Yâr ince bir sitem takmış yüzüne,
Kelimeler sustu dermiş.
Unuttu sanmış,
Duymayınca gönül sesimi.
Olurmu öyle şey?..
Yâr, yaradır.
Muhakkak izi kalır...
Bazen gitmek gerekir,
Fırtına çıkmasın,
Bu gemi alabora olmasın diye
Gönlümün kırılgan çiçeği
Sen hiç üzülme..
Düşmesin gönlüne hiç bir keder.
Konmasın yüzüne hüzün
Ben dualarıma dilek ettim
Melekler korusun seni
İçimin en tatlı sızısı
İstemem senden başka alın yazısı..
Ben şimdi sana
Küçük bir oyun oynayacağım...
Çıkıp sokağa sol elimi kalbime koyup,
Gözlerimi kapatacak ve
Gök yüzünü işaret edeceğim,
Sen anlayacaksın...
Bir adım atıp secdeye kapanacağım...
Anlayacaksın...
Bir adam/kadın ancak bukadar sevebilir
Bukadar özleyebilir
Ve ancak bukadar bekleyebilir sevdiğini
Ben senin şefkatli bakışna vurgunum
Sen gülünce gönlüm dalgalanıyor
Koşup sana gelmek istiyorum,
Üzülme sakın ben hep beklerim seni
Sevdiğim sen artık üzülme
Yetmedimi artık sence de..
Biz kaç senaryo çizdik
Bu imkansızlıklar içerisinde
Kaç ütopya'yı yaktık ,
Kaç masalın kahramanını dize getirdik,
Kaç kez kurban verdik kendimizi ..
Şimdi soruyorum sana
Biz diz dize oturup..
Kaç kez dua edebilirdik seninle?
Kaç kez aynı kıtabı okurken
Aynı şeylerin hayalini kurabilirdik...
Kaç kez aşık olup
Kaç kez terk ederdik birbirimizi...
Şimdi herşeye inat,
İçimizdeki tüm özlemlerimize
Yelken açma vaktidir.
Ben senin aşkının kölesiyim
Al götür beni kendinle
Götür üzerimize doğacak
Güneşli günlere.
Az kaldı
Vuslat yakındır bize..
Aziz bakışna bin kez kurban
Zarif yüzüne bin kez hayran olduğum
Narin sözleriyle can bulduğum
İnsan kendi vicdanında özgür olmadıkça
Sevda adına giriştiği her eylemde
Tutsak kalmaya mahkumdur unutma..