Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.bölüm

@hamsikkafaliyazar

Herkese Merhabalar umarım özlemişsinizdir.

.

Biliyorum sizi çok beklettim farkındayım, ama başladığım işi bitirmemek gibi bir huyum var.

.

Umarım beni affer edersiniz çok uzatmadan "Ne Babası Ya!?" yeni hali ile karşınızda.

.

Beni instagram veya tiktoktan takip edebilirsiniz.

Tiktok:hamsikkafaliyazar

İnstagram:hamsikkafaliyazar

.

 

Gece'den:

 

"Anne" ne demek, güvenebiliceğiniz liman, sizi doğuran kadın, yemeden içmeden size yediren içen kadındır demi anne?

 

Peki benim anne dediğim kadın böyle değildi neden? , anne sadece doğurmakla olmuyordu 16 yıl bakmakla olmuyordu ki anne, ona iyi bir kız olamadım neden? diğer anne-kız ilişkimiz yoktu bizim, beni neden hep derslerden, aldığım kilolardan vuruyordu, yapmadığım halde niye elin ağzına bakıp bir kere olsun bana güvenmiyordu annem?

 

Yatakta cenin pozisyonu almış incinmiş bir ben vardım yediğim dayağın haddi hesabı yoktu bana, ben sadece eğlenmek istemiştim bir kez olsun mutlu olmak istemiştim, her eve geldiğimde bugünün ne yediğinin kalorisini hesaplamak istemedim, dersler konusundan dolayı ceza almak istemedim ilk kez gerçek bir hayat yaşamak istemiştim.

 

Göz yaşlarım sel gibi akıp giderken kapımın zorlanıp vurulduğunu hissettim.

 

Annem, kapıyı zorluyordu açmam için daha 2 saat önce verdiği ceza yetmemişti herhalde yatağıma daha çok sığındım, annemin bağırış sesiyle irkilerek arkamda ki kapıya doğru gözlerimi çevirdim.

 

"Gece! derhal o kapıyı açıyorsun son uyarım." korkudan titreyen bedenim, daha yeni açtığı yaraların acısıyla daha çok titremişti.

 

Kapının hala çalınmasıyla ağrıyan bedenimle zar zor ayağa kalktım ne kadar erken biterse o kadar daha az acı çekerdim, ürkek adımlarım kapıya ulaşmıştı gözlerimi sıkıca kapattıp kiliti çevirerek açtım, kapının kulpu bir hışımla açılıp beni kenara doğru itince yere düşen aciz bedenim kendine lanetler okuyordu.

 

"Ben sana demedim mi o arkadaşlarınla konuşmuycaksın diye he! Sana kilo aldırıyor o arkadaşların bilmiyor musun?"

 

Ağzımı açıp bir şey demek istemedim ama kendimde ki o gücü bulamadım.

 

Yanıma yaklaştı, o yaklaştıkça ben geri çekildim o bunu daha da sinirlendi yanıma hızlıca yaklaştı.

 

Kendimi korumak için siper ettim ellerimi ama o acımasız bir kadındı, tutuğu gibi ayağa kaldırdı beni.

 

Gözlerim onun ela gözleriyle karşı karşıya kalmıştı, bana nefretle bakıyordu bir insan kızına nefretle bakar mı ki?

 

Bakmamalıydı ben onun kızıydım yapmamalıydı.

 

"Anne lütfen beni bir kere dinle, ben gerçekten az yedim yemin ederim gelirken buraya koşarak geldim neden inanmıyorsun bana?"

 

İnanır diye gözlerine baktım.

 

Ama hayır asla bir tane bile inanmışlık duygusu yoktu.

 

Kollarımda ki elleri sıklaştı acımasız gözleri daha ne kadar acımasızca olurdu bilmiyorum ama ilk kez böyle görmüştüm annemi.

 

"Kızım olman sana inanıcağım anlamına mı geliyor Gece he! sen benim kızım bile olamazsın senin doğurduğum güne lanet olsun, aynı onun gibisin onun kız hali gibisin." sarstı beni gözlerinde ki nefret içimi burkuyordu.

