Yeni Üyelik
37.
Bölüm

37. Bölüm

@hamish

Bölüm XXXVII: Kanlı Arena


"Vazgeçtim, geçmiş izimden."


.


.


.


Girişte, özel timlerin oluşturduğu sıkı güvenlik hattı karşımıza çıktı. Siyah üniformalı, ağır silahlı adamlar, bölgeye girişi dikkatle kontrol ediyorlardı. Siyah üniformalarının üzerinde parlayan arena rozeti, otoriteyi simgeliyordu. Her birinin yüzünde ciddi bir ifade, gözlerinde ise tehlike sinyalleri vardı. Biz yaklaştıkça, silahlarını hafifçe kaldırarak uyarı pozisyonuna geçtiler. Silahların metalik parıltısı, gün ışığında göz alıcı bir şekilde yansıyordu. Tüfek namluları bize doğru çevrilmiş, parmaklar tetiğe hafifçe dokunmuş haldeydi. Tim liderinin sert bakışları altında, gerilim havada asılı kalmıştı. Her adımımız yankılanıyor, her hareketimiz dikkatle izleniyordu. Arkamda ekip arkadaşlarımın nefeslerini duyabiliyor, onların da aynı gerginliği paylaştığını hissediyordum.


Kapı açıldığında, ilk adımı atmak üzere olan bendim. Ekip arkamdaydı; Hazar, Kadir, Kaan, Kuzey, Ali, Ömer Faruk, Armağan, Rex ve Yusuf. Hepimiz tam donanımlıydık, ama burası farklı bir yerdi. Burada kurallar farklıydı.


Burası, Arenaya bağlı 12 bölgeden biriydi. Her biri, kendi kurallarına ve liderlerine sahipti. Her bölge, diğer bölgelerden bağımsız olarak yönetilirdi ve kimse diğerinin sınırlarına müdahale etmezdi. Bu düzen, bölgeler arasında belirgin bir hiyerarşi oluşturmuştu. Ancak her bölge, nihayetinde Arenaya hesap vermek zorundaydı. Arena, tüm bölgelerin üzerinde duran, onların faaliyetlerini denetleyen ve düzenleyen merkezi otoriteydi. Arenanın kuralları kesindi ve ihlali, ciddi sonuçlar doğurabilirdi. 


Hazar'ın yanımızda olduğunu gören bir tim lideri, elini kaldırarak bizi durdurdu. "Dur," dedi sert bir sesle. Gözleri bizde, elleri ise tetikteydi.


Tim lideri, bir adım öne çıkarak Hazar'a doğru hamle yaptı, ona dokunmaya çalıştı. 


"Hiç yakışıyor mu?" Hazar'ın sesi bir öğretmen edasıyla çıktı. 


Fakat Hazar, inanılmaz bir çeviklikle geri çekildi, liderin elinden sıyrıldı ve bir adım geri atarak pozisyon aldı. Bu hareket, ortamı anında gerdi. Etrafımızdaki herkes, silahlarına davranarak tetikte beklemeye başladı.


Anında reaksiyon gösteren ekibimiz de silahlarını çekmişti. Kadir, hızla Hazar'ın yanında pozisyon alırken, Kuzey ve Ali, çevremizi saran adamları dikkatle izliyordu. Ömer Faruk, arkamızda bir noktaya odaklanmış, herhangi bir tehlike anında müdahale etmeye hazırdı. Herkesin yüzünde aynı kararlılık ve ciddiyet vardı.


Silahların çıkmasıyla ortamda adeta bir elektriklenme hissettim. Nefesler tutulmuş, gözler sabitlenmişti. Herhangi bir yanlış hareket, burada bir felakete yol açabilirdi.


"Hemen yakalayın." dedi tim lideri, sesi hala sert ve meydan okuyucu bir gösteriş içindeydi.


Lucas Specter: bölgenin yöneticisi, tim liderinin hemen arkasında belirdi. Hazar, aniden endişeli bir şekilde bana döndü. "Buradan hemen gitmeliyiz, Berat," dedi. Gözlerindeki endişe, ses tonuna da yansımıştı. Adımı basa basa söylemesi... Ortada bir sorun vardı, ama ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum.


Hazar, yanımda durarak fısıldadı, "Bana güven lütfen." dedi.


Artık çok geçti, gidemezdik. Dışarı güvenli değildi. 


Lucas, siyah takım elbisesi ve gözlerindeki keskin bakışlarla bize yaklaştı. "Gümüşay," dedi, sesinde soğuk bir ciddiyet vardı. "Hoş geldiniz. Girişteki bu sıkı güvenlik önlemlerini anlamanızı umuyorum." dedi. Eliyle silahları işaret etti. Tüm adamları silahlarını indirdi. Eş zamanlı bizimkilerde indirdi. Ancak hala tetikte bekliyorlardı.


Lucas, güçlü ve karizmatik bir liderdi. Gözlerinde soğuk bir kararlılık vardı. Silahlı adamlarıyla birlikte, tam bir gövde gösterisi yaparak karşımıza çıktı. Lucas'ın yanına yürüdüm ve gözlerinin içine bakarak elimi uzattım.


"Specter," dedim onun yaptığı gibi soy ismiyle hitap ettim, sesimdeki kararlılığı koruyarak. "Bizi ağırladığın için teşekkürler."


Lucas elimi sıktı, ama gözlerindeki soğukluk kaybolmadı. "Hoş geldin ama sürprizine şaşırdım." Hazar'ı işaret etti.


Arkamda duran ekip arkadaşlarımın gözleriyle birbirimize kısa bir bakış attık. Hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk: burası dost gibi görünebilir, ama her an tehlike barındırıyordu.


