Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@hamish

Emre ve Elif, arabaya geçip yola çıktılar. Arabadaki sessizlik, dışarıdaki şehir ışıklarının yavaşça geçişiyle birleşerek huzur verici bir atmosfer yaratmıştı. Elif, yorgunluğun etkisiyle, yavaşça kafasını cama yasladı ve kısa süre içinde uyuyakaldı. Yolda geçen süre zarfında, Emre zaman zaman Elif’i yan koltukta kontrol ediyordu. Kafasında bir milyon düşünce dönerken, Elif’in hayatına aniden girmesi ve yaşadıkları olaylar hakkında karmaşık düşünceler içindeydi. Bu kadın, aniden onun dünyasına girmişti ve her şeyin ne yönde gideceğini kestiremiyordu.

Elif’in evine vardıklarında, Emre, uykusunda huzur içinde yatan Elif’i uyandırmaya kıyamadı. Onun yorgun ve huzurlu yüzü, içinde bir yumuşaklık uyandırıyordu. Emre, yavaşça Elif’i uyandırmak yerine, arabanın koltuğuna yaslandı. Tüm gece uykusuz kalmış, zihninde karmaşık düşüncelerle boğuşmuştu. Uyumayı düşünmemişti ama vücudu ona ihanet ediyordu; göz kapakları ağırlaşmış, yorgunluktan uykunun kollarına teslim olmuştu.

Bir süre sonra Elif, gözlerini açtı ve etrafına bakındı. Gözleri yavaşça alıştı ve karşısında uyuyan adamı daha yakından inceledi. Emre’nin uzun kirpikleri, belirgin dudakları ve burnundaki küçük ben, gözünden kaçmadı. “Bu adam gerçekten yakışıklı,” diye düşündü, gözleri Emre’nin yüzündeki detaylara odaklanmıştı.

Emre, bir an için Elif’in bakışlarını hisseder gibi oldu ve gözlerini yavaşça açtı. Karşısında Elif’in dikkatli gözlerle kendisini incelediğini fark etti. Emre’nin gözleri, Elif’in yüzündeki merak ve hayranlığı gördü. Kafasını yavaşça kaldırarak, “Uyanmışsınız,” dedi yorgun ama nazik bir ses tonuyla.

Elif, Emre’nin gözlerine bakarken, içindeki karmaşanın biraz olsun hafiflediğini hissetti. “Evet,” dedi, hafif bir gülümsemeyle. “Sizi uyandırmak istemedim."

Elif, derin bir nefes alarak, arabadan inmeye hazırlandı. Emre, kapıyı açtı ve Elif’e yardım ederek arabadan indi.

"Her şey için teşekkür ederim." Elif'in sesi samimiydi.

Elif, müstakil bahçeli geniş evinin kapısına doğru ilerledi. Kapıyı açarken derin bir nefes aldı ve hafif bir tebessüm yüzüne yerleşti. Emre, Elif'in içeri girdiğini gördüğünde korna çalarak oradan uzaklaştı. Elif, kapıyı tam kapamadan salona doğru yürüdü. İçeride, Samet kendine rahat bir şekilde yer bulmuş ve Elif’in gelişini bekliyordu.

“Ne işin var senin burada?” Elif’in sesi, sinir ve öfke karışımı bir tonla yankılandı. Samet, umursamaz bir tavırla başını kaldırdı ve Elif’e bakarken yüzünde çirkin bir ifade belirdi.

“Benim olacak eve bakmaya geldim,” dedi, alaycı bir şekilde. “Gerçi starımızın hiç vakit kaybetmeden birinin koynuna girmiş zaten, şu haline bak.”

Bu sözler, Elif’in sinirini iyice artırmıştı. Samet’in amacı, Elif’i kışkırtmak ve üzmekti. Elif, Samet’le evlenene kadar birlikte olmayı reddetmişti, bu yüzden bu provokasyonlar daha da aşağılayıcıydı. Tek kaşı havalandı ve sinirle yanıtladı: “Seni hiç alakadar etmez, kiminle yattığım ya da kiminle kalktığım.”

Samet’in alnındaki damarlar sinirle belirginleşti. “Tüm nazın banaydı öyle mi?” dedi, öfkeyle. Hızla Elif’in kollarından tutarak boynuna yapıştı.

“Bırak Samet, ne yapıyorsun?” Elif, kendini kurtarmaya çalıştı ama güçsüzdü. Gözünden süzülen yaş, çaresizliğini simgeliyordu. Samet’in kazıklarına bir tekme attı ve hızla kapıya doğru koştu. Samet, toparlanıp Elif’in önünü kesti. Kolundan tutarak yatak odasına sürüklemeye başladı.

“Hışın sevgilim benim,” dedi Samet, alaycı bir şekilde.