 

"Kız hali gibisin Gece! haraketlerin hepsi aynı bir kere olsun benden bir parça bile almamışsın sen." kafasını salladı bıraktı beni.

 

"Sen, hayır Gece asla biz seninle anne-kız olamayız sana karşı nefretim bitmiycek sana uyguladığım dayaklar cezalar nefretimi bir nebze bile rahatlatmıyor duydun mu beni?"

 

Saçlarını geriye attı kendini dizginlemek istercesine nefes aldı.

 

"Anne ama ben hiç bir şey yapmadım sana nefret getiricek." annemin bakışı cümlemi yarıda kesmişti.

 

"Hiç bir şey yapmadın öyle mi? Ben ne dedim Gece sana aynı onun gibisin bu siyah saçlar, kahverengi gözler, sen ona benziyorsun."

 

Kaşlarımı çattım "Anne ben kime benziyorum?"

 

Annem güldü gülüşü kahkaha döndü başını olumsuzca salladı korktum herhangi bir şiddet göstergesi uygulamıyordu.

 

"Baban." babam?

 

Baba, benim babam sahi babam beni niye terk etmişti ha hatırladım.

 

8 Yaşında ki Gece (şimdi ki Gece'nin ağzından):

 

İlk okul 2. Sınıftaydım resim dersindeydik, öğretmen herkes ailesini çizsin demişti.

 

Herkes anne babasını çiziyordu ben ise kağıdıma bakıp sadece annemle olan çizdiğim resme bakmaya sürdürüyordum.

 

Yanımda ki kızın haraketlenip bana acıyarak bakıp gülmüştü "Senin baban yok demi babasız bak benim resmime." dediğinde elinde ki mutlu aile tablosunu gözüme sokarcasına baktırdı, yutkunamadım ilk kez gözlerim dolu dolu o kıza baktım.

 

O gün eve koşarak anneme ağlayarak sarılmak istemişti bir nebze olsun morelimi düzene sokar demiştim ama itmişti beni istememişti beni yanında bir kere sarılıp koklamasını istemiştim neden yapmamıştı bana neden? gereksizce ağladığımı sorduğunda hıçkırarak elimde ki resmi gösterdim.

 

"Anne herkesin yanında babası var benim yanımda babam yok onu resme koymadım diye bir kız benim dalga geçti, ben babamı istiyorum babamı getir bana." içim dışına çıkana kadar ağlıyordum.

 

Annem yüzüme tokat atmasıyla yeri boylamıştım işte o günden sonra piskolojik şiddetin yanında fiziksel şiddet başlamıştı anmem yanıma çömelip elinde ki kağıdı alıp parçalarak ayırmasını izlemiştim sonra bana dönüp ruhsuzca bakışı hala aklımın bir ucundaydı.

 

"Neden yok biliyor musun babacığın?" Kafamı kaldırıp akan göz yaşlarıma anneme baktım.

 

"Çünkü seni istemedi, senin gibi çöp parçasını kimse istemez ben bile istemiyorum seni Gece." parçalara ayrılmak istemiştim o gün.

 

Şimdi ki Zaman:

 

Hatırladığım düşüncelerden kurtulup anneme bakmıştım.

 

Annem ise o anıya gitmişim gibi bakmıştı, güldü acı çekmem ona zevk veriyordu.

 

"Aa hatırladın mı küçük Gececik? Anneciğine hüngür hüngür ağlayıp sarılmak istedin ama olmadı, çünkü istenmiyen çocuksun."

 

Annem son kez yüzüme bakıp kapıya doğru yürüdü.

 

"Bugünlük sana bu kadar acı yeter ve son kez söylüyorum Gece." bana baktı acımasız kadın.

 

"Asla benim gerçek bir kızım olmuycaksın."

 

Asla gerçek kızım olmuycaksın

 

Asla gerçek kızım

 

Kızım demişti, lafı arasında kızım demişti bana.

 

Safsın Gece.

