Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Neyin Kafası Lan Bu

@hamish

Esra, evinin bahçesinden içeri adımını attığında, köpeği sevinçle üstüne atladı. Köpeğin sevinçle kuyruk sallaması ve üzerindeki samimi kucaklaşma anı, Esra'nın yüzüne tatlı bir gülümseme getirdi. Fakat bu mutlu an, Cankut'un yüzünü gördüğünde aniden değişti. Cankut'un yüzündeki ifade, Esra'nın beklediğinden oldukça farklıydı; gözleri endişe ve hüzünle doluydu.
Esra, Cankut'un yanına yaklaşırken dikkatle adım attı. Aralarındaki mesafe küçüldü ve Esra, Cankut'un yüzündeki bu garip ifadeyi daha yakından görmek için yavaşça yükseldi. "Hangi rüzgar attı seni benim evime?" diye sordu, gözleri hala şaşkınlıkla parlıyordu. Soru, merak ve hafif bir tedirginlik taşıyordu.
Cankut, Esra'nın karşısında dururken elini ensesine götürdü. Bu hareket, derin bir içsel sıkıntıyı ve samimi bir pişmanlığı yansıtıyordu. Yüzündeki ifade, hem üzgün hem de ciddi bir şekilde, "Özür dilerim ve geçmiş olsun," dedi. Ses tonu, pişmanlık ve üzülme duygularını içten bir şekilde yansıtıyordu. Esra, Cankut'un beklenmedik bu özrü karşısında bir anlığına donakaldı; kendini bu anın ağırlığına kaptırmış, yaşadığı duygusal karmaşayı çözmeye çalışıyordu.
"Maçtan çekilmemi falan isteyemeye geldiysen..." Esra, cümlesini tamamlamadan Cankut'un sözünü kesti. Cankut, Esra'nın cümlesinin ortasında, kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Hayır, hayır, sadece özür dilemek için geldim," diye açıkladı Cankut, sesinde belirgin bir samimiyet vardı. Esra, bu cevaba karşı şaşkınlıkla bakarken, kendini anın karmaşasında buldu. Cankut'un yüzündeki dürüstlük ve pişmanlık, Esra'nın zihninde bir dizi soru işareti oluşturdu. İçinde bulunduğu bu tuhaf buluşmanın ardında ne tür bir sır saklı olduğunu merak ederken, henüz sormaya cesaret edemediği bir endişe vardı. Sessizliğin içinde, Cankut'un niyetinin ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.

Cankut'un samimi özrü, Esra'nın içindeki şaşkınlığı bir nebze olsun hafifletti. İçindeki endişe yerini, hayatın beklenmedik anlarla dolu olduğunu fark eden bir huzura bıraktı. Bu an, Esra'nın sıradan günlerinden birinin renkli ve sürpriz dolu bir şekilde şekillendiği bir anıydı.

Birden, nereden geldiği belirsiz bir flash patlamasıyla Esra'nın gözleri genişledi ve "Eyvah, magazin!" diye küçük bir çığlık attı. Cankut'un yüzündeki panik ifadesi, hemen harekete geçmesini sağladı. Dışarıda, köşede saklanan magazinciyi fark eden Cankut, hızla ona doğru koşmaya başladı.
Kısa bir kovalamacanın ardından, bahçede telaşla hareket eden kameramanı yakalayarak, Cankut onu yakaladı. Kameramanın yüzündeki şaşkınlık ve Cankut'un hızla yaklaştığı an, adeta bir film sahnesi gibi gözler önüne serildi. Cankut, boy avantajını kullanarak hızlıca kamerayı kameramanın elinden aldı. Güçlü bir hareketle fotoğrafları sildi, ardından kameranın diskini çıkartıp kırdı. Cankut'un kararlı ve güçlü adımları, kameramanın şaşkın bakışları arasında dikkat çekici bir şekilde sürüyordu. Kameraman, bu ani hareketler karşısında ne yapacağını bilemez bir halde, öfkeli bir şekilde bağırdı, "Sizi dava edeceğim!"
Esra, bu anı boş bir şekilde izlemektense, sinirle kameramana döndü. Gözleri ateşle parlıyordu, sesi ise sert ve keskin bir şekilde yankılandı. "Asıl ben seni edeceğim, evime izinsiz girdin, yetmez gibi bir de izinsiz fotoğrafımı çektin," diye çıkıştı. Esra'nın sesi, öfkesini ve haklılığını vurgulayan bir tehdit gibi duyuluyordu.
Cankut, kameramanı sert bir şekilde sarsarak itti. "Bugün buraya gelmediğini varsayalım," dedi, sesi keskin ve kararlı bir şekilde yankılandı. Kameramanın yüzü, korku ve şaşkınlıkla bembeyaz kesildi; hemen arkasına bakmadan hızla evden uzaklaştı. Adımlarının telaşı, bahçedeki sessizliği daha da belirginleştirdi.
Esra'nın telefonu aniden çaldı ve ekranında Haktan ile olan bir fotoğraf belirdi. Üzerinde büyük harflerle “fafori forvetim” yazılıydı. Esra, telefonun ekranına bakarken Cankut'un kaşları hafifçe havalandı ve dikkatle dinlemeye başladı.

"Efendim Haktan," dedi Esra, telefonun diğer ucundaki sesi dinleyerek. "Yok, evde değilim," diye yanıtladı, kafasını aşağı yukarı sallayarak konuşurken. "Tommy gelecek eve ama merak etme, odana sokmam." Telefonu kapatmadan önce, "Akşam görünüşürüz," dedi.
Cankut, Esra'nın telefon görüşmesini bitirmesini beklerken bir an duraksadı ve ardından, "Beşiktaş'ı neden takip ettiğin belli oldu," dedi. Bu söz, Cankut'un ifadelerinde hafif bir alay ve merak barındırıyordu. Esra, Cankut'un bu ani yorumuyla şaşkın bir şekilde ona bakarken, gözleri soru işaretleriyle dolu bir şekilde parlıyordu. "Neyin kafası LAN bu?

Loading...
0%