Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@hamish

Bölüm XXVIIII: Gizli bağlantılar


"Zamanın içinde kaybolmuş sırlar, aşkın gizeminde uyanır."


.


.


.


Sessizliğimiz, odanın içinde yumuşak bir melodi oluştururken, gözlerimizdeki derin duygular birbirine karıştı. Her an, odayı dolduran sessizlik içinde, hissettiklerimiz duygu denizinde kayboluyordu. Oturduğumuz zemin, geçmişin yükünü taşıyor gibiydi, ama aynı zamanda geleceğe dair umut dolu bir beklentiyle dolmuştu. Göz temasımız, sözcüklerin ötesinde anlamlar taşıyor, sessizce paylaştığımız geçmişin izlerini yansıtıyordu. Bu sessiz melodi, içimizdeki derin duyguları daha da genişletip, bizi birbirimize daha da yaklaştırıyordu. Ancak bu anı bozan, içeri bastonuyla dalan Kadir oldu. Kapıyı açarken bastonunun ritmik sesi, odanın içindeki dingin atmosferi aniden kesti. Kadir, içeri adım atarken bize meraklı bir bakış fırlattı. Odanın içindeki bu değişikliği hemen fark etmiş gibiydi.


Kadir'in gözleri oda içindeki huzursuzluğu anlamış gibi parladı. Bastonunu yere vurarak bir espriyle atmosferi hafifletmeye çalıştı:


"Ah, beni mahcup etmeyin, sanki gizli bir diplomatik toplantıdaymış gibi duruyorsunuz."


Espri, odadaki gerilimi bir anlığına hafifletirken, Kadir'in yüzündeki sıcak gülümseme, ortamı yumuşatmaya yardımcı oldu.


"Olay var dediler geldik. Kambersiz düğün mü olur?" Diye ekledi.


Hazar ve ben oturduğumuz yerden kalktık. Biraz sonra odaya sırayla Ali, Ömer Faruk, Selim, Kuzey ve Kaan girdi.


Odaya adım attıklarında, atmosferde gizemli bir hava belirdi. Her biri içeriye özgü enerjilerini taşıyarak geldi. Ali'nin karizmatik duruşu, Selim'in ciddiyeti, Ömer Faruk'un neşesi, Kuzey'in aurası ve Kaan'ın odaklanmış görüntüsü odaya farklı renkler kattı.


Elimi özenle belime yerleştirdim, böylelikle kanaması duran elimi selamlaşırken sakladım, gülümsedim. Her biriyle göz temasını kısa tutarak girişlerini karşıladım. Hazar yanımda duruyordu, bakışlarını benden kaçırdı. Aklında kardeşinin olduğunu biliyordum.


Ali'nin sözleriyle birlikte rahatlama oluştu. "Albaylar içeride konuşuyorlar. Birazdan yanımızda olurlar."


Kafamı olumlu anlamda salladım. Kaan'ın gözleri sertleşirken, Kadir'in savunmasız duruşu dikkat çekiyordu. "Kadir, senin de kızlarla evde olman gerekiyordu." Kaan'ın sesi endişeli ve sitemkar çıktı.


Kadir omuzlarını unursamazca omuzlarını silkerken, Hazar kulaklarını kabarttı.


Ömer Faruk, Hazar'ın endişesini fark ederek durdu. Hazar'ın yüzündeki endişe, Ömer Faruk'un samimi açıklamasıyla yerini bir tebessüme bıraktı.


"Merak etme, Armağan ve Rex şu anda bir üst katımızda, güvenli evde."


Rex'in güvende olduğunu öğrenen Hazar, rahat bir nefes aldı. İki Albay odaya girdiğinde, atmosferdeki gerginlik oluştu, ve herkes albayları selam vererek karşıladı.


Esmer teni, uzun boylu yapısı ve dikkat çeken kır saçlarıyla odanın atmosferine farklı bir hava kattı. Yüzündeki sert ifade, görevin ciddiyetini yansıtıyordu. Her adımı kontrol altında tutan bir liderin kararlılığı, onun duruşundan belirgin bir şekilde okunuyordu. Odadaki herkesin dikkati, Albay Savaş Akyıldız'a odaklanmıştı.


"Ben Albay Savaş Akyıldız, Ölümlüler Timi'nin kurucusuyum. Bu görevin birincil sorumlusuyum." dedi.


Sabahtan beri beraber oldugum ancak adını bilmediğim kumral saçları ve genç görünümlü yüzüyle dikkat çeken orta boylu ve kemerli burunlu olan Albay, gizli görevin sorumluluğunu taşıyan bir liderin dinamizmini temsil ediyordu. Odadaki atmosferde, görevin ciddiyetiyle birlikte albayın enerjisi ve kararlılığı da hissediliyordu. Yüzündeki ifade, zorlu görevin altından kalkma azmiyle dolu bir duruş sergiliyordu.


"Ben Albay Dursun Özbek, Kod Adı:Anahtar olan gizli görevin birincil sorumlusuyum." Dedi.


Savaş Albay, masanın başında liderlik ederken, Albay Dursun, onun yanında görevin sorumluluğunu paylaşıyordu. Masanın etrafında dizilmiş olan ekip üyeleri, kendi yerlerine oturmuştu. Kuzey, Selim'in karşısında konumlanırken, yanında Ömer Faruk ve Ali yer almıştı. Kadir, diğer baş tarafta, Hazar ve ben ise karşılıklı oturuyorduk. Masadaki düzen, her birimizin pozisyonunu ve görevini yansıtırken, Savaş Albay'ın liderlik ettiği bu odaklı ekip, görev için kararlı bir şekilde hazır durumdaydı.