 

İç sesimi duymak istemedim.

 

Hayır beni duymalısın, seni sevmeyen bir kadını seviyorsun sen.

 

Yutkundum "Sus artık dinlemek istemiyorum seni."

 

Peki Gece hala salakça davranmayı devam et.

 

Onu görmezden gelerek açık bıraktığım yatağıma geri dönüp uyumaya devam ettim.

 

Lodos Karadoğan'dan:

 

"Kaç yıl oldu saymadım köyden geçeli." uyukumdan uyandıran küçük kız çocuğu sesi geliyordu kulaklarıma gözlerimi hızlıca açtım.

 

Güneşlik cıvıl cıvıl ormana bakıp kaşlarımı çattım nerdeydim ben?

 

Ardından

"Mevsimler geldi geçti görüşmeyeli." Gecem..

 

Güzel kızım, ayak sesleri ile olduğum yerde çivilendim, küçük bir kız çocuğu karşımdaydı.

 

"Babaaaaa." diyerek bana doğru koşuyordu.

 

Kızım.

 

Kızım bana doğru koşuyordu lüle lüle siyah saçları, kahvenin en güzel tonlarında ki gözleriyle ışık saçarak bana doğru geliyordu.

 

"Gece kuşum minik bebeğim."

 

Kollarıma atılan miniğimi sıkıca tutup sarmaladım.

 

Kokusunu içime çektim miniğimin.

 

"Baba." gözlerimi ona doğru kaydı miniğim, güzel bebeğim.

 

"Baba neden beni bıraktın?" cıvıl cıvıl olan orman birden kapkaranlık ormana çevrilmişti kaşlarımı çattım kucağıma aldığım bebeğim, güzel kızım yoktu.

 

Çığlık sesleri geliyordu

 

"Babaaaaa! Kurtar beni baba! Canımı yakıyorlar benim!" etrafa bakmaya başladım yoktu, benim bebeğim yoktu.

 

"Kızım bebeğim." babacım hayır Gecem.

 

"Baba bırakma beni çok korkunç burası."

 

Yoktu lanet olsun yine kaybetmiştim kızımı, ormana doğru koşuyordum her tarafta Gecemin yardım çığlıklarını duyuyordum.

 

"bir küçücük aslancık varmış.

bir küçücük aslancık varmış."

 

Duyduğum sesle karşımda ki görüntü aynı anda çıkmıştı.

 

Beyazlar içerisinde ki Gecem.

 

Ama genç olan Gecem.

 

Kanlarla kaplıydı.

 

"kırlarda ko-ko koşar oynarmış.

kırlarda ko-ko koşar oynarmış."

 

Elinde ki ayıcığa sıkıca sarıldı.

Ayıcık kanla kaplanmıştı.

 

"babası onu çok severmiş.

babası onu çok severmiş."

 

Bakışları bana döndü gülümsedi gözlerinde ki acı beni parçalıyordu.

 

"Oğul uyan."

 

Kimdi bu?

 

"sen benim ca-ca canımsın dermiş.

sen benim ca-ca canımsın dermiş."

 

Küçük Gecem görüldü.

 

Yanında ki büyük Geceme baktı elini tutmuştu.

 

Adım atamıyordum gidemiyordum onların yanına.

 

"Gece kuşum."

 

İkisinin bakışları bana dönmüştü.

 

"Oğul uyan kabus göruyorsun!"

 

Babamın sesi kulaklarımı çınlatıyordu.

 

Yo, hayır uyanamam.

 

"Baba beni neden bıraktın?" ikisinin sorusu ile kaşlarımı çattım.

 

Hayır ben onları bırakmamıştım, kaçırdılar benden onu.

 

Gecemi kaçırdı o kadın.

 

Daha yüzünü görmemiştim kızımın.

 

"Azat bir şey yap oğlum uyanmıyor." annemin sesi.

 

"Kadın napabilirim denedim her şeyi olmuyor, Lodos oğlum kalk hadi babacım." baba..

 

Ben iyi baba olamadım, babam.

