Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Tunca Otel

@hamish

Tunca Otel’in kapısından içeriye, lacivert takım elbisesi içinde uzun boylu, kaslı, yeşil gözlü ve erkeksi bir havaya sahip adam girdi. Saçları düzgün bir şekilde taranmış ve kendi tarzını yansıtır şekilde belirginleşmişti. Elinde bir çanta tutuyordu, sanki önemli bir misyonu varmış gibi dikkatli adımlarla otelin lüks lobisine ilerledi. Lobinin zarif mobilyaları ve göz alıcı avizeleri arasında dikkat çekici bir şekilde konumlandı. Birkaç dakika sonra, sarı saçları ve yeşil gözleriyle kendini fark ettiren bir kadın içeri girdi. Kıyafetiyle adeta varlığını hissettiren bu kadın, ağır adımlarla resepsiyona doğru yürümeye başladı. Ne yapacağını biliyordu.
Kulağına gelen ince naif sesle aniden duraksadı: "Password, adam gay." Kadının yüzünde kısa bir şaşkınlık ifadesi belirdi ve yönünü değiştirdi. "Teo senin sıran. Plan değişti," diyen bir ses yankılandı. Lobideki yakışıklı adamın gözleri büyüdü, ağzından "Hayır... Sırgan." kelimesi zorla döküldü. "Evet." Dedi Password. Ses, tekrar kulaklarında yankılandı: "Seçme şansın yok. Yap şunu."
Password, yavaşça yürüyerek Teo’nun yanına geldi. Elinde parlak bir ruj vardı ve bu ruju Teo’nun eline bıraktı. "Benden çok daha güzel olacaksın," dedi.Teo, öfkeyle "S*ktir." diyerek resepsiyona doğru yürümeye başladı.
Teoman Yüce, kod adıyla bilinen Teo, ekibin vurdumduymaz ve sıradışı üyesidir. Eski bir askerdir ve bu özelliği, onu operasyondaki en deneyimli isimlerden biri yapar. Uzun, kaslı yapısı ve göz alıcı, derin bakışları, tecrübeli bir savaşçı olduğunu hemen belli eder.Teo’nun dikkat çeken özelliklerinden biri, soğukkanlılığı ve stres altında sakin kalma yeteneğidir. Savaşta ve yüksek riskli operasyonlarda edindiği deneyim, onu tehlikeli durumlarla başa çıkabilen bir uzman yapar. Çabuk düşünme ve anlık karar verme konusundaki yeteneği, ekibin kritik anlarda güvenebileceği bir kişi olmasını sağlar. Teo’nun vurdumduymaz tavrı, bazen ekip arkadaşlarıyla çatışmalara yol açsa da, bu tutumu onun ne kadar kendine güvenen ve bağımsız bir karakter olduğunu gösterir. Operasyonlar sırasında öne çıkan cesareti ve risk alma yeteneği, onu ekibin vazgeçilmez bir üyesi yapar.
Teo, her adımında öfkesini daha da belirginleştiren bir tavırla ilerliyordu. Resepsiyondaki adam, sakince tabletine odaklanmıştı. Parmakları, ekrandaki dokunuşlarla hızla hareket ediyor, dikkatini tamamen işine vermiş görünüyordu. Teo masanın kenarına geldiğinde, derin bir nefes alıp elini yavaşça masanın üzerine koydu. Ellerinin üzerine düşen ışık, parmaklarının kaslı yapısını ve gerginliğini ortaya koyuyordu. Resepsiyonist, Teo'nun varlığını fark ettiğinde, başını hafifçe kaldırdı ve gözlerini Teo’nun ellerinin üzerindeki sert ifadeye odakladı. Teo, öfkesini bastırıp sakin bir yüz ifadesi takınarak resepsiyonist adamın yanına yaklaştı. Ses tonunu yumuşatarak ve kendinden emin bir şekilde, "Bir şey sormak istiyorum," dedi. "Özel bir iş için size ihtiyacım var." Elindeki ruju dikkatlice açtı. Dolgun dudaklarına yavaşça sürdü. Resepsiyonist adam nefesini kesik kesik dışarı verdi. "Yardımcı olmak isterim." Dedi.
"Bir odada özel bir konuşma yapmak istiyorum. Her şeyin net olması gerek," dedi ve nazikçe ekledi, "Bir süre sadece sizinle konuşmak istiyorum."
Adamın tavrı yumuşadı, tabletin üzerine eğildi ve ardından, "Pekala," dedi. Hızla telefonla bir numarayı tuşladı. "30 dakika yokum." Dedi. Ardından karşısındaki yakışıklı adama bakış attı. "Bir saat yokum." Dedi. Telefonda karşı tarafı dinlemeden kapattı. Teo'nun yüzünde gülümseme belirdi. Resepsiyonist adam önde, Teo arkada yürüyordu. Zaman zaman resepsiyonist adam arkasını dönüyor, Teo'ya bakıyordu. Odaya geldiklerinde, odanın kapısını kapatır kapatmaz, Teo’nun ifadesi değişti. Sakin ve hesaplı bir şekilde hareket ederek, elindeki küçük bir çantadan bir dizi malzeme çıkardı. Adam elindeki tableti masanın üzerine koydu. Teo adamı ellerinden tutup yatağa doğru yanaştırdı. Adamın içi gıdıklanıyordu. Adamı dikkatlice bağladıktan sonra, yavaşça başını eğdi ve bayıltıcı maddeyi bir şırınga yardımıyla adamın boynuna enjekte etti. Bir süre sonra, adam derin bir şekilde uykuya daldı. Teo, hızla tabletin yer aldığı masanın üzerine yöneldi. Ekranı açtı ve gerekli bilgileri elde etmek için birkaç dakika geçirdi.
