Yeni Üyelik
51.
Bölüm

Evimin Önünde Manken Dolu

@hamish

Medya: Umay Uluçay

.

.

.

 

Kaybettiğimiz hayatı ve düşleri tekrar kazanmak için yeniden hayal kurmak gerekir. Ben hikayeme inandım. Bu hikaye beni kırıp geçmeyecekti, parçalamadan bırakmayacaktı.
Spor ayakkabılarımıda giydiğimde artık pikniğe hazırdım. İnstagrama son bir bakış atıp kapıdan dışarı çıktım.

Gördüğüm manzara karşısında karşı komşum Zümrüt teyze gibi bakakalmıştım. Bu ne böyle resmen evimizin önü manken kaynıyordu.
Mehmet siyah arabasının önünde beyaz t-shirtün üstüne siyah ince fermuar tetaylı deri ceketini ona uyumlu siyah pantolunu giyerek beyaz spor ayakkabısıyla kombinini tamamlamış, şahane görünüyordu.
Hemen yanında beyaz arabasının önünde duran Umay ise neon yeşil switin altına lila eşofmanıyla uyumlu karışık renkler barındıran yüksek topuklu spor ayakkabı giymişti. Saçını dağınık topuz yapması yeşil çerçeveli gözlükleri Umay'a ayrı bir hava katmıştı.
Acar'ın koyu gri arabasıyla uyumu mükemmel duruyordu. Açık gri spor yeleğinin koyu gri eşofman tarzı pantolunu, bluzu ve aynı renk gömleği kombiniyle uyumu aşikardı.
Deniz'in siyah spor yüksek arabasının askeri desenli kahve ve siyah ceketi ben buradayım diye bağırıyordu. Gömleğinin açık bıraktığı kısımlardan boynuna kadar dövmelerini sergiliyordu. Siyah converseleri siyah eşofmanıyla şık bir uyum yakalamıştı.

Kendime baktığımda uyumlu olmamı gerektirecek bir arabam yoktu. Ahh şöyle dertlerim olacaktı. Gözlüğümü çıkarıp açık olan saçlarıma taç olarak kullandım. O sırada muhteşem dörtlü bana bakıyordu. Acar'ın yüzünü hızla geçerek Umay'ın yanına geçtim.

"Herkese selam."

Acar gülümsemiş, Deniz beni takmamıştı bile. Çok mu önemsemiştim kendimi.

"Malzemeler hazır."

Mehmet'in arabanın bagajını kapattığında bir kişi hariç, herkes yolculuk için hazırdı. Sahi bu grup nasıl bir araya gelmişti? Bilmiyordum, elbet öğrenirdim.

Deniz telefonuna baktıktan sonra bize döndü.

"Selin'i yoldan alacağız."

Deniz'in cümlesi üzerine harketlenme olmuş herkes kendi arabasına yerleşirken ben ortada bakakalmıştım, neyse en iyisi Umay'ın arabasına binmek deyip Umay'ın arabasına yerleştim. Yaklaşık olarak iki saat sürecek yolculuk için playlisti başlattım. Önümüzden sırasıyla Acar, Deniz, Mehmet arabalarıyla çıkarken bizde gözlüklerimizi takıp önce birbirimize sonra önümüze baktık. Havalı olduğumuzdan emin olunca Umay gaza bastı. Şarkıya eşlik ede ede yolculuk yapıyorduk.

"Ara beni öptüm seni seni..."

Deli gibi bağırıyorduk.

"Çok özledim deli gibi..."

Kahkalarımız arabanın içinden taşarken keyifimize diyecek yoktu. Sarkı bittiğinde ikimizde dan diye konuya girdik.

"Mehmet beni öptü."

"Acar beni öptü."

İkimizde birbirimize baktık.

"Ne nasıl ya?" Yine aynı anda konuşmuştuk.

Elini havada salladı.

"Ayy ben biliyorsun sandım."

Kafamı hayır anlamında salladım.