 

"Baran oğlum uyanmıyor bir şey yap!" annemin yardım sesi.

 

Gecemin kanlar içinde gözlerinde ki kırgınlıkla son kez "Baba beni bırakma.."

 

"Kızım!"

 

Gözlerimi hızlıca derin nefeslerle yerimden doğruldum, karşımda annem, babam, abim bana endişeli gözlerle bakıyordu.

 

Annem yanıma doğru adımlayıp yüzümü ellerimin arasına aldı.

 

"Oğlum, kabus gördün annecim geçti her şey." Kafamı salladım, hayır gerçek olamazdı, benim kızım kanlar içindeydi.

 

Yardım istiyordu.

 

Benden.

 

"Kızım, anne kızımı gördüm." annem bana anlamsızca bakıyordu.

 

"Oğlum Geceyi mi gördün?" Kafamı salladım annem buruk tebessümle bana bakıyordu.

 

Kıvırcık siyah dalgalı saçlar, kahverengi gözler benim kopyamdı kızım.

 

Aynı benim gibiydi, kokusu rüyasında ki bir insan nasıl kokardı.

 

Lavanta kokuyordu kızım benim misler gibi, lavanta kokulum Gece kuşum.

 

Abim elini omzuma koyup sıktı güç vermek için.

 

Bakışlarım ruhsuzca ona döndü.

 

"Kızımı istiyorum getirin onu bana."

 

Kızımı getirsinler yardım istiyordu benden miniğim.

 

Abimi iterek yataktan hızlıca kalktım, masanın üstünde duran telefonu alıp odamdan çıkmıştım, annemin oğlum nereye gidiyorsun sorularını görmezden gelmeliydim.

 

Yeter artık, sürekli bulucaz az kaldı söylemlerine katlanamıyordum.

 

16 yıldır kızımın kokusuna hasrettim ben, 16 yıldır kızımdan ayrıyım.

 

Diğer aile üyeleri'nin çocukları kaçırılmamıştı ki nerden bilsinler.

 

Sahi o gün gecemi benden alan gün.

 

İlahi Bakış açısı eskiye dönüş:

 

O gün Karadoğanlae için bayram günüydü, sülalede ilk kez bir kız torun haberi verilmişti.

 

Mutlulardı çok Mutlulardı.

 

Lodos Karadoğan eşi'nin yanından hiç ayrılmıyordu sürekli Sinem'in yanından ayrılmıyor küçük kızı ile iletişime geçmeye çalışıyordu.

 

Ama nerden bile bilirdi Sinem'in o gün kayıplara karışıcağını...

 

Mardine 40 gün 40 gece eğlence düzenliyeceklerini duyurmuştu koskoca Azat ağa.

 

Ağa idi o kök saldırırdı Mardine.

 

Küçük prenses torunu için en iyisini yapacaktı.

 

Eğlenceler başladı herkes namı duydu gelen geçen bitmiyordu.

 

Sinem bu durumdan haz etmiyordu ne gerek vardı böyle şeye? Salak saçma triplere girmeye şu yanında ki adam da gitmiyordu ki rahatça sevgilisi ile konuşa bilsin.

 

Lodos sıkılan karısına bakmıştı neden sıkılmıştı ki uyukusu mu gelmişti?

 

"Güzelim eğer uyukun geldiyse odamıza gidebilirsin dinlen yoruldun bugün."

 

Adamın söyledikleriyle zafer gülüşü yakalayan Sinem biraz sonra yapacağı şeyden zerre pişmanlık duymuyordu.

 

"Tamam hayatım, ben gidip biraz uyuyorum iyi geceler size."

 

Karını tutarak giden karısına içi gider gibi bakıyordu.

 

Çok seviyordu onu, şimdi iki prensesi olucaktı.

 

Ama o iki prenses'in birisi kötü cadı olduğunu bilmiyordu Lodos...

 

Odaya geldiğinde derin nefesler alan Sinem telefonun da sevgilisini bekletmeden aramıştı.

