Yeni Üyelik
68.
Bölüm

Haketmiyoruz

@hamish

Deniz’in bazı şeylerle yüzleşmek istememesi, korkudan değil, kaybetmek istememesindendi. Gamze'nin sınav gününü hatırlıyordu; peşinden gitme, “Ben yapmadım.” diye haykırma düşüncesi aklından geçiyordu. Ancak Gamze'nin bu itirafı kabul edeceğinden neredeyse emindi. O güne kadar aralarındaki güven bağı o kadar zayıftı ki, Gamze’nin inanması imkânsız görünüyordu. Deniz’in içinde bir umut ışığı yanıyordu, ama bu umudun ne kadar gerçekçi olduğunu bilmek zorundaydı. Kimin bunu yaptığınız bulmak zorundaydı. Sonunda Deniz, sorunun kaynağını buldu. Acar. Bu ismi öğrenmek, Deniz için bir kurtuluş işaretiydi.

Acar spor salonunda görüntüleri izlediğinde, içinde adeta bir volkan patlamış gibi hissetti. Deniz’in başarısı, Acar’ın içindeki ihanet duygusunu yeniden ateşlemiş, kıskançlık ise dağ gibi büyümüştü. O gün Deniz ile arasında patlayan kavga, Acar’ın intikam ateşini körüklemişti. Gözleri, Gamze’nin Deniz’e olan ilgisini ve aşkınk kıskanıyordu, bu da Acar’ın öfkesini daha da derinleştirmişti.

Bir plan yaptı, soğukkanlı ve hesaplı. Gamze’nin Deniz’den ancak böyle vazgeçebileceğini düşündü. Her şeyi titizlikle ayarladı, adım adım, planının her aşamasını kusursuz bir şekilde organize etti. Bu plan, Gamze’nin hayatını mahvetme pahasına, Deniz’i hedef almayı içeriyordu. Acar, ne kadar yanlış bir yol seçtiğini bilmesine rağmen, intikam hırsı ve kıskançlığı içinde her şeyi göze aldı.Her adımında, planının nasıl işleyeceğini, Gamze’nin hayatını nasıl alt üst edeceğini hesapladı. Acar’ın yüzündeki ifadede, bir yandan pişmanlık, diğer yandan acımasız bir kararlılık vardı.

Deniz’in, Gamze ve Acar’ın buluşmasını bastığı gün, aralarındaki kavga, etraflarında biriken kalabalığın müdahalesiyle sona ermişti. Kavga sırasında Acar, gerçeği saklamış, Deniz’i tanıdığı kadar iyi bildiği damarlarına basarak onu kışkırtmıştı. Deniz de Acar’a karşı acımasızca davranmıştı, ikisi de birbirlerine karşı haksız ve sertti. Bu çatışma, onların Gamze’ye olan sevgisinin aslında zehirli olduğunu ortaya koydu. Her iki adam da Gamze’nin büyüsüne kapılmıştı. Gamze’nin gözlerindeki yumuşak ve anlayışlı bakış, söylediği her kelimenin içtenliği, çekingen tavrının arkasındaki özgüvenli hali – hepsi göz kamaştırıcıydı. Onların sahip olamadığı bu ışıltıyı istemişlerdi. Kalpleri karanlık ve soğuktu; Gamze’nin ışığını farkında olmadan çalmışlar, onun içindeki parlaklığı boğmuşlardı. Karanlık, bir sel gibi üzerlerine çökerek Gamze’nin ışıltısını silip süpürmüştü.Gamze’nin bakışları, her zaman lav gibi sıcak olan gözleri, artık bir buz dağına dönüşmüştü. O dağın görünmeyen kısmından korkmuşlardı, belki de sadece bilinmeyenden duydukları korku onları bu duruma sürüklemişti. Bir ateş böceğini öldürmüşlerdi, ister istemez. Sonra suçlu aradılar. Katil kimdi? Kolayca suçu başkasına atmayı seçtiler, kendilerini temize çıkarmak için başkalarını suçladılar. Bu, karanlık ve soğuk kalplerinin, kendilerine bir yansıma aramaktan başka bir şey olmadı.

İki adam, birbirine öldürücü bir öfkeyle bakıyordu. Deniz, Gamze'nin hayatını mahvedenin Acar olduğunu öğrendiği anda, tüm öfkesini kontrol edemeden Acar’ın evine gitmişti. Kapıda karşılaştıklarında, Acar’ın omuzları düşük, kalbi burkulmuş haldeydi. Deniz’in içi öfke ve hayal kırıklığı ile doluydu, gözlerinde ateş vardı. Acar’ın ise yüzünde pişmanlık ve umutsuzluk okunuyordu. Her ikisi de bu karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu biliyordu.

Deniz, dişlerini sıkarak öfkesini dışa vurdu. Sesindeki titreme, kontrolünü kaybetmiş bir insanın çığlığı gibiydi. "Şerefsiz! Bunu nasıl yapabildin, bencil herif?" dedi, sesi boğuk ve sinirli.

