@hamuselif
|
"Gitme." O kadar sessiz söylemişti ki doğru anladığımdan bile emin değildim. Kaşlarımı çarpıtarak baktım yüzüne. Fazlasıyla donuktu gözleri. Sanırım biraz da kanlanmıştı. Ağlamış mıydı? Yoksa uykusuz mu kalmıştı? Az önce açılmayan kapıyı tek çekişte açmış, hızla çıkmıştı okuldan. İçimdeki ürperme hissine bir türlü engel olamıyordum. Korkuyorum. Okuldaki sessizlik o kadar ağırdı ki kulaklarımın olmadığına bile inanırdım. Büyük bir lokma yutarcasına yutkundum. Boğazım kurumuştu. Gitmeli miydim? Ne olabilirdi ki? Daha ne görebilirdim? Adımlarım sınıfıma ilerliyordu fakat kalbim geri dönmem için haykırıyordu. Sınıfımın o pisliğe doyamamış olan kapısında dikiliverdim. Elim açmaya varmıyordu. Korkuyordum ama bir o kadar da merak içerisindeydim. Gıcırdama sesi. Kolun aşağıya inişi ve kapının açılışı. Devasa boyuyla, saçları dağılmış ve eli yüzü kan içinde olan Famir karşımda belirdi. Kendisi çocukluğundan beri burada yaşayan, kıvırcık saçlı ve beyaz tenli bir çocuk. Yanında bir arkadaşı ile dolaşırdı hep. Korkuyla geri çekildim. O da şaşırmışa benziyordu. Derin derin nefesler alırken gözünden bir damla yaş tozlanmış zemine düştü. Gözlerimi üzerindeki kan lekelerinden alamıyordum. Kafası mı kanıyordu? Alnından bir damla tişörtüne düştü. Tişörtünden yere... Yer... Yerde, biri yatıyor. Kafamı biraz sol yaptım ve... Ellerimle ağzımı kapatarak derin bir nefes çektim. Boğazımdan çıkan ince ses koridorda yankılanırken Famir ellerini kaldırdı. "Lütfen." Gözlerim, fazla şey görmüşçesine kapanmak istiyordu. Kapanmadan önce yaşlarını boşaltırken beraberinde tuttuğum nefesimi de verdim. İnstagram : @i.am.hamus |
0% |