 

Gitmeliydi bu aileden, intikamı almalıydı.

 

Bunu Lodosun çocuğuyla yapıcaktı.

 

Acı çektirecek her gün, yapamadığı şey bırakmıycaktı.

 

Hiç dinmiycekti ateşi.

 

Telefonun ucunda ki bir ses duyuldu.

 

"Hazır mısın güzelim?" gülümsedi şeytanca.

 

"Hazırım sen tam olarak nerdesin."

 

Arkadan hışırtı sesleri geliyordu.

 

"Konağın hemen arkasında ki ağaçlık alandayım, çabuk gel araba hazırda bekliyor eşya almana gerek yok güzelim."

 

Gülümsedi Sinem.

 

"Tamam hayatım, üstüme hızlıca bir şeyler geçirip geliyorum beklemede kal."

 

Adam kafasını sallayıp etrafı kontrol ediyordu heran biri gelip planı boza bilirdi.

 

10 dk geçti geçmemişti siyahlar içerisinde gelen sinem ile sinsice gülümsemesi büyüdü.

 

Elini tutu sevgilisi'nin ve günden sonra Gece'nin hayatı zindana dönmüştü.

 

Şenlik başka alana taşındığında Lodos yorgunlukla karısı'nın yanına gitmek koyuldu.

 

Odaların kapısına geldiğinde heycanla küçük kızına dokunmak için can atıyordu annesi' nin karnında eline tekme atması o kadar güzel bir şeydi ki tarif edilemez bir duygu idi.

 

Uyayan karısını uyandırmamak için yavaşça kapıyı açtı açtıyla yıkılması bir oldu güzel karısı yoktu kızı yoktu.

 

Odayı aramaya başladı hayır yoktular ellerini kafasına yerleştirip içinde ki sıkıntıyı dindirmek istedi.

 

Gözleri etrafa bakarken makyaj masası'nın üstünde ki mektubu gördü hızlıca onu aldığında işte o an dağ gibi Lodos Karadoğan yıkıldı bağırışı etrafa yayıldı.

 

"Sevgili Lodos Karadoğan;

 

Sevgili mi demeliyim yoksa hayatın cehennemine hoş geldin mi demeliyim?

 

Sence?

 

Bende hayatının cehennemine hoş geldin Lodos Karadoğan;

 

Şuan bu mektubu okuyorsun demi? Ah çok üzüldüm, yılarca bu anı bekledim sana nasıl bir intikam hazırlıyacağımın planını kurarak bekledim.

 

Yıkıldın demi? Daha çok yıkıl Karadoğan, sen o gün benle evlenirken yıkılmalıydın, senin sevdan yüzünden ben sevdiğime kavuşamadım tam tamına 4 yıldır.

 

Şimdi sorarsın ne intikamı diye? Babamın annemin intikamını alıyorum senden.

Annen olucak pislik babamın sevgisine kabul etmedi gitti senin alçak babanla evlendi zavallı babam masum bir şekilde oracıkta kaldı, sonra annemle evlendiler bil bakalım annem kime yanıktı tabiki babana!

İkisi bir plan kurup Karadoğanları kara geceler yaşatmaya hazırlatılar işte o gece bu gece.

 

Unutma Lodos Karadoğan Gece'nin hayatını zehir ediceğim, bunu öyle bir şekilde yapıcağım ki her gece ölmek için yalvaracak Allah'a.

   

Sevgilerle Sinem Yıldırım."

 

Lodos okuduğu mektup yavaşça yere süzülmüştü annesinin seslenmeleri, babasının noldu sorularını dinlemiyordu sadece aklında kızının acı çekeceği dolanıyordu.

 

İşte o gün Lodos hayatının bittiğini anlamıştı.

 

Şimdi ki Zaman İlahi bakış açısı:

 

O günü hatırdıkça Lodos sinirleri daha da bozuluyordu

 

Hayır Lodos sakin ol yoksa Gece seni böyle görürse çok üzülür diye kendini sakinleştirmeye çalışıyorsa da nafileydi kızını istiyordu hemen şimdi.