Acar, gözlerinde derin bir yorgunlukla Deniz’in tepkisini karşıladı. "Bunu sen mi söylüyorsun? Senden bencili mi var? Sen daha kıza inanmıyorsun. O gün yanıma sana aşık olduğunu söylemek için geldi, haberin var mı?" dedi, sesinde hem pişmanlık hem de bir miktar öfke vardı.

İki adamın arasındaki gerginlik, havada yoğun bir şekilde asılı kalmıştı. Deniz’in yüzündeki öfke, Acar’ın pişmanlığıyla çarpışıyordu, bu anın tüm karmaşıklığı ikisinin de içinde düğüm olmuştu.

Deniz’in gözleri, öfkeyle kızarmış, nefesi daralmış gibiydi. Acar’ın yakasına yapışmıştı, güçlü bir şekilde tutuyordu ama Acar, yalnızca hareketsiz bir şekilde duruyordu. Üzerindeki baskının ağırlığı Deniz’in nefesini kesmiş gibiydi.

Deniz, sinirli bir şekilde sordu, "Bunu neden şimdi söylüyorsun?" Acar, hiç tepki vermeden yalnızca gözlerini Deniz’e dikmişti. Deniz, öfkesini ve hayal kırıklığını sözcüklere dökmekte zorlanıyordu.

Acar, başını hafifçe eğdi ve pişmanlıkla dolu sesiyle devam etti, "Sen Gamze’nin kendinden daha iyisini hak ettiğini bildiğin için güvensiz oldun. Bencilliğinin arkasına sığındın. Ama bir şeyi atlamışım." Duyduğu pişmanlık, Deniz’in gözlerinde bir yankı bulmuştu; bu, onun için en büyük cezaydı. Deniz, yavaşça ellerini Acar’ın yakasından indirdi.

"Neyi?" diye sordu Deniz, sesinde belirsizlik ve merak vardı.

Acar, yavaşça başını kaldırdı ve sözlerini tamamladı, "Seni bencillikle suçlarken, senin gibi olduğumu kabullenemedim."

Deniz’in gözleri, bu sözlerle daha da derinleşen bir acıyı yansıttı. Yavaşça, başını eğdi ve "İkimiz de hak etmiyoruz Gamze’yi," diye fısıldadı. Artık inkâr etmiyordu; içindeki çığlık çığlığa bağıran sesi susturmakta başarısızdı. Gamze’nin gözlerindeki ışıltının, kendilerinin karanlığıyla nasıl yok olduğunu anlamıştı. Her şeyin farkındaydı ve bu acı, artık denizin derinliklerinden gelen bir gerçeklik halini almıştı.

Acar, kendini geri çekti, gözlerini Deniz’in gözlerine kilitledi. “Öyle sevilmedim ki Deniz,” dedi, sesi titrek bir şekilde. “Gamze’nin beni sevme ihtimali kendimi kaybettirdi. Sana ceza vermek istedim. Eğer sen olmazsan beni sever diye düşündüm.”

Deniz, Acar’ın bu sözlerini sindirmeye çalışarak onu dikkatle inceledi. Aralarındaki mesafeyi hızla azalttı. İşaret parmağını Acar’ın başına bastırarak, “Ceza ne biliyor musun?” dedi, sesi net ve kararlıydı. “Ceza tam burada zaten. Pişmanlığın yeter sana.”

Acar, Deniz’in sözleriyle bir anda gülmeye başladı, güldüğü sesin derinliğinde bir acı vardı. “Suçunu saklayamayınca kurban gibi davranıyorsun Deniz. En azından ben cezama razıyım. Sen kendi cezanı biliyor musun?” dedi, alaycı bir tonla.

Deniz, Acar’ın bu alaycı tavırlarına anlamaz bir şekilde baktı, gözlerinde belirsizlik vardı. Acar, kendinden emin bir şekilde devam etti. “Az önce Gamze’nin evinden geliyordum. Her şeyi anlatmak için gittim. Ama yoktu… Gamze gitmiş. Senin de cezan bu olacak Deniz, Gamze senin suçsuz olduğunu öğrenemeyecek. Sana aşık olan kalbi kırdın. Tebrikler Deniz, ikimiz de bir kadının hayatını mahvettik.”

Acar’ın sözleri, Deniz’in içinde bir darbe gibi hissettirdi. Gamze’nin yokluğu, Deniz’in içindeki suçluluk ve pişmanlık duygularını daha da derinleştirmişti. Bu acımasız gerçek, Deniz’in gözlerinde bir boşluk yaratmıştı. O an, ikisinin de paylaştığı suçun ve Gamze’nin hayatındaki karanlığın ağırlığı üzerinde ağır bir şekilde çökmüştü.

Loading...
0%