"Sen hemen anlatıyorsun, çünkü Mehmet bir kelime bile söylemedi bana."

"Önce Acar'ı anlat."

Kaşlarımı çattım.

"Sen anlatmazsan bir kelime bile anlatmam."

Direksiyonu sıkıca kavradı.

"Senin şu inadın yok mu, neyse tamam." Nefesini dışarı verdi.

"Seni evde yalnız bırakıp çıktığımız gece yok mu? "

Kafamı salladım.

"Biliyordum, ikiniz de domates gibi girmiştiniz eve."

Kahkaha attı. Hem gülüyor hem de cümleleri ardı ardına sıralıyordu.

"Sende pancar gibiydin, belli oldu."
Aydınlanmış gibi bir anda duraksadı.

"S*ktir sen o gece Acar'ı eve mi attın? Hani dudakların ağdadan öyle olmuştu? Lan çocuk seni sömürmüş resmen öpmemiş."

Gözlüklerimi çıkardım.

"Tamam bir soluklan, konu ne ara bana geldi anlamadım ama hepsinin açıklaması var. Acar dudağıma bir buse kondurdu sadece, gerçekten ağda bandından oldu orası.. Neyse yaa konuyu dağıtma anlat."

Kırmızı ışık yandığında, vücudunu bana çevirdi.

"Bizim için bir umut var Gamzeli. "

Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Yeşil ışık yandığında tekrar yola odaklandı.

"Her ayrıntısını istiyorum." Dedim.

Güzel gülümsemesiyle karşılık verdi.
Umay'ın bir anda durmasıyla ne olduğunu anlamak için dışarı baktım.
Mehmet arabasını sağa çekmiş, kaputu açıp bir şeylerle uğraşıyor, eş zamanlı Acar ve Deniz'de Mehmet'in arabasından malzemeleri kendi arabalarına taşıyordu. Daha fazla seyirci olmamak adına Umay ve ben arabadan çıktık.

"Neler oluyor beyler?"

Umay'ın sesiyle Mehmet bize döndü.

"Araba bozuldu."

"Ne yapacağız peki?" Acar'ın sesiyle ona yöneliyorken Deniz'e baktım. Acar'a bakacak cesaretim yoktu. Sanki anlayacak gibi bakıyordu. Nereye dönersen dön götün hep arkadadır. Sözü kafamda yankılanıyordu.

"Gamze sen ne diyorsun?" Mehmet beni dürtmüştü.

Götüm arkamda diyorum ne dicem. Dışımdan söylemediğim için kendimi tebrik ediyordum.

"Neye, ne diyorum?"

"Diyoruz ki Umay ve ben çekiciyi bekleyelim, siz de Selin'i alıp yola devam edin; piknik alanını oluşturun Umay ile size yetişiriz."

Umay'ın gözlerinin içi parlıyordu, bencillik yapamazdım. Umutlarını elimle parçalayamazdım. Tabiki kabul edecektim.

"Olur, bana uyar." Kafamı olumlu anlamda salladım. Omuzlarımı silkmiştim.

Umay sadece benim görebileceğim şekilde dudaklarını oynatarak "seni seviyorum." Dedi.
Yüzümde gülümseme oluşurken bu gülümseme kısa sürmüştü. Beni bekleyen seçimden habersizdim.
Umay'a sırtımı döndüğümde Acar ve Deniz aynı anda arabalarının kapılarını açarken gördüm. İkisi de konuşmuyor, sekronize olmuşçasına sadece ellerine bana uzatıyordu. Titreyen nefesimi belli etmeden gözkapaklarımı örttüm usulca, ardından açarak kafamı salladım, ceketimin kollarımdan birini yukarı kıvırdım. Sanki zaman kazanabilirmiş gibi. Hala hayal kurabilirim. Daha çok yıkılacak duvarlarım, tekrar inşa edebilecek gücüm var.

.
.
.
.

 

Loading...
0%