 

Lodos derin nefesler alıp sakinleşmeye bekledi, belki 10 belki 15 dk sonra sakinleştiğini anladığında yer altında ki dostu tek güvendiği sırdaşını aramıştı.

 

Ondan başkası bulamazdı gecesini.

 

"Kurt" yazısına tıklayıp kulağına götürdü.

 

İlk çalışla açılan sesle gülümsedim.

 

"Söyle Aslan." saçlarımı geriye atıp avulada ki bir koltuğa oturdum.

 

"Kızımı bulmalıyım, derhal hemen şimdi."

 

Araf yataktan sakince kalkıp balkona çıktı.

 

"Geceyi mi? Hani 16 yıldır kayıp olan kızın." Lodos derince soldu nefesi.

 

"Evet Gecemi yer altına bulaşmayım bulaşmayım diyorum ama tek çarem bu kaldı yoksa her türlü yere başvurdum yok kızım Araf yok benim güzel kızım yok, bugün rüyama girdi baba kurtar beni diye kanlar içindeydi benim güzelim bebeğim."

 

Araf kafasını salladı, iç çekti ne diyeceğini bilemedi bir an.

 

"Tamam dostum bekle sen ben bulucağım kızını."

 

Lodos umutla arkadaşı'nın dediklerini kafasını kazıdı.

 

Sormayı unutmuştu.

 

"Sende arıyordun sürekli şu rüyalarına giren kızı noldu buldun mu bari?"

 

Araf gülümseyip yatağında ki küçüğüne bakıp iç geçirdi.

 

"Buldum dostum buldum, umarım sende bulursun kızını mutlu olursun artık."

 

Lodos sevinmişti arkadaşına, son kez görüşürüz diyerek kapatmışlardı.

 

Anlaşılan günler uzun süreceği belliydi.

 

Kızını bulmalıydı Lodos, onu sıkıca sarmalıydı.

 

Gözlerini kapattı bir nebze olsun uyuyor dinç olması için.

 

Sahi kaç yıldır doğru düzgün uyuyamıyordu demi?

 

Burukça gülümsedi, kızını düşünürek uykuya daldı...

 

Gece'den:

 

Tatsız olan uyukumdan gözlerimi aralayarak uyandım.

 

Alarm sesini duyduğımsa artık kalkmam gerektiğini okula hazırlanmam gerektiğini bilmem lazımdı.

 

Yoksa annem kızardı.

 

Artık kızmasın istemiyorum.

 

Yataktan kalkıp güçsüz bedenimle kendime ait olan banyoma girdim, rutin işlerimi hallettip çıkmaya koyuluyordum ki odama bir hışımla giren anneme baktım.

 

"Neden uyanmadın bu saate kadar geç kalıcaksın farkında mısın?"

 

Annemin dünkü olanları hiç bir şey yaşamamış gibi yapması anlam veremiyordum.

 

Kızını sövüyorsun, dövüyorsun sonra hiç bir olamamış gibi yine aynı sen.

 

Umursamayarak dolabımda ki okul uniformamı giyindim annem ellerini belinde bağlamış bana bakıyordu.

 

"Çabuk hazırlan bugünden itibaren sadece akşam yemeği yiyeceksin, okulda bir şey yediğini duymak dahi istemiyorum."

 

Yutkunmaktan gına gelmiştim artık.

 

Derin nefes alıp başımla onayladım onu.

 

"Tamam anne yemem bir şeyler."

 

Ona doğru bıkınca baktım ama o duygusuzca bakmaya devam etti.

 

Çantamı koluma takıp annemi umursamadan okula doğru yol aldım.

 

Okula geldiğim gibi her zaman olağan sıkıcı ders hayatlarını sürdürüyordum.

 

Beden dersindeydik hoca " Nereye giderseniz gidin." diyerek başından sağmıştı bende bunu fırsat bilerek sınıfa çıkıp dün uyuyamadığım saatleri uyumak için kafamı sıraya koydum...