"Tamam içerdeyim. Tüm veritabanı benim." Dedi, Sırgan.
Tuana Akman, kod adıyla Sırgan, ekibin zeki ve yetenekli bilgisayar mühendisi olarak bilinir. Zarif ve çekici bir kişiliğe sahip olan Sırgan, teknolojinin derinliklerinde bir dahidir. Uzun, ince parmakları ve keskin bakışları, onu bilgisayar başında bir sihirbaz gibi gösterir.Sırgan’ın en belirgin özelliklerinden biri, inatçı yapısıdır. Karşılaştığı sorunlar ne kadar karmaşık olursa olsun, pes etmez ve çözümü bulana kadar çalışır. Bu azmi, onu ekip içinde kritik bir rol oynayan bir figür yapar. İnatçılığı, onu sadece teknolojik engelleri aşabilen değil, aynı zamanda zor koşullarda bile çözüm üreten bir uzman yapar. Sırgan’ın esprili ve neşeli tavırları, ekip içindeki gergin anlarda ortamı yumuşatır. Teknolojik engelleri aşarken gösterdiği keskin zekâ ve yaratıcılık, onu operasyondaki en değerli üyelerden biri yapar. Bilgisayar ağlarını kırma, güvenlik sistemlerini aşma ve veri şifrelerini çözme konusundaki yeteneği, ekip için büyük bir avantaj sağlar.
Kişiliği, hem zarif hem de etkileyici bir dengeyi korur; bu da onu hem profesyonel hem de sosyal açıdan güçlü kılar. Sırgan’ın teknolojiye olan tutkusu ve sorun çözme yeteneği, ekibin başarısında önemli bir rol oynar.
Teo kulağına gelen sesle elinin tersiyle dudağını sildi. Ruj çıkmıyordu. "Password, iş bittikten sonra kaçacak yer ara." Gözlerini odadaki her detaya dikkatle gezdirdikten sonra, Teo’nun elindeki tabletin ekranı, otelin güvenlik bilgileri ve aranan verilerle dolmuştu. "Bir saatimiz var. İşe koyulalım. " Sırgan'ın sesi tekrar kulağında yankılandı.
Teo, odadan hızla çıkarken adımlarını hızlandırdı, üst kata doğru ilerlerken dikkatlice çevresine bakıyordu. Sırgan’ın yardımıyla, hiçbir katta durmadan merdivenleri hızlıca tırmandı. Kapının önüne geldiğinde, gözleri kameraya takıldı ve hafifçe işaret yaptı. Sırgan, her anı izliyordu.
Bir ses yankılandı: "Bir dakika Teo." Kapı açıldığında, Teo içeri girdi ve merakla sordu, "Ebe nerede?" Ses tonu, gizli bir endişeyi yansıtıyordu. Kapının kapanmasıyla birlikte, eş zamanlı çalınan kapıyla Teo’nun gözü kapının aralığındaki küçük delikten içeriye baktı. Oda temizlemecisi kadın, sabırlı bir şekilde bekliyordu.
Teo, dikkatlice kapıyı açarak kadına doğru yöneldi. Kadın, "Banyolar temizlenecekmiş efendim," dediğinde, Teo’nun sesi, işlerin yolunda gitmediğini hissettirecek şekilde titredi. "İstemiyoruz..." dediğinde bir an duraksadı. Kadın kafasını kaldırdığında, Teo ile göz göze geldi. Teo’nun gözlerinde endişe ve öfke karışımı bir ifade vardı. Kadın, gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Ebe, sakın... bozuşuruz," dedi Teo, sesi biraz daha sertleşmişti. Ebe içeri girdiğinde, başındaki beyaz bandanasını çözdü ve kızıl saçları omuzlarından döküldü. Teo kenara çekildi, kadın odanın ortasında yerini aldı ve Teo’nun endişeli bakışlarından uzaklaştı. Teo’nun içindeki gerilim, her geçen dakika daha da arttı. Ebe, temizlik arabasının altını açtığında, Teo dikkatle kısa bir bakış attı. Ebe, omuzlarını silkip bir yandan Teo'ya göz attı. "Hayatında daha fazla ruj kullanmalısın," dedi. Teo'nun yüzündeki öfke belirginleşti; sinirle lavaboya doğru yürüdü ve sert bir şekilde, "Alacağın olsun Ebe," dedi. Ebe, Teo’nun çıkışına aldırmadan ciddiyetini toparladı ve kasaya doğru yöneldi. Kasayı dikkatlice inceledi, ilk önce sarıldı ve derin bir nefes aldı. "Bebeğim, beni yorma olur mu?" diye mırıldandı. Sakince, dev kasayı açmaya başladı. Her bir hareketi özenle yapılmış, kasanın mekanizması yavaşça ve sessizce açılıyordu. Ebe, son kilidi dikkatle yerine yerleştirdiğinde, Teo içeri girdi. Dudağını parçaladığından, rujun lekeleri dikkatlice silinmişti. "Lanet ruj çıkmıyor," dedi ve sesi odada yankılandı. Ebe, bu sesle birlikte elini havaya kaldırdı ve Teo’nun gerginliği bir anda dindi. Sessizlik içinde, kilidin açılma sesi net bir şekilde odada yankılandı.