Hazar hafifçe öne çıkarak Lucas'a baktı. Sessizliğini korumaya çalışıyordu.


Lucas hafifçe gülümsedi. "Kurallar basit: Alanımızda olduğunuz sürece güvendesiniz. Ama unutmayın, burası bir pazarlık yeri değil. Herkesin sınırlarını bilmesi gerekiyor."


Hazar, gözlerini liderin gözlerine dikti. "Bizi koruyacaksın öyle mi?" dedi. Sesi sakin ama tehditkârdı. 


Lucas, Hazar'ın kararlılığına karşılık olarak hafifçe başını salladı. "Burası Arena. Her hamlenin bir karşılığı vardır." Önce Hazar'a sonra bana baktı.


"İçeri geçelim." dedi. 


Lucas'ın bu son sözlerinden sonra ekip arkamda toplanarak içeri doğru ilerledik. Başka şansımız yoktu. Adımlarımızın yankılandığı uzun koridor boyunca, gözlerimiz tetikteydi. Hazar diken üstünde yürüyordu. Onu huzursuz eden bir şeyler vardı. 


Duvarlarda, farklı çatışmalardan alınmış ganimetler ve anı niteliğinde objeler asılıydı. Her köşede, Lucas'ın gücünü ve kontrolünü simgeleyen işaretler vardı. İçeri girdiğimizde, geniş ve gösterişli bir salona vardık. Odanın ortasında büyük bir toplantı masası bulunuyordu. Masanın etrafında birkaç sandalye ve kenarlarda strateji haritaları, planlar ve çeşitli belgeler dizilmişti. Lucas, masanın başına geçerek oturdu ve bize oturmamızı işaret etti.


Hepimiz yerlerimize otururken, ortamın gerginliği hissediliyordu. Hazar, Lucas'ın hemen karşısına oturmuş, gözlerini bir an olsun ondan ayırmıyordu. Ben ise Hazar'ın yanında yer aldım, tetikte ve dikkatli bir şekilde.


Lucas, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Size yardım edeceğim. Ancak herkesin sınırlarını bilmesi ve kurallara uyması gerekiyor." Gözleri bir kez daha Hazar'a kaydı. "Özellikle senin."


Hazar, Lucas'ın bakışlarına karşılık vererek hafifçe gülümsedi. "Ben her zaman kurallara uyarım."


Lucas, kısa bir an duraksadıktan sonra devam etti. "Buranın kuralları basit: her bölge Arenaya bağlı. Diğer üsler sizi direkt arenaya götürür. Baha burada sevilmez, seni hiç söylemiyorum Nilda."


Hazar 'Nilda' ismini duyunca gözlerini sıkıca yumdu. Arena arasında korku uyandıran gizemli ve acımasız bir suç dahisi: Nilda. Hazar bana baktı, dudaklarıyla "sonra konuşalım" diye hareket ettirdi.


"Arenaya var olmadığını inandırmış olabilirsin... Nilda ama bana asla. Senin gözlerinden tanırım." Lucas'ın yüzünde memnun bir ifade vardı.


Ortamın gerginliği daha da yoğunlaşırken, Lucas ve Hazar arasında gerilim doruğa ulaştı. Hazar, Lucas'ın karşısında dikilirken, Lucas'ın yüzündeki memnun ifade, yerini öfkeye bırakıyordu.


Hazar, Lucas'ın tehditkâr sözlerine karşılık vererek bir adım öne çıktı. "Senin düşüncelerin beni bağlamaz."


Lucas'ın yüzü daha da kasvetlendi. "Nilda, senin kim olduğunu ve ne yaptığını biliyorum."


Hazar, Lucas'ın sözlerine aldırmadan ona doğru hızla yaklaştı. Lucas'ın üzerine yürüyerek, ona meydan okuyan bakışlarla baktı. "Nilda olduğumu düşünüyorsan, Nilda'ya bunları söylememen gerektiğini de biliyor olman gerekmez mi?"


Hazar, Lucas'ın yüzüne baktı. "Bunu unutma, Lucas. Biz buraya düşman olarak değil, müttefik olarak geldik. İşbirliği yap."


Hazar'ın bu korkutucu hali hepimizi şaşırtıp ürkütse de tim Hazar'a güveniyordu. Bende öyle. Daha sonra konuşacaktık. Sakince beklemeyi tercih ettik.


Hazar, Lucas'ın yanından uzaklaşarak, ona son bir bakış attı ve arkasını dönüp ekibin yanına geldi. Ekip, bu beklenmedik kavgayı izlerken sessizdi. Hazar'ın kararlılığı ve gücü, herkesi bir kez daha etkileyerek, ona duyulan saygıyı artırmıştı.


"Baha, bunu nasıl başardın? Nilda sana çalışıyor, inanılacak gibi değil," dedi Lucas, gözleri hala şaşkınlık ve hayranlıkla Hazar'a dönük.


Hazar, sert bakışlarını Lucas'tan ayırıp bana döndü. 


Nefesimi dışarı verdim. "Bilmene gerek yok Lucas. Eğer bizi düşman olarak görmek istiyorsan, bunun bedelini ağır ödersin." Parmağımı havada salladım. "Seni haritadan silerim, diğerlerine de arenadan süpürürüm."


Lucas'ın yüzündeki gülümseme yavaşça solarken, gerilim iyice yükseldi. 


"Bu mesele burada kapanmayacak," dedi Lucas, sesinde belli belirsiz bir tehdit vardı. "Ama şimdilik sizinle çalışacağım." 


Loading...
0%