 

Çayırlık alanda gözlerimi açmıştım piknikte gibi bir yerdeydik neresiydi burası?

 

"Bana bir masal anlat baba." arkamı döndüğümde kaşlarımı çattım.

 

Küçüklüğüm ve dövmelerle kaplı iri yarı kaslı bir adam vardı.

 

Adam gitar çalıyordu kimdi bu?

 

"İçinde denizler balıklar, yağmurum kül olsun şekerle bal." ikiside kahkaha atarak şarkıyı sonlandırmışlardı.

 

Adam gitarı bırakıp küçük beni kucağına almıştı saçlarımı sevip içi giderek kokluyordu.

 

Kimdi bu adam?

 

"Bayba bak keleybes." bayba? Baba...

 

Babam?

 

Bu adam benim babam mı?

 

Babam baba gülerek bakıyordu.

 

"Evet kızım bak kelebek ne renkmiş bu kelebek?" ellerini ağzına getirip güldü babama dönüp.

 

"Mayi keleybes." güldü adam yani babam.

 

"Evet gece kuşum mavi bir kelebek."

 

Ne kadar izledim bilmiyorum ama birisi beni uyandırmaya çalışıyordu.

 

"Gece kalksana." Leyla? Onun sesi ne işi vardı burada.

 

"Kalk artık Kalk!"

 

Yerimden korkarak uyandım karşımda Leyla'ya bakıp derin nefes aldım.

 

"Ne oldu neden uyandırdın."

 

O bana gözlerini devirip çantasını koluna taktı.

 

"Okul bitti kızım haberin olsun dışarıda annen bekliyor seni hadi öptüm görüşürüz."

 

Annem mi?

 

Neden bekliyor ki beni?

 

Derin nefesler alarak çantamı, koluma asıp okul çıkışna kadar yürümeye başladım.

 

Acaba yine noldu ne yaptım ki bugün hiç bir şey kızıcak veya kulağına gidicekde bir şey yapmadım.

 

Düşüne düşüne çoktan okuldan çıkmıştım karşımda, annemi görünce adımlarım durdu ben durunca o yürümeye başladı ama sinirli bir şekilde.

 

"Anne?" o dediklerimi duymaz şekilde kolumdan sıkıca tutup arabaya atmıştı.

 

Nolduğunu anlamıyorumdum napmıştım ki gine?

 

Sesiz sedasız evin önüne doğru geldiğimizde annem yine aynı hışımla beni çekip alması eve atması bir oldu.

 

Yere düştüğümde dün yediğim dayakların ağrıyan yerleri daha şiddetli ağrımaya başlamıştı.

 

"Anne noluyor?" dediğimde üstündekileri çıkartıp beni ayağa kaldırdı yüzüme yediğim sert tokatla düştüğüm yere tekrar düştüm.

 

"Ulan ben seni okumaya mı gönderiyorum uyumaya mı?"

 

Dediğin şeyle kafamı eğdim, kim dediyse artık canımın yanmasını çok istiyordu herhalde.

 

Annem saçlarımdan tutuğu gibi beni sürüklemeye başlamıştı, canımın acısıyla ellerimi ellerine geçirmek istediğimde daha hırsla çekip beni karanlık odaya atmıştı.

 

"Gitmiyorsun okula 2 gün bu karanlık oda da kalıcaksın aklın başına gelsin bakalım bidaha uyucak mısın?" Hayır karanlık oda olmaz ayağa kalkıp anneme yetişmek isterken kapınan kapı ile kapıya vurmaya başladım.

 

"Anne! Lütfen aç kapıyı korkuyorum, anne lütfen! Anne bidaha uyumam söz veriyorum nolursun çıkart beni buradan."

 

Dolu gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı bulduğum yakın bir duvara çömelip kafamı dizlerimi yasladıp bugünün bitmesi için uykuya daldım.

 

Yanımda bir nefes sesi duyduğumda korkuyla gözlerimi açtım karşında annemin sevgilisi Kemali görünce korkuyla ona baktım.