Dursun Albay, masanın etrafında toplanan ekibe hitap ederek konuşmaya başladı. "Bazı durumları açıklığa kavuşturmalıyız. Hepiniz neden burada olduğunuzu merak ediyor olmalısınız. Bundan sonra ortak operasyon gerçekleştireceğiz."


Savaş Albay kenarda duran tahtayı çekti. Başa "Baha" ve "Berat" yazdı. Hemen altına "Hazar", çaprazında "X", "Rex" ve "Ölümlüler" yazdı. Ortaya da "Anahtar" ve "Eylül"ü yazarak birbirine bağlı oklar çizdi. Tahta, odanın atmosferini değiştiren karmaşık bir planın simgesi haline geldi.


"Berat, Baha'nin ikizi. Baha Türkiye ve Avrupa'daki bir numaralı antika kaçakçıydı. İngiltere'nin anahtarın bir parçasını kaçırmasıyla Baha'nın yardımını aldık. Ancak çıkan çatışmada babası Ahmet'i korumak adına kendini feda etti." Bu kısımda herkes bana bakıyordu.


"İkisinide maalesef kaybettik. Ancak tek ulaşım yolu; Baha idi. Ölümlüler Timi Suriye'den geldikten sonra yeni bir göreve girdi. Bu görev Berat'ı başrol yapıyordu. Çünkü ikizi Baha'nın yerine geçti."


Baha'nın bedeni bulunamamıştı. Herkes öldüğünü kabul etse de ben etmiyordum. Yine de bunu burada söylemeyecektim. Sessizliğimi koruyordum.


Dursun Albay sözü aldı. "Hazar da Kod Adı: Anahtar operasyonu adı altında Baha'nın yanına koruma olarak girdi. Hedef anahtarların parçalarına ulaşmaktı. Böylelikle diğer parça için Hazar..." Tahtadaki X yazısını gösterdi.


"Kendi babasını bulunduğu delikten çıkarabilecekti. Parçalara ulaştık ancak burada her şey karıştı çünkü iki tarafta Türkiye Cumhuriyetine çalışıyordu. Saha muhbirlerimiz bunu keşfetti. Ancak hayli zor oldu. Ve şimdiki bu buluşma gerçekleşti."


"Eylül kim?" Sesim oldukça netti.


"Eylül, anahtarı açan kod-virüs yapısının mucidi. Eylül bir süre bizimle çalıştı ancak bazı durumlar yüzünden Eylül'ü İngiltere ele geçirdi." Diye devam etti.


"Şuan anahtarın iki parçası bizde ancak bir parçası ve Eylül X kişisinin elinde."


Kapının çalınmasıyla içeriye Yusuf girdi. Şaşkınlığımı gizlemek için hayli çaba harcadım. Kadir de en az benim kadar şaşkındı. Benim gibi saklama gereği duymamıştı.


"Son üyemiz de geldi. Yusuf, Eylül'ün kardeşi. İntikam için girdiği bu yolda MİT ajanı oldu."


Yusuf baş selamı vererek Hazar'ın yanına oturdu.


Hazar ile göz göze geldiğimizde aslında Yusuf'un kulağına bambaşka bir şey söylediğini fark etmem geç olmuştu. Yüzümde kandırılmış olmanın verdiği bir ifade varken karşımdaki kadına bir kez daha hayran kaldım.


"Peki Leo?" Kadir'in sesinden merak akıyordu. Ancak bunu tahmin etmek zor degildi. Kadir'in şaşkınlığı dikkatini dağıtmış olmalıydı. Leo da MİT ajanıydı.


"Leo, şuanda başka bir görevde. Beni sağlam şekilde Ankara'ya ulaştırdıktan sonra buradaki görevi bitti." Dedi Yusuf.


Herkes öğrendiklerini hazmederken sessizliği Kaan böldü. "Peki Rex, bu işin neresinde?"


Dursun Albay ve Hazar göz göze geldiğinde, Hazar yutkunarak sessizliğini korudu.


Dursun Albay "Rex, Hazar'ın kardeşi ancak babaları farklı. X şahsı Rex'i kişisel olarak istiyor. Anahtar ile bir bağlantısı yok. Ancak Hazar'ın zayıf noktası olarak kullanmaktan çekinmedi, çekinmeyecektir." Dedi.


Bana anlattığı hikayelerin doğru olduğunu biliyordum. Doğrulanması içimi rahatlatmıştı. Sanki onca yalan arasında duygularını benimle paylaşması tek doğru gibiydi.


"Başka sorusu olan?" Bunu söyleyen Savaş Albay'dı.


Herkes birbirine baktı. Ben ise hiçbir şekilde kimseyle göz teması kurmuyordum.


"O zaman bundan sonra ne yapılacak, ondan bahsedelim." Dursun Albay ellerini birbirine kilitledi."Berat, Baha rolüne devam edereken Hazar, Baha'nın yanında görevine devam edecek. Kimsenin görevinde değişim olmayacak. Yalnızca Alanya'ya dönmeden önce, İngiltere'ye gidip Eylül'ü kurtaracaksınız."


"Dört gününüz var. Dört gün sonra İngiltere'ye gideceksiniz. Bu dört gün üst kattaki güvenli evde kalacaksınız. Hiçbir yere gidemezsiniz. Dört gün sonra sizinle beraber burası da yok olacak." Dedi Dursun Albay.


Loading...
0%