Elif, “Bırak beni, Allah’ındır cezası,” diye bağırıyordu. Samet, Elif’i yatak odasına fırlatıp yatağa düşürdü. “Bırak beni,” diye çığlık attı Elif, “Yapma.” Vakit kaybetmeden üzerine atıldığında, Elif’in midesi bulanmaya başladı. Gözlerini kapadı, her şeyin bir an önce bitmesini istedi.

Tam o sırada, üzerindeki ağırlık aniden hafifledi. Gözlerini açtığında, Emre’nin Samet’i boğazından sıktığını gördü. Ayakları yerden kesilmişti. Samet iri bir adamdı ama Emre, ona göre devasa bir güçle karşı koyuyordu. Elif, hıçkırarak ağlıyordu; gözleri yaş dolu, çaresizdi.

Emre, Elif’i görünce öfkesi daha da arttı. Samet’e yumruklar savurdu; her yumruk, Emre’nin öfkesini ve adaleti sağlama isteğini yansıtıyordu. Samet savrularak yere düştü, Emre’nin üstüne çıktı ve ardı ardına yumruklar savurdu. “Şerefsiz...” diye bağırdı Emre. “Bir kadın istemiyorum diyorsa, o istemiyorumdur.” Her kelimesi vurgulayıcı bir tonla ve sertlikle yankılandı.

Emre, her yumruğuyla Samet’in yüzüne vurdu; kollarındaki kaslar gerilmiş, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Her yumrukta, Samet’in boğazında daha fazla baskı oluştu, Samet’in canı sıkıştı. Elif, yatağın üzerine doğrularak, gözleri korku ve endişeyle dolu bir şekilde Emre’yi izledi. Emre, Samet’i öyle bir öfkeyle dövüyordu ki, Elif Samet’in hayatının tehdit altında olduğunu fark etti. Emre’nin öfkesi öyle büyüktü ki, Samet’in bilinci çoktan kaybolmuştu. Elif, Samet’in ölmesini sorun değildi belki ama Emre’nin bir katil olmasına da izin veremezdi.

“Durun!” diye bağırdı Elif, sesi titrek ama kararlıydı. “Emre Bey, durun!”

Emre, Elif’in sesini sanki duymuyormuş gibi devam etti. Öfkesinin büyüklüğü, onu tamamen tüketmiş ve adeta bir makineye dönüştürmüştü. Samet’in bilinci tamamen kaybolmuş, yüzü şişmiş ve morarmıştı.

Elif, cesaretini toplayarak hızla Emre’nin önüne geçti. Yüzünü, ellerini titreyerek Emre’nin yüzüne deldirdi. Gözleri Elif’in gözlerine kilitlendiğinde, Elif’in acı dolu bakışları ve yalvaran sesi Emre’nin dikkatini çekti.

“Emre, bana bak. Bırak lütfen,” dedi Elif, yorgun ama umutsuz bir ses tonuyla.

Emre, Elif’in sesini duyduğunda öfkesinin etkisinden bir nebze olsun sıyrıldı. Gözleri, Elif’in gözleriyle buluştu. Elif’in acı dolu bakışları ve yalvarışı, onun içindeki karanlığı aydınlatmıştı. Emre’nin elleri, kan ve parçalar içinde kalmış, yumrukları şişmişti. Yüzündeki öfke ve karanlık, Elif’in gözlerinde gördüğü acı karşısında yavaşça çözülmeye başladı.

Emre, Elif’in gözlerinde gördüğü endişe ile yavaşça geri adım attı. Elleri titriyor, kan içindeki parmakları seğiriyordu. Elif, yavaşça Emre’nin yanına yaklaşıp, ellerini kavrayarak onu sakinleştirmeye çalıştı. Elif’in acı dolu bakışları, Emre’nin içinde bulunduğu öfke denizinden kurtulmasına yardımcı oldu.

Elif, Emre’nin ellerini tutarak, ona sessiz bir mesaj verdi. “Bunu yapma,” dercesine.

Emre, derin bir nefes aldı ve kendini yavaşça toparlamaya çalıştı. Şiddet dolu anların ardından, sakinleşmeye ve durumu kontrol altına almaya kararlıydı. Gözleri, Elif’in hala titrediğini ve ağladığını gördü. Yavaşça Elif’e döndü ve “Yanına gidebileceğiniz biri var mı?” diye sordu, sesi nazik ve endişeliydi.

Elif, başını olumsuz anlamda salladı. "Benim evime gidebiliriz, merak etme yalnız olmayacağız." Emre güven veren sesle konuştu.

Sesindeki titremeyi bastırarak, “Olur,” dedi sadece, duygusal bir şekilde. Elif’in gözleri, yaşlar içinde kalmış, yorgunluk ve acı her halinden belli oluyordu.