 

"Ne işin var burada senin?" karanlık olan oda onla yalnız kalmak korkumu kat ve kat artıyordu.

 

Sırtı "Korkma Gececik bir şey yapmıycağım sana." iğreniyordum bu adamdan.

 

O kadar çok iğreniyordum ki bana olan bakışları, davranışları mide mi bulandırıyordu.

 

Bakışlarımı ondan çekip yerimden doğruldum, ondan ne kadar uzak kalırsam benim açımdan çok daha iyi olucaktı.

 

Ama o an bir şey oldu kolumdan tutup beni kendine çekti, yüzlerimiz arasında ki mesafe beni korkutuyordu.

 

Kendimi geri çekmek istesem kendini daha çok yaklaştırıyordu, korkuyorumdum.

 

Mal gibi bir şey yapamıyordum, Halimi görünce sırıtıp boynuma doğru yol almaya başlamıştı.

 

Dilim lâl olmuş, bedenim sağ dışıydı.

 

Küçük Gece korkuyordu, biliyordum bir şey yapmalıydım.

 

En sonunda kendimde ki gücü bulduğumda var gücümle onu ittim.

 

"Dokunma bana!" diye bağırdığımda annemin odaya girmesi bir oldu.

 

Kaşları çatık bir şekilde Kemal'e ve bana bakıyordu.

 

"Noluyor burada?" anneme baktım ardından Kemal'e.

 

Kemal ayağa kalkıp annemin yanına ulaştı.

 

"Hayatım senin bu kızın benim altımda yatmaya meraklıymış."

 

Dediği cümle ile şaşkınlıkla ona döndüm, anneme durumu izah etmek için ağzımı açtığımda yediğim tokat ile soğuk betona yapışmam bir olmuştu.

 

"Seni pislik, senin gibi kız doğurduğum güne lanet olsun." dinlemedi beni yine ve yine.

 

Ruhun parçalandı Gece, o kadın sana asla inanmıycak.

 

Ve ses sustu annemin vuruşları ardı ardına kesilmedi.

 

Gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı şekilde Kemal piçine baktım.

 

Sırıtıyordu.

 

Acı çekmem onu zevke getiriyordu.

 

Yalancı it.

 

Bir gün olucak sizden teker teker intikamı alıcam, bir gün o gücümü bulup yok edicem sizi.

 

Ben Geceyim.

 

Gecelerini zehir ediceğim, ayaklarıma yalvaracaksınız nolursun bırak peşimizi diye.

 

Ben o zaman hiç birinizin gözünün yaşına bakmıycam.

 

Ve sen anne, bana yaşattığın tüm acılarının, aynısını çekersin umarım.

 

Bana inanmadığın gibi bir gün sana inanmazlar anne.

 

Her gece yemediğim azar, yemediğim dayağın bir mislini çekersin inşallah anne.

 

Son kez attı dayak ile yorulduğunu anlamam kısa sürdü.

 

Her tarafım o kadar çok ağrıyordu yerimden kalkamıyordum.

 

Annemin son kez bakışı ile beni yine karanlık odaya hapsetmişti.

 

Karanlık beni içine çekerken artık bilincimin kapandığını hissediyordum.

 

Karanlığa yenildim, karanlık bana yuva olmuştu çoktan.

 

Devam edecek......

 

Evetttt 1. Bölüm bitti nasıl buldunuz? İyi miydi?

 

Elimden geldiğince güzel yazmaya çalıştım umarım seversiniz.

 

Bu bölüm Gece'nin anısı'nın bir bölümü ve küçük bir rüyasını gördük, Lodos'un rüyası ile gece'nin ayrıldığı günü gördük.

 

Sizce nasıldı?

 

Diğer bölümlerde bizi neler bekliyor bakalım.

 

Görüşmek üzere hamsili pilavlarım hepinizi çok seviyorum ve öpüyorum.

 

Beni instagram veya tiktoktan takip edebilirsiniz.

 

Tiktok:hamsikkafaliyazar

İnstagram:hamsikkafaliyazar

 

 

Loading...
0%