir yetime
Dokunmaz mı diyorsun saçının tek bir teline..
Anlat işte ey bilge
Ardı sıra akıyor hayat,
Günler geceler, doğumlar ve ölümler
Ve zamanın o dehşetli güne götüren dögüsü
Aldığım her nefes, faniliğimin emaresi
Ucu bucağı olmayan bir telaşın örgüsü
Kalmadımı artık insanlarda insanı sevmenin görgüsü
Allah'ı bilmeyen nasıl bilsin ki altın ve kömürü...