Canım çıkmasına rağmen tüm isimleri almış, telefonuma liste yapmıştım. Kendi diyet listemle birlikte Deniz'in odasının önünde bekliyordum. Kapı kilitliydi.

-Nerdesin? 

Asıl Yollu: Sanane.

-Biz de bayıldığımızdan merak etmiyoruz. Liste hazır ikiside odana çağırdın kapıda kök saldım.

Bir süre sonra kapıdan kilit sesi geldi. Kapının kulbu aşağı eğildi. Mayyak mıdır nedir her yeri kitliyor.

"Ne bekliyorsun girsene içeri." Sesi hep emrediciydi.

Kaşlarım çatılsada ayaklarımı sürterek içeri girdim. Tekrar kapıyı kilitlediğinde korkudan içime çekildim. En azından soyunma odasındaki gibi çıplak değildim. Bir de olsaydım.

"İsimler listesini mail olarak attım. "

Çantamın içinden kendi el yazımla yazdığım bir haftalık yediğim yiyecekler listesini masanın üzrerine koydum.

"Bu da benden istediğin bir haftalık yediğim yiyecekler."

Üzerime doğru geldiğinde çekilip gidebileceğim en uzak mesafeye gittim.

Masanın etrafından dönerek kendi sandalyesine yerleşti. Açık olan bilgisayardan maillere girdi. Sayfayı aşağı kaydırıp bir tarama yaptı. Sanırım numarayı arıyordu. Tek kaşı havalandı.

"Senin numaran neden yok."

Saçma bir gülümseme oluştu yüzümde.

"Sende kayıtlı zaten. " umursamazca konuştum.

"Neyse ne ben gitmek istiyorum. Kapıyı aç."

Anahtarı gerilerek cebinden çıkarıp masanın üzerine koydu. Elimi anahtara götürdüm. Benden hızlı davranararak, anahtarı alamadan dövmeli ellerini elimin üzerine koydu. Bir süre yüzüme baktı. Yanağımda olan siyah benimi inceliyor gibiydi.

Telefondan gelen titreşimle elimi bırakmadan telefona yöneldi. Boşluğundan yararlanarak anahtarı alıp elimi kurtardım.

Kapıdan çıktığımda kendimi zafer kazanmış gibi hissediyordum. Topuklarımı kalçalarıma vura vura otoparka koştum. Soluk soluğa Mehmet'in arabasına girdiğimde kırmızı görmüş boğa gibi soluyordum.

Ne yazdın çabuk ver telefonu.

-Salatalık sever misin?

Dövmeli Yollu: ?

Bir Mehmet'e baktım bir yazdığı mesaja.

"Kas kütlesi ne biçim mesaj bu bee."

Mehmet çantadan salatalık çıkardı.

"Ara öğün niyetine."