"Kanlar içinde yerde yatıyordu. Ama... Ama daha ölmemişti. Yanına gidip yerden kaldırdım onu. İyi olup olmadığını sordum. Bana iyi olduğunu söyledi. Neler olduğunu sormak istedim ama anlatacak halde değildi. Sonrasında Timu'nun Temi'yi sürükleyerek bir yere götürdüğünü söyledi. Ben de Temi'yi kontrol edeceğimi söyleyip yanından ayrıldım. Önce öğretmenler odasına gittim. Orda senelerdir nereden geldiğini bilmediğim bir beyzbol sopası vardı. Onu alıp diğer sınıfları dolaştım. Biraz sonra arkamdan bir ses duydum. Sate gelmişti. Bana yardım etmek istediğini söyledi. "

Yine durdu. Yorulmuş gibiydi. Sağ elini boğazında gezdirdi. Devam etmek üzere dudaklarını oynattı.

"Bu sınıfa geldiğimizde Temi yerde yatıyordu. Kımıldamıyordu. Timu ise, başında diz çökmüş ağlıyordu."

Kardeşini mi öldürdü? Ne diye ağlıyordu?

"Sesimizi duymuş olmalı ki arkasını döndü. Sanki... Sanki birisiyle kavga etmiş gibi yüzü gözü dağılmış haldeydi. Aklıma ilk gelen kişi Sate'ydi. Çünkü Timu onu dövmüştü. Belki Sate yapmıştır diye düşünüyordum ama..."

Elleriyle yüzünü kapattı. Bir kaç kez hıçkırdı. Ellerini dizlerine indirip dizlerini sıvazladı. Yüzü giderek kızarıyordu.

Sol işaret parmağını dişlerinin arasına aldı. Dişlerini sıktı. Gözlerini sıktı. Hıçkırdı.

Derin bir nefes aldım. 

Elini indirdi. Kafasını yüzümü yaklaştırdı. Sanki kimsenin duymasını istemiyor gibi kısık bir sesle konuştu.

"Timu... Biri var, demişti."

Kanımın çekilmeye başladığı hissediyorum. Famir'in anlattıklarından mı yoksa Famir'den mi kortum anlamıyorum?

Gitmek istiyorum. 

Hızla ayağa fırladım. Kapıya ilerlediğim sırada

"Kilitli." 

Dedi Famir. 

Nasıl ya?(!) 

Defalarca indirip kaldırdım kolu. Bir halta yaramadı. Kapıyı yumruklamaya başladığımda belki de seneler sonra ilk kez sesimi yükseltecektim.

İnstagram = @i.am.hamus