Ebe, sakince kasayı açtı ve içindeki eşyaları dikkatle inceledi. Kasadan ağzına kadar dolu olan dolap görünür hale geldi. Teo'nun gözleri, paraların ve değerli eşyaların parıltısında ışıldıyordu. "10 dakika," dedi Password'ün sesi, hafif bir tedirginlik ve acelecilik tonu taşıyarak.Teo, hemen harekete geçti. Ellerini hızla dolabın içine daldırarak paraları ve değerli eşyaları toplamaya başladı. "Sen neredesin Password?" Önce paraları alıp kenara attı, ardından en alttaki elmasları ve belgeleri dikkatle çıkardı. Ebe'nin gözü Teo’nun bu hızlı hareketlerinde, işlemlerin bitmesini bekliyordu. Hızla çalışan Teo, her hareketinde bir an önce işini bitirmeye ve kaçmaya odaklanmıştı. Teo’nun işi bitip kasayı hızla kapattığında, Ebe kasaya doğru yaklaştı. “Yapmak zorunda mısın?” diye sordu, yüzünde munzur bir gülümseme belirmişti. “İmzasız sanat olmaz,” diye ekledi ve önce gözüne bir maske taktı. Ardından kaynak makinesini çıkardı ve dikkatlice çalıştırdı. Şah Karaca, kod adıyla Ebe, ekibin kasa uzmanı olarak bilinir ve bu alandaki yetenekleriyle öne çıkar. Hırslı ve gösterişli bir kişiliğe sahip olan Ebe, her zaman mükemmel sonuçlar elde etmeye çalışır. Kasa açma ve güvenlik sistemlerini aşma konusundaki becerisi, onu ekip içinde kritik bir rol oynayan bir uzman yapar. Ebe'nin fiziksel özellikleri de onun uzmanlık alanıyla örtüşür; çevik ve atik bir yapıya sahiptir. Bu özellikler, dar alanlarda hızlı hareket edebilmesini ve karmaşık mekanizmaları ustaca çözmesini sağlar. Kasaları açma yeteneği, her tür güvenlik önlemini etkisiz hale getirme konusundaki başarısını gösterir.