Emre, Elif’in elini hala sıkı sıkıya tuttuğunu fark etti ve bu dokunuşun sıcaklığı, ona bir an ateşe dokunmuş gibi hissettirdi. Yavaşça elini çekti, ardından Elif’i kaldırmak için tekrar elini uzattı. Elif, Emre’nin yardımına ihtiyaç duyuyordu. Ayağa kalkarken sendeledi, dengesini kaybetti. Bacakları sanki tutmuyordu.

Emre, nazik bir şekilde “Kucağıma alabilir miyim sizi?” diye sordu. Sesi, yumuşak ve içten bir samimiyet taşıyordu. Elif, yorgunluk ve acının etkisiyle kafasını sallamakla yetindi. Emre, Elif’i kucağına aldı ve nazikçe onu kaldırdı.

Emre, Elif’in üzerindeki yorgunluk ve acıyı fark ederek, “Burası ne olacak?” diye titreyerek sordu.

“Ben her şeyi halledeceğım,” dedi Emre, kararlı bir şekilde. Sözleri, Elif’e güven ve destek vaadi taşıyordu.

Elif, Emre’nin göğsüne başını yasladı. Emre’nin sıcak ve güçlü göğsü, Elif’e güven verdi ve onu rahatlatan bir sığınak oldu. Emre, Elif’in başını nazikçe kucaklarken, Elif’in derin bir nefes aldığını, iç çekme seslerinin ve gözlerindeki yaşların arttığını fark etti.

Emre, Samet’in üzerine son bir bakış attı, ama içindeki öfke ve intikam duygusunu bir kenara bıraktı. Kucağındaki kadının ona ihtiyacı vardı ve bu an, Elif’in güvenliğini sağlamak için her şeyden önce geldi. Hızla arabaya doğru yöneldi, Elif’i nazikçe arka koltuğa yerleştirdi ve kendisi sürücü koltuğuna geçti. Yolda birkaç kez telefonla görüştü, ama Elif hiçbir konuşmayı duymuyor gibiydi. Arabayı dikkatle sürerken, Elif’in sessizliği ve yorgun hali, onun derin bir dikkatle odaklanmasını sağladı.

Yaklaşık yarım saat sonra, Emre’nin evine vardılar. Emre, arabadan hızlıca indi ve Elif’i dikkatle kucağına almak için hareketlendi. Elif, Emre’nin kucağında huzur buldu ama içindeki endişe sesle yankılandı: “Ailenin beni böyle görmesini istemem.” Sesi buğulu ve yorgundu.

Emre, Elif’in gözlerinin içine bakarak “Endişeleneceğiniz bir ailem yok,” dedi. Bu sözler, Elif’in anlamını tam kavrayamadığı, ama yine de Emre’ye güvenmesini sağlayan bir samimiyet taşıyordu. Emre, Elif’in bu güvenini boşa çıkarmadan kapıdan içeri girdi.

Ev, modern bir dizayna sahipti ve içeri girdiklerinde kapı arkalarından kapandı. Emre, Elif’i dikkatle merdivenlerden yukarı taşıdı. Üst katın koridorlarında, Elif bir dizi güvenlik önlemiyle karşılaştı; fazlaca koruma vardı. Emre, Elif’i misafir odasına götürdü. İçeride bir kadın vardı ve Emre “Ben sizi yalnız bırakayım. Yan tarafta odamda olacağım; eğer bir şeye ihtiyacınız olursa buradayım,” dedi. Elif, başını hafifçe salladı ve Emre’nin odadan ayrılmasına izin verdi.

Emre, kendi odasına geçti. Hızla bir duş aldı, üzerini değiştirdi ve spor rahat kıyafetler giydi. Ardından çalışma odasına geçip telefonunu açtı. Telefonun ekranında, “Abi depoya aldık paketi." Yazıyordu.

"Ben gelene kadar bir şey yapmayın,” şeklinde mesaj attı. Emre, Samet’le olan anlaşmayı eline alıp, sinirle yırtarak çöpe attı. Birkaç dosyaya daha göz attı, ama odağını toparlayamadı.

Yavaşça ayağa kalktı ve holde ilerledi. Kız kardeşinin odasının kapısının açık olduğunu fark etti ve içeri girdiğinde, Elif’in rahat kıyafetlerle ve taze duş almış şekilde yer aldığını gördü. Kız kardeşi yatağa bağlıydı; etrafında birçok makine ve hortum vardı. Elif, Emre’yi görünce utandı ve “Özür dilerim, ben sizin odanızı arıyordum,” dedi, sesi kısık ve mahcubiydi.

Emre, kafasını sallayarak “Önemli değil,” dedi. Ardından, Elif’e “Sizi en büyük fanınızla tanıştırayım. Kız kardeşim Behice,” diyerek, Elif’in dikkatini kız kardeşine yönlendirdi.


Loading...
0%