Ebe’nin gösterişli tavrı, onun kendine olan güvenini ve işine olan tutkusunu yansıtır. Hırslı yapısı, her işte en yüksek standardı hedeflerken, gösterişli tavrı ise onu ekip içinde dikkat çekici kılar. Operasyonlar sırasında Ebe'nin, dikkat çekmeden işini yapma becerisi ve beceriye olan tutkusu, ekibin başarısı için kritik öneme sahiptir.

Gösterisini yaparak kasanın üzerine, parlak bir metalik ışıltı bırakarak “EBE” yazdı. İşini bitirince, çantayı toparladı ve sırtına aldı.

“Sırgan sendeyiz,” dedi Teo, hızla hareket ederek Ebe’ye işaret etti. “Koridorun sonundaki yangın merdivenlerine gidin. Password sizinle orada buluşacak.”Teo ve Ebe, hızlıca koridorda ilerlemeye başladılar. Teo’nun dikkatli gözleri, koridorun boş olduğundan emin oluyordu. “Hızlı,” dedi, ikili birlikte hareket ederek hızlarını artırdılar. Bir köşeyi dönerken, Teo’nun aniden “Durun,” komutu verdi. İkili köşede durarak kısa bir süre beklediler, gerilim odanın her köşesine sinmişti.

“Şimdi devam edin,” dedi Sırgan'ın sesi, koridorun sonunda belirirken. Teo ve Ebe, yangın kapısına hızla yöneldiler. Kapıyı açan Password, içeri girdiğinde, Ebe “Neden geciktin?” diye sordu. Password sakince, Teo’ya bakarak “Adamı bağlamış, çözmemiş. İpleri almaya gittim,” diye yanıtladı.
Zeren Ateş, kod adıyla Password, ekibin en yetenekli ve çok yönlü üyelerinden biridir. "Bukalemun" olarak bilinir, çünkü her durumda mükemmel bir uyum sağlama ve farklı roller üstlenme yeteneğine sahiptir. Gözlem yeteneği üst seviyededir; detayları kaçırmadan her şeyi anında analiz eder ve durumları hızla değerlendirir. Bu yetenekleri, onu ekibin kritik anlarda en güvenilir figürlerinden biri yapar. Zeren’in güzelliği, insanların dikkatini çeker ve sosyal mühendislik görevlerinde etkili bir şekilde kullanılır. Hem fiziksel cazibesi hem de karizması, onun etrafındaki insanları etkilemesini sağlar. Ancak, bu görsel avantajı, onun sadece dış görünüşüyle sınırlı değildir; ince ayrıntıları fark etme ve durumu anlama yeteneği de oldukça gelişmiştir.

Öfke problemi, Zeren’in karakterindeki zayıf bir nokta olarak kabul edilir. Çoğu zaman bu öfke, stresli durumlarda kontrolünü kaybetmesine neden olabilir. Ancak, bu durum, Zeren’in esprili kişiliğiyle dengelenir; sık sık esprili bir dille etrafındakilere enerji ve rahatlama getirir.Zeren’in en önemli özelliklerinden biri, ayrıntılara verdiği önemdir. Her küçük detayın planlamada büyük bir rol oynadığını bilir ve bu yüzden en ince ayrıntılara bile dikkat eder. Bu titizlik ve dikkat, onu ekip içindeki en stratejik ve güvenilir üyelerden biri yapar.
Üçlü içeri girdikten sonra kapıyı tekrar kilitledi. Hızla aşağı inmeye başladılar, adımlar hızla merdivenlerde yankılandı. “En altta Çizikle beraber sizi bekliyoruz,” dedi Sırgan. Üçlü, merdivenlerden inerken, geniş bir arabayla karşılaştılar. Arabanın kapıları açıldı ve hızla içeriye bindiler.
Çizik, arabayı hızla kullanırken kameralardan kaçınmaya özen gösteriyordu. Direksiyon başında, bir profesyonel gibi hareket ediyor, her manevrayı ustaca gerçekleştiriyordu.
Devrim Altunhisar, kod adıyla Çizik, ekibin lideridir ve bu rolünü olağanüstü bir şekilde yerine getirir. Eski bir polis olan Çizik, disiplinli ve stratejik düşünme yeteneği sayesinde liderlik görevini mükemmel şekilde yürütür. Onun liderliği, ekibin uyumlu ve etkili bir şekilde çalışmasını sağlar. Çizik’in en dikkat çeken yeteneklerinden biri, arabalar ve şoförlük konusundaki uzmanlığıdır. Araç kullanma konusunda mükemmel bir beceriye sahiptir; yüksek hızda bile aracı kontrol edebilme yeteneği ve manevra kabiliyeti onun en büyük güçlü yönlerindendir. Trafik içinde ve zor koşullarda mükemmel bir şekilde araç kullanabilir, bu da onu operasyonlarda kritik bir unsur haline getirir. Eski polis olarak, Çizik’in kapsamlı bir güvenlik bilgisi ve kriz yönetimi yeteneği vardır. Polislik deneyimi, onun adli ve güvenlik alanındaki bilgilerini operasyonlara entegre etmesine olanak tanır. Aynı zamanda, ekip içinde otoriteyi dengeleyen ve motive eden bir liderdir.
Çizik'in sürdüğü araba yolu dikkatlice izleyerek, herhangi bir iz bırakmadan, şehir ışıkları arasında kayboluyordu. Arabayı, gece karanlığı ve şehir karmaşası içinde ustaca yönlendiriyordu; adeta bir hayalet gibi hızla ilerliyordu. Sırgan, operasyonun başarılı bir şekilde tamamlanmasından sonra tüm sistemi temizledi. Laptopunun ekranında son kontrolleri yaparken, parmakları hızlı ve kesin hareketlerle klavye üzerinde dans etti. Her şeyi kapattığında, ekran karardı ve Sırgan laptopunu kapattı, görev tamamlanmıştı. Ekip, operasyonun başarıyla sonuçlanmasının verdiği rahatlıkla birbirine bakıp gülümsedi. Her biri ellerini bir araya getirerek kısa bir kutlama yaptı. Gözlerinde yorgun ama tatmin edici bir zafer ifadesi vardı.

